Engellilik Ve Mobing.!

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
Türkiye'de mobbing oranı yüzde 40.!

Araştırmalar, Türkiye genelinde iş yerlerinde mobbing (bezdiri, duygusal taciz, yıldırma) maruz kalma oranının yüzde 40 olduğunu gösteriyor.

Araştırmalara göre, bezdiri uygulamalarına askerlik, polislik gibi üniformalı mesleklerde daha yaygın rastlanıyor.

Mobbing ile Mücadele Derneği Başkanı Hüseyin Gün, yaptığı açıklamada, bezdiri uygulamalarının mesleklere göre değiştiğini, buna karşın Türkiye'de hemen hemen her iş yerinde görüldüğünü belirtti. Bezdirinin, en çok asker ve polis gibi üniformalı mesleklerde yaygın şekilde görüldüğünü anlatan Gün, özellikle askerler arasındaki katı askeri disiplin uygulamaların zaman zaman bezdiri şekline dönüştüğünü kaydetti. Bu uygulamaların askeri disiplin içerisinde algılandığını, ancak askeri disiplinden farklılık gösterdiğini ifade eden Gün, üniformalı mesleklerde şikayet ve müracaat kanallarının tıkalı olmasının buna etken olduğunu savundu.

Üniversitelerdeki akademik personel arasında da bezdiriye maruz kalma oranının oldukça yüksek olduğunu belirten Gün, öğretim üyeleri arasında yapılan araştırmalara göre, öğretim üyelerinin yüzde 82'sinin çalışma hayatı boyunca en az bir kez duygusal şiddet ve yıldırmaya maruz kaldıklarını ifade ettiğini söyledi. Hüseyin Gün, yapılan araştırmaların bezdirinin öğretmenler arasında da oldukça yaygın olduğunu ortaya çıkardığını, öğretmenlerde bu oranın yüzde 60'a vardığını kaydetti.

''EN ÇOK YÖNETİCİLER YAPIYOR''

Gün, bezdirinin daha çok yöneticiler tarafından astlarına uygulandığını ifade etti. Eşitler arasındaki bezdirinin de hatırı sayılır düzeyde olduğunu belirten Gün, çok az bir oranda olsa bile astların da birleşerek üstlerine bezdiri uygulayabildiğini söyledi.

Bazı bezdiri uygulamalarının performans kriterleri baz alınarak yapıldığını anlatan Gün, belli bir zaman aralığında bir kişinin kapasitesini aşacak abartılmış, şişirilmiş hedefler verilerek bu hedeflerin yerine getirilmesi, aksi takdirde çalışanın çeşitli şekillerde zarar göreceğine yönelik tehditvari yaklaşımların bu kapsamdaki bezdiri uygulamaları içinde yer aldığını kaydetti. Bu tür bezdiriye daha çok bankalarda rastlandığını anlatan Gün, aslında bu şekilde bezdiri uygulayanların hem kendilerine hem de kurumlarına zarar verdiklerini belirtti. Gün, ''Kişi, fiziksel ya da zeka kapasitesinin dışında farklı şeylere zorlandığını hissettiğinde ve işten atılma gibi tehditvari davranışlarla karşılaşmaya başladığında bezdiri başlamış demektir'' dedi.

''ÇALIŞAN İLE KURUM ARASINDA BÜTÜNLEŞME SAĞLANMALI''

Verimliliğin, bezdiri uygulamalarına başvurmadan çok daha sağlıklı bir şekilde sağlanabileceğinin altını çizen Gün, şunları kaydetti;

''Sağlıklı ve kalıcı verimlik sağlamak için öncelikle personelin hedeflere ikna edilmesi gerekiyor. Çalışanın kuruma karşı aidiyet duygusu hissetmesini sağlamak çok önemlidir. Kişi ile kurum arasında bütünleşme sağlanmalıdır. Her alınan kararda çalışanların da katkısının olması lazım. Bunun aksine bir yaklaşım bugünkü modern şirket yönetimine aykırı düşecektir. Çalışan şirket hedeflerine inandırılır, şirketin bu hedeflere ulaşması halinde ücretinin ve kariyer imkanlarının artacağını, iş güvencesinin daha da güçleneceğini bilirse, o iş yerini bir başkasının değil, kendi iş yeri gibi hissederse patronun, verimliliği artırmak için hiç bir şey yapmasına gerek kalmaz.''

ÇOCUKLARDA AKRAN ZORBALIĞI

Derneğin faaliyetleri hakkında da bilgi veren Gün, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'nun alt komisyonu olan Mobbing Alt Komisyonu'na Ocak 2011'de, bezdirinin önlenmesine yönelik geniş bir rapor sunduklarını anlattı. Bu konuda çok olumlu dönüşler aldıklarını ifade eden Gün, Mart ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından, bezdirinin önlenmesine yönelik yayımlanan genelgenin de bu rapor doğrultusunda hazırlandığını söyledi.

Başbakanlık Etik Kurulu ile de ortak çalışma yürüttüklerini belirten Gün, bu kapsamda Etik Yönetmeliğinin 9. maddesine değişiklik yapılmasına karar verildiğini Etik Kurulu'nin talebi üzerine,yönetmeliğe bezdiri ile ilgili çok açıklayıcı ve önemli bir kaç fıkra eklediklerini kaydetti. Gün, bu yönetmelik değişikliğinin de kısa bir süre içerisine yürürlüğe gireceğini bildirdi.

Yapılan çalışmalar sonucunda Borçlar Kanunu'nda da bezdirinin net olarak açıklandığını anlatan Gün, bu değişikliğin de 2012 Temmuz'unda yürürlüğe gireceğini ifade etti.

Bunun dışında Etik Kurulu ile 2012 Ekim ayında sona erecek bir çalışma yürüttüklerini bildiren Gün, interaktif eğitimlerin, videoların ve tiyatro oyunlarının yer alacağı çalışmanın sadece yetişkinlere yönelik değil, ''ağaç yaşken eğilir'' mantığından hareketle çocukları da kapsayacağını söyledi. Bu çalışma kapsamında, çocukların okullarda akranlarına yaptıkları zorbalıkların da ele alınacağını belirten Gün, bu konuda okullarda çocukların kendilerinin rol alacağı tiyatro oyunları oynanacağını, bu şekilde hem çocuk hem veli hem de öğretmenlerde farkındalık oluşturulacağını kaydetti.

