Engelli ve (ya) Engellenmiş Kadınlar

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Doğduğumuz andan itibaren biz kadınlar, hangi kesimden olursak olalım sırf kadın olduğumuz için yaşantımızın her aşamasında farklı birtakım engellerle karşılaşmaktayız.

Gerek iş yaşamında gerekse de akademik yaşamda veya evde kadın ikinci sınıf olarak görülmekte, hatta çoğu zaman, toplumda “evde oturan, ev işleri yapan, çocuk bakan, yemek yapan kişi” olarak kabul edilmektedir. Diğer bir ifadeyle toplum kadına bir rol biçmiştir ve kadının kendisine biçilen rol dahilinde hareket etmesi beklenmektedir. Bu açıdan kadın, rolünün sınırlarının çizilmesi ve bu sınırlar dahilinde hareket etmesinin beklenmesi nedeniyle negatif anlamda bir ayırımcılıkla ve engellerle karşı karşıya kalmaktadır.

Erkek egemen bakış açısına sahip toplumda yaşayan kadınların sorunları olduğu gibi engelli* kadınların da ayrıca daha farklı sorunları bulunmakta, engelli kadın hem kadın hem de engelli olduğu için daha ağır sorunlar yaşamaktadır. ”Engelli kadın” olma durumu zorluk katsayısını ikiye katlamakta ve kadına karşı “yapamazsın” şeklindeki ön yargıları büsbütün artırmaktadır.

Kadınlar, dünyanın her yerinde cinsiyetçi bakış ve anlayış yüzünden değişik ezilme biçimlerine maruz kalmaktadırlar. Taciz, tecavüz, tehdit, cinsel ilişkiye zorlanma, her an fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalma ihtimali, erkek egemen bakış açısına sahip halkın saldırgan ve önyargılı tutumu, aile içi şiddet, vb. yaşadığımız sorunların sadece birkaçı...

Kadına yönelik şiddet en sık ve en çok rastlanılan kadının insan hakları ihlallerindendir. Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddet konusunda engelli kadınlar ailelerinde, çevrelerinde ve sokakta her türlü; duygusal, cinsel, ekonomik, fiziksel, kültürel şiddete maruz kalmaktadırlar. Engelli çocuğa/çocuklara sahip ailelerin, toplumun hangi kesiminden olursa olsun, söz konusu durumu kabullenmekte güçlük çektikleri, hatta engelli çocuklarını topluma dahil etmek yerine sakladıkları görülmektedir. Aileler genellikle bu konuda bilinçsiz ve eğitimsiz olduklarından engelli kız çocuklarının hiçbir şey beceremediklerini, bir işe yaramadıklarını düşünmekte ve bu düşüncelerini aşağılayıcı sözcüklerle onlara ifade etmektedirler. Bu tutum engelli kadınların özgüvenlerinin gelişmesini büyük ölçüde engellemektedir. Geleneksel değerlere sahip olan insanlar, benzer yorumları yapmaktan geri kalmamaktadırlar. Ailelerin olumsuz tutumları çevrenin baskıcı etkisi ile daha çok artmakta, engelli kadınlar kendilerini adeta bir savaş alanı içinde görmektedirler. Engelli kadınların sorunlarını aşmalarında güç sahibi oldukları düşüncesine ulaşmaları, topluma dahil edilerek sosyalleşmelerini gerekli kılmaktadır. Bu nedenle öncelikle ailelerin eğitilmesi ciddi anlamda önemlidir.

Ataerkil düşünce sisteminin hakim olduğu ülkemizde cinsiyetçi bakış açısı engelli kadınlara ne yazık ki daha ağır bir şekilde yansımaktadır. Engelli bir erkeğin okuması, iş edinmesi, evlenip çoluk çocuğa karışması çok doğal bir şekilde karşılanırken; ne yazık ki engelli bir kadın "tek başına namusunu koruyamaz ve hiçbir şey yapamaz" diye ne okula gönderilmekte ne de ondan iş bulup çalışması beklenmektedir. Üstelik ev işi yapamayacağı, evlenemeyeceği hatta evlenirse de sadece yaşlı, çocuğu olmayan, işsiz kişilerle evlilik yapacaklarına inandıklarından, bu tür erkeklerle onları evlenmeye de zorlamaktadırlar.

