Engelliler Konulu Şiirler

DÜŞ GEZGİNİ

Üye
Üye
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
240
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Arkadaşlar istedim ki konusu engelliler olan şiirleri bu başlık altında toplayalım.
Böylece engelliler üzerine yazılmış şiirlerin arşivini oluşturmuş oluruz.
Lütfen herkes ayrı ayrı başlık açmak yerine engellilerle ilgili şiirleri bu başlık altında paylaşsın.
İlk paylaşımlar benden olsun....

Kör ile Kötürüm

— Bak arkadaş, ne ben sağlam
Bir adamım...
— Ne ben tamam
Bir insanım.
— Ben kötürüm,
— Ben de körüm;
Hem anadan doğma körüm,
Ben düşündüm ki ikimiz
Tam bir insan olmak için
Her şeye malikiz: Senin
Kuvvetli bacakların var.
Benim gözlerim de bakar.
Ben senin gözün olurum.
Gecen, gündüzün olurum.

— Ben de sana bacak, ayak
—Öyleyse hiç düşünme, kalk!
Senin için
Ben bakarım ve görürüm
— Ben de seni istediğin
Yere alır, götürürüm.
Böyle işte;
İki mihnet birleşince
Bir teselli hasıl olur,
Mihnetliler de kurtulur.

Yazar: Tevfik FİKRET

Sen Özürlü Olsaydın

Kader sana ansızın indirseydi tokadı
Ömrünün baharında sararıp ta solsaydın
Bir anda uçup gitse dizlerinin takatı
Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın

Tanrım sana bu güzel elleri vermeseydi
Masmavi gökyüzünü gözlerin görmeseydi
Dünyada olanlara aklın hiç ermeseydi
Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın

Candan sevdiğin biri bu hale düşse idi
Belki sana bir ibret belki bir hisse idi
Felek sana müebbet bir ceza kesse idi
Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın

Kutsaldır özürlüye vereceğin her emek
Ona nasılsın deyip yüzüne gülümsemek
İnsana yakışır mı ondan bana ne demek
Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın

Neden hor görüyorsun tanrı verdiği canı
Belki onunda vardır senden üstün bir yanı
Asla dilemem ama Allah korusun hani
Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın

Gelin bu insanlara artık sahip çıkalım
Çevresine örülmüş duvarları yıkalım
Vicdanına danışıp bir hesap yap bakalım
Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın

Yazar: İbrahim Yavuz
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

DÜŞ GEZGİNİ

Üye
Üye
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
240
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
ENGELLİYİZ (BİR RESİM BİR ŞİİR-)

Bizler bedensel engelliyiz; görmeyiz, duymayız ya da yürüyemeyiz.
Ama hissederiz, kalp gözüyle görürür, duyarız ve hiç isyan etmeyiz.

Bazen kimseye muhtaç olmadan, protezde olsa ayaklar üzerindeyiz.
Ve siz sağlıklı insanlardan merhamet dilenmez, fakat anlayış bekleriz.

Dernekler, vakıflar kurduk biz ve bizim gibiler için, hiç fark ettinizmi?
Ziyaret içinde olsa bu derneklerimize, vakıflarımıza bir kez geldinizmi?

Hiç ilginizi çektimi, tekerlekli sandalyeye ihtiyacı olan fakir bir öğrenci?
Hiç kurumunuzda, işyerinizde iş verip, sevindirdinizmi engelli bir genci?

Bizler kör, sağır, dilsiz, topal değiliz, görme, işitme, konuşma engelliyiz.
Bakarken görmeyenler, işitip duymayan ve dili olup konuşmayanlar siz?

Biliyoruz sizin gözleriniz açık, kulağınız duyuyor, peki ya gönül gözünüz.
Etrafınızı görün, hiç değilse bir merhabanız olsun, yoksa başka sözünüz.

Biz bazen maçlara gideriz görmeyen gözlerimiz, duymayan kulaklarımızla.
Trübündeki sesleri, sahada oynayanları yüreğimizde hissederiz ruhumuzla.

Milli maçlarda gururlanırız, oyuncularımız, vatanımız ve şanlı bayrağımızla.
Gözyaşlarımızı, sevincimizi, hüznümüzü içimize akıtırız, tüm duyarlılığımızla.

Bazen türkü olur, saz oluruz gönüllerde, beste, güfte, şarkı oluruz dillerde.
Hep umuda koşarız sazın tellerinde, yüreğimizi dökeriz şarkılarla, türkülerle.

İstediğimiz herşeyi yapmak amacımız, sizden sadaka değil sadece iş isteriz.
Spor yaparak, okuyarak, yazarak, çalışarak, yararlı olabileceğimizi bilenleriz.

Bir destek bekliyoruz sizlerden, hor görülmek değil, yalnız destek bekliyoruz.
Çünkü inanmasanızda biz görüyoruz, duyuyoruz, konuşuyoruz ve yürüyoruz.

TEŞEKKÜRLER GÖNÜLDAŞIM TEŞEKKÜRLER HÜZÜN ŞAİRİ...

MEHMET FİKRET ÜNALAN

ÇENGELLİ İĞNE..