Bir çok çocuğun okulda yaşadıkları bu tür olayların çocukta önemli travmalara yol açtığını dile getiren Gün, çocukta meydana gelen hem psikolojik ve fiziksel rahatsızlıkların çoğu zaman veliler tarafından fark edilemediğini söyledi. Bu travmaların çocukların tüm yaşamlarına etki ettiğini belirten Gün, bunların önüne geçmek için çalışma kapsamında, daha önce ABD'de 35 eyalette uygulanan ve çok başarılı olan ''Söz Veri Belgesi'' uygulamasını gerçekleştireceklerini ifade etti.


Anadolu Ajansı
 
F

Fırtına

Guest
Emekli olmak istemeyen 5 personele mobbing iddiası.!

Kocaeli'nin Merkez İlçesi İzmit Belediyesi'nde yaklaşık 30'ar yıldır müdür, müdür yardımcısı gibi pozisyonlarda görev yapan 5 memur, yönetimin "emekli olun" şeklindeki isteğine karşı çıkınca 35 kilometre uzaklıktaki belediyeye ait binada iki masa ve 5 sandalye konulan bir odada görevlendirildi. Mesai saati içinde odadan ayrılıp ayrılmadıklarının belirlenmesi için de BBG evi gibi kamera ile gözetlenen 5 kişi, belediyenin kendilerine mobbing (Psikolojik baskı) uyguladığını ileri sürdü. Belediyeden yapılan ilginç açıklamada ise, bu personelin bilgi ve tecrübelerinden daha etkin bir şekilde yararlanmak amacıyla burada görevlendirildiği ileri sürüldü.

HEPSİ DE MÜDÜR VE AMİR

İzmit Belediyesi'nde daha önce Fen İlleri Müdürü olmarak görev yapan Sümmani Yazıcı, Teftiş Heyeti Müdürü olarak görev yapan Burhan Ötkür, Mali İşler Müdürü olarak görev yapan Necip Gezgin, İktisat Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Mustafa Nevzat Yüce ve Zabıta Komiser Yardımcısı olarak görev yapan Ekrem Sarıtaş, iddialara göre AK Partili Belediye yönetimi tarafından emekli olmaya zorlandı. Yaşları 51 ile 62 arasında değişen bu personel emekli olmayı kabul etmeyince yasal hakları olan sosyal denge zamları kesildi. Bu kesintiye itiraz edince görevlerinden alındı. Daha önce belde iken 2009 seçimleri öncesinde belediye teşkilatı kaldırılarak İzmit'in mahallesine dönüştürülen, kent merkezine 35 kilometre uzaktaki Akmeşe'ye gönderildiler. İzmit belediyesi'nin hizmet binası olarak kullandığı eski belediye binasında, içinde iki masa ve 5 sandalye bulunan bir oda verilen 5 kişi, ayrıca mesai saatleri içinde odadan ayrılmamaları için de BBG evi gibi kamera ile gözetleniyor.

ÖNCE PARALARINI KESMİŞLER

Belediyeye ait servis aracı da olmadığından virajlı yolları her gün minibüslerle gidip gelen ve zaman zaman da hastalanan 5 kişi burada hiç bir iş yapmadan oturuyor. Bu durumun kem kendilerinin hem ailelerinin psikolojisini bozduğunu söyleyen 61 yaşındaki Mustafa Nevzat Yüce, belediyesi 50 civarında memurun emeklilik zamanının geçtiğini, ancak 10-12 kişinin seçilerek emekliliğe zorlandığını söyledi. Mustafa Nevzat Yüce, "Emeklilik zamanı gelenlerden hangi kritere dayandıklarını anlamadığımız bir şekilde 10-12 tanesini seçip bunların ilk önce sosyal denge zammı adı altında ödenen parasını kestiler. Biz emekli olmayacağımızı belirtmemize, bunun için delekçe de vermemize rağmen beni önce vilayete gönderdiler. Vilayetteki yöneticiler bana ihtiyaçları olmadığını söyleyerek belediyeye tekrar iade etti. Bu kez de buraya gönderdiler.."

MOBBİNG UYGULANIYOR İDDİASI

Kendilerine belediyenin üst düzey yönetimi tarafından baskı uygulandığını söyleyen Mustafa Nevzat Yüce şöyle devam etti;

"Başbakanlığın mobbing ile ilgili genelgesi var. O genelgeye de hiç bir şekilde uyulmuyor. Bize mobbing uygulanıyor. Bizi gözetleyen bir kamera var. Biz burada hiç bir iş yapmıyoruz, hiç bir iş üretmiyoruz. Biz buraya gelip kartımızı basıp çay içiyoruz. Öğlen çıkıp yemeğimizi yiyoruz, öğlen tatilinden sonra tekrar oturuyoruz. Hiç bir şey yapmadan maaş alıyoruz. Bankamatik memuru durumuna düştük. Sıradan vatandaşların bunu şikayet konusu yapması lazım. Çünkü biz onların verdikleri vergilerden maaş alıyoruz ve hiç birşey üretmiyoruz. Böyle bir uygulamanın da protesto edilmesi lazım.."

HİÇ BİR İŞ YAPMADAN OTURUYORUZ

Aynı odada görevlendirilenlerden biri olan 57 yaşındaki Necip Gezgin ise, 1999 seçimlerinden sonra Sivil Savunma amirliği olarak görev yaparken görevden alındığını, daha sonra 1.5 yıl hiç bir görev verilmeden Tepeköy Şantiyesi'nde oturduğunu belirterek, "Daha sonra 2010 Ağustos ayında belediye başkan yardımcısı tarafından makamına çağrılarak emekli olmam talep edildi. Ben de şartların uygun olmadığını ve böyle bir haklarının olmadığını, emekli olması gerekiyorsa başta kendilerinin ve 40 yıldır çalışan, emekliliği gelen yaklaşık 50 kişinin emekli olması gerektiğini söyledim. Bu görüşmeden kısa bir süre sonra da Akmeşe'ye gönderildik. Her gün 33 kilometre gidiyorum ve 33 kilometre geliyorum. O günden bugüne yaklaşık 11 ay oldu ve sabah kart basıyoruz akşam olduğunda kart basıp çıkıyoruz. Hiç bir iş yapmadan günümüz geçiyor. İki bilgisayar var. Kim erken gelirse o açıyor ve haberlere bakıyoruz. Zaten 5 sandalye 2 masa var. Herkes olduğunda o 5 sandalyede sıralı olarak oturuyoruz. Yaptığımız birşey yok.."

