MS ( Multipl Skleroz)

  • Konuyu başlatan ENB ÜYESİ
  • Başlangıç tarihi
E

ENB ÜYESİ

Guest
MS hastalığı ;

En sık görülen MS belirtileri güçsüzlük, yorgunluk, hissi belirtiler (karıncalanma, uyuşukluk, ağrı), görme bozuklukları (bir gözde görme kaybı, bulanık veya çift görme), kas fonksiyon bozuklukları (katılık, titreme, idrar kaçırma, kabızlık, cinsel sorunlar) ve denge sorunlarıdır (dengesizlik, başdönmesi, yalpalama).

Multipl Skleroz ya da kısaca “MS”, beyin ve omuriliğin oluşturduğu merkezi sinir sisteminin genç erişkin yaş grubunda en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir. Bu hastalıkta, beyin ve omurilikteki sinir telciklerinin etrafını saran miyelin tabakasının etkilendiği bilinmektedir. Miyelin tabakası, merkezi sinir sisteminin vücudun çeşitli organlarına gönderdiği elektriksel mesajların sinir telcikleri üzerinde iletilmesinde yardımcı olur. Miyelin tabakasının zarar görmesi, bu iletimde kesintilere, aksamalara neden olmaktadır.

MS’in atak devresinde sinir telciğinin kılıfını oluşturan miyelin tabakasında bir iltihaplanma olur ve o bölgede sinir üzerindeki normal elektriksel iletim aksar. Eğer iltihaplanma hafif atlatılırsa, iyileşme dönemlerinde miyelin kendi kendini tamir edebilir, fakat iltihaplanma şiddetli ise, miyelin fazla zarar görür ve burada sert bir tabaka ya da plak oluşur. Beyin ve omurilik yoluyla o sinirin ulaştığı organa gitmesi gereken mesajlar bu bölümde engellenir ve bu nedenle beyin ve organlar arasındaki gerekli haberleşme ve koordinasyon sağlanamaz.

En sık görülen MS belirtileri güçsüzlük, yorgunluk, hissi belirtiler (karıncalanma, uyuşukluk, ağrı), görme bozuklukları (bir gözde görme kaybı, bulanık veya çift görme), kas fonksiyon bozuklukları (katılık, titreme, idrar kaçırma, kabızlık, cinsel sorunlar) ve denge sorunlarıdır (dengesizlik, başdönmesi, yalpalama). Bu belirtilerin bir veya birkaçını hissedenlerin vakit geçirmeden tam teşekküllü bir hastanenin “Nöroloji” kliniğine başvurmasında yarar vardır.

HASTALIĞIN NEDENİ BİLİNİYOR MU?

Hastalığın nedeni bilinmemekle birlikte birçok varsayım mevcuttur. Genel olarak MS otoimmün hastalık (bağışıklık sistemi hastalığı) olarak kabul edilmektedir. Vücut kendi hücrelerini yabancı ajanlardan ayırt edemeyerek saldırmakta, parçalamaya başlamaktadır. MS hastasında sinirlerin myelin kılıfı hastanın kendi beyaz kan

MS SEYRİ HER HASTADA AYNI MIDIR?

Hayır. MS’in hafif ya da ağır olması, hastalardaki gelişmesi kişiden kişiye büyük değişiklikler gösterebilir. Bazı hastalarda bu durum, hastalığın zaman zaman yaptığı ataklar, ya da şiddetlenme dönemleri ve bu dönemler arasında kısmen veya tamamen iyileşmeler şeklinde görülür. Biz buna MS’in “ataklar-düzelmelerle” seyreden şekli diyoruz. Bazı hastalarda bir-iki ataktan sonra yaşamının geri kalan kısmında herhangi bir belirti görülmeyebilirken bir başka grup hastada ise giderek ilerleyen ve düzelme olmayan bir seyir izlenmektedir. En şanssız grubu da bu hastalarımız oluşturmaktadır ki tesellimiz bu grubun oranının küçük olmasıdır.

