Kadın olmak gerçekten zor!

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
KADIN%20BA%C4%9EIRAN.JPG..widec.jpg



Premenstrüel Sendrom, yani adet döneminde yaşanan fizyolojik ve fiziksel değişimler, kadın olmanın ne denli zor olduğunu özetleyen bir durum.. 100 kadından 95'inde görülen sendrom, iş ve sosyal hayatta ‘sorun’ anlamına geliyor.

Kadınlar bu fizyolojik ve fiziksel değişimlerle doğurganlığa adım atmaya başladıkları andan itibaren tanışıyor. İlk adet görme anından itibaren menopoza kadar geçen ortalama sürenin 30 yıl olduğu varsayılırsa, her ay yaşanan bu değişimin ne denli ciddi olduğu daha iyi anlaşılır. Kadınların bu aylık periyodlar içinde yaşadığı duygusal, davranışsal ve bedensel belirtiler tıpta “Premenstrüel Sendrom” (PMS) olarak adlandırılıyor.

Adet sendromunun doğurganlık dönemindeki kadınların yüzde 95’inde görüldüğünü belirten Psikiyatri Uzmanı Aylin Aksoy Çoban, sadece yüzde 5’lik dilimde hiçbir yakınma olmadığını söylüyor.

Adet sendromunun daha çok 30’lu yaşlarındaki kadınlarda tedavi gerektirdiğini ifade eden Aylin Aksoy Çoban, “Bu yaştaki kadınlar daha sık yakınıyor. Belirtiler menopoz ile düzeliyor. Her döngüde belirtiler mutlaka ortaya çıkmasa bile, döngülerin çoğunluğunda bulunuyor. Hatta bazı aylar diğerlerinden daha kötü olabiliyor. Zaten kadınların çoğu durumlarının yaşla birlikte kötüleştiğini bildiriyor” diyor.

SUÇ İŞLEME VE İNHİTAR GİRİŞİMLERİ ARTABİLİYOR

PMS kadın olmanın ne denli zor bir iş olduğunu özetleyen bir durumdur aslında.. Normal zamanda sorun olmayacak şeylerin büyütülmesi nedeniyle kişiler arası ilişkilerin bozulduğu bu dönemde, aile, sosyal ve iş yaşamı derinden etkileniyor.

Aylin Aksoy Çoban’a göre araştırmalar, kadınların bu dönemde suç işleme, hastaneye yatış ve intihar girişimi oranlarında artış olduğunu gösteriyor. Bir kadının aylık döngüsünde adetin 21-28’nci günlerine denk gelen adet sendromuna ilişkin belirtiler adetin sona ermesiyle kaybolmaya başlıyor ve adet kanamasının ikinci gününden sonra tamamen sona eriyor.

Adet sendromunun belirtileri hakkında bilgi veren Aylin Aksoy Çoban, bu belirtileri şöyle sıralıyor;

• Depresif ruh hali.

• Çevreye ilginin azalması.

• Ruh halinde dalgalanmalar.

• Sinirlilik.

• Gerginlik.

• Yorgunluk.

• Aşırı uyuma ya da tam tersi uykusuzluk.

• Dikkat dağınıklığı.

• Memelerin büyümesi ve ileri derecede hassas hale gelmesi.

• Vücutta ödem oluşması.

• Kadınlar sanki tüm vücudu şişmiş, patlayacakmış gibi hissediyor.

• Bu dönemde 2-3 kilo alınabiliyor.

• Baş ağrısı, bulantı, kusma, kabızlık, ishal görülebiliyor.

CANLARI YA TATLI YA DA TUZLU İSTER

Kadınlar adet döneminde iştah değişiklikleri de yaşıyor, adeta hamile gibi aşeriyor. Bazı kadınlar tatlı şeyleri yemek isterken, bazıları tuzlu yiyecekleri tüketmek istiyor. Çikolata, peynir, bazen tuzlu olduğu için salça, baharatlı yiyecekler, limon gibi besinler daha fazla yeniliyor. Sürekli bir şeyler yeme isteği, tıkınırcasına yemek yeme gibi yeme tutumunda değişiklikler gözleniyor. Bazı kadınlarda ise iştahsızlık olabiliyor.

Bazı kadınların, çalışma kapasiteleri, sosyal ve aile ilişkilerinin ciddi derecede bozulduğuna işaret eden Aylin Aksoy Çoban, bu durumda “Premenstrüel Disforik Bozukluk” (PMDB) tanısından bahsetmek gerektiğini söylüyor. Kadınlarda yüzde 3-8 oranında görülen bu bozukluğun başlıca belirtileri arasında depresif duygu durumları, psikolojik sıkıntılar, kaygılar, duygulanımda belirgin değişkenlik ve etkinliklere yönelik ilgide azalma geliyor. İşlevsellikte bozulma, daha hafif seyreden adet sendromu tanısından ayrılmasına neden oluyor. PMDB tanısı için ileriye dönük izlemede sorunun en az iki ay yinelenmesi ve belirtilerin işlevsellikte belirgin bozulma saptanması gerektiğini vurgulayan Aksoy Çoban, bu gibi durumda mutlaka profesyonel yardım almanın gerekli olduğunu söylüyor.

TUZDAN UZAK, KALSİYUMDAN ZENGİN BESLENMEK ÖNEMLİ

Adet sendromunun kesin bir tedavisi bulunmadığını anlatan Aylin Aksoy, adet sendromu bulunan kadınlara yapılan bilimsel araştırmalar çerçevesinde şu önerilerde bulunuyor;

• B vitamini takviyesi kullanmak faydalı olabiliyor.

•Tuzdan mümkün olduğunca uzak durmak gerekiyor.

• Diyette karbonhidrata ağırlık verilmesi öneriliyor.

• Peynir, zeytin ve diğer besinlerin mümkün olduğunca tuzsuz tüketilmesi önem taşıyor.

• Kalsiyumdan zengin besinlere ağırlık verilmesi gerekiyor.

• Özellikle bu dönemde kişinin fiziksel egzersizini arttırması öneriliyor.

• Ancak egzersiz dendiğinde ağır spor programları akla gelmemeli.

• Asansör kullanmak yerine merdivenleri tercih etmek, yürüme mesafelerini artırmak gibi basit önlemler bile çok faydalı olabiliyor.

• Psikolojik belirtilerin ön planda olduğu durumlarda bir psikiyatri uzmanıyla görüşmek faydalı olabiliyor.

• Antidepresan, anksiyolitik kullanımı önerilebilir ancak ilaç tedavisine karar verirken kişinin durumu, yaşadığı belirtiler, yaşamının nasıl etkilendiği gibi kişiye özel durumlar göz önünde bulundurularak tedavi kişiye özel bir şekilde düzenleniyor.


NTV
 
Tekerlekli Sandalye
Üst