Aynı odada görevli diğer kişilerle ise, mazeret ve yıllık izinli olduklarından görüşülemedi.

BELEDİYEDEN İLGİNÇ AÇIKLAMA

İzmit Belediyesi'nin Sarımeşe'ye gönderdiği ve bir odada görevlendirdiği 5 kişi hiç bir iş yapmadan oturduklarını ve BBG evi gibi kamera ile gözetlendiklerini söylerken, Belediyeden ise ilginç bir açıklama yapıldı. Konu ile ilgili olarak görüşme kabul etmeyen İzmit Belediyesi'nden "İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü" imzasıyla yapılan yazılı açıklamada ise, "Akmeşe Hizmet Binamız; diğer üç farklı noktada olduğu gibi vatandaşlarımıza daha etkin ve verimli bir şekilde yerinde hizmet sunabilmek amacıyla çağdaş belediyeciliğin de bir gereği olarak faaliyetlerini sürdürmektedir" denilerek şöyle denildi; "Akmeşe hizmet binasında görev yapan personelin halihazırdaki kadro unvanları; Belediye Norm Kadro İlke ve Esasları Yönetmeliğinde belirtilen kadro kütüklerinde yer almadığından Belediye Meclis kararıyla dondurulmuştur. Bu personel; bilgi birikimi ve tecrübelerinden daha etkin bir şekilde yararlanmak, Akmeşe bölgesinde yaşayan vatandaşların belediye ile ilgili sorunlarını en kısa zamanda yerinde çözmek veya merkeze ileterek çözümü takip ve koordinasyonu sağlamak amacıyla görevlendirilmişlerdir. Tüm belediyecilik hizmetleri konusunda bilgi gerektiriyor olması, bu noktalarda tecrübeli eleman istihdamını zorunlu kılmaktadır. Belediyemiz de bu gerçekten hareketle yaklaşık iki yıl önce uygun personelin hizmet binalarımızda görevlendirilmelerini sağlamıştır. Bu personelden bazıları, görev yeri değişikliğine karşı itiraz ederek konuyu yargıya taşımış ve mahkemeler belediyemizin bu görevlendirmelerini haklı bulmuştur.."


Doğan Haber Ajansı
 

archimonde87

Üye
Üye
Katılım
Tem 18, 2011
Mesajlar
12
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Mobing mağdurlarında ortaya çıkan hastalıklar arasında hizmet verdiği kişilere karşı sert tutum, işi yokuşa sürme de vardır. Eğer karşıdakinin hakkını savunamayacak kadar cahil olarak görürse o kişiye hakarete kadar gidebiliyor. Amirlerinden ve iş hayatındaki sorunlarını vatandaşlara yansıtmaktan çekinmiyor.
Mobing sadece iş hayatında yok, bu dünyanın kuralıdır, tepedeki insanlarda aydınlık, geniş görüş yoksa aşırı sağcıysa solcuyu ezmekten bezdirmekten zevk duyar, yandaşlarını korur kollar. Adalet ne diye bilmeyen, egoist kişileri bu tepe noktalara devlet taşıyor. Bütün suç devlettedir, şu bakan o onun akrabası bu bunun damadı diyerek önemli kadrolara akrabalarını yerleştiriyor. Cezasını hep vatandaş çekiyor. Şu sınavı bu sınavı yapılıyorda neden bir ahlak sınavı yapılmıyor? Bir denetleme kurumu kurulmuyor? adam kendi yaptığı yanlışları yargılatmak istermi? yada göstermelik bir denetleme kurumu kurar yakalanana maks uyarı cezası verir. Her alanda durum böyle.
Ateist, egoist, renkli hayata lüks hayata özenen bu standartı elde edebilmek için her yolu mübah kılan, hesap gününe inanmayan, evrenin dağıttığı enerji sinerjilere inanan gençlik en büyük sorundur. Mobinge karşı verilen mücadelenin kaçta kaçını yetişen gençliğe veriyoruz?
 
F

Fırtına

Guest
iş yerlerinde mobing'e maruz kalmak gerçekten çok zor bir durum..

kızım özlem,

iş yerinde kendi konumundaki bir insan tarafından mobing'e maruz kalıyor.. ve bezdi artık.. psikolojisi bozuluyor.. stres içinde.!!! o insanın yüzünden işten çıkmayı bile düşündü.. ''iş verenine anlat durumu.. haberi olsun..'' dedim.. ve geçenlerde iş verenine mobing'e maruz kaldığını anlattı.. şimdilik biraz geri çekildi o insan.. bakalım neler olacak.?!


evet, mobing sadece iş yaşamında olmuyor.. her zaman, her yerde görüyoruz.. kimin gücü, kime yeterse misali...............güçlü, güçsüzü eziyor.. güçlü olmak; karşındaki insana eza verecek kadar acımasız olmayı gerektirmiyor.. insanlarımız, kendilerinde var olan gücü ''ben..'' merkezci düşünüp kötüye kullanıyor..

kızım son bir senedir iş yerinde, iş arkadaşı tarafından aşırı bir şekilde bezdirildi.. psikolojisi bozuldu.. iş'ten ayrılmayı bile düşündü.. en sonunda iş vereni durumu farketti, kızımın iş arkadaşının haksız tutumlarını gördü ve şu an mobing uygulayan kişi iş yerinde son günlerini yaşıyor..
 
F

Fırtına

Guest
Kamudaki mobbing özel sektörü solladı

TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu raporuna göre; kamuda çalışanlar özel sektörde çalışanlara göre daha çok mobbing'e uğruyor.