Bir çengelli iğneyle tutturdum düşlerimi yaşama..
Ucuna bir mavi bocuk astım,
Nazar değmesin diye..
Yeşil yaprak ekledim birde.
Muratmış yeşil.
Muradım olsun diye..
Ya iğne açılırsa????

ENGELLİLER ŞARKISI

Engelliler (Özürlüler) , Toplumumuzun sosyal olgularıdır, onlara el uzatarak sahip çıkmalıyız,....

Onlar arkadaşımız, dostumuz sevdamızdır
Farklı değil bizlerden, canımız kanımızdır
Aşkımız, hicranımız, neşemiz, tadımızdır
Bahçemizin çiçeği, sevgimizin nazıdır

Bizim şarkımız olsun, engelliler şarkısı
Özürler düşüncede, özürsüzdür kafası
Onlar neşeyle dolu, çeker hayat sefası
Engelleri aşarlar, yoktur yaşam tasası

Haydi tut ellerinden, katkın olsun bir nebze
İçin huzurla dolsun, onlarla geze geze
Gönlü sevdayla dolu, aşık olmuş o size
Sende sevda çekersin, kalpleri engelsize

Güçlük zorluk bilmezler, engelsiz engelliler
Bazıları onlara, çıkartıyor engeller
Hayata güzel bakar, küsüp de üzülmezler
Eksiklik hissetmezler, bedensel engelliler

Bizim şarkımız olsun, engelliler şarkısı
Özürler düşüncede, özürsüzdür kafası
Onlar neşeyle dolu, çeker hayat sefası
Engelleri aşarlar, yoktur yaşam tasası


Erdal YILMAZ

Haykır

O koltuk değnekli,
Utançla yere bakan kadına seslenmek istiyorum,
Kadın, hayatı yakala!

O elleriyle konuşan,
Çoğu insanın anlamak için çaba dahi sarf etmediğini bilen,
O gözleriyle göremeyen, ama insanların kıs kıs gülmelerini duyan,
“Vah zavallı” gülümsemelerini hisseden kadına seslenmek istiyorum,
Kadın, hayatı yakala!
O hasta, terk edilmiş, ölmek üzere olan,
O yabancı topraklardaki tekerlekli sandalyedeli kadına,
O zihni eziyetler çekmiş ya da farklı olan kadına seslenmek istiyorum,
Kadın, hayatı yakala!

O işaret eden ve gülenlere, acıyanlara,
Sakat kızkardeşlerine büyüklük taslayanlara
Seslenmek istiyorum,

Şair: Shelley Barry
 
F

Fırtına

Guest
Mahkum

engelli_tekerlekli_sandalye_ya_l_.jpg


Bu tekerler hapishanem değil

Ben bir kraliçeyim

Bu benim kraliyet arabam



Bu sandalyeye KAPATILMIŞ değilim

Dans etmemi izle

Islık çalmamı

Ritm tutmamı

İzle



Fıldır fıldır dönüp durmamı

Arkaya salınmamı

Uzaklaşmamı



Ben bu sandalyede uyumuyorum

Bu sandalyede yıkanmıyorum

Bu sandalyede sevişmiyorum



Eee, peki, bazen



"Tekerlekli sandalyeye mahkum" da ne demek

Oturuyorum

İçimde taşıdığım bir dağın zirvesinde

Müzikten bir hazine saklıdır

Şıklamasında

Parmaklarımın

Etrafa yayılışını görebiliyor musun



Yani, benim oturduğum yerden bakınca

Belki de, sizsiniz

mahkum olan bir dile

beni kapsayamayan


Shelley Barry
 
F

Fırtına

Guest
Başkalarına bağımlıysan gülümseyerek ağlamayı öğreniyorsun

''başkalarına bağımlıysan gülümseyerek ağlamayı öğreniyorsun” diyordu ramon ...

... ve bağımlılığımız ne kadar çoksa o kadar çok kişiye gülümsemek zorunda kalıyoruz ...

diyelim ki yürürken yolda … kalabalıkta ... değneğiniz kaydı ya da çarptı birisi size ...

kahretsin ...!
düştünüz ...!

yolun tozuna çamuruna bulandı eliniz yüzünüz ...
halbuki ne kadar da dikkatli yürürdünüz ...

ama oldu işte ...
kahretsin ...!

diziniz ezildi, ne çok yandı canınız ... belki de kolunuz …
ama ruhun acısından dizin acısını duymaz olursunuz ...
hele etraf kalabalıksa ...

ahh bi de orada ...!
uzaktan uzağa hoşlandığınız bi kız ya da bi çocuk varsa ...

yakında ...
civarda ...
gördü mü acaba ...?

bakmamaya çalışmak o tarafa ...
konuşulanları duymamaya çalışmak ...

insanlar gelir yanınıza ...
yardım etmek isterler tüm iyi niyetleriyle ...

içiniz ağlamaktadır oysa ...

ama yardım etmeye çalışanlara gülümsemek zorundasınızdır ...
hele ki ruhunuzun acısı yansısın yüzünüze ...

olmadı işte ...
o mahrem acı asılı kalmalı kirpiklerinizde ...

yardım ettik yaranamadık ...
surata bak ... sanki biz düşürdük ...!
teşekkür edeceğine ...!

