F
Fırtına
Guest
Karabasan, uyanıldığında kol ve bacakların felç olmuş gibi hareket etmemesidir.
Genellikle rüya sonrası olur. İzole uyku paralizileri (uyku felci) de denen bu durumlar, sıklıkla uykudan uyanma durumlarında izlenir. Hasta uyanıktır, ancak hiç bir yerini kıpırdatamaz, sanki felç olmuş ya da nefes almayacakmış duygusu içindedir. Hasta için çok ürkütücü olan bu durum, 10-20 saniye kadar devam edip kendiliğinden sona erer ya da dışarıdan bir kişinin hastaya dokunması nöbeti sonlandırır.
Karabasanın diğer bir yönü ise; kişinin gece uykusunda korkulu rüyalar görerek uyanması olarak bilinen bir uyku bozukluğu olmasıdır.
Karabasanın basit bir uyku hastalığı olduğunu belirten Denizli Devlet Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Okan Bölükbaşı, bu konu hakkında şöyle diyor;
''Karabasan, uykuya daldıktan bir süre sonra şeytanın gelip göğse oturması boğazınızı sıkması nefes alamama hiçbir yerinizi oynatamama bağıramama yardım isteyememe şeklinde tarif edilen müthiş bir dehşet ve panik tablosu olarak tanımlanır.
Kültürümüzde cinlerle ilişkilendirilen ve sıklıkla hocalara danışılan bu durum aslında basit bir uyku bozukluğudur.
Bu olay uykuya daldıktan kısa bir süre sonra özellikle genç insanlarda hafif uykudan derin uykuya geçiş esnasında üst beyinle alt beyin arasında geçici bir uyumsuzluktan kaynaklanan sorun nedeniyle yaşanabilmektedir.
Bu olay, bütün dünyada yaygın olarak görülmektedir.
Örneğin bunun Japon halk kültüründe deniz cinlerine İngiliz halk kültüründe hortlaklara Kuzey Amerika'da cadılara bağlı olduğu zannedilirmiş.
Ülkemizde bunun çok basit tedavi edilebilen nörolojik bir sorun olduğu maalesef bilinmemektedir.
İnsanlarımız bu konuda ehil olmayan kişilere gidip zaman kaybetmektedirler.
Bu hastaların mutlaka nörolojik muayeneden geçmeleri gerekmekir.
Bu tür hastaların bazılarında çok nadir olarak tümör kanser damar yumaklaşması ya da iltihap gibi beyin sapı kisti saptanabilmektedir.
Bu gibi durumların bertaraf edilebilmesi için hastaların ciddi bir nörolojik incelemeden geçirilmeleri şarttır.
Tedavi kısa basit kolay ve kesindir''
Karabasan, yoğun vokalizasyon, motilite ve yüksek otonomik boşalmayla kendini gösteren ve gece uykusunda ortaya çıkan aşırı korku ve panik dönemleridir.
Birey oturur veya kalkar, genellikle gece uykusunun ilk 1/3'ünde olur ve panik ifade eden bir çığlıkla birliktedir.
Oldukça sık olarak sanki kaçmaya çalışıyormuş gibi kapıya hamle yapar, ancak nadiren odayı terk eder. Olayın hatırlanması, eğer varsa, oldukça sınırlıdır (genellikle hatırladığı bir veya iki fragman şeklinde zihinsel imgelerdir)
Uyku boyunca beden fonksiyonları, felce uğrar.
Rüyalar benliğimizi acıtan acılardan alıkoyar.
Uykumuza düzensizlik hakim olduğunda uyku durumu ruhumuzu takip eder. Uyku felcinde hypnogogic ve hypnopompic halüsinasyonlar eşliğinde geçirilen uyku felci, ruhumuza inanılmaz korku verir.
Hypnogogic durum, insanın uykuya dalma sürecinde tecrübe edilenler olarak ifade edilirken, hypnopompic durum uyanma sürecinde elde edilen tecrübeleri içerir.
Bu duyular, vücudun geçici bir felç ile hareketsiz kaldığı uyku felciyle de birlikte yaşanabilmektedir.
Uyku felci (Halk arasında “kara basan” olarak da bilinir)
Uyandıktan hemen sonra (hipnopompik felç olarak da bilinir) veya seyrek olarak, uykuya dalmadan hemen önce, bedenin geçici olarak hareket edememesi (felç olması) ile karakterize edilen bir durumdur.
Fizyolojik olarak, REM atonia olarak da bilinen REM uykusu sırasında oluşan normal felç ile yakından ilgilidir.
Buna göre bazı bilim adamları ve fizikçiler bunun uyku döngüsünün “doğal” bir etkisi olduğuna inanır.
Uyku felci beyin REM durumundan tamamen uyanık duruma geçse de beden felcinin devam etmesi durumunda oluşur. Bu durum, kişinin bilincinin tamamen açık olmasına rağmen hareket edememesine sebep olur. Ayrıca bu durum ile birlikte hipnopompik sanrılar olabilir.