Çalışanların korkulu rüyası haline gelen "işyerindeki psikolojik taciz" (mobbing) vakalarının özel sektöre göre kamuda daha çok yaşandığı ortaya çıktı. Mobbing'le Mücadele Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Hamit Hancı, psikolojik tacize uğradığı gerekçesiyle kendilerine başvuran kişilerin büyük bölümünün kamu çalışanları olduğunu söyledi. Hancı, kamu kurumlarında amirlerinin ya da arkadaşlarının psikolojik tacizlerine uğrayan memurların ruh sağlığının bozulduğunu ve intihara sürüklendiklerini anlattı. Hancı, çalışanların mobbing'e karşı koruma altına alınması için özel yasa çıkarılması gerektiğine de işaret etti.

16 KAT FAZLA MOBBİNG!

Kamu kurumlarında yaşanan psikolojik taciz ve bezdirme vakaları TBMM Kadın -Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu tarafından hazırlanan "Mobbing Raporu" na da yansıdı. Rapora göre işten çıkarılma riskinin düşük olduğu kamu sektöründe çalışanlar işlerini kolay kolay bırakmadıkları için, özel sektöre göre daha fazla mobbing'e maruz kalıyor. Özel sektörde yüzde 4 olan işyerinde psikolojik ve fiziksel şiddetle karşılaşma riski, kamuda yüzde 6'ya yükseliyor. Özellikle hizmet sektöründe yaygınlaşan mobbing'den, en çok sağlık sektörü ve üniversitelerde çalışan personel etkileniyor. Sağlık çalışanları, hizmet sektöründeki diğer meslek gruplarına göre 16 kat daha fazla psikolojik şiddet görme riski taşıyor. Mobbing'e maruz kalanların büyük bölümünü de kadınlar oluşturuyor. Mağdurları genelde kadınlar olmasına rağmen, Türkiye'deki ilk mobbing davasını erkek bir kamu çalışanı açtı. Toprak Mahsulleri Ofisi'nde görevli Ş.T. istifası istenip rütbesi düşürülen, göreve iadesi için açtığı davayı kazanmasına rağmen baskı ve yıldırmaya maruz kalınca, uğradığı psikolojik baskı yüzünden kendisinin ve ailesinin depresyona girdiğini gerekçe göstererek, yöneticilerinden 15 bin TL tazminat talep etti.

En kısa mobbing 6 ay sürüyor;

Çalışanların yüzde 20'si mobbing'e maruz kalıyor,

En kısa mobbing süresi 6, ortalama süre 15, sürecin kalıcı ağır etkilerinin ortaya çıktığı dönem ise 29-46 ay olarak hesaplanıyor,

30 yıl çalışan bir kişinin mobbingle karşılaşma riski yüzde 25,

İşsizliğin yüksek olması ve çalışanın değersiz görülmesi mobbing'i artırıyor,

Organizasyon bozukluğunun olduğu işyerlerinde disiplin getirmek ve verimliliği artırmak amacıyla psikolojik taciz uygulanıyor,

Mağdurlar genellikle dürüst, çalışkan, kendilerini başkasına beğendirme ihtiyacı içinde olmayan, özgüveni yüksek, girişken, nitelikli, kısmen yargılayıcı ancak suçlayıcı olmayan, kişilerle ve olaylarla değil düşüncelerle uğraşmayı seven insanlar.

Uygulayanlar ise genellikle kötü bir çocukluk geçirmiş, toplumsal ve aile baskısı yaşamış, başa çıkamadıkları çeşitli olayların kurbanı olmuş ve bunu mobbing davranışları olarak dışarıya yansıtan kişiler.

Mobbing uygulanan çalışanın özgüveni kayboluyor, verimliliği ve performansı düşerek iş yapamaz duruma geliyor ve ruh sağlığı bozuluyor.

Araştırmalara göre, İsveç'teki intiharların yüzde 15'i mobbing'den kaynaklanıyor.


Zafer ŞAHİN / Sabah
 
F

Fırtına

Guest
Belediye, engelli bayan memuru asfalt şantiyesine gönderdi

6560.jpg



CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi, biri engelli iki hanım memurunu asfalt şantiyesine gönderdi. Belediyeye bağlı Eşrefpaşa Hastanesi’nde memur kadrosunda çalışan bu kişiler, Bornova ilçesindeki Fen İşleri Daire Başkanlığı’na bağlı Belkahve Şantiyesi’ne tayin edildi. Ortopedik engelli olan ve “Büro işinde çalışması uygun olur” şeklinde sağlık raporu bulunan Güleser Yener, yedi yıl hastane bahçesinde oturarak mesai doldurmuş. İki memur, hastane yönetiminin kendilerine sağ sendikaya geçmelerinden dolayı mobbing (bezdiri) uygulamaya başladığını iddia ediyor. Emekliliğe zorladıklarını söyleyen memurlar, atamalarının durdurulması talebiyle idare mahkemesinde dava açtı.

23 yıllık memur olan, evli ve bir çocuk annesi Yener, belediyede 1,5 yıl çalıştıktan sonra Eşrefpaşa Hastanesi’ne tayin oldu. Ortopedik engelli olmasından dolayı 1992 yılında, “Büro işinde çalışması uygun olur” yönünde heyet raporu alan Yener, yedi yıl önceye kadar hastanenin çeşitli birimlerinde büro personeli olarak görev yaptı. Son olarak çalıştığı hasta yatış servisinin kapatılması üzerine başka bir yer veya oda gösterilmeyince, hastane bahçesini kendine mesken edildi. Yedi yıl boyunca yaz kış demeden bahçede mesai dolduran Güleser Yener, kendisine uygulanan sindirme politikalarının sebebi olarak, KESK’e bağlı Tüm Bel–Sen’den Memur–Sen’e bağlı Bem–Bir–Sen’e geçmesini gösteriyor. Aynı sendika üyesi Nilüfer Özer'le birlikte asfalt şantiyesine tayinlerinin çıkarıldığını belirtiyor.