amman dostlar sakın böyle yapmayın ...
yardım eden kişinin akşam başını yastığa koyduğunda,
kendini iyi hissetmesine engel olmayın ...
bu da onun hakkı ...

gülümseyin ...

hatta gülümsemenin yanında bi de espri yapın ... size yardım elini uzatanlara karşı şirin,
hatta düşüşünüzü umursamaz gözükmeye çalışın ...

mesela; ben zaten düşecektim deyin ...
hani nasrettin hoca eşekten düşünce “ben zaten inecektim” demiş ya işte onun gibi ...

afferim işte, öğrendin gülümseyerek ağlamayı ...

toplum böylesini seviyor biliyorsun ... engelinle barışık olacaksın, sakın kavga etme ammann ...!

ayırmaya gelmiyorlar ...
yediğin yumrukla tekmeyle kalıyorsun ... ve hep o oluyor kazanan ...

diyelim ki ...
çocuksunuz daha ...

olmuş bi şey işte sakat kalmışsınız ...
ya da öyle doğmuşsunuz … her neyse ...

tekerlekli sandalyedesiniz veya koltuk değnekleriniz olmuş yanınızdan hiç ayıramadığınız en iyi arkadaşınız ...

bir duvar kenarında ya da bir ağaç gölgesinde seyredersiniz top oynayan yaşıtlarınızı ... gülerek el çırparak ...

halbuki o topun peşinde koşamamanın acısıyla içiniz ağlamaktadır ...

ama ...
lakin ...
fakat ...

somurtamazsınız, kızamazsınız üzülemezsiniz ... zaten o güne kadar içinizin acısını,
yüreğinizin burukluğunu yüzünüze yansıtmamayı çoktan öğrenmişsinizdir ...
belki de o kadar alışmışsınızdır ki kendinize ... unutmuşsunuzdur ağlamayı ...
ağlamaya değer daha güzel daha anlamlı şeylere saklayıp göz yaşlarınızı sadece gülümsersiniz yuvarlanan topun ardından ...
farkında olmadan ...

diyelim ki ...
genç bi kızsın ...

olmuş bi şeyler işte sakat kalmışsın ...
yada öyle doğmuşsun … her neyse ...

davetlisindir ...
akraba içinde ya da mahallede birlikte büyüdüğün arkadaşının düğününe ...
benim hiç düğünüm olmayacak ve hiç gelinliğim diye düşünsen de ...
gidersin oynaya güle ...

... ve ...
... ve ...

seni iki yüzlü senii ...

ağlasana doya doya … hemen orada oracıkta ...
niye eve gidince yorganı kafana çekip yastığınla,
boğmak istiyorsun gırtlağında düğüm olan o sesi ...
gülmen lazım ... ve sen ispat etmek zorundasındır,
oradaki herkesten fazla sevindiğini eğlendiğini ...

affferim sana ... gülümseyerek, hatta gülerek ağlamayı ne güzel becerdin ...!

senden beklenen buydu işte ...
sakın hissettiğin gibi davranma,
yoksa orada bulunanlara zehir edersin şu canım eğlenceyi ...

seni kıskanç seniii ...!

aaa kardeşlerin de var senin değil mi ...?

bekarlar mı ...?
çeyiz alıyorlar mı onlara, çarşıya çıkıldığında ...?

... ve senin de fikrini soruyorlardır tabii ...
bu nevresim takımı nasıl ...?
içinizde tarifsiz bir kırgınlıkla ...
... ve ama ...
... ve tabii gülümseyerek ...
... ve belli etmemeye çalışarak kırgınlıkdan doğan umursamazlığınızı;
çok güzel harika alın bunu mu diyorsunuz ...?

... ve söyleyin yeni türkü’nün türküsünü;

(tak etti canıma bu maskeli balo, bu maskeli balo ve onun sahte yüzleri)

dostlar uymayın siz bana ... sizi anlamazlar şarkıyı anlarlar ...

niye bana da almıyorsunuz ... demeyin ...
canım biliyorsunuz işte, belli senin sebebin ...
şu mutlu ortamı bozmanın ne alemi var ...?

diyelim ki …

olmuş bi şeyler işte doğuştan ya da sonradan ...
adalelerinizin kontrolü artık çıkmıştır sizden ...

acıkınca yemek yemek kadar doğalsa da bu sindirilenlerin vücuttan atılması ...
yine de bin kahır olur bu en doğal olay size ...

ahhh bi de kendi kendinizi temizleyip yıkayamayacak kadar tüketmişse adaleleriniz gücünü,
daha bi ağır gelir yaşamın yükü ...

bağımlı olmanın en ağır yüküdür bu ki bunu ancak taşıyanlar bilir ...
en yakınınız yakınınızdaysa şanslısınızdır ...
ama o bu yükü sırtlamak için omuz verdikçe daha bi ağırlaşır ...

o an hayattan yaşamdan allah'dan tüm isteğiniz gelip bu yükte düğümlenir ...
dersiniz ki her şeyine eyvallah da bu sakatlığın, alışamadım işte buna ...
utanıp sıkılırsınız, ufak bi terslikte öfkelenirsiniz ama asıl öfkeniz kendinizedir ...
o an, en yakınınızdaki en yakınınız değilse, bi bakıcı veya bi hayırsever,
bi uzak akraba, işi şakaya espriye boğup gülümsemeye çalışırsınız …

içiniz ağlamaktadır oysa ...
hele lavman yapılıyorsa;

zeki müren’in “öyle zor, öyle zor ki seni içimden atmak” şarkısını söyleyin mesela ...

ben denedim inanın, herkesler güldü o an ...
ayyy valla yaaa ... güldüler inanın ...
... ve sonra duşa götürün beni deyin ...
.
.
.
.
.
.
.
.

(duşta ağladığı hiç belli olmuyor insanın)
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
48
Engelli yürekler

Yaşamadan bilinmez
Çektiğiniz acılar
Engelli diyorlar size
Asıl engelli o kuş kafalılar
Yaşam adil değil size
Sizin bunda suçunuz ne
Gözünüzü açtınız dünyaya
Kim bilir ne sıkıntılar çektiniz
Ne zorluklara göğüs gerdi Ana Babanız
Büyüdünüz çocuk oldunuz
Çoğu zaman oyuna alınmadınız
Bir kenarda dışlandınız
Ağlamaklı gözlerle
Oyun oynayan çocuklara baktınız
Göz yaşlarınızı hep içinize akıttınız
Genç oldunuz eve yük olduğunuzu düşündünüz
Eve ekmek getirip bir şeylerin ucundan tutmak
Kendinizi göstermek istediniz
Ama ne yazık ki sağlam insanların
İş bulup çalışamadığı bir ortamda
Sizin ne şansınız olabilirdi
Yaşam adil olmadı ama unutmayın ki
Hepiniz baş tacımız bizim kardeşimizsiniz

(Mustafa Derya Kalafat)
 
F

Fırtına

Guest
Ben bir engelliyi seviyorum, tüm engellemelere rağmen!

Onu seyretmeyi düşledim hep

Top oynarken okulda
Arkadaşlarıyla gülümserken

Dişlerini fırçalaması üstünü giymesi
Hatta kendi başına yemek yiyebilmesini

Ben bir engelliyi seviyorum
Tüm engellemelere rağmen



Bana gülümsemiyor
Hiç sarılmadı

Tepkileri tetkisizlik
Boş bakışları

Belli etmediği sevgiyi seviyorum
Onun suskun anlatmayan gözlerinde

Ben bir engelliyi seviyorum
Tüm engellemelere rağmen



İnsanların acıyan bakışlarından korurken
Yarın endişesi çöken yüreğimi

Benden sonra kim sever
Kim bulur sessiz susan yüreğinin incilerini

Gecelerime düşen kAbuslardan
Koruyamaz oluyorum bazen kendimi

Ben bir engelliyi seviyorum
Tüm engellemelere rağmen



Hiç büyümeyen bir bebeğim var
Yaşı otuzlara bile varsa
Camdan sarkıp düşebilir

Diş macunu sabun
Hatta bir topu dişleyebilir

Sıcak soğuk
Doğru yanlış
Kavramı ona uzak

Sen onun gözleriyle görmelisin dünyayı

Onun yerine düşünmeli
Onun sevdiklerini hissetmeyi
Sen öğrenmelisin o yerine

Sevgi sağduyu bilgi ilgi
Onu hayatta tutacak olan tek kavram

Ben bir engelliyi seviyorum
Tüm engellemelere rağmen



Eşim dostum
Sevdiklerimden tek isteğim

Uzaktan bakmasınlar hayata
Bir adım yürüsünler insanlık adına

Destek olsunlar

Yargısız sualsiz
Yüreklerindeki engeli kaldırıp

En azından sevgiyle bakmayı
Ögrensinler, onlardan ürkmek yerine

Ben bir engelliyi seviyorum
Tüm engellemelere rağmen



Ben bir anneyim

Engelli bir bebeğim var
Canımdan daha çok sevdiğim

Etrafın meraklı bakışından yorgun ruhum
Onun için en iyi ne yapabilirim kaygım
Ölümden Korkan bir yüreğim evladım için

Ben bir engelliyi seviyorum
Tüm engellemelere rağmen



alıntı
 
F

Fırtına

Guest
Ben ... Değilim!

Ben "fiziksel güçlükten mustaripler" den değilim

Ben gözünüze yumru elle sokulan çomağım
Ben Yarık dille Fransız öpücüğüyüm
Ben korkularınızın atölyesinde dikilen bir ortopedik ayakkabıyım

Ben "farklı yetenekleri olanlar" dan değilim

Ben tedavisiz bırakılan milyon bebeğin mezar taşıyım
Almanya, Tiergarten'da toplu mezardaki kemiklerden yapılmış bir ikonum
Ben battaniye altına gizlenen çürümüş bacaklarım

Ben engelsiz engellilerden değilim

Ben yeşil gözlü bir kara panterim boydan boya yaralı
Ben süt beyaz bir tahta kalas uyluğu alaya alan dantelli pembe külodum
Ben Kötü Gözler'im

