Hayati alinmiş bir adam ve önündeki maraton

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,507
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
HAYATI ALINMIŞ BİR ADAM VE ÖNÜNDEKİ MARATON

Hayat bazen nerede başlar kimse bilemez.Sadece o hayata başladığı gibi önce tutunmayı sonra çevresini ve yanındaki insanları tanımaya başlar.Bazen gerilere dönmek istemez bazen de keşke gerileri tekrar getirebilsem der.işte bu nokta insanın hayata karar vereceği noktadır

Burada yazılanlar gerçek bir insanın hayatından alınmış yaşam öyküsü
Daha hayata ilk adımları atıldığında ölümün pençelerinde gezinti yaptığı gerilerini sadece annesinin ağzından çıkan kelimeleri dinleyerek anımsamaya çalışması ve ben daha gözünü dünyaya açtığım ilk günden bu güne acaba şanslı mıyım yoksa şansız mıyım sözcüklerini kafamda kendi kendime yargılamaya başlamıştım.Yaşam ve ölüm arasında daha küçük iken zehirli ishal denen hastalıkla başlayan doktorların bunun kurtulması mucize denen ilk hayat adımımda daha vücuduma hiçbir şeyi kabul etmeksizin acılarla annenin kaybetme göz yaşlarıyla hayata sarılmış biriyim.

DOKTOR: Bu ilaçları kullan şayet etkisini gösterirse durma bana getir ama etkisini göstermezse bu çocuk sabahı görmez,..
Kelimesini kullanması o an annenin gözyaşlarına boğulmasıyla birlikte bir mucizenin gelmesi için sadece ALLAH’a duası kalmıştı.Sabırla bekledi ağzından ilaçları veriyor ama verirken tekrar çıktığını görüyor korkuyor yoğurt veriyor oda çıkıyor.Sonunda sabaha yakın gözlerinin kapanmasına az kaldığı an çocuğunda karın boşluğunda bir şişme ve titrediğini hissediyor.O anda çocuğunun içinin boşaldığı ve o an karın derininin beline kadar değdiğini anlatır.
Hızlı bir şekilde çocuğu uykusuzluğun verdiği yorgunluğu hiçe alarak tekrar doktora koşar.
DOKTOR: Bu bir mucize sana 12 tane süt iğnesi vereceğim der..
Bunları kullanır ve hayata gözlerini açar.

İşte bu hayata gözünü açan adam şuan bilgisayar başında bu hikayeyi başlatan kişi

Tabî ki zamanla hayata ısındık belki bunun getirdiği zayıflık vardı içimizde ama nefes alabiliyordum.Fiziki anlamda ilk seneler hiç gelişme olmamış taki benim hatırladığım ilkokul dönemine kadar.Okudum başarılıydım hala fiziki olarak zayıftım.Derken zaman geçti orta ve lise geldi.Liseli yıllarımda boyumun kısalığı fiziğimin zayıflığı üzerinde durmaya başladım basket oyunları derken bir anda bende değişik bir gelişim oldu.Bir yada iki ayda inanılmaz bir boy gelişimi dikkatleri herkes tarafından çekiliyordu.Anladım ki hastalığın verdiği şeyi bu kadar sene sonunda atlatmıştım genel olarak.Okul bitti askerlik başladı.Ama hala üzerimde bir tılsımı yoksa çekeceğim zorluklar hala beni bekliyor mu yada bir sınavda mıyım düşüncesiyle askerliğimin doğuya düştüğünü anladım.Zorluklar devam ediyordu ölümle burun buruna bir savaş gibiydi.Çoğu zaman mermi seslerinin altında saatin kaçı biz burada kendi vatanımızda kendi insanlarımızla çatışırken ailem şuan sabahın kaçı uykuda acaba akıllarından geçiriyor mu oğlum mermi sesi altında yaşam mücadelesi veriyor..

Askerliği en değerli bir şekilde belki şehitliği tadamadık o kısmet olmadı ama arkadaşlarımın gözlerimin önünde şehit olması bana zaten belki mertebeleri yüksek ama yediğin içtiğin aynı ortamda sarıldığın kardeşin yeri geldiğinde ağabeyin olan bu insanların ölümü çok büyük şekilde hem üzüyor hem de hayata ve insanlara bakış açını değiştiriyor.
O psikoloji ile askerlik bitti.Hayata biraz daha olgun bakıyor acaba bu son mu diye düşünüyordum.İş hayatım başladı .Hatta iş hayatımda bir anım vardır askerlik üzerine.Bir tekstil fabrikasında kurutma bölümündeydim.Bir ara boyahanede çalışma vardı yerler kazılıyordu makineyle.Makinenin sesi aynı bir silah gibiydi.Kurutmanın başında bir an dalmışım sesi duyduğum gibi kendimi yere attım sağa ve sola baktım çaktırmadan kalktım ve kendine gel her şey bitti dedim.
Askerlik derken iş hayatı derken fazla sürmedi altı ay gibi bir süre zarfında son çocuk kalma annemin sen son çocuksun diğerleri evlendi sende evlen demesi üzerine görücü usulü kız aranmaya başladı.Dört yada beş yere gittik çiçekli çikolatalı aynı bende bir hobi gibi olmuştu ne zaman kısmet nerede dur diyecekti.Bulduk dediler ve süslendik hazırlandık inşallah bu son olur dedik ve yola koyulduk.Tam olarak 22 yaşındaydım.

Sonunda kız isteyeceğimiz evin içindeydik elimde bir deste çiçek ile aile fertleri geliyor gözüm hangisi derken yanıma gelmiş gitmiş haberim yok çiçeği bile veremedim eni sonunda işte bu dedikleri hayat arkadaşım olacak daha 15 yaşındaydı.Güzeldi sessizdi sakin ve ürkek.Aile büyükleri konuştu her kes birbirini sorguladı kız ve erkek yani ben birbirimi gördük tamam dedik.Sorunlar bırakmış gibiydi . Her şey mükemmel gidecek sanıyordum.Altınlar alındı elbiseler mobilyalar derken evlilik geldi çattı.Ailemle son çocuk olduğumdan kalma kararı alındı .Tabi bununla ilgili sorunlarımız oldu.Sonra tekrar tek kaldık ailem başka evde yaşamaya başladı.Zaman geçti mükemmel bir evlilik iş hayatı derken ilk çocuk müjdesini aldım.Doktor kontrolü altındaydık
Artık tamam demiştim sonunda gülmeye başlayacaktım zorluklar geride kalmıştı.Derken geldi çattı doğum anı .Hastaneye götürdük kapıdan içeri giremedim nedeni herkes bir sigara alıp içeri giriyor ben almıyordum.Nedeni ya gücü yetmiyor durumda olanlar ben aldım o alamadı böyle alıştırırsak ortamı o insan giremeyecekti. Görüş zamanını beklemeye başladığım an yengem elinde örtülü çocuğu yani ilk heyecanımı canımı bana göstermeye getirmişti .Gözleri çekik güzel bir çocuktu.Zamanla büyüdü 4 aylık gibi olunca rahtsızlıklar başladı.Doktora götürdük kalpte delik olduğunu söylediler .Araştırmalara girdi ve doktordan ilk açıklama geldi.
Doktor: Oğlunuz downsendromu ne yiyebilir ne içebilir ne konuşabilir.
Doktor bey ne diyorsunuz derecesi yok mu aldığım ilk cevap downsendorumu hepsi aynıdır.

Yıkılmıştım ama sonuçta o benim canımdı.Durmadım başka doktorlar başka doktorlar araştırmalar.Sonunda buldum derece , derece ve hatta eğitim ile düzeltebileceğini.Her şeyi geç ama kavrayabiliyordu sonunda anne baba diyen çocukları görünce gözlerim doluyor benimki diyebilecek mi duasıyla.Tedaviler sonunda hastanelerde geçirdiğimiz günlerimiz sonunda kalbinin deliğinin kapandığını duyduk sevinmiştik.Büyümeye başladı yemeye , içmeye derken 4 yaşına geldi yeni imekliyordu.İkinci çocuğumuz oldu.Onunla birlikte yürümeyi de öğrendi.Çok dua etmişim ki demek ki bu konuşamıyor diye ikinci çocuğum cırcır böceği gibiydi.Zaman geçti sıkıntılar yaşıyorduk geçim derdi derken 3’çü çocuğun haberini aldım.Üç oğlan çocuğum vardı artık diğeri de down sendromu oğlum artık bisiklet
Sürebiliyor koşabiliyor hatta yemeğini wc sini yapabiliyordu.Dikkat etmediğimiz tek şey yıprandığımızdı.Onun bunun peşinde koşarken birbirimizin yıprandığı göremedik.Belkiben güçlüydüm ama eşim benden ufak olduğu için psikolojik olarak çok etkilenmişti.Ailelerin baskısı da üzerinde olunca kendi ailesinin durumunun kötü olması babasının ailesiyle ilgilenmeyip perişan olması zaten eşimin üzerinde büyük yük olduğu halde bu durumlarla ilgilenmesi kendini bitirmişti.Hastaydı senin sorunların sana yeter dedim diyabet bunun üzerine sarılık ikisini birden götürürken üzerine vücudunda kisler oluşmaya başladı ameliyat derken biraz daha rahatladım azalttım dedim ama evliliğim son noktaya gelmiş haberim yoktu.İşten eve geldiğimde eşimin artık dayanamıyorum istemediğini ayrılacağını söyledi.Bir kez daha yıkılmıştım.Ne söylesem anlamıyordu .

Çünkü psikolojik tedavi görüyordu.Sinirlenmiştim ne bu hayat ne bu çile ne zaman düzeleceğim çocuk konuşma özlemi derken bunları bırakmış üzerine aile özlemi başlamıştı.Kendime ait işim vardı hem ona hem çocuklara koşamıyordum.İşi bıraktım çocuğun bakım ücretini çıkardım .Bakım ücreti çıkana kadar dağıttığım işimin içerisindeki malları satmakla uğraşıp geçimimi sağladım.Eşimin peşini bırakmadım seviyordum ve çocuklarımın bir anneye ihtiyacı vardı.Hastalandığım günlerde ne olacak benim ayakta olmam gerekiyor düşünceleri gün geçtikçe beni bitiriyordu.Başka bir evlilik düşünemiyordum gelecek kişinin ne kadar çocuklarıma duyarlı olacağını kestiremiyordum.Belli bir zamana geldik .Çoğumun biride okula başladı.Sorunları çözme aşamasında olsam da maddiyat gelip dayanıyor.Eşimle sorunları zaman aşımında çözmüş gibi olsak ta aynı yerde değil başka bir yerde oturmak adına şimdide koşuşturuyorum kira parası için..Hala ilerde aynı problemler bizimi bekliyor hala maraton koşuşturmam devam mı edecek.Yoksa hayat alıp götürecek mi ben değil de maratonu insanların taşıdığı bir tabut üzerinde mi bitireceğim.YADA MUTLU YAŞAM ARTIK BENİM İÇİN BAŞLAYACAK MI?? 22 idik olduk 37, ne kadar yaşayacağımızı ne kadar mutluluğu göreceğimizi bilemiyoruz. Tek temennim artık bir ailemin olduğunu bilmek 1 günde olsa ailemle gülmek.

FATİH DANACI
 
Tekerlekli Sandalye
Üst