Bem–Bir–Sen’in yönetiminde olduğundan haftada bir gün sendika izni kullanma hakkı olduğunu da ifade eden Yener, hastane yönetimin buna karşı çıktığını söylüyor. Diğer sendikaların yönetimlerinde bulunanlara izin yaptırıldığına dikkat çeken Yener, kendisine negatif ayrımcılık yapıldığını öne sürüyor. Hastane yönetiminin, baskılarla birçok kişinin Bem–Bir–Sen’den çıkmasını sağladığını anlatan Yener, Özer ve kendisine sindirme politikası uygulandığını belirtiyor. Buca ilçesi İzkent'te oturduğunu söyleyen Güleser Yener, “Belkahve’ye işçi servisi, Bornova’dan saat 06.15’te kalkıyormuş.. İzmir’de toplu taşıma araçları saat 06.00’da başlıyor. Bizim Buca’dan, Bornova’daki o servise yetişmemiz mümkün değil.. Bunu, bizi tayin edenler de biliyor. Hem iki bayanın, asfalt şantiyesinde işi ne?” diyor.

Başhekimin altındaki sorumluların, “Sağ sendika burada yer alamaz. Sol sendikadan çıkıp sağ sendikaya giremezsiniz.” diye kendilerini tehdit ettiğini anlatan Yener, kınama, uyarı, maaş kesme, derece terfi gibi mümkün olan bütün cezaların verildiğine dikkat çekiyor. Yener, “CHP’de arkası olmayan her insana cephe alınıyor.” şeklinde konuşuyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne 1986 yılında satın alma memuru olarak giren Nilüfer Özer ise Eşrefpaşa Hastanesi’ne 2004'te atanmış.. Ambar bölümünde dört yıldır çalışan Özer, emeklilik süresini doldurmuş.. Tecrübeli bir satın alma memuru olduğunu ve ambardaki usulsüzlükleri görmemesi için emekliliğe zorlandığını söyleyen Özer, kanser olan eşinin bakımı ve okuyan biri 12, diğeri 13 yaşındaki kızları için çalışmak istediğini belirtiyor. Kemoterapi gören eşinin birçok defa hastaneye kendi başına gidip gelmek zorunda kaldığını anlatan Özer, hastaneden bir yetkilinin, “Senin kocan ne zaman ölecek?” diye dalga bile geçtiğini kaydediyor. Hastanede olup bitenlerden başhekimin haberi olmadığını savunun Özer, İzmir Büyükşehir Belediye esik Başkanı Burhan Özfatura döneminde işe girmesi de bahane edilerek mobbing uygulandığını söylüyor.

Yener ve Özer, idare mahkemesine başvurarak, tayinlerinin yürütmesinin durdurulması talebiyle dava açtı.
 
F

Fırtına

Guest
Mobbing en çok üniversitelerde yaşanıyor!

Türkiye’de insan hakkı ihlalinde birinci sırada mobbing var.

Mobbingle Mücadele Yasası’nın bir an önce çıkarılması gerek.

Mobbingçi yaptığının mobbing olduğunu bilmiyor.

Mobbingin en çok yaşandığı yer maalesef üniversiteler.TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Mobbing raporu için çalışan, aynı zamanda Mobbing ile Mücadele Derneği Başkan Yardımcısı olan Prof. Dr. Hamit Hancı, mobbingin en çok yaşandığı yerlerden birinin üniversiteler olduğunu savundu. Prof. Hancı, Mobbing ile Mücadele Derneği olarak, üniversitede mobbing araştırması yapacaklarını da açıkladı. Hancı, 11 Eylül’de başlatılacak anket çalışması ile üniversitedeki mobbingin tespit edilerek, araştırma sonuçlarını kamuoyuna ilan edeceklerini söyledi.

Çalışanların kabusu haline gelen “işyerindeki psikolojik tacizle” (mobbing) mücadele için konuya devletin el atmasını ve Mobbingle Mücadele Yasası’nın çıkarılmasını isteyen Hancı, şu değerlendirmeleri yaptı:

Ellerinde kılıçla savunamazlar;

“Mobbing mağdurları çalışma yaşamlarında baltalanıyor. Yasal mevzuat yetersiz olduğu için adalet onları tam koruyamıyor. Ellerine kılıç alıp kendilerini savunamayacaklarına göre mobbing mağdurunu adaletin kılıcı korumalı. Adaletin kılıcını mobbing mağdurlarının yanında görmek istiyoruz.”

İnsan hakkı ihlallerinde ilk sırada;

“Türkiye’deki insan hakları ihlallerinin birinci sırasında artık mobbing var. AİHM’nin müdahale kararlarının ardından alınan tedbirlerle işkence azaldı. İnsan hakları ihlallerinde mobbing işkencenin önüne geçti. Bu konuya artık devletin el atması gerekiyor. Başbakanlığın çıkardığı genelge tek başına yeterli değil. Mobbingle Mücadele Yasası istiyoruz.”

Ne yaptığının farkında olmaz;

“Mobbingci de yaptığının mobbing olduğunu bilmiyor. Mağdur da kendisine yapılanın mobbing olduğunun farkında bile değil. En beklenemeyecek şekilde mobbingin en çok yaşandığı yerlerden biri üniversiteler. Dernek olarak Türkiye’deki üniversitelerde mobbingin net oranını belirlemeye çalışıyoruz. Mobbing özel sektörde de kamuda da var. Ama en olmaması gereken yer üniversite. O yüzden üniversitelerde anket çalışması yapma kararı aldık.”

Mobbingde cinsiyet ayrımı yok;

“Mobbingde cinsiyet ayrımı yok. Kadınlar gibi erkekler de yaşlılar da gençler de üniversite mezunu da hiç tahsili olmayan da mobbing mağduru olarak karşımıza çıkıyor. Derneğimize başvuran mobbing mağdurunu yönlendiriyoruz. Hukuki olarak ve tedavi konusunda nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini anlatıyoruz. Daha sonra da o kişinin olayını takip ediyoruz. Sonucu ne oldu izliyoruz. Mobbingin ne olduğunu tam olarak hukukçular ve tedaviyi üstlenecek doktorlar bile bilmiyor.”

Mobbing için morluk gerekmiyor;

“Eğer kişinin ruh halindeki bozukluk anlattığı hikaye ile uyumlu ise bu mobbing kabul ediliyor. İlla bir fiziksel yaralanma, kanama, morluk gerekmiyor. Yargıtay’ın cinsel taciz kararları var. Başka delil olmasa bile çıkıp bir kadının tacize uğradığını söylemesi yani ifadesi yeterli görebiliyor. Biz ifadeyi yeterli bulmuyoruz. İşkencedeki tıbbi araştırmaları mobbinge de yansıttık. Ruh halindeki çöküntü tespit edilip mobbing raporlandırılıyor.”

Özel poliklinikler açılsın;

“Tıp fakültelerinin Adli Tıp bölümlerinde mutlaka mobbing poliklinikleri açılmalı. Bir tek İstanbul Üniversitesi’nde kuruldu yeterli değil. Tüm Türkiye’ye yayılması gerekir. Adli Tıp bölümlerinin de psikiyatri ile ortak hareket etmeleri şart.”

Artık yalnız değiller;

“Mobbing mağdurları artık yalnız değiller. Bir tehlike ile mücadelenin ilk yolu adının konulmasıdır. Mobbingin artık adı konuldu. Tanınıyor, biliniyor, bilinen şeyle mücadele daha kolay. Birlikte hareket etmeliyiz. Mobbing mağdurlarını bilinçlendirme, bilgilendirme, yönlendirmek adına her şeyi yapıyoruz.”

İntiharların altında BU BASKI var;

PROF. Hancı, röportajı yapan Oya Armutçu’nun baltalı saldırı şakası üzerine “Mobbing mağdurları çalışma yaşamlarında baltalanıyor. İntiharların, ruhsal sorunların altında mobbing var” dedi.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Mobbing'in psikolojiye etkisi

- İşyerinizde sürekli problemler yaşayan, sürekli fırça yiyen kişilerin Mobbingzede olabileceği bildirildi.

Uzman Psikolog Sinem Şahin, bir kişiyi işten attırmak ya da kişiyi bezdirip istifa etmesini sağlamak amacıyla sistematik olarak yapılan psikolojik tacizin Mobbing olarak adlandırıldığını ifade ederek, "Mobbing genelde yaş, ırk, cinsiyet ayırımı gözetmeden yapılan kötü davranışları, tacizleri ve alayları içerir. Cinsiyet ayırımı mobbing nedenlerinden biri olarak görülmese de istatistiklere bakıldığında buna en çok maruz kalanların kadınlar olduğu ve maalesef ki kadının kendi hemcinsi tarafından hedef

seçilme oranının bir erkeğin kadını hedef seçme oranından fazla olduğu ortaya çıkmaktadır" dedi.

Mobbing kavramını gün yüzüne çıkaran ve dikkatleri çeken psikiyatr Dr. Heinz Leymann'ın 80'li yıllarda Almanya'da bu konu üzerine yoğun çalışmalar yaptığını dile getiren Şahin, "Araştırmalar her iş yerindeki 10 kişiden neredeyse 3'ünün mobbingzede olabileceğini gösteriyor. Bu durum, mutsuz çalışanın iş yerindeki verimini düşürerek ve sürekli çalışan değişimine yol açarak hem iş yerinin kazancını çok olumsuz yönde etkiliyor hem de kişileri psikolojik ve fizyolojik sağlığından ediyor" diye konuştu.

Şahin, mobbing sürecinin kişiler arasında ya da grupla kişi arasında herhangi bir konu üzerinden anlaşmazlık ya da bir çatışma ile başladığını belirterek, "Bu ilk süreçte henüz mobbing değildir. Ama ardından psikolojik saldırılar gelir, işte o zaman mobbing başlamıştır. Sonrasında yönetim devreye girer ve çalışanın kendini suçlu hissedip doğru ifade edememesi yada yönetimin farkındalığının olmaması yüzünden mobbingzede uyumsuz, zor yada ruhsal sorunları olan bir çalışan olarak lanse edilir. Sonunda da

işten çıkarılır veya kendisi dayanamayıp istifa eder. Ama süreç bunla da bitmez; bu olayın yarattığı stres bozukluğu devam eder ve kişide psikolojik ve fizyolojik bir yığın hastalıklar gözükmeye başlar. Ayrıca kişinin başka bir iş bulması da eski iş yerindeki kötü referansı sonucu riske girer" dedi. Şahin, daha sonra şunları söyledi:

"Eğer iş ortamınızda sosyal ilişkilerinize bir blokaj konmuşsa; kimse sizinle konuşmuyor ve varlığınız reddediliyorsa, aynı zamanda arkanızdan konuşulup alay ediliyorsanız, yaptığınız iş mantıklı gerekçelere dayatılmadan sürekli olarak eleştiriliyor ve bu eleştiriler artık özgüveninizi zedeleyici bir boyuta ulaşıyorsa, özellikle yapmanız gereken, verimli olduğunuz iş dışında işlere yığılıyorsanız ve bu artık sizi hem psikolojik hem fiziksel olarak zorlamaya başladıysa durup düşünmenizde ve hatta bir

uzmana başvurmanızda yarar var. Kurum içerisinde oluşan her çatışmayı, her anlaşmazlığı, bireylerin birbirine yaptığı her eleştiriyi mobbing olarak değerlendiremeyiz. Farklı karakter ve düşüncelere sahip insanların bir arada iş yaptığı ortamda bu tür durumlar olasıdır. Bunun mobbing olduğunun sinyalini bize amacı, planlılığı ve sürekliliği gösterir. Eğer amaç o işin verimliliğini arttırmak ya da işle alakalı karşı görüşlerden kaynaklanan anlaşmazlığı vurgulamak adına girilen bir çatışma değil de kişinin

işten uzaklaşmasını sağlamaksa, bu amaç doğrultusunda sistematik bir şekilde kişiye karşı onu ezici planlar yapılıyorsa ve kişi buna tesadüfen bir kere değil bir çok kere maruz kalıyorsa bu mobbingtir."

Mobbing'in tüm sektörlerde görülebilen bir durum olduğunu dile getiren Şahin, "Özellikle ülkemizdeki gibi işsizliğin yoğun olduğu ve bu yüzden çalışanın değer kaybettiği durumlarda daha da artıyor. İş yerlerindeki bazı faktörler mobbingin ortaya çıkma olasılığını arttırabiliyor. Eğer iş ortamı çok fazla stresli ya da çok fazla monoton ise, kişiler bu stresi birbirine aktarabiliyor ve ya monotonluğu atmak için birini kendine hedef seçip onu yıldırmaya çalışırken eğlenebiliyor. Yönetim kadrosunda ve

yapısında birdenbire beklenmedik değişimler olduğunda da iç çatışmalar mobbingle sonuçlanabiliyor. Ya da idari kadrodakilerin iletişim becerileri zayıf, liderlik yetenekleri kötü ise aynı şekilde mobbinge zemin hazırlanabiliyor. Araştırmalara bakıldığında özel sektörde yüzde 30, kamu sektöründe yüzde 40 oranında mobbing olduğu ve bunun özellikle eğitim ve sağlık alanında toplandığı görülüyor" dedi.

Mobbingzedelerin genel özellikleriyle ilgili bilgi veren Şahin, "Mobbingzedelerin karakterlerine yönelik bir genelleme yapılamasa da işlerine bakış açılarında benzerlikler görülmüştür. Hemen hemen hepsi işini mükemmel yapmaya çalışan, iş yerine bağlı, yaratıcı ve çoğunlukla yetenekleri mobbing uygulayan kişiden daha üstün görüldüğü için hedef seçilen kişilerdir. Bu kişiler iş yerine bağlılıklarından veya başka bir yerde iş bulamayacağını düşündüğünden, özgüven eksikliğinden veya bu olanların suçunu

kendisinde aramasından dolayı mobbinge katlanma eğilimindedirler. Dr. Leymann, mobbing uygulayanların özdeğerleriyle ilgili sorunları olduğunu vurguluyor. Özdeğer sorununun yarattığı kendine güvensizliği, aşağılık kompleksini ve kıskançlığı saklamak için giriştiği çabalar ise kişide aşırı kontrolcü, alıngan, kavgacı ve iktidar hastası bir imaj yaratıyor.Bu kişilerin duygularını kabul ve ifade etmekte zorlanan kişiler oldukları görülüyor" şeklinde konuştu.

MOBBİNG'İN PSİKOLOJİYE ETKİSİ

Şahin, Mobbing'in çalışan üzerindeki etkisinin iş yerindeki mutsuzluktan çok daha öteye gittiğini söyledi. Şahin, "Kişilerde özgüven zedelenmeleri ve öz değer kaybıyla başlayan süreç, içe kapanmaya ve ağır depresyonlara kadar varabilmektedir. Müdahale edilmemiş ve süreci ilerlemiş mobbing vakalarında travma sonrası stres bozukluğu, uyku bozuklukları, yeme bozuklukları görülebilmekte, kişilerde fizyolojik rahatsızlık olarak beliren (özellikle mide ve ciltte) ama kökeni psikolojik olan çeşitli psikosomatik

rahatsızlıklar oluşabilmektedir. Maalesef en uç noktada sonu intihara kadar varabilen mobbing durumları vardır. Dr. Leymann bir çalışmasında İsveç'te intiharların yüzde 15'inin mobbing kaynaklı olduğunu ortaya koymuştur" dedi.

NASIL ÖNLENİR?

Mobbing'i önlemenin yollarını anlatan Şahin, şöyle konuştu:

"Mobbing'i önlemenin ilk basamağı onunla ilgili farkındalıktan geçiyor. Mobbinge maruz kalan kişinin öncelikle onu olağan iş yeri çatışmalarından ayırıp bunun taciz boyutuna varan bir durum olduğunu fark etmesi gerekiyor. Sonrasında bu durumun kendisinden tamamen bağımsız olduğunu, psikolojik bir kavram olarak tanımlandığını ve başkalarının da başına gelebildiğini anlaması ve suçu kendinde aramayı bırakarak harekete geçmesi gerekmektedir. İlk eylem bunu uygulayan kişilere sözel ve davranışsal tacizlerine

son vermelerini direk belirtmektir. Bu konuyla ilgili kendisine tanıklık edebilecek bir iş arkadaşı olması ona yarar sağlayacaktır. Verilen gereksiz işlerin ve oluşan olayların yazılı bir dokümanda olması bunu üst makamlara bildirirken elinde delil oluşturması açısından önemlidir. İşyerinde gerekli yerlere (insan kaynakları yada üst yönetim gibi) başvurma konusunda geç kalınmaması mobbingin yaratacağı tahribatın azamiye indirilmesi açısından önemlidir. Bu zorlu bir süreç olduğundan psikolojik destek almak

yararlı olacaktır.

Bireysel çabaların ötesinde, ülkemizde artık bu kavram daha dikkate alınarak kurumsal düzenlemeler yapılmalı,iş yerlerinde mobbing tanımlanmalı, işveren ve çalışan bu konuda bilinçlendirilip net yaptırımlar oluşturulmalıdır."

İhlas Haber Ajansı
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
İşyerinde psikolojik taciz, bir veya birkaç kişi tarafından bir kişiye yönelik, nedeni düşünce ve inanç ayrılığından kıskançlık ve cinsiyet ayrımına kadar çok farklı fiillerle icra edilebilen, sistematik biçimde düşmanca ve ahlak dışı bir iletişim izlenerek ortaya çıkan bir nevi psikolojik terör olarak tanımlanabilir. Davranış olarak belirtileri ise, işçinin, iş arkadaşları ile problemlerin artması, kişi geldiğinde konuşmaların kesilmesi, işyerinde gelişen önemli gelişmelerin dışında bırakılması, hakkında söylentiler çıkarılması, kendisine yetenek ve becerilerin çok altında veya uzmanlık alanına girmeyen alt işler verilmesi, her yaptığı işin yoğun bir biçimde izlenmesi, işe gidiş geliş saatlerinin, telefon konuşmalarının, dinlenme zamanı olan çay, kahve zamanlarının ayrıntılı kontrol edilmesi, sürekli olarak eleştirilmesi, taleplere yanıt alamaması, kontrol dışı tepki için provake ve tahrik edilmesi, özel kutlama ve sosyal etkinliklere kasıtlı olarak davet edilmemesi, dış görünüş ve giyim tarzıyla sürekli alay edilmesi, önerilerin sebepsiz olarak reddedilmesi şeklinde sayılabilir. Burada amaç şudur, İŞÇİNİN ÇALIŞMA ORTAMINI KATLANILMAZ BİR DURUMA GETİRMEK SURETİYLE İŞÇİYİ YILDIRMAK VE İŞÇİNİN KENDİ İSTEĞİ İLE İŞTEN AYRILMASI SAĞLAMAK OLARAK DÜŞÜNÜLEBİLİR.

