Hisariçi'nin Sessiz Misafirleri

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,495
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Hisariçi Kentsel ve Mimari Tasarım Ulusal Proje Yarışması’nın jüri üyelerinden biri olmamla başladı her şey. Bu kentin unutulan bir odağını yeniden mihraba oturtturmak adına yola çıkmıştık beş jüri üyesi. İçlerinde en genç ve tecrübesiz olanı ben olmama rağmen, bu yamacın bana anlattıkları çok daha fazlaydı.
Hisariçi… Çocukluğumda; doğduğum şehrin üzerindeki kartal pençeleri, gençliğimde; aşkın bir oktav aşağı bir oktav yukarı tınısı, orta yaşa dem vurmuş bu vaktimde; rekreasyonel bir faaliyete gebe bekleyiş…
Adını devler ülkesinden almışçasına; korkuyu, esrarı, bilinmezliği, kaybolmuşluğu anlatırdı bu şehre. Süpürgelerin uçacağı anı yakalatmak isterdi her defasında köhneliğiyle, ıssızlığıyla yine bu şehre.
Saklı gözyaşlarımızın ortak tanığı değil miydi hep, baharla birlikte beyaz zambaklarının ülkesi olan bu yamaç. Sevgiliye sunulan o gri zambakların da sahibi. Bazen şehrimin üzerinde şeffaf bir gölge olur, bazen sessiz bir damlaya dönüşür, bazen de fırtınalar koparır. Bir dağ çileğine kırmızıdan anlamlar yükler; fark etmemizi ister, sahiplenmemizi ister. Asumana duvak giydirirken, kaba yüzlere de sessiz küfürler savurur. Beyhude iltifatlar yoktur kanında; bir ressam fırçasının dokunuşlarını ister. Semazen bir dönüştür; sonu yoktur isteklerinin. Gövdesinde baston dokunuşlarını da ister, sert postalları da …
Yarışmanın ilk ilanından itibaren gösterilen ilginin bu derece yüksek olacağını tahmin etmemiştim. Çeşitli mimarların hazırlamış olduğu ütopyatik fikirler beni fazlasıyla etkilemişti. Diğer bir taraftan, unutulmuş bir şehrin kaderini değiştirebilecek bir yarışmaydı bu. Sonuçta Hisariçi bu şehrin dışarı açılan kapısı, görünen yüzüydü.
Jüride yer alan ustalarım, bu şehrin yetiştirdiği en değerli insanlardandı. Her biri kendi alanında boş bir kağıdı doldurabilecek kaleme sahipti. Biri akademik kariyer sahibi, biri bürokratik yapıda söz sahibi, diğer ikisi ticari anlamda bu şehirde isimleri ilk zikredilen kişilerdi.İşte ben de böyle bir zincirin son halkasıydım. Mühendislik diplomamın ilk sınavıydı.
Gönderilen projelerin ilk durağı, ıhlamur kokusuyla mürekkep kokusunun birbirine sindiği, adını bilmediğim bir eskiciden alınmış ahşap masamdı. Hisariçi’nin yeniden hayat bulacağı ilk adımdı burası. Bu düşünceyle zafer kazanmış muzaffer bir komutan edasıyla projeleri incelemeye başlamıştım. Herbiri kendi içinde birçok güzellikleri barındırmasına rağmen, içime sineni bulamamıştım. Hiçbiri Hisariçi’nde, yağmurlu bir Pazar sabahında yaptığım yürüyüşte bana eşlik eden toprak kokusunun hazzını veremiyordu. Ya da ben gençliğimin verdiği heyecanla fazla abartıyordum. Taa ki o son projeyi görene kadar…
İlk bakışta göze çarpmayan gizli motiflerin nakış nakış işlendiği bu proje sanırım beni etkilemeyi başarmıştı. Herşeyden öte Hisariçi her yanıyla ele alınmıştı. Yamaçların başlama noktasından itibaren en tepe noktasına kadar her alanda farklı bir nefes yansıyordu. Klasik park ve piknik alanlarının dışında en enteresan nokta teleferik fikriydi. Heyecanım artarak incelemeye başladım. Gergin halatlar, mukavemet değerlerinin en ince noktasına ve açısına dayanan ağırlıkta kabin ve masalımsı bir yolculuktu. İlk bakışta imkansız gibi görünen bu yapı matematiğin ve mühendisliğin dansıyla gözle görülür bir kimliğe kavuşabilirdi. Düşündükçe tatlı bir heyecan sarmaya başlamıştı.
Sadece teleferik fikri değildi yer alan elbette. Çocuklar için düşülen park alanındaki salıncakların çizgi film karakteriyle bezendiği ayrıntılar bile ihmal edilmemişti. Bunun yanında Hisariçi’nin belirli başlı yerlerine koyulacak hiyeroglif desenli tabelalar da ilginç gelmişti bana. DEVAMI İÇİN TIKLAYIN
 
Tekerlekli Sandalye
Üst