MS, şimdilik bilinmeyenleri ve soru işaretleri hayli fazla bir hastalık olduğu için, hastanın yukarıdaki gruplardan hangisine girebileceği veya hastalığının gelecekte ne gibi gelişmeler gösterebileceği konusunda önceden birşey söylenememektedir.

HASTALIK KİMLERDE GÖRÜLÜR, YAŞLA VEYA CİNSİYET AYRIMIYLA İLGİLİ MİDİR?

Dünyada 3 milyon, ülkemizde ise 35 - 40 bin MS hastası olduğu tahmin edilmektedir. Gençler arasında en sık görülen nörolojik hastalıklardan biridir. MS hastalarının büyük bir bölümü ilk ataklarını 20 - 40 yaşları arasında geçirmekle birlikte nadiren çocukluk veya ileri yaş gruplarında da ortaya çıkabilmektedir. Genel olarak toplumda MS gelişme riski yaklaşık 1/1000 olarak tahmin edilmektedir. Hastalık kadınları 2 kat daha fazla etkilemektedir.

MS ÖLDÜRÜCÜ, BULAŞICI YA DA MİKROBİK BİR HASTALIK MIDIR?

Hayır. MS öldürücü, bulaşıcı ya da mikrobik bir hastalık değildir. Buna, akıl hastalığı olmadığını ve kalıtsal olmadığını da ekleyebiliriz. Ancak hastaların ailelerinde ve özellikle ikizlerinde daha sık görülmesi bazı kişilerin genetik olarak hastalığa yatkın olduklarını göstermektedir.

MS TANISI NASIL KONULMAKTADIR?

İlk belirtileri çok hafif olduğu için kişi doktora gitme ihtiyacı duymaz bu nedenle kesin tanın konulması yılları bulur. Ayrıca sinir sisteminin diğer hastalıkları da aynı uyarıcı belirtilerin bazılarını gösterirler. Öncelikli olarak hasta yakınmalarının MS düşündürdüğü hastalarda inceleme yapılmalıdır. MS tanısında Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG), Beyin Omurilik Sıvısı (BOS) analizi ve Uyarılmış Potansiyel (UP) incelemelerinden yararlanılmaktadır. MRG ilk belirti görüldüğünde normal olabilmesine karşın kesin MS hastalarında %90 oranında anormallik saptanmaktadır. Kesin MS’li hastaların %95’inin MRG, BOS ve UP incelemelerinde anormallik bulunmaktadır.

MS NASIL TEDAVİ EDİLİYOR?

MS’in bugün için bilinen kesin bir tedavisi yok. Ama, MS’in belirtilerini giderebilmek ve insanların MS’le birlikte daha rahat bir yaşam sürmelerini sağlamak amacıyla birçok semptomatik (belirtilere yönelik) tedavi uygulanmaktadır. Öte yandan atak belirtilerin giderilmesinde kortikosteroidler, atak sıklığının azaltılmasında interferonlar kullanılmaktadır. MS patolojisinde ve nöroimmünolojideki gelişmeler sonucunda bugün farklı tedavi seçenekleri bulunmaktadır. Hatta birçok uluslararası çalışma da artık ülkemizden bazı merkezler de birer çalışma – araştırma merkezleri olmaya başlamışlardır ki bu ülkemiz tıbbının ulaştığı düzey hakkında iyi bir göstergedir.

Fizyoterapi yöntemleriyle hastaların atak dönemlerinin izleri silinmeye ve spazmlarının giderilmesine yardımcı olunmakta; kişisel ve grup terapileri ile hastalara ve ailelerine depresyon, korku ve MS’in yol açtığı sınırlamalarla mücadelede yardımcı olunmaya çalışılmaktadır.

MS TEDAVİSİNDEKİ SON GELİŞMELER NELERDİR ?