4857 sayılı İş Kanununda psikolojik taciz ile ilgili doğrudan bir hüküm bulunmamaktadır. Psikolojik taciz, Yargıtay kararları ve doktrinde zamanla oluşan ve çalışanların mücadele etmesi sonucu Türk Hukukuna yerleşen bir kavram halini almıştır. Türk Hukuku bakımından psikolojik taciz, işverenin gözetme borcunun ihlali ve işverenin eşit davranma yükümlüğünün ihlali olarak ortaya çıkmaktadır.

İşyerinde psikolojik tacize muhatap olan işçi, iş sözleşmesini 4857 sayılı İş Kanunu 24/II madde hükmü uyarınca derhal feshedebilir. Yasanın bu maddesi ise işverenin, işçiye karşı iyiniyet ve ahlak kurallarına aykırı hareketleri nedeniyle işçinin derhal fesih hakkını veren maddedir. Ayrıca manevi tacize uğrayan işçi, taciz devam ettiği sürece iş yapmaktan kaçınabilir. Ayrıca işçi, işçi alacaklarının yanı sıra işverenden psikolojik taciz nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararları da ayrıca talep edebilir.


Psikolojik tacize uğrayan işçi, öncelikle işverene noter kanalıyla ihtar çekerek “kendisine yapılan psikolojik baskı ve yıldırma hareketlerinin son bulmasını aksi halde yasal yollara başvuracağını” ihtar etmelidir. Bu ihtara rağmen işveren, işçiye karşı baskıcı hareketlere devam ediyor veya sağlıklı çalışma için gerekli olan önlemleri almıyorsa işçi, istifa yerine 4857 sayılı İş Kanunu 24-II e (işverenin iyiniyet, ahlak ve dürüstlük kuralına aykırı davranışları) uyarınca iş akdini tek taraflı olarak feshedebilir. İşçi, fesihten itibaren çalıştığı işyerinin veya işverenin ana merkezinde bulunan İş Mahkemesinde alacak davası açarak haklarını alabilir.

Uygulamada ise işçiler psikolojik tacizi, işverenin yapmış olduğu manevi olarak yıpratma ve yıldırma politikası olarak tanımlamaktadır. İşçiye yapılan bu manevi baskı ve psikolojik taciz nedeniyle işçi düşünme gücünü kaybederek bir ruhsal bunalım içerisine girmektedir. Bu durum karşısında işçi bu bunalımdan kurtulmanın tek çarenin istifa olacağını düşünmektedir. Bu nedenledir ki çalışan her işçinin, haklarını öğrenmesi için mutlaka çaba sarf etmesi gerekmektedir.

Unutmayın ki her işçinin ONURLU ÇALIŞMA HAKKI bulunmaktadır.
 

berkemeteatasoy

Üye
Üye
Katılım
Kas 28, 2011
Mesajlar
97
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Valla iş yerinde öyle şeylere maruz kaliyoruzki neler neler..kadinlarin çak cuk sakiz çiğnemeleri..eşit maaş vermemeleri engelliye az zam vermeleri..toplanti organizasyonlara almamalari terfi vermemeleri anlatilacak gibi degil..engelli olmak gercekten çok zor hale köklü büyük yerlerde daha çok karşilaşiyoruz..dava açsan şahit yok..nasil ispatlayacağiz..maaş bordlari..oda maaş konuşmak işten atilma sebebi..
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Selam berkemeteatasoy,

Arkadaşım inan yaşadığın sıkıntıları anlayabiliyorum çünkü ben de yıllardır özel sektörde çalıştığım için, kurumsal bir firmada engellilere yönelik nasıl davranıldığını ve tüm haksız yaklaşımları çok yakından izliyorum ve artık bu gidişe bir dur demek istiyorum. Hayat şartları hele İstanbul gibi büyük bir şehirde ne kadar ağır sen de çok iyi biliyorsundur umarım ama sömürüye hayır demek için artık susmamaya ve elimden gelen tüm haklarımı gerekirse söke söke almaya karar verdim.

İstifa etmemek için nasıl direniyorum bir bilsen ama unutma arkadaşım son gülen iyi gülermiş !!!
 

berkemeteatasoy

Üye
Üye
Katılım
Kas 28, 2011
Mesajlar
97
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
çok teşekkür ederim valla süper moral oldu bu yazi hemen bir avukata yada notere gitmem gerek
 

berkemeteatasoy

Üye
Üye
Katılım
Kas 28, 2011
Mesajlar
97
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
günaydın..haksızlığa karşı mücadelem dün itibariyle başladı..
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Günaydın berkemeteatasoy,

:) Haydi bakalım hayırlı, uğurlu olsun arkadaşım...Gelişmeleri paylaşırsan sevinirim...

Her şey gönlünce olsun, hakkınca olsun dileklerimle,
 

mrrebellion

Üye
Üye
Katılım
May 18, 2012
Mesajlar
19
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Mobbing iş yaşamı esnasında olan birşey ama ben mülakatlar esnasında defalarca yaşadım.

İş görüşmesine gidiyorsun. İnsan Kaynakları sorumlusu olduğunu söyleyen şahıs (kadın /erkek farketmiyor patavatsızlık hepsinde var) sizi koridorda selamlarken sağınızda solunuzda o anda bulunan sekreter,görevli v.b'ye aldırış etmeden ''Engeliniz neydi,ne rahatsızlığınız var? '' v.b. soruları sorup zor duruma düşürüyorlar.

Benim hastalığım Ürolojik bir rahatsızlık.Öncesi var,sonrası var. Gördüğüm onlarca tedavi var ve o tedavilerden sonra korunmam gereken çalışma şartları var!! eee be adam/kadın ben sana bunları ayak üstü,hemde onlarca kişinin arasında nasıl anlatayım???? :mad::mad::mad:

Ben bu durumdan (zamanında) çok rahatsız oldum. Ama tersi durumlarda yok değil elbette. Kibar bir şekilde buyur edip özel görüşmede hassasiyetinizi gözeterek engel durumunuz ile ilgili bilgi isteyen İnsan kaynaklarıda var.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst