- Katılım
- Kas 9, 2010
- Mesajlar
- 16,299
- Tepkime Puanı
- 13
- Puanları
- 0
- Yaş
- 49
Bu öyle bir sorunki neredeyse kadınlarımız'ın %80 ne yakın bir bölümü eşler ve aileleri arasında kalmaktadır. Bazen kadın'ın kendi ailesi sorun yaratır , bazense eşinin ailesi ama mutlaka sorun çıkaran bir taraf ortaya çıkmaktadır. Durum böyle olunca ister istemez eş ve aile arasında kalarak sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu sorun ne zengin , fakir ayırımı yapar ne dil, ne ırk ,ne engelli engelsiz her evli çift'in yaşama olasılığı yüksek sıkıntıların arasında yer almaktadır.
Eşimizin bir çok konuda annesinden fikir almasını biz kadınlar pekte hoş karşılamayız. Belki kendimize göre haklı taraflarımızda vardır. Ama her nekadar büyürsek büyüyelim anne hakimiyetinde olduğumuzu ve eşimizinde bunu yaşıyor olabileceğini gözardı ederiz. Örneğin kendimiz evimize bir eşya alacak olsak ilk annemize söyleriz ama bunu eşimiz yapsa annenden izinmi alıyorsun diye sitemlere başlarız. Aslında burada biraz bencilleştiğimiz aşikardır ama kabul etmeyiz. Bunlar aslında ufak gözüken ama eşler arasında kavgalara neden olabilecek sorunlardır. Bu olayların birde daha ciddi boyutları var asıl değinmek istediğimde işte bu ciddi boyutlardır.
Bazı aileler çocuklarının evlendiğini kendi hayatının olduğunu ve bir takım kararlarını kendileri verecek konumda olduklarını kabullenmiyorlar. Bu kabullenmemeden doğan sonuç ise çocuklarının hayatlarına müdahale etmeleri ve karı/kocanın bu müdahale karşısında ailelerine tepki koyamayıp tepkiyi birbirlerine koyarak orataya çıkan geçimsizlik tabloları. İşte bu durumdada eşler ve aileler arasında kalan kadınlar ve erkekler ve buna ilave olarak'ta huzursuz anne baba tartışmasına şahit olan çocuklar.
Ailelerin yapması gereken çocuklarının yaşantısına saygı duymak ve dışarıdan bir göz olarak takipçisi olmak , ciddi anlamda hatalar yapacaklarını fark ettiği zaman müdahale etmek, bunun dışında aile kendini çocuklarının yuvasının huzuru için biraz geride tutmak zorunda olduğunu unutmamalıdır. İyilik yaptıklarını zannederek aslında büyük kötülük yaptıklarını anlamaları gerekmektedir.
Buna karşılık bizlerin yapması gerekende şayet üçüncü şahıslar müdahalesi olmadan gayet uyumlu iyi anlaşan bir çiftsek, aileler ve eşler arasındaki orantıyı çok iyi hesaplayıp , ona göre davranmalıyız. Ne eşten yana , nede aileden yana olup bir tarafı saf dışı bırakmamalıyız. ortak noktalarda buluşturma çabasında olup eşimizin ailemize olan saygısını ve sevgisini yitirmemesi için gereken itinayı gösterip , bir tarafı diğerine düşman etmemeliyiz. Bu durum hem erkek hemde kadın için geçerli olduğunu düşünüyorum. Şayet bu orantıları iyi analiz edip pratiğe dökebilirsek aile ve eş arasında kalmaktan kurtuluruz . Hal böyle oluncada belki farkına bile varmadan en byük iyiliği kendimize yapmış oluruz.
Eşimizin bir çok konuda annesinden fikir almasını biz kadınlar pekte hoş karşılamayız. Belki kendimize göre haklı taraflarımızda vardır. Ama her nekadar büyürsek büyüyelim anne hakimiyetinde olduğumuzu ve eşimizinde bunu yaşıyor olabileceğini gözardı ederiz. Örneğin kendimiz evimize bir eşya alacak olsak ilk annemize söyleriz ama bunu eşimiz yapsa annenden izinmi alıyorsun diye sitemlere başlarız. Aslında burada biraz bencilleştiğimiz aşikardır ama kabul etmeyiz. Bunlar aslında ufak gözüken ama eşler arasında kavgalara neden olabilecek sorunlardır. Bu olayların birde daha ciddi boyutları var asıl değinmek istediğimde işte bu ciddi boyutlardır.
Bazı aileler çocuklarının evlendiğini kendi hayatının olduğunu ve bir takım kararlarını kendileri verecek konumda olduklarını kabullenmiyorlar. Bu kabullenmemeden doğan sonuç ise çocuklarının hayatlarına müdahale etmeleri ve karı/kocanın bu müdahale karşısında ailelerine tepki koyamayıp tepkiyi birbirlerine koyarak orataya çıkan geçimsizlik tabloları. İşte bu durumdada eşler ve aileler arasında kalan kadınlar ve erkekler ve buna ilave olarak'ta huzursuz anne baba tartışmasına şahit olan çocuklar.
Ailelerin yapması gereken çocuklarının yaşantısına saygı duymak ve dışarıdan bir göz olarak takipçisi olmak , ciddi anlamda hatalar yapacaklarını fark ettiği zaman müdahale etmek, bunun dışında aile kendini çocuklarının yuvasının huzuru için biraz geride tutmak zorunda olduğunu unutmamalıdır. İyilik yaptıklarını zannederek aslında büyük kötülük yaptıklarını anlamaları gerekmektedir.
Buna karşılık bizlerin yapması gerekende şayet üçüncü şahıslar müdahalesi olmadan gayet uyumlu iyi anlaşan bir çiftsek, aileler ve eşler arasındaki orantıyı çok iyi hesaplayıp , ona göre davranmalıyız. Ne eşten yana , nede aileden yana olup bir tarafı saf dışı bırakmamalıyız. ortak noktalarda buluşturma çabasında olup eşimizin ailemize olan saygısını ve sevgisini yitirmemesi için gereken itinayı gösterip , bir tarafı diğerine düşman etmemeliyiz. Bu durum hem erkek hemde kadın için geçerli olduğunu düşünüyorum. Şayet bu orantıları iyi analiz edip pratiğe dökebilirsek aile ve eş arasında kalmaktan kurtuluruz . Hal böyle oluncada belki farkına bile varmadan en byük iyiliği kendimize yapmış oluruz.