Bölünen ilk hücreyim ben
Konuşan çamur
Ben Havva'yım Ben Kali'yim
Hiç Hareket Etmeyen Dağım
Hep Buradaydım Hep burada olacağım
Kötürümüm ben
Pis Sakat
Ben Deli Kadınım
Ben Sıvılı Kadınım



sakatlıkçalışmaları.net
 
F

Fırtına

Guest
Sakat Ninnisi

Ben camdan (kemik) parıltıdaki takım elbise içinde entrikacı dişi tilkiyim
Ben göte vurulan bir tekmeyle ölümden daha kötü bir kaderim

Ben rüyalarda flört ettiğin karabasanım
Açıkça kanıtlıyorum çünkü; göründüğü gibi değil

Ben bir fısıltıyım, Ben bir kalp atışıyım, Ben "o kaza" yım, ve bir elveda
Ölmek için bir neden, olmadığım şeylerden biri

Ben manikürlü sokağınıza giden yoldaki evsizim
Ben Akşam Dergisi'nde Haftanın Süper-sakatıyım

Ben kapı eşiğinde besleneceği yanılsamalardan yoksun kızım
Ben kemoterapideki çocuğum, kim demiş hayat adil diye

Ben bir fisıltıyım, Ben bir kalp atışıyım, Ben "buna intihar diyebiliriz" im, ve bir göğüs geçirmeyim
Ölmek için bir neden, olmadığım şeylerden biri
Ben azaplı gözleriyle bir poster çocuğuyum
Ben buz üstünde kayıp giden bir eskiçağ kalıntısıyım

Ben bilirsiniz şu cadde kızlarındanım, sıskalıktan ölen
Ben Cheshire Kedisi'nin sırıtışından tüm geriye kalanım

Ben tekerlekli sandalyeli sporcuyum, ben ölü doğan her 'Baby Doe' yum
Ben yeryüzünün son volkanıyım, ve patlamaya hazırım

Ben bir fısıltıyım, Ben bir Kalp Atışıyım, ben bir soykırımdan sağ kalanım, ve Niçin?
Ölmek için bir neden, olmadığım şeylerden biri

Ben ölmek için bir neden değilim



sakatlıkçalışmaları.net
 
F

Fırtına

Guest
Yarın, İngiliz Dilini Yeniden Yazacağım



Yarın İngiliz dilini yeniden yazacağım
Tüm o başarı ve iktidar meraklısı
yürümeci metaforları atacağım
Ve kendi gücümü anlatmak için
Yeni imgeler yaratacağım
Bana ait yeni, farklı gücü

O zaman bağımlı hissetmem gerekmeyecek,
Kendi Ayaklarımın Üstünde Dur-amadığım için

Ve kendimi kaybetmiş saymayacağım
Bir Adım Önde Ol-madığım için

Yetersizim gibi hissetmeyeceğim
Kendimi Dimdik Ayakta Savun-madığım için

Ya da akıldışı davrandığımı düşünmeyeceğim
Adım adım İlerle-mediğim için

Anlamalarını sağlayacağım, dünyayı böyle tanımlamak
(Tam erkek yöntemi)
Tüm o "Başı Dik Yürüme" ler
Ve "Büyük Adımlar Atma" lar

Evet, yarın İngiliz Dilini yeniden yazacağım
Dünyayı kendi imgemde yaratarak
Benimki daha yumuşak, kadınca bir yöntem olacak
İlerlememi tarif etmek için
Tekerime sarılacak, çevresinde döneceğim, ilgi gösterecek, etrafını saracağım

Evet, bir şekilde tümünü söylemeyi öğreneceğim



Lois Keith
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
48
Neden Öyle Bakıyorsun Bana

Hiçbir şey engel değildir ışıldamasına bir çift gözün ve hiç kimse engelli değildir yüreğinde sıcaklığını hissediyorsa sevginin.
Ben koşuyorum, istediğim şeyi uzanıp alabiliyorum kollarımla, istediğimi görüyorum, duyuyorum ve konuşabiliyorum. Yani kestirmeden bakarsanız özürlü değilim. Evet; ben özürlü değilim çünkü sevmeyi de biliyorum.
Oysa bir sürü sağlam insan var engelli olan, yapması gerekeni yapmayan, duyarsız duygusuz ve gözleri adeta kaderi tırmalarcasına inkar edercesine kibirli bakan.

Karanlıktan korkarız bir çoğumuz. Karanlık bir yere girdiğimizde ilk önce hiç bir şey göremeyiz ama bir iki dakika sonra gözlerimiz seçmeye başlar oysa ışığı yakmamışızdır nasıl olurda ilk anda göremediğimiz şeyler daha sonra görünür gözümüze hiç düşündünüz mü? Gülün şeklini, yüzünüzü, ekmeği, suyu göremediğinizi.
Hiç düşünmediniz di mi?

