Kadınların Yaşamını Etkileyen Sağlık Sorunları

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Bazı rahatsızlıklar vardır ki kadınların günlük yaşamlarının kalitesini düşürüp kötü yönde etkileyebilir. Bir çok ciddi hastalık yanında çok hafife alınsalarda sonuç itibari ile yaşam kalitesini düşürüşleri ve olumsuz yönde etkileyişlerini gözardı edemeyiz. Peki nedir bu kadınları bukadar rahatsız edip günlük yaşamlarını kötü yönde etkileyen hastalıklar merakmı ediyorsunuz o halde yazımıza bir göz atmanızı tavsiye ederiz. Tüm açıklamalarıyla kadınların korkulu rüyası olan bu rahatsızlıkları sizlerle paylaşıyoruz.



1. Adet düzensizlikleri

Kadınların hayatları boyunca en sık karşılarına çıkan sorunların başında adet düzensizlikleri gelmektedir. Buluğ çağına gelinceye kadar genç kızların hiç kanaması olmaz, ilk adet de 12-13 yaşlarında görülür. Buluğ çağından önce çocukluk döneminde kanama olursa bunun mutlaka araştırılması gerekir. Normal şartlarda ilk kanamayı takiben yaklaşık 2 yıl içinde adet kanamaları düzene girer. Menopoza yaklaşıncaya kadar da bu düzen devam eder. Buluğ çağında ya da menopoza yakın dönemlerde adet düzensizlikleri çok sık görülür. Bu dönemlerdeki düzensizliklerde belirgin bir anormallik görülmezse pek fazla tedavi yapma gereği duyulmaz. Ancak beklenmedik zamanda ortaya çıkan, düzensiz, leke tarzında veya uzun süreli kanamalar mutlaka araştırma ve tedaviyi gerektirir. Menopoz döneminden sonra miktarına bakılmaksızın görülen her türlü kanama çok önemlidir. Üreme çağındaki adet düzensizliklerinde ki bunlar “sık adet görme”, “seyrek adet görme”, “hiç adet görmeme”, “adet ortası kanamalar”, “adet sırasında aşırı kanama ya da az kanama”, “adet süresinin uzun ya da kısa olması” sayılabilir, öncelikle gebelik olasılığı akla getirilmeli ve eğer bu olasılık dışlanırsa diğer hormonal sebeplere yönelik araştırmalar yapılmalıdır. Bunların yanı sıra, rahimde görülen ve selim huylu olarak bilinen “myom” adı verilen urlar, hormonal etkilerin dışında kanama düzensizliklerinin en sık sebepleri arasında kabul edilir.

Myomlar, yerleşme bölgelerine göre kanama miktarını artırırken, jinekolojik ve ultrason muayenesi sonucunda yeri tespit edilebilir. Rahim içindeki zarın normalden fazla kalınlaşması da kanamalara yol açarken, bu zarın özellikle ileri yaşlarda aşırı olarak gelişmesi gözlem altına alınmayı gerektirir. Cinsel temastan sonra meydana gelen kanamalarsa ön planda rahim ağzındaki lezyonları düşündürür. Kanama olsun veya olmasın düzenli aralıklarla yapılan ‘smear taramaları’ kadın sağlığı açısından büyük önem taşır.
2. Vajinal akıntılar

Kadınların cinsel sağlığını ve yaşamını olumsuz etkileyen en önemli sorunlar arasında yer alan, daha çok da enfeksiyon kaynaklı olan “vajinal akıntılar”, normal fizyolojik akıntılar ve enfeksiyona bağlı akıntılar olarak ikiye ayrılır. Kokusuz, saydam, renksiz, adetin belirli zamanlarına göre miktarı artıp azalan akıntılar normal fizyolojik akıntılar olarak nitelendirilir. Rahim ağzından gelen sümüksü ve saydam renkli bu akıntılar hormonlar ile ilgili olduğundan belirli zamanlarda artış gösterir. Enfeksiyona bağlı olarak ortaya çıkan akıntıların belirtileri arasında renkli, kokulu, rahatsız edici miktarda görülmesi sayılabilir. Bakteri, mantar ya da parazit kökenli olabilen bu akıntılar, genelde gri, sarımsı gri ya da yeşil renkli olup, yanma ve kaşıntı da eşlik edebilir. Klinik muayene yoluyla akıntının karakterinden etken hakkında bir ön fikir edinilebilse de mikroskop altındaki özel görünümlerine göre bu enfeksiyonların tiplendirilmesi en doğru yöntem olarak kabul edilmektedir.Hastalığa yol açan etken hangisi ise tedavi ona göre yapılır.
3. Kasık ve bel bölgesindeki ağrılar