Çoğu zaman, uyku felcine uğrayan kişi tarafından bunun bir rüya sebebiyle oluştuğuna inanılır.
Bu yüzden, insanların hareket etmek istese de hareket edemediği rüya sayısı bu kadar fazladır.
Uyku felcinin sebep olduğu sanrılar bazen durumun normal bir rüya olarak algılanmasına, bazen de oda içerisinde hayali şeyler görülmesine sebep olur.
Anksiyete bozukluğunun bir belirtisi olarak; kişi, içinde korkuya benzeyen bir duygusu olduğunu, sanki kötü bir haber alacakmış gibi hissettiğini anlatır. Fakat korkusunun nedeni ve nesnesini bilmez.
Halk arasında “bun bastı, korkutuyorlar, karabasan bastı” gibi sözcüklerle anlatılmaya çalışılır.
Bazen,özellikle uzun sürdüğünde, bunaltı durumu kişide yılgınlığa neden olduğundan depresyon belirtileri de birlikte bulunabilir.
Karabasan, gebelikte disoriyentasyon, depresyon, uykusuzluk, irritabilite, psikotik bozukluk gibi görülebilen rahatsızlıklar arasındadır.
Tarihçe
İbni Sina (M.S. 980-1037) "Kanun" (Canon) kitabında ruh bozukluklarını ve hastalıklarını on beş grup içinde toplamış, bunlar arasında şu hastalıklara yer vermiştir;
Beyin dokusuna ve beyin zarlarına sarı safranın etkisi sonucu ortaya çıkan ateşli akıl hastalıkları,
Beyinde, orta ve yan karıncıkların dokusunda değişme sonucu ortaya çıkan algı, bellek ve düşünce bozuklukları,
Kanın, kara ya da sarı safranın neden olduğu bilinç bulanıklıkları, kara safranın neden olduğu melankoli.
İbni Sina sınıflandırmasında aşırı tutkulara, eşcinselliğe, karabasana, kuduza, maniye ve şubat aylarında "kendisini kurt gibi görme" belirtisiyle ortaya çıkan hastalığa da (lycanthropy) yer vermiştir.
Fernel (M.S. 1497-1558) Fransa'da ruhsal bozuklukları ve hastalıkları beynin zarlarını, yapısını ve karıncıklarını bozan nedenlere bağlı olarak üç büyük gruba ayırmıştır.
Birinci grupta baş ağrılarına; ikinci grupta ateşli akıl hastalıkları, bilinç bulanıklığı ve maniye; üçüncü grupta baş dönmesi, epilepsi, felç, karabasan, kasılma, melankoli ve titremeye yer vermiştir.
Genellikle rüya sonrası olur. İzole uyku paralizileri (uyku felci) de denen bu durumlar, sıklıkla uykudan uyanma durumlarında izlenir. Hasta uyanıktır, ancak hiç bir yerini kıpırdatamaz, sanki felç olmuş ya da nefes almayacakmış duygusu içindedir. Hasta için çok ürkütücü olan bu durum, 10-20 saniye kadar devam edip kendiliğinden sona erer ya da dışarıdan bir kişinin hastaya dokunması nöbeti sonlandırır.
Karabasanın diğer bir yönü ise; kişinin gece uykusunda korkulu rüyalar görerek uyanması olarak bilinen bir uyku bozukluğu olmasıdır.
Karabasanın basit bir uyku hastalığı olduğunu belirten Denizli Devlet Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Okan Bölükbaşı, bu konu hakkında şöyle diyor;
''Karabasan, uykuya daldıktan bir süre sonra şeytanın gelip göğse oturması boğazınızı sıkması nefes alamama hiçbir yerinizi oynatamama bağıramama yardım isteyememe şeklinde tarif edilen müthiş bir dehşet ve panik tablosu olarak tanımlanır.
Kültürümüzde cinlerle ilişkilendirilen ve sıklıkla hocalara danışılan bu durum aslında basit bir uyku bozukluğudur.
Bu olay uykuya daldıktan kısa bir süre sonra özellikle genç insanlarda hafif uykudan derin uykuya geçiş esnasında üst beyinle alt beyin arasında geçici bir uyumsuzluktan kaynaklanan sorun nedeniyle yaşanabilmektedir.
Bu olay, bütün dünyada yaygın olarak görülmektedir.
Örneğin bunun Japon halk kültüründe deniz cinlerine İngiliz halk kültüründe hortlaklara Kuzey Amerika'da cadılara bağlı olduğu zannedilirmiş.
Ülkemizde bunun çok basit tedavi edilebilen nörolojik bir sorun olduğu maalesef bilinmemektedir.
İnsanlarımız bu konuda ehil olmayan kişilere gidip zaman kaybetmektedirler.
Bu hastaların mutlaka nörolojik muayeneden geçmeleri gerekmekir.
Bu tür hastaların bazılarında çok nadir olarak tümör kanser damar yumaklaşması ya da iltihap gibi beyin sapı kisti saptanabilmektedir.
Bu gibi durumların bertaraf edilebilmesi için hastaların ciddi bir nörolojik incelemeden geçirilmeleri şarttır.
Tedavi kısa basit kolay ve kesindir''
Karabasan, yoğun vokalizasyon, motilite ve yüksek otonomik boşalmayla kendini gösteren ve gece uykusunda ortaya çıkan aşırı korku ve panik dönemleridir.
Birey oturur veya kalkar, genellikle gece uykusunun ilk 1/3'ünde olur ve panik ifade eden bir çığlıkla birliktedir.
Oldukça sık olarak sanki kaçmaya çalışıyormuş gibi kapıya hamle yapar, ancak nadiren odayı terk eder. Olayın hatırlanması, eğer varsa, oldukça sınırlıdır (genellikle hatırladığı bir veya iki fragman şeklinde zihinsel imgelerdir)
Uyku boyunca beden fonksiyonları, felce uğrar.
Rüyalar benliğimizi acıtan acılardan alıkoyar.
Uykumuza düzensizlik hakim olduğunda uyku durumu ruhumuzu takip eder. Uyku felcinde hypnogogic ve hypnopompic halüsinasyonlar eşliğinde geçirilen uyku felci, ruhumuza inanılmaz korku verir.
Hypnogogic durum, insanın uykuya dalma sürecinde tecrübe edilenler olarak ifade edilirken, hypnopompic durum uyanma sürecinde elde edilen tecrübeleri içerir.
Bu duyular, vücudun geçici bir felç ile hareketsiz kaldığı uyku felciyle de birlikte yaşanabilmektedir.
Uyku felci (Halk arasında “kara basan” olarak da bilinir)
Uyandıktan hemen sonra (hipnopompik felç olarak da bilinir) veya seyrek olarak, uykuya dalmadan hemen önce, bedenin geçici olarak hareket edememesi (felç olması) ile karakterize edilen bir durumdur.
Fizyolojik olarak, REM atonia olarak da bilinen REM uykusu sırasında oluşan normal felç ile yakından ilgilidir.
Buna göre bazı bilim adamları ve fizikçiler bunun uyku döngüsünün “doğal” bir etkisi olduğuna inanır.
Uyku felci beyin REM durumundan tamamen uyanık duruma geçse de beden felcinin devam etmesi durumunda oluşur. Bu durum, kişinin bilincinin tamamen açık olmasına rağmen hareket edememesine sebep olur. Ayrıca bu durum ile birlikte hipnopompik sanrılar olabilir.
Çoğu zaman, uyku felcine uğrayan kişi tarafından bunun bir rüya sebebiyle oluştuğuna inanılır.
Bu yüzden, insanların hareket etmek istese de hareket edemediği rüya sayısı bu kadar fazladır.
Uyku felcinin sebep olduğu sanrılar bazen durumun normal bir rüya olarak algılanmasına, bazen de oda içerisinde hayali şeyler görülmesine sebep olur.
Anksiyete bozukluğunun bir belirtisi olarak; kişi, içinde korkuya benzeyen bir duygusu olduğunu, sanki kötü bir haber alacakmış gibi hissettiğini anlatır. Fakat korkusunun nedeni ve nesnesini bilmez.
Halk arasında “bun bastı, korkutuyorlar, karabasan bastı” gibi sözcüklerle anlatılmaya çalışılır.
Bazen,özellikle uzun sürdüğünde, bunaltı durumu kişide yılgınlığa neden olduğundan depresyon belirtileri de birlikte bulunabilir.
Karabasan, gebelikte disoriyentasyon, depresyon, uykusuzluk, irritabilite, psikotik bozukluk gibi görülebilen rahatsızlıklar arasındadır.
Tarihçe
İbni Sina (M.S. 980-1037) "Kanun" (Canon) kitabında ruh bozukluklarını ve hastalıklarını on beş grup içinde toplamış, bunlar arasında şu hastalıklara yer vermiştir;
Beyin dokusuna ve beyin zarlarına sarı safranın etkisi sonucu ortaya çıkan ateşli akıl hastalıkları,
Beyinde, orta ve yan karıncıkların dokusunda değişme sonucu ortaya çıkan algı, bellek ve düşünce bozuklukları,
Kanın, kara ya da sarı safranın neden olduğu bilinç bulanıklıkları, kara safranın neden olduğu melankoli.
İbni Sina sınıflandırmasında aşırı tutkulara, eşcinselliğe, karabasana, kuduza, maniye ve şubat aylarında "kendisini kurt gibi görme" belirtisiyle ortaya çıkan hastalığa da (lycanthropy) yer vermiştir.
Fernel (M.S. 1497-1558) Fransa'da ruhsal bozuklukları ve hastalıkları beynin zarlarını, yapısını ve karıncıklarını bozan nedenlere bağlı olarak üç büyük gruba ayırmıştır.
Birinci grupta baş ağrılarına; ikinci grupta ateşli akıl hastalıkları, bilinç bulanıklığı ve maniye; üçüncü grupta baş dönmesi, epilepsi, felç, karabasan, kasılma, melankoli ve titremeye yer vermiştir.