Engellilik ve tabular...

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Engellilik ve tabuların yıkılışı...ikisi de birbiriyle toplum karşısında yıkılması, aşılması mümkün olamayacak kadar zor olan bakış açıları gibi...engellilerin hayata karşı duruşların da varolan ama gizliden gizliye yaşanan bir saklanma, nedeni belirsiz bazen haklı nedenlerle de olsa gereksiz bir toplumdan kaçış isteğinin olması gibi zaman içinde yıkılamayacak kadar güçlü betonlarla çevrili tabuların sanki cam fanuslarda değil de derin mahzenlerde kilitli kapılar ardına saklanmış hazine değerinde saklanıyor oluşu...

Konuyu hangi yöne çekerseniz çekin bir ucunda benzer olan hatta tıpatıp aynı olan iki kavram gibi geliyor bana engellilerin engellenme halleri ve yaşadıkları tabuların da aslında yıkılması kolay kolay mümkün olmayan yıkılışları...bunu başaran yok mudur tabii ki vardır ama ne tabular kolay kolay yıkılıyor ne de engellenme halleri ortadan kalkıyor.

Konuya bir örnek verecek olursam iki engellinin sokakta , caddede hatta en kalabalık yerlerde AVM lerde elele dolaşma özgürlüklerinin bile yaşanamıyor oluşu. Ayıpsa sanki engelli olunca iki katı mı ayıp oluyor yada engelli olunca daha mı tabulaşıyor bu örnek yoksa herkese, her şeye rağmen tabuların üstüne mi gitmeli insan yıkmayı başarıncaya dek? engeller ortadan kalkamayacak kadar ağır ve imkansızca şimdi geriye yapılması gerek toplumun o sinir bozucu önyargılarıyla savaş vermelimi yoksa önce içindeki kaplumbağa kabuğu misali tabuyu mu yıkmalı insan?

Kelebek artık kozasından çıkmalı ama nasıl ?
 

sinandeniz

Üye
Üye
Katılım
May 23, 2010
Mesajlar
890
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
engelli + tabu = Emre

şaka bir yana evet Türkiye halkının çoğu hepsini aynı kefeye koymayalım engelliye bakışı tabiricaz ise ''Bön + Bön '' madem dünya varolduğundan buyana engelliye bön bakışlar düşünceler iş başa düşmesi ve bizlerin engelli hakkındaki tabuları yıkmakla kalmayıp yok etmeli ama hani nerde biz engellilerde azmalın gözü değğiliz nato mermer nato kafa misali :D
 

akanyildiz

Üye
Üye
Katılım
Ara 18, 2011
Mesajlar
49
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ben birşey söyleyeyim mi? Önce insan tabuları kendi içinde yıkmalı... Yaşamda hiçbir şeyi yaşamaktan korkmamalı... Hele hele sevmekten ve sevilmemekten hiç mi hiç... Birinden hoşlanıyor musunuz ya da aşık mı oldunuz? Cesurca söyleyin. Hem öyle cinsiyetinize falan bakmadan... Ben bir engelliye aşık olacağım da onunla el-ele gezmeyeceğim ha! Ya da ona sarılıp güneşin batışını seyretmeyeceğim? Hadi oradan... İnsanların bakışları mı? Ya da önyargıları mı? Cart! Kaba kağıt:)) Sevmenin kendisini seviyorum ben... Bana ne elalemden.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Selam akanyildiz,

İnsanlar böylesine masum bir konuya yanıt yazabilme, yorumda bulunabilme cesaretini bile göstermekten çekinirken sizin paylaşıma ortak olmanız çok güzel. Bu yüzden teşekkür ederim ama bu hayatta hiçbir şey sizin gülerek yazdığınız kadar kolay değil maalesef. Sözkonusu olan sevmek yada sevdiğini özgürce ifade edebilmek değil ki zaten asıl sorun toplumun böylesi insana en çok yakışan duyguları görmeye alışık olmaması, yadırgaması. O kadar sevgisi içinde hapsedilmiş, metazori engellerle koşullandırılmış, sevgiye susamış ama bir o kadar da sevgiden köşe bucak kaçan, sevgisini ifade edebilmeyi öğrenememiş, duyguları bastırılmış bir toplumun engelli bedenlerin içlerinde hapsolmuş özgür nefisleri tutsak bıraktığı bir anlayışta kim neyi ne kadar dilediğince yaşayabilir ki? Diyelim cesaretini topladı ve tabularını önce kendi içinde yıkmayı başardı ya diğeri? ya diğerleri? herkes kendince cesurdur ve cesaretin sınırları da kolay kolay genişlemiyor maalesef bu ülkede değil güneşin batışını elele seyredebilmek yanyana yürümek bile başlı başına bir cesaret gerektiriyor engelliysen, engellendiysen...