1990’larda MS ile ilgili çalışmalar hastalığın doğal seyrini olumlu anlamda etkileyebilecek yönde ilk meyvelerini vermişti. Bu çalışmalar ile hastalarımız için atak sıklığını azaltabilecek, atakların şiddetini düşürebilecek ve bilişsel yönden de koruyucu olma umudu veren ilaçlar gündeme girdi. Bunlar immün-modulatuar dediğimiz, hastalığı tetikleyici ve sürdürücü mekanizmaları olumlu yöne kaydırma potansiyeli taşıyan ilaçlardır. Erken dönemde sık atak geçiren ve özürlülük riski taşıyan hastalarımız için bu ilaçlar (Beta grubu interferonlar: Betaferon, Avonex ve Rebif ile Glatiramer asetat: Copaxone) kayda değer bir koruma adımı oluşturdu. Öte yandan MS alanında yürütülen araştırma çalışmaları da bu adımla hız kazandı. Altta yatan mekanizmaları daha iyi anlamaya başlandı.

Özellikle ilk yıllarda gidişi belirsizlikler taşıyan bir hastalık olması nedeniyle MS tedavisine yönelik çalışmalarda zaman çok önemlidir. MS ile mücadele hem kişisel düzeyde hem de toplumsal alanda sonucu alınacak bir mücadeledir.

Biyoteknolojideki ve MS immünolojisindeki gelişmeler, hastalığın altta yatan nedenlerine yönelik bilgilerimizin giderek artması MS’te tedavide birçok yeni hedefin gerçekleşebileceğini gösteriyor. Gerçi hayvan deneylerinin sonuçlarını her zaman birebir insanlara taşıyamıyoruz ancak bütün bu çalışmalar tıbbın ve nöro-immünolojinin bu gerçekten çok karmaşık hastalığını yakın bir sürede çözebileceğimize dair umutlarımızı daha çok artırıyor

ntvcnbs.com
 
E

ENB ESKİÜYESİ

Guest
''''CHICAGO, 17 Ağustos 2009 (Reuters) - multipl skleroz için bir tedavi olarak söz olabilirler bir yaygın kullanılan tansiyon ilaç'''başlıklı bir haber var..
Google
 
E

ENB ESKİÜYESİ

Guest
MS soğuk sever
Multipl Skleroz ılıman ve soğuk iklim kuşağında yaşayanlarda daha sık görülüyor. Kuzey ülkelerinde fazla olan hasta sayısı ekvator kuşağına yaklaştıkça azalıyor.

İSTANBUL - Nörolojik birçok hastalıkta görülebilen belirtilerle kendini gösteren Multipl Skleroz (MS) ancak belirtilerin sıklaşmasıyla nörologların yapacağı muayeneler sonunda ortaya çıkıyor.

Türkiye’de yaklaşık 30.000 MS hastası olduğu belirtiliyor. Merkezi sinir sistemini oluşturan beyin, beyincik ve omurilik gibi yapıları etkileyen ve genç erişkinlerde görülen Multipl Skleroz, aslında bir hastalık değil, hastalıklar grubu.

MS’in, çok farklı seyreden ya da hastadan hastaya değişebilen tipleri bulunuyor.

Hastalık özellikle gençler arasında kazalar dışında, nörolojik özre en fazla sebep olan sinir sistemi hastalığı olarak kabul ediliyor. Kalıtsal ve öldürücü bir hastalık olmayan MS bulaşıcı değil.

MS’in nedeni veya seyrini etkileyen faktörler kesin olarak bilinmiyor. Bugüne kadar virüsler, bakteriler ve toksik etkenler neden olarak öne sürülmüş, ancak bu etkenlerin hiçbiri kanıtlanmamış.

Nörolojik belirtiler ile gelişen ve daha sonra duraklayıp düzelme sürecine giren hastalık dönemlerine atak deniliyor. MS hastalarının yüzde 85-90’ında hastalık bu ataklar ile başlamakta. Hastaların yüzde 10-15 kadarında ise MS, uzun yıllar ilerleyerek seyretmekte. MS’in ataklar ile seyrettiği durumlarda da hastalık aynı şekilde ilerleyici hale dönüşebiliyor.