Neden öyle bakıyorsun bana?
Görmüyorum seni biliyorsun…
Ama hissediyorum yüzündeki ukalalığı
Çok ta kötü göründüğümü sanmıyorum
Sadece görmüyorum…
Yüreğim kör değil en azından senin gibi
Bak ben seni küçümsüyor muyum?
Madem her şey dünyayı görebilmekten ibaret
Sen görebiliyorsun işte
Demek ki büyük sensin!
Öyleyse bana da göster dünyayı
Gücün yeter mi?
Hem sen benim kadar iyi görebilir misin ellerinle?…
-------

Sabaha kadar cevap aradı anne bu soruya. Beklide ömrü boyunca karşısına çıkacak en zor soruydu bu. Zaten unuttuğu uykuları o gece tümüyle terk etmişti yorgun bedenini ve ruhunu. Biricik kızı uğruna canını vereceği kızı 4 yaşına gelmişti ve artık aklı her şeye eriyordu. O gece ömrünün en zor ve en cevapsız sorusunu sormuştu annesine.
- Anne ben neden yürüyemiyorum.
Hiç takatsiz kaldığınız oldu mu? Herkesi ayakta kalma çabası sarmışken yürüyemediğinizi düşündünüz mü?
Hiç düşünmediniz di mi?

Neden öyle bakıyorsun bana?
Yanına gelemem biliyorsun
Ama gözlerim çok yakınında
Böyle olması gerektiğinin farkındayım.
Çokta önemli değil zaten
Sadece yürüyemiyorum.
Kötü yollarda değilim en azından senin gibi
Bak ben seni küçümsüyor muyum?
Madem her şey yürümekten ibaret
Sen yürüyebiliyorsun işte
Demek ki büyük sensin!
Öyleyse beni de kaldır ve gezdir dünyayı.
Gücün yeter mi?
Hem sen benim kadar iyi yürüyebilir misin ellerinle?…
------------

Çoğu zaman öyle kaptırırız ki kendimizi şarkılara. Dinleriz, eşlik ederiz. Birde ah bu şarkılar yok mu deriz. Hiç düşündünüz duymadığınızı, söyleyemediğinizi şarkıların yok olduğunu. Hangi işaret anlatabilir en sevdiğiniz türküyü yada hangi hareketle söylersiniz.
Hiç düşünmediniz di mi?


Neler konuşuyorsun karşımda?
Seni duyamam biliyorsun
Üstelik cevapta veremem sana
Ama hissediyorum sesindeki titreşimi
Görebiliyorum da
Çokta önemli değil zaten
Sadece duyamıyorum ve konuşamıyorum.
Duymazlıktan gelmiyorum en azından gerçekleri senin gibi
Ve boş konuşmuyorum.
Bak ben seni küçümsüyor muyum?
Madem her şey duymaktan ibaret
Sen duyabiliyorsun işte
Demek ki büyük sensin!
Öyleyse bana bir türkü söyle de dinleyeyim hatta eşlik edeyim.
Gücün yeter mi?
Hem sen benim kadar iyi anlatabilir misin sessizliği ellerinle?...
--------

Engel; elde, ayakta, gözde, dilde, kulakta, ve zihinde değildir. Her ne kadar engelliler denilse de onlara asıl özür onları göremeyen gözlerimizde, koşmayan ayaklarımızda ve uzanmayan kollarımızdadır.

Sen; göremeyen arkadaşım
Sana nasıl sıcak baktığımı görüyorsun

Sen; duyamayan arkadaşım
Sana söylediğim türküyü duyuyorsun…
Sen; yürüyemeyen arkadaşım
Sana geliyorum sen bana yürüyorsun…
Sen; zihnine kilit vurulmuş arkadaşım
Sana sevgiyi anlatıyorum ve sen anlıyorsun…

Çabamız bir çift gözün bizlerle ışıldaması için.
Sevgiyle kalın…
Saygılar…


Yazan:chnnmkiz
 

Delıyurek

Üye
Üye
Katılım
Ara 6, 2010
Mesajlar
52
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Severek Taşıyorum Ben

Severek Taşıyorum Ben

Ömrümün en güzel çağlarındayım
Evimde müebbet yaşıyorum ben
Gönlümün karakış dağlarındayım
Yolları bastonla aşıyorum ben

Bu tercihim değil, kaderim benim
Rabbim bir dert vermiş, yaşar giderim
İsyankar değilim, şükür ederim
Asi olanlara şaşıyorum ben

Kulağım duymuyor, anlamam sözü
Devreye sokarım şu bir çift gözü
İnsanlarda şaşkın görünce yüzü
Çaresiz başımı kaşıyorum ben

Üzülürüm, gül dalında solunca
Üzülürüm, bir kul mahzun olunca
Birileri bizi gırgır alınca
Sinirden ağlıyor, coşuyorum ben

Sizler bu dünyayı mutlu yaşarken
Nice zorlukları bir bir aşarken
Yemyeşil kırlarda gezip, koşarken
Engelsiz yollarda düşüyorum ben

Ne bir dostum oldu, ne vefalı yar
Yüzüm hep gülerken, kalbim kan ağlar
Size mevsim bahar, bana boran, kar
Temmuz sıcağında üşüyorum ben

Kiminiz dünyayı gerçek görüyor
Kimi bana inat kibir yürüyor
Bedenimi kızgın bir kor bürüyor
Ateşler içinde pişiyorum ben

İkincil şahısım, engel olunca
Dünya küskünümdür, kafa yorunca
Bir dost gelip halim hatrım sorunca
Kırk yerden yaramı deşiyorum ben

Engelim; ne suçum, ne de günahım
Ne bir isyanım var, ne de eyvahım
İnlesem semaya çıkardı ahım
Bu yükü severek taşıyorum ben