Engelli erkeklerle evlenen engelsiz kadınlar da toplum ve aileler tarafından cinsiyetçi bakış açısıyla yargılanmaktadır. Bu kadınlara önyargılı bir şekilde bakılıp hak etmedikleri sıfatlarla nitelendirilmektedirler. Örneğin engelli erkekle evlenen kadın muhakkak evde kaldığı için veya bakire olmadığı için veya dul ve çirkin olduğu için, erkekten daha yoksul ve mutlaka gizli bir özrü olduğu için evlenmiştir.

Toplumun bu cinsiyetçi bakış açısı muhakkak değiştirilmelidir. Yukarıda saydığımız önyargıların ortadan kaldırılması toplumun konu hakkında bilinçlendirilmesini zorunlu kılar. Toplumda engelli kadınların varlığına yönelik bir farkındalık yaratılmalıdır. Engelli kadınların varlığı bilincinin oluşturulmasında, günümüz dünyasının etkin ve belirleyici gücü olan basın ve medyadan yararlanılması şarttır. Engelli kadınların, toplum önünde olması gerekmektedir. Bu amacın sağlanması için tüm engelli kadınların toplum önüne çıkma korkusunun ortadan kaldırılması öncelikli olarak şarttır. Ülkenin, toplumun ve bireyin çeşitli konulardaki sorunlarını yargılayan ve çözüm önerileri getiren çeşitli konferans, seminer vb. toplantılarda engelli kadınların etkin katılımcı olarak bulunmaları, engelli kadınların da etkinlik düzeyi yüksek olabilecek bir potansiyele sahip olduğu mesajının topluma verilmesi açısından çok önemli ve etkilidir.

Kadın engellilerin sorunlarını çözmelerinde, örgütlenip aktif olmaları, toplum önüne çıkarak konuşma cesareti göstermeleri toplumda bir farkındalık ve bilinç oluşturma açısından oldukça önemlidir. Bu anlamda engelli kadınların okumaları, kendilerini geliştirmeleri ve toplum sorunlarına duyarlılık gösterip aktif katkıda bulunmaları gerekmektedir.

Ne yazık ki Türkiye’de ve özellikle de bölge illerinde engelli kadınların okumalarını sağlayacak okul sayısı yok denecek kadar az. Her ilçede en azından bir okul olması bile engelli kadınların eğitilip sosyalleşmesi; meslek sahibi olup iş edinebilmesinin önündeki engelleri aşmak açısından önemlidir. SDP’li kadınlar olarak engelli kadınların okullaşması ve sağlık hakları açısından başta SES ve Eğitim Sen’li kadınlarla birlikte ortak bir çalışma örülerek devlete bu konuda bir baskı oluşturmamız gerekmektedir. Devlet, engelli kadın kontenjanını artırmalı, hatta bu konuda kota uygulamasına gidilmelidir. Böylece engelli kadınların iş hayatında da etkin olması sağlanacak ve aslında engelli kadınların neler yapabilecekleri hakkında toplumda bilinç uyandırılabilecektir. Böylelikle engelli kadınların da ekonomik bağımsızlığa kavuşması ve özgürlüğe bir adım daha yaklaşması sağlanmış olacaktır.

Engelli kadınların siyasete ve sosyal hayata aktif olarak katılımlarını kolaylaştıracak modeller geliştirmeliyiz. Seminer, toplantı, konferans vb. ortamlarda engelli kadınların fiziksel yetersizliğine göre bu yetersizliğinin kendini ifade etmesine ve iletişim kurulmasına engel olmayacak şekilde çözümler oluşturmalı, istekleri sorulmalı ve muhakkak bu istekleri doğrultusunda önceden tedbirler alınmalıdır (örneğin işitme engelliler için, işaret diliyle iletişimi sağlayacak bir kişinin bulundurulması gibi).

Tüm bireylerin, engelli doğulmamış olunsa bile, yaşam içerisinde oluşacak bir kaza ya da benzeri bir olay nedeniyle engelli olabileceklerini aklından çıkarmayarak engellilerin sorunlarına duyarsız kalmamaları, kendilerine özeleştirel ve engellilere empati yoluyla yaklaşmaları gerekmektedir.

Bütün kadınlar; engelli ve engelsiz hepimiz ortak bir ezilmişlik tarihine sahibiz. Bu ezilmişlikten ve engellerle dolu hayattan kurtulmanın yolu ortak mücadele vermekten geçmektedir.

EMEL VURAL
 
Tekerlekli Sandalye
Üst