Dünyada ve ona parelel olarak Türkiye'de gelişen ekonomik ve sosyal politikaların özellikle “sosyal politaka” ayağı ve onunla dolaylı yoldan ilintili ekonomik uygulama modelleri engelli ve süreğen hastalığı olan kişileri medikal üretim yapan firmaların insafına terk etmiştir. Serbest piyasa ekonomisi, özelleştirme ve buna bağlı olarakta devletin kamusal alandan çekilmesi “modern soygunculuk” yöntemlerinin “serbest piyasa ekonomisi şartları” uygulanıyor denilerek meşrulaştılmasının ötesinde bir şey değildir.
Konuyu birazdaha anlaşılır kılmak adına “karşılaştırmalı” fiyat örnekleri verelim.
Ayakta dik pozizyonlandırma yapan akülü sandalye: Fiyat 41.191 TL
Sıfır kilometre Fiyat Linea marka otomobil: Fiyat: 35.950 TL
Elbetteki buradaki amacımız özelleştirme ve ekonomik uygulama yöntemlerinin köklü değişimini savunmak değil. Fakat “sosyal devlet” ve “serbest piyasa” arasında kalan devletin “sosyal politaka” adına net ve kararlı bir tavır alarak, gerektiğinde piyasaya müdahele etmesi gerektiğini vurgalamak istiyoruz. Tıpkı buğday fiyatlarında “gereğinden fazla” yükseliş olduğunda devletin Toprak Mahsulleri Ofisi aracılığıyla piyasaya dolaylı yoldan müdahale etmesi gibi medikal ürünlerde de benzer bir yol izlenmelidir.
Zira buğday fiyatlarının yükselmesi ve bunun “zorunlu ihtiyaç malzemesi” olan ekmek fiyatlarına yansıması devleti nasıl müdaheleye zorunlu kılıyorsa aynı şekilde “zorunlu ve kullanılması hayati önem taşıyan medikal ürünlerinde” aynı kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir.
Elbette gönlümüz tüm medikal ürünlerin devlet tarafından ihtiyaç sahiplerine bedelsiz olarak verilmesi taraftarı. Ve fakat, bu yapılsa bile medikal üretim yapan firmaların uyguladıkları bu faiş fiyat politikaları devleti ekonomik anlamda çok büyük bir külfetin içine sokacaktır. Bugün olmasada yarın medikal ürünler dünyanın diğer gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi devlet tarafından bedelsiz verilmek zorunda kalacaktır.
Fakat şu aşamada Türkiye'de devleti bu yükümlülüğünü yerine getirmeye zorlayacak ölçüde gelişmiş bir “engelli hareketi” olmadığından en azından ilk basamak olarak bunun yapılmasını daha mantıklı ve rasyonel bir yaklaşım olarak görmekteyim. Bu yapılmadığı taktirde nihai hedefe ulaşıncaya (medikal ürünlerin bedelsiz verilmesi) kadar geçen süre zarfında engelliler ve süreğen hastalığı olanlar medikal sektörü tarafından “yolunacak kaz muamelesi” görmeye devam edecektir...
Yolunacak kaz cümlesi çokmu ağır oldu? Hayır hiçde değil. Daha 3 gün önce Meyra marka akülü sandalyemin arka tekeri kullanılamaz duruma geldiğinden yetkili firma ve Meyra yedek parçası satan Birkaç yeri aradığımda el kadar teker için benden 120-150 TL istediler. Geçen yılda aynı aracın motor kısmında bulunan esnemeyi önleyici lastiği için 150 dolar gibi bir rakam istenmişti. Aynı lastiği kendim Tornacı bir arkadaşa tarif ederek 20 TL ye mal etmiştim. İnsan sormadan edemiyor, sıradan bir teker yapımında kullanılan teknoloji bu kadar mı pahalı? Saatte 200 KM gidebilen bir otomobilin tekeri bile o kadar para etmezken bir akülü sandalyenin tekerine 150 TL istemek faiş fiyat uygulamak değilde nedir?
Medikal üretim yapan kesim insanların sağlık ve bedensel yoksunluklarını gidermek için kesenin ağzını sonuna kadar açacaklarını çok iyi biliyor olabilirler. Fakat devletin engelli ve süreğin hastalığı olanları bu sektörün sömürüsüne bırakmamak gibi bir yükümlüğü vardır.
Konuyu birazdaha anlaşılır kılmak adına “karşılaştırmalı” fiyat örnekleri verelim.
Ayakta dik pozizyonlandırma yapan akülü sandalye: Fiyat 41.191 TL
Sıfır kilometre Fiyat Linea marka otomobil: Fiyat: 35.950 TL

Elbetteki buradaki amacımız özelleştirme ve ekonomik uygulama yöntemlerinin köklü değişimini savunmak değil. Fakat “sosyal devlet” ve “serbest piyasa” arasında kalan devletin “sosyal politaka” adına net ve kararlı bir tavır alarak, gerektiğinde piyasaya müdahele etmesi gerektiğini vurgalamak istiyoruz. Tıpkı buğday fiyatlarında “gereğinden fazla” yükseliş olduğunda devletin Toprak Mahsulleri Ofisi aracılığıyla piyasaya dolaylı yoldan müdahale etmesi gibi medikal ürünlerde de benzer bir yol izlenmelidir.
Zira buğday fiyatlarının yükselmesi ve bunun “zorunlu ihtiyaç malzemesi” olan ekmek fiyatlarına yansıması devleti nasıl müdaheleye zorunlu kılıyorsa aynı şekilde “zorunlu ve kullanılması hayati önem taşıyan medikal ürünlerinde” aynı kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir.
Elbette gönlümüz tüm medikal ürünlerin devlet tarafından ihtiyaç sahiplerine bedelsiz olarak verilmesi taraftarı. Ve fakat, bu yapılsa bile medikal üretim yapan firmaların uyguladıkları bu faiş fiyat politikaları devleti ekonomik anlamda çok büyük bir külfetin içine sokacaktır. Bugün olmasada yarın medikal ürünler dünyanın diğer gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi devlet tarafından bedelsiz verilmek zorunda kalacaktır.
Fakat şu aşamada Türkiye'de devleti bu yükümlülüğünü yerine getirmeye zorlayacak ölçüde gelişmiş bir “engelli hareketi” olmadığından en azından ilk basamak olarak bunun yapılmasını daha mantıklı ve rasyonel bir yaklaşım olarak görmekteyim. Bu yapılmadığı taktirde nihai hedefe ulaşıncaya (medikal ürünlerin bedelsiz verilmesi) kadar geçen süre zarfında engelliler ve süreğen hastalığı olanlar medikal sektörü tarafından “yolunacak kaz muamelesi” görmeye devam edecektir...
Yolunacak kaz cümlesi çokmu ağır oldu? Hayır hiçde değil. Daha 3 gün önce Meyra marka akülü sandalyemin arka tekeri kullanılamaz duruma geldiğinden yetkili firma ve Meyra yedek parçası satan Birkaç yeri aradığımda el kadar teker için benden 120-150 TL istediler. Geçen yılda aynı aracın motor kısmında bulunan esnemeyi önleyici lastiği için 150 dolar gibi bir rakam istenmişti. Aynı lastiği kendim Tornacı bir arkadaşa tarif ederek 20 TL ye mal etmiştim. İnsan sormadan edemiyor, sıradan bir teker yapımında kullanılan teknoloji bu kadar mı pahalı? Saatte 200 KM gidebilen bir otomobilin tekeri bile o kadar para etmezken bir akülü sandalyenin tekerine 150 TL istemek faiş fiyat uygulamak değilde nedir?
Medikal üretim yapan kesim insanların sağlık ve bedensel yoksunluklarını gidermek için kesenin ağzını sonuna kadar açacaklarını çok iyi biliyor olabilirler. Fakat devletin engelli ve süreğin hastalığı olanları bu sektörün sömürüsüne bırakmamak gibi bir yükümlüğü vardır.