3.12.2010
Dünya Engelliler Günü

Murat Karababa
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
F

Fırtına

Guest
Karanlıklarda Işık Aramak

ben görmüyorum
dünya güzelliklerine kapalı gözlerim

hey.. sen

(karanlıklarda ışık aramak)

nasıl bir duygu bilir misin
benim gözlerim, ışığım olur musun

ıhlamur çiçeğinin kokusunu algılarım
taa, yüreğimin derinliklerinde hissederim
ama; göremem

dalganın kıyıyla sevi'lerine tanık olurum
aşklarıyla aşka gelir coşarım
ama; göremem

gece olur gökyüzünü düşünürüm
çakmak çakmak yıldızlarla dolu
gökyüzü

o an
bir dilek tutmak gelir içimden

tuttum
o'da ne

bir yıldız'mı kaydı
söylesene

işte böyle
karanlıklarda ışık arıyorum

hey.. sen
benim gözlerim, ışığım olur musun

.
.
.

hey.. sen
bir de beni dinle! sen
bahsettiğin güzellikleri görüyorum ben

ama

ne ıhlamur çiçeğinin kokusunu alıyorum
ne dalgayla kıyının aşkını yüreğimde hissediyorum
ne de çakmak çakmak yıldızlar bana göz kırpıyor

seni dinlerken anladım ki
gören sen, görmeyen ben

ışıklar içinde ışıksız kalmışım

.
.
.

hey.. sen
ben senin dünyanda gözlerin olayım
sen benim ruhum da ışık ol

karanlık dünyalar, karanlık ruhlar
ışıkla buluşsun




Nuran Uzun
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,483
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Ben Engelliyim
Sözlerim değişmez aynıdır kalbim
İhanet etmem dostluğa ben engelliyim
Baktığını gören sevgi ile bakar gözlerim
Sizin gibi olamam hayata tutunan biriyim

Kalemim sivri keskin yazar
Sırrım mürekkebinden sızar
Bilse derdimi Fırat çoşkun azar
Ben engelliyim özümden aşk tozar

Şubat bitmek bilmez saniyeler bin sene
Dermansız dertler milyon eklendi bine
Hayat denen şey dayanmış enseme
Ben engelliyim bakmam insan elbisesine

Yalan nedir bilmeden yalanla dost olmuşum
Tok gezerken aç unutulmuş garip komşum
Sevgiye el veren derviş Mevlana Yunus'um
Ben engelliyim anlayana ayandır sözüm


Yılmaz Öztürk
 

domates

Üye
Üye
Katılım
Şub 18, 2011
Mesajlar
1
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Bu benim ilk mesajım, herkese selam :)
Bu da çok sevdiğim bir yabancı şiir:

Belki biraz uzaklardan ama, bu çeviri de metrobüs yolunu kapayan tekerlekli sandalyeli sakatlara...


Yolunuzda Laura Hershey

Biraz çekilebilir misiniz, diye soruyor garson,
kibarca tabii ki,
yolu kapıyorsunuz da.
Bilindik bir rica, benim güvenilir tekerlekli sandalyem, sadece bir ket, meşgullerin önünde bir engel,
her yolda peşimden sürüklediğim hantal bir bariyer
ve park ettiğinde
sadece katılmak istediğim
yaşamı
durduran
ya da en azından yavaşlatan şey; fazladan bir mobilya
zaten aşırı dolu mekanlarında
lokantaların, barların, tiyatroların.


Genellikle
isteklere boyun eğip,
köşeye çekiliyorum
yana dönüyorum
tekerlerimi yan çeviriyorum
yolu açmak adına
soruyorum, kibarca tabii ki,
böyle iyi mi?

Yolu kapıyorum
niyet etmeksizin
affedersiniz,
özür diliyor
ve yoldan çekiliyorum.

Ama bugün değil.
Bugün içimden gelen,
derin, dirençli sesi
dinliyorum;
ısrar ediyor:
böyle bir güç
boşa harcanmamalı.


Ben tek başıma bu kadar sorun olabiliyorsam,
bu kadar sık kapayabiliyorsam yolları,
Garsonlarda neden olabiliyorsam o derece bir endişeye
konser salonlarında böylesine bir dehşete
bakkallarda böylesine bir paniğe
hayal et, bir düzine
veya iki düzine
veya üç yüz
sandalye kullanıcısı
ne derece çileden çıkarır
insanları
ihtiyaçlarımızı görmezden
taleplerimizi duymazlıktan gelen
ve haklarımızı tanımayan insanları.
Sadece hayal et!

Ya da daha iyisi, bana bak şimdi!
Ben bu kapı eşiğini kaparken bak, tekerlerimi sıkıca sabitlemiş,
frenlerimi kitlerken bak!
Hayır, diyorum benim geleceğimle ilgili
kararlar almak için
ofisine girmek isteyen
bir bürokrata
hareket etmeyeceğim
yolundan çekilmeyeceğim
polis gözaltı tehdidi ile buyurana dek
veya belki o zaman dahi çekilmeyeceğim!


Yolunuzdayım,
Tüm gün yolunuzu kapıyorum,
İhtiyacım olduğu an elimde olan bu barikatı
kadınla dolduruyorum,
bu bariyeri her yolda peşimde sürüklüyorum,
istediğim an örebiliyorum bu duvarı,
mutlulukla yolunuzu kapayabildiğim,
ve onunla hayır diyebildiğim,
ve üstüne çiziktirilmiş özgürlük işaretleri yapıştırabildiğim,
ve binaların, şehrin sokaklarının çevresinde büyüyen
daha büyük duvarlara ekleyebildiğim.

Müşterileri, çalışanları, teslimat görevlilerini, hatta polisleri
yollarından döndürebilirim.
Sıradan biçimde güç sahibi olanları,
ofislerine hapsedebilir ya da dışarda tutabilirim.

Yolunuzda olabilirim.
Yolunuzdayım,
kendi yolumdayken.

Engelliler konulu şiir paylaşmak çok güzel. Engelli şairlerimiz bazen kitaplarını kendileri de basıyorlar. İnternette bulduklarımız dışında sizin hatırladığınız, tavsiye edeceğiniz var mıdır? Bu tür şiirleri bulmak ve tabii bazılarını burada paylaşmak isterim.
 

güz gülleri

Üye
Üye
Katılım
Ocak 14, 2013
Mesajlar
914
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
“Dedim biz sokağa çıkmazsak neye yarar göğün şimşeklenmesi,
Tek insan ıslanmıyorsa yağmurun anlamı kırık.”

Orkun Elmacıgil


734379_10151387212714320_675987693_n.jpg


KELEBEK VE DALGIÇ adlı filimden bir kare
 

güz gülleri

Üye
Üye
Katılım
Ocak 14, 2013
Mesajlar
914
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Tutunarak Yaşamak Yarım Kalmışlığına



Gittin gideli bir şeyler yarım kaldı hayatımda
Sensizlik kocaman bir hiçlik duygusu
Hani nedensiz gelir ya yaşamak yarımken
Sanki bir uzvunu kaybetmişçesine sakat kalmışlık hissi
Sabahları bu duygularla uyanmışken akıyor güneş odama
Gözlerini göremeyeceğim gerçeği yetmiyormuşçasına bir de şu kahrolasıca hayat
Seni sensiz yaşamak düşmüş bana
Gerçek olmayan hayalinle yaşamak, sadece rüyalarım da görebildiğim seninle büyümek
Karanlıkla kaplı geceler de, Güneşin varlığına inanarak yaşamak gibi
Beklemek, ah! Beklemek bir gün tamamlanma umuduyla
Ve acınası da olsa tutunarak yaşamak, yarım kalmışlığına…
(Mustafa Mert KIZILTAN)


559688_600583436623385_1701258065_n.jpg
 

Burak55

Üye
Üye
Katılım
Tem 15, 2012
Mesajlar
201
Tepkime Puanı
0
Puanları
16
<3 CANIM OĞLUM♥

Sen benim en gizli sadakam ve cehennemle arama set olacak en tatlı gözyaşımsın..! Sen benim solumda saklı, secdedeki duamsın..! Sen, kalbimin en mahrem yanı, Rabbimin armağanı ve en güzel yangınımsın..! Herkes gitsede canım OĞLUM! SEN BANA KALANSIN..! Çünkü SEN, AŞKSIN..!Ezberimsin. evvelim , ezelim ve ebedimsin...Sebebim, nefesim ve ahirim..Sen, çaresizliğin ayak ucunda demlenen yüreğime armağan edilen sonsuzluk hediyesi..Sen, göğsümde taşıdığım eşsiz paye... Sen benim acıya dayanma gücüm, sen benim yüreğime işlenmiş SABRIMSIN...
 

Burak55

Üye
Üye
Katılım
Tem 15, 2012
Mesajlar
201
Tepkime Puanı
0
Puanları
16
Sustum! Tam acılarımı haykıracaktım ki, sustum ne kadar susulacaksa o kadar sustum! bir çığlık kanıyor demedim, en derininde yüreğimin... içimdeki volkanları boğarak sustum! açmadım kimselere yüreğimi hançeri sadece kendime sapladım sapladım ve sustum! hüznü yüzümde, acıları gözlerimde topladım sustum! ..
Sustum! tuz basıp yaralarıma! ne kadar susulacaksa o kadar sustum! içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi yaslanıp yalnızlığın duvarına gül döküp kalabalıklara her gece kimsesiz geziyorum gönül ülkemi kimse bilmiyor....
 

Burak55

Üye
Üye
Katılım
Tem 15, 2012
Mesajlar
201
Tepkime Puanı
0
Puanları
16
BİRİCİK VE TEK AŞKIM CANIM OĞLUMAA.!!!!!

Sen benim hüzün yanımsın.. Bakışına hasret kaldığım sesine özlemle bağlandığımsın. Özlemim hasretim bakmaya doyamadığımsın. Bahtıma doğanımsın. Olmazsa olmazsımsın. Nefretim öfkem kinim sevincim umudum düşüm rüyam hayalim en çok da ağlayan en çok da ağlatan yanımsın…
Sen tarifi imkansız aşkımsın. Cansın… Candasın… Canımdan öte canımsın..!!
 
Tekerlekli Sandalye
Üst