SOĞUK BÖLGELERDE DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR
Sıcak bölgelerde çok daha az rastlanılan MS, ekvator kuşağında neredeyse hiç görülmez. Buna karşılık hem kuzey, hem de güney yarım kürede kutuplara yaklaştıkça hastalık oranının giderek arttığı görülmekte.

Örneğin Akdeniz Bölgesi’nde İtalya’da ve İspanya’da 100.000 kişi içerisinde 50 ile 60 kişide MS görünürken; bu oran Almanya’da 100.000’de 80’e, İngiltere ya da İskandinav ülkelerinde ise 100.000’de 100 ile 120 gibi rakamlara yükselmekte. ABD’nin kuzey kesimleri ile Kanada’nın bazı yerlerinde MS hastalığının görülme sıklığı 100.000’de 200’e kadar ulaşabilmekte.

Coğrafi yerleşimden bağımsız olarak bazı ırklarda, özellikle sarı ırkta daha az MS vakası görülüyor. MS kadınlarda, 20 ile 40 yaşları arasındaki genç erişkinlerde, beyaz ırktan olanlarda, ılıman ve soğuk iklim kuşağında yaşayanlarda, ailesinde MS olanlarda, sosyo-kültürel ve ekonomik düzeyi yüksek olanlarda daha sık görülen bir hastalık.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN BİR ANLIK ŞAŞKINLIĞI
Bağışıklık sisteminin bir şaşkınlığı sonucu oluşan ve merkezi sinir sistemini etkileyen MS hastalığında beyin, beyincik ve omurilikte seyreden sinir lifleri ve onların etrafındaki kılıflar etkilenmektedir.

Vücut kendinden olan dokuyu yabancı gibi algılayıp, ona karşı bir reaksiyon oluşturur ve söz konusu dokuda hasar ortaya çıkar. Bu dokular sinir lifleri ve kılıfları oluşturduğu için kola, göze, bacağa giden iletilerde aksama meydana gelir. Bu aksama sonucunda ise görme kaybı veya bulanıklık, kol, el ve bazen hem kol hem de bacakta güçsüzlük, yürüyüşte bozulmalar ve dengesizlik ile konuşmada ağırlaşma ve peltekleşme ortaya çıkabilir.

Bağışıklık sistemindeki şaşkınlık sonucu vücut kendi dokusuna bir zarar verdiği için MS’e ait belirtiler genellikle geçicidir. Çünkü vücut bir süre sonra bu yanlışlığı fark ederek, kendini düzeltilmeye çalışır ve sonuçta iyileşme sürecine girilir.

BELİRTİLER GÖZLERDE BAŞLAR
Hastalığın ilk belirtileri görme kaybı veya bulanıklıK, çift görme, konuşmada zorluk, kol veya bacakta güçsüzlük ve uyuşukluk, ellerde titreme, yürüme güçlüğü veya dengesizlik, ince hareketlerde beceri kaybı şeklinde olabilir. Ancak bu belirtilerin tek başlarına MS hastalığına özgü olmayıp nörolojik kökenli veya diğer birçok hastalıkta da görülebileceği unutulmamalı.

Sözü edilen belirtilerin hiçbiri aslında MS hastalığına özgü değildir. Bu belirtiler sık görülebilen ve farklı nedenlerle ortaya çıkabilen belirtilerdir. Görme bozukluğunun ortaya çıkması göze ait bir nedenden de nörolojik bir nedenden de kaynaklanabilir.

Aynı şekilde kol ve bacakta güçsüzlük, yürümede dengesizlik gibi belirtilerin hepsi çok çeşitli nörolojik hastalıklarda görülebilir. Bunun için özellikle kişinin günlük yaşamını etkileyecek boyutta nörolojik belirtiler ile karşılaşıldığında bu durum nörolog tarafından değerlendirilmelidir.

Bir nörolog MS’ten şüphelendiğinde genellikle ilk başvurduğu inceleme yöntemi Magnetik Rezonans Görüntüleme’dir (MRG). MRG incelemesi sonucunda; beyin veya omurilikteki değişikliklerin yüzde 95-100 oranında hastalıkla uyumlu olması durumunda MS tanısı konulabilir.

Tanıyı doğrulamak, güçlendirmek ve hastalık ile ilgili bazı ayrıntılı bilgileri almak söz konusu olduğunda ise belden su alma yoluna da gidilebilir. ‘Uyarılmış potansiyeller’ denen elektrofizyolojik yöntemler ise hastalığın, sinir sistemindeki bazı yapıları ne denli etkilediğini gösterir.

TEDAVİ EKİP ÇALIŞMASIYLA OLUR
Atak tedavisi: Tedavi yöntemlerinden biri olan atakların tedavisinde yüksek doz kortizon kullanılır. Ancak uygulama süresi ve doz miktarı sağlık merkezine göre 3-10 gün arasında değişiklik gösterebilir. Serum tedavisinden sonra ağızdan kortizon uygulaması şart değildir. Serum ile verilen yüksek doz kortizon, sanılanın aksine genellikle ciddi bir yan etkiye yol açmaz.

Ancak tedavi sırasında hastanın tuzsuz yemesine ve tatlı yememesine dikkat edilmesi gerekir. Bunun yanında bazen ‘ACTH’ içeren ve gene vücudun kortizon salgılamasını düzenleyen bir diğer tedavi seçeneği de uygulanabilir.

Atak tedavisinde tüm MS ataklarının tedavi edilmesine gerek duyulmayabilir. Hafif geçirilen ataklar ya da başka bir deyişle kişinin günlük yaşam aktivitelerini engellemeyen, çok rahatsızlık vermeyen atakların tedavi edilmesi her zaman gerekmeyebilir.

Bazı ataklar tedavi edilmeden kendiliğinden düzelme gösterebilir. Bununla birlikte kortizon tedavisi, atakların daha çabuk sürede düzelmesini sağlar. Çok ağır ve başka hiçbir tedaviye yanıt vermeyen nadir ataklarda ise plazmaferez denilen özel bir tedavi şekli uygulanabilir.

Semptomatik tedavi: Hastalığa bağlı olarak gelişen bazı belirtilere ve sekellere yönelik atak tedavisi dışında ‘semptomatik tedavi’ denilen yöntemler kullanılmakta. Örneğin, zaman zaman bacaklarda görülen kasılmalar ve sertliklere, ilaçlar ve özellikle fizyoterapi uygulanır.

‘Fatigue’ olarak adlandırılan ve kolay yorulabilme veya halsizlik halleri belirtisi veren MS’li hastalarının bir kısmında yine birtakım ilaçlar kullanılabilir. Rehabilitasyon uygulamaları MS ile ilgili bazı hareket kısıtlılıklarında çok yararlı sonuçlar verebilir. Mesane fonksiyon bozuklukları ile diğer belirtilere yönelik başka ilaçlar ve yaklaşımlar da bulunmaktadır.

Koruyucu tedaviler: Koruyucu (immunmodulatör-bağışıklık sistemini düzenleyen) ilaçların kullanımı, MS tedavisindeki en önemli gelişmelerden biridir. Günümüzde MS’in ilerlemesini yavaşlatmak ya da atakların sıklığını ve şiddetini azaltmak için dört ilaç kullanılıyor.

Diğer tedaviler: Hastalığın sık ataklı ve ilerleyici şekillerinde ‘immunsupressif’ denilen bağışıklık sistemini baskılayarak etki gösteren ilaçlar kullanılabiliyor. Bu grup ilaçların bağışıklık sistemini düzenleyici etkileri de olduğu varsayılıyor.

ntvmsnbc
Güncelleme: 15:49 TSİ 23 Ekim. 2009 Cuma
 
Tekerlekli Sandalye
Üst