Kadınlarda sık olarak ortaya çıkan kasık ve bel bölgesindeki ağrılar genital organlara bağlı olabildiği gibi bu bölgede bulunan idrar yolları, mesane ve barsaklarla da yakın ilişkili olarak ortaya çıkabilir. Ağrı şikayetini değerlendirirken de, bütün bu sistemleri göz önünde bulundurmak gerekir. Özellikle sık idrara çıkma, gece idrara kalkma ve idrar yaparken duyulan yanma hissi, idrar yollarına ait hastalıkların en önemli belirtileri arasındadır.

Kasık ve bel ağrılarına yol açan etkenlerin tespit edilmesi amacı ile jinekolojik muayene kadar idrar yollarına ve mide barsak sistemine ait araştırmalar da önemlidir. Bu nedenle idrar tahlili gibi basit tetkiklerin yanı sıra yine idrar ve barsak sistemine ait radyolojik ya da endoskopik incelemelere gerek duyulabilmektedir. Ani başlayan ağrılar şiddetli olmalarıyla kendini gösterir. Karın içinde ortaya çıkan bir kanama, yumurtalıklara ait bir kist ya da tümörün açılması veya yumurtalığın kendi etrafında dönerek beslenmesinin bozulması, tüplerde oluşan bir dış gebeliğin kanamaya başlaması, bu tip ağrıların en sık ve önemli nedenleri arasında kabul edilir. Bu durumlarda tanı konduktan sonra tedavi büyük oranda cerrahi yöntemler ile yapılmaktadır.
4. İdrar kaçırma

İdrar kaçırma sorunu çok önemli bir sosyal problem olup, günümüz modern tedavileri ile başarılı olarak ortadan kaldırılmaktadır. Temelde kadınların hastalığı olan idrar kaçırma 35 yaşın üzerindeki her 5 kadından birinde görülmektedir. Kişinin sosyal yaşantısını etkileyecek olan her idrar kaçırma bir hastalıktır ve tedavi edilmelidir. İdrar kaçırma; öksürme, hapşırma veya gülme gibi karın içi basıncın arttığı durumlarda ortaya çıkabileceği gibi, daha az eforla da (yürümek, yataktan kalkmak gibi) meydana gelebilir. Bazen idrar kaçırma, kişinin ani olarak idrara çıkma ve sıkışma hissi ile beraberdir. Bazı kişilerde ise idrar kaçırmanın iki tipi de birlikte görülür. İdrar kaçırma şikâyeti olan hastalarda tedaviden önce yapılacak tetkiklerle idrar kaçırmanın neden kaynaklandığını ve hangi tipte olduğunu belirlemek gerekir
5. Menopoz

Menopoz, kadın hayatında yumurtalıkların hormon üretme fonksiyonlarının bitmesiyle oluşan bir süreçtir. Menopoz bir hastalık olmayıp, kadın hayatının önemli bir geçiş dönemidir. Menopoz, kadın hayatında yumurtalıkların seks hormonu (östrojen, progesteron, testosteron) üretme fonksiyonlarının bitmesiyle oluşan doğal bir olaydır. Bu hormonlar bir kadının gebe olmasını, adet görmesini sağlar ve dolaşım sistemi, ürogenital sistem ve kemik gibi bir çok vücut fonksiyonlarını etkiler. Bazı kadınların hiç menopoz yakınması olmazken, bazılarında özellikle 40-55 yaşları arasında menopoza ait şikayetler gözlenir. Adet düzenleri bozulduğunda bir çok kadın menopoza girdiğini söylese de, menopoz bir kadının peşi sıra 12 ay adet görmemesidir. Menopozun başlangıcı ve ne kadar sürdüğü kadından kadına değişir.