Keşke her şey sizin bakış açınız kadar renkli olsaydı ama bazen düşünüyorum da bu ülke engelliler için siyah beyaz olarak yaşatılmak istenen bu amaçla kurulan bir tiyatro sahnesi dekorundan ibaret. Tüm seven kalpler engelli bir bedenede ait olsa gökkuşağı renkleri kadar coşkulu, tutkulu ve sevgi dolu da olsa bu renkleri soldurmak isteyenlerin sayısı çoğaldıkça ne tabuları nede dayatılan engelleri yıkmak kolay olmuyor.
 

akanyildiz

Üye
Üye
Katılım
Ara 18, 2011
Mesajlar
49
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ah! Can! Sana can diyebilir miyim! Ben bu sözcüğü çok seviyorum. Dediklerinde sonuna kadar haklısın. Bir şeyin nedenlerini anlamak için o şeyin nedenlerini araştırmak, incelemek ve çözümlemek gerekir. Yoksa tüm söylemlerimiz havada kalır. Senin söylediklerini tek bir cümlede toparlamak istiyorum. Engellilere aşık olunamaz, sevilemez. Toplum böyle bakıyor engellilere değil mi? Öte yandan, toplumun bakış açısını içselleştiren engelliler de, kendilerine toplumun gözüyle bakıyor. Bu bir yere kadar normal. Çünkü, biz toplumsallaşarak neyin iyi, neyin kötü olduğunu öğreniyor, içinde doğduğumuz kültürün değer yargılarını benimsiyoruz.

Engellilere aşık olunamaz önyargısının bir sürü nedenleri var. Önce bunu irdelemeli. Bu öyle bir derin konu ki, konuya ideolojik, sosyolojik, psikolojik, kültürel, tarihsel anlamda baktığımızda aslında tam bir tez konusu. Hepsini teker teker analiz etmek gerekiyor.

Ben de bu toplumun üyesiyim. Toplumun olumsuz bakış açısından payıma düşeni aldım. Önce kıramadım zincirlerimi. Sancılı dönemlerdi onlar. Ama insanın yaşamında dönüm noktaları vardır. Kimileyin, bir tesadüf sizi olmadık yerlere götürür. Buna ister tesadüf deyin, isterseniz kaderin bir cilvesi. Öyle ortamlara girdim ki, tüm zihnimdeki düşünceleri paramparça eden insanlarla karşılaştım. Onlardan etkilendim. Kocaman bir dünyam oldu sonra. Neydi beni etkileyen? O insanlar bilincimi açıyordu. Vay be! Dünya hiç de benim baktığım pencere değilmiş. Onlarca pencere varmış meğerse. Hımm! Demek onlar tabuları yıkabiliyorsa, ben de yıkabilirdim. Aslında kitap okumayı da severdim. Kitaplar da dünyamı zenginleştiriyordu ama en çok karşılaştığım insanları model aldım ben. Bizlerin düşüncelerini belirleyen bakış açılarımızdır. Kendinize başkalarının gözünden bakmadığınızda, varoluşunu kendinizi kendiniz oluşturduğunuzda, başkaları sizin için artık cehennem olmaz.

Sevgi insanın besinidir. İnsan toplumsallaşmadan yalnız yaşayamaz. Kalbin gücüdür sevgi. Korkarak sevgi yaşanmaz. Sevgi ortaya çıkmak ister. Sevgi dokunmak ister. Sevgi dile gelmek ister. Seni (sen değilsin tabii. Hepimiz) korkutan ne? Reddedilmek mi? N’olacak reddedilirsen? Acı çekeceksin. Acı çekmekten korkmamalı. Evet, biliyorum zor. Ama Niçe’nin dediği gibi, uçurumların kenarından yaşama bakarsan, o acının esiri olmaktan kurtulursun. Sonra da, Zerdüşt gibi bağırırsın dünyaya. “Bu benim gündüzüm, bu benim sabahım! Kime ne?

Hiçbir zaman emek vermeden kendin olamazsın. Öyleyse, önce bilincini temizle, kir ve pastan. Sonra da, başkaldır her zorbalığa. Gelecek, tüm Prometheus’larındır.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
“Bu benim gündüzüm, bu benim sabahım! Kime ne?

:) Bu kadar güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Hayatta en çok sevdiğim isim Can. Yaşama sebebimin ismi yani oğlumun. Genel olarak bütün Canları seviyorum ama bazı Canlar başka...bambaşka.

Yaşamın kıyısından bakmak istemiyorum hayata ben artık yaşamın tam ortasında olmak istiyorum. O yüzden bundan sonrası için kendi payıma düşen ne varsa elimden geleni yapmaya kararlıyım. Bu benim hayatım, bu benim bedenim ve ruhum yalnızca bana ait. En güzel, en derin ve en anlamlı şekilde yaşamak istiyorum. Şiir tadında yaşamak :) Sevgili Satı'nın dediği gibi kır zincirlerini, çöz artık halatlarını gibi :) Sanırım zamanı geldi bu kadar tutsaklık yetti de arttı bile.

Çok sevdiğim bir söz geldi aklıma;

'' Kim mutlu edebilir ki seni? Sen mutluluğa hazır değilsen? ''

Paylaşımlarınız için sonsuz teşekkürler...
 

akanyildiz

Üye
Üye
Katılım
Ara 18, 2011
Mesajlar
49
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Hımm! Demek oğlunun adı Can. Ne güzel bir isim. Bilmeden sana çocuğunun ismiyle hitap etmişim. Ne güzel bir duygudur anne olmak… Seni tebrik ederim.

Bir yıldız kayarken gökte… Yüreğine yaşamak istediklerini hapsetme! Bu kadar güzel sözleri hak etmek için ben n’aptım! Beni mahcup ettin.

Yüreğinden, yüzünden ışıltı eksik olmasın… Sevgiyle kal…
 

star trek

Üye
Üye
Katılım
Eki 2, 2012
Mesajlar
60
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Engellilere aşık olunamaz önyargısının bir sürü nedenleri var. Önce bunu irdelemeli. Bu öyle bir derin konu ki, konuya ideolojik, sosyolojik, psikolojik, kültürel, tarihsel anlamda baktığımızda aslında tam bir tez konusu. Hepsini teker teker analiz etmek gerekiyor.

.

Aşık olmak deyimi olmuş mu? Kimsenin isteyerek aşık olduğunu gördünüz mü? Aşk benim bildiğim birden bire gelen tarifi bile olmayan bir duygu. Halüsülasyon/hastalık........ ucu bucağı olmayan bir duygu seli.. .Benim bildiğim aşk budur. Ha magazinsel olarak o onunla aşk yaşadı bu bununla aşk yaşadı deyimi kullanılıyor. O nasıl bir aşk ki her hafta başka aşıkla olunabiliyor. Bu kavram aşk değildir. Günü birlik maddesel ilişkidir. Aşk ise manevi bir kavramdır.

Bir engelli ile evlenilmez. Yan yana partner/görüntü hoş/olmaz. Gibi önyargılar...................diye devam etseydiniz. Bence daha anlamlı ve doğru bir yazı olurdu!
Ayrıca bunun Türkiye de böyle olduğunu sanıyorum. Yabancılar bu konuda beyinsel gelişmişliğe ulaşmışlar. Bizim beyin yapımız sakat bireyi eksik görüyor. Yani bizde beyin değil beden önemli.....v.s.
 

akanyildiz

Üye
Üye
Katılım
Ara 18, 2011
Mesajlar
49
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ehh! Sana göre olmamış olabilir. Çünkü, sen aşka başka türlü bakıyorsun. Benim de nasıl baktığımı bilmiyorsun. Ben her duyguyu içimde eğitilebileceğimizi düşünüyorum. Aşkı bile…

Adam gibi adam olmayana aşık olmayacaksın arkadaş. Hani, bunu düzeltelim. Eril düzene prim vermeyelim. İnsan gibi insana aşık olacaksın. İnsanın bir duyusal alanı vardır. Bir de üst duyusal alanı. İnsan isterse, o üst duyusal alana geçebilir. Duygularını eğitip aşık olacağı insanı seçebilir. Sanat bunun için vardır.

Hedonistlerle, Don Juanlarla işim olmaz benim. Hepsinin canları cehenneme.

Doğrular ve yanlışlar görecelidir. Engellilere aşık olunamaz ile engellilerle evlenilmez önyargısı arasında bence bir ayrım yok. Bence dedim. Önyargı kalıplaşmış düşünce biçimleridir.

Evlilik ve aşk da bir seçimdir.

Ben dünyanın harikulade erkeğini/kadınını seçiyorum. Aşk seçim yapmaktır. Kim o kararı veriyor? Ben… Aşk birlik arayışıdır. Kim karar veriyor? Ben… Aşk iyiyi istemektir. Kim karar veriyor? Ben…

Aşk hastalık olabilir mi? Olabilir. Niye olmasın? Eee, öyleyse, o insanın iç dünyasına bakmak gerekir.

Bu insan güdülerine göre mi yaşıyor? Yoksa aklına ve iradesine göre mi?

Bir de her hastalığın bir nedeni var. İd, ego, süperego, libido nasıl işliyor o insanda? Geldik mi fasulyenin faydalarına:) Bitmez bu konular. Herkes aşkı yazmış da yazmış. Düşünürler, yazarlar bunun yanıtını aramış.

Ben aşk yaşadığındır diye kestirip atayım. Çünkü zamanım yok.
 

Edizabi34

Üye
Üye
Katılım
Şub 1, 2018
Mesajlar
176
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Önce insanlarin önyargılarını yok etmesi lazım. Annem siziofren hastasi kendim bildim bileli hic utanmadim kucukken bana deliginin cocugu diyorlardi anlayamıyordum.aklım yetmeye başlayınca sizofrenin bi beyin hastalığı olduğunu anneminn kalbinin hepsinden hassas olduğunu anlatmaya çalıştım çoğu kisi okadar önyargılı ve cahil ki...
 
Tekerlekli Sandalye
Üst