Engelli Yürekler

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,506
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Yüzümden akan teri hissedebiliyorum. Saçımın derinliklerinden şakaklarıma doğru yol alan buz gibi bi ter damlacığı. Birde kulak eksenimde gezinen sinek katılıyor cümbüşe boyuna göre ses çıkarsa bir sorun olmayacağı kesin. Beynimin tüm hücrelerine işlemiş durumda bu sinek vızıltısı. Zor bela kaldırıyorum elimi kovuyorum boyundan büyük bir iş başaran sineği ve kesilen ses ile uyanıyorum bu buhran halinden. Bembeyaz bir koltuk üstünde terden sırılsıkam olmuş bir şekilde uzanıyorum, kafamın üzerinde hala dönüp duran bir kara sinek var sanki birşeyin öcünü almak istiyor benden. Ağır uyku halini üzerimden atınca kendi evimde kendi salonumda yattığımı anlıyorum. Hava çok sıcak şu ana kadar şahit olmadığım bir sıcak bu. Kendimi 300 kilo hissediyorum, bembeyaz koltuğun üzerine atılmış 300 kiloluk bir kaya parçası. Karşımda yıllara meydan okuyan emektar televizyonumuz var üzerinde ise bir okadar emektar dantel bir örtü. Yerde ki karışık desenli koyu kahverengi halının üzerinde bir okadar sade cam bir sehpa var. Yattığım yerden bakınca sehpanın üstünü teğet olarak görüyorum. Görüş alanımı içi su dou duble bir bardak bölüyor. Sehpanın üzerindeki toz zerrecikleri çarpıyor gözüme camdan vuran güneş ışığıyla oldukça pis gözüküyor gözüme. İçi su dolu duble bardağa üç parçalı siyah kaplamalı bir çerçeve eşlik ediyor. İçlerinde gülen aile portreleri. Ayakta hiç fotoğrafımın olmadığını fark ediyorum hepsi bel üstü ve hepsinde somurtkan bir ifade var yüzümde. Anlam veremiyorum bu halime ve hatırlayamıyorum bu fotoğrafları, annem yeni koymuş olmalı okadar da söyledim futbol toplu fotoğrafımı koy diye.
Ben 15 yaşında oldukça hareketli bir çocuğum. Ama 15 yıllık hayatım boyunca kendimi hiç bu kadar yorgun ve bitkin hissetmemiştim. Siyah saçıma kara kaşıma eşlik eden kavruk bir tenim vardır birde terleyen yeni bitme bıyıklarım. Boyum oldukça kısa tırnaklarım yenmiş saçlarımda biçimsiz kesilmiştir. Bir keresinde annemin klasikleşmiş altın gününe gelen naylon çoraplı uzun etekli dominant teyzelerin ağzından çıkan “bu anne babadan bu kadar sevimsiz oğlan nasıl oldu hayret doğrusu” lafı ömrümden bir kaç yıl götürmüştü. Annemin salona girmesiyle “ah canım nekadar tatlı çocuk maşallah ileride çok canlar yakar bu” şeklinde biçimsiz isim tamlamalarıyla devam etmişti muhabbet.
Elimi biçimsiz saçlarımda gezdiriyorum terden sırılsıklam olmuş bir şekilde geri çekiyorum. Neden yattığıma anlam veremiyorum bir türlü. Susadım kalkıp su içmeliyim hareket etmek için orantısız bir güç kullanmak zorunda kaldım ve sadece belden yukarımı hareket ettirebildim. Bacaklarımda hiç bir kıpırdama yok. Tekrar tekrar deniyorum nafile, sanki ayaklarım benden bağımsız, beynimin komutlarına karşılık vermiyor. Uyuşmuştur diye düşünüyorum ama istemeden içimi bir korku kaplıyor. DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
 
Tekerlekli Sandalye
Üst