Menopoza giriş yaşı dünya geneline bakıldığında 45-53 arasında değişmekte olup ortalama 51 yaş olarak bildirilmektedir. Ülkemizde ise yapılan araştırmalarda menopoz yaşı 46-48 arası bulunmuştur. Ülkemizde kadın nüfusumuzun yaklaşık % 20’si menopoz sonrası dönemdedir ve yaşamlarının yaklaşık 25 yılını menopoz döneminde geçireceklerdir. Bu dönemde ortaya çıkan pek çok semptom, kadının sağlıklı yaşam kalitesini çok ciddi şekilde etkileyebilmektedir. Menopoz döneminin başlamasıyla eksilen östrojen hormonuna bağlı olarak bazı belirtiler gözlemlenmektedir. Bunların başlıcaları sıcak basmaları, terleme, uykusuzluk, vajinal kuruluk, seksüel istekte azalış, idrar problemleri, yorgunluk, ruh hali değişiklikleri, dikkat ve hafıza sorunları olarak sayılabilir. Bunların dışında diğer belirtiler ise ağız ve diş, deri ve ekleri (tırnak ve saç), eklem ve göz gibi organlarda meydana gelen değişikliklerdir. Menopozdaki kadınların %75’i ateş basmalarından yakınır. Gece olan ateş basmaları uykusuzluğa yol açabilir. %30 kadında bu şikayetler ağır geçebilir. Bu belirtiler önemli olup, kadının yaşam kalitesini oldukça düşüren olaylardır.

Günümüzde postmenopozal dönemde östrojen eksikliğine bağlı semptomların tedavisinde, hormon tedavisi en tercih edilen tedavi yöntemidir. Hormon tedavisinde amaç menopoz semptomlarının tedavisi, genital sistem atrofisinin önlenmesi ve tedavisi, kemik erimesinin (osteoporoz) önlenmesidir.

40 yaşına gelen her kadında menopoz öncesi veya sonrası dönemde yukarıda sayılan belirtiler görülebilir. Bu belirtileri yaşayan kadınlar kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurmalıdırlar. Ayrıca menopoza giren her kadın şikayetleri olmasa da kemik kaybından korunmak veya cinsel hayatının devamlılığı için hekime başvurmalıdır.
6. Polikistik over sendromu

Kadınlarda en sık rastlanan hormon bozukluğu polikistik over sendromudur. Nedeni tam olarak bilinmez ancak yanlış beslenme, aşırı kilo alma gibi problemlerin hastalığı tetikleyebileceği ifade edilmiştir. Hastalık tipik olarak genç kızlarda ve genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkar. Polikistik over sendromlu kızlar genellikle şişmandır, tüylenme ve saçlarda dökülme ve sivilcelenme söz konusudur. Menopoza kadar düzelmeyen bir hastalıktır, hastalığı ortadan kaldıracak bir tedavi yöntemi yoktur, tedavisi belirtilere yöneliktir. Hastanın tedavisindeki en önemli ve birinci basamak kilonun kontrol altına alınması ve kilo verdirilmesidir. Polikistik over sendromlu kadınlar biraz daha zor kilo verirler. Bir hormon bozukluğunun neden olduğu kilo alımı söz konusu ise diyetlerin buna yönelik olarak programlanması gerekir. Polikistik over sendromunun bulgularından biri de cilt değişlikleridir. Yani saç dökülmesi, yağlanma, sivilcelenme gibi şikayetlerdir. Bu cilt değişikliklerinin tedavisinde anti-androjenlerin (erkeklik hormonlarını baskılayan ilaçlar) kullanılması gerekir. Polikistik over sendromunun diğer bir bulgusu ise adet düzensizliği ve gebe kalmanın zorlaşmasıdır. Henüz evlenmemiş veya çocuk sahibi olmak istemeyen kadınlarda bu adetler doğum kontrol hapları ile düzenlenebilir. Ancak çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarda, yumurtlamayı uyarıcı ilaçların kullanılması gerekir.
7. Adet ağrıları

Adet gören kadınların yarısından fazlasının kanamalarının ilk bir-iki günü ağrısı olmaktadır. Genellikle bu ağrı hafiftir, ancak bazen günlük aktivelerini kısıtlayacak kadar şiddetli olabilir. Bu şiddetli ağrı dismenore olarak adlandırılır. Dismenore bulguları arasında alt karında ağrı veya kramplar, baş ağrısı, bulantı – kusma ve baş dönmesi sayılabilir. Mensturasyon başlamadan ağrılar başlayabilir ve periyod sırasında daha da şiddetlenip bittikten sonra da devam edebilir. Dismenorenin tedavisi ilaçlar ve ağrıyı azaltan teknikleri içerir ancak bazı olgularda cerrahi işleme gerek duyulabilir.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst