F
Fırtına
Guest
Türkiye İş Kurumu’na başvuran engelli vatandaşlarımızın yaklaşık %80’i, ya okur yazar değil, ya da sadece okur yazardır.
Çok az bir kısmı ise ancak ilkokul mezunudur. Oysa engelli vatandaşlarımızın yaklaşık %70’i çalışabilecek durumdadır. Fakat bu vatandaşlarımız engellerinden dolayı değil, herhangi bir eğitime sahip olamadıklarından iş bulamamaktadırlar. Dolayısıyla eğitim olmadan, iş hayatının ve sosyal hayatın bir parçası olmak imkansızdır. Bu durumda sahip olduğunuz engelin değil, eğitimsizliğin en büyük engel olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Düşünün, gazete okumadan, dergi okumadan, kitap okumadan, bilgisayarı ve interneti kullanmadan nasıl hayata entegre olacaksınız?
Bilişim ve teknolojinin hızla yayıldığı dünyamıza nasıl ayak uyduracaksınız?
Nasıl yeni arkadaşlıklar kuracaksınız, nasıl haklarınızı arayacaksınız, nasıl araştıracaksınız?
Size sunulan imkanlara nasıl ulaşacaksınız, bu imkanlardan nasıl daha etkin faydalanacaksınız?
Yaşam standardınızı, gelirinizi nasıl artıracaksınız?
Tüm bunlar ve daha fazlası için tek ihtiyacınız olan tek şey EĞİTİM’dir.
Türkiye’de ve dünyada, görmeyen, duymayan, konuşamayan, yürüyemeyen ve benzeri engellere sahip, fakat bugün çok önemli yerlerde bulunan yüz binlerce engelli var. Onların sizden tek farkı eğitime olan inançlarıydı.
Gelin sizde ‘Eğitim Her Engeli Aşar’ kampanyası içinde yerinizi alın, daha güzel ve daha mutlu bir hayatın kapılarını aralayın.
Unutmayın! Ya hayatın içinde olacaksınız ya da sadece seyirci kalacaksınız.
Binlerce başarı hikayesi içinde size bir hikaye anlatmak istiyoruz;
İki arkadaş, 6-7 yaşlarında, ikisi de aynı köyde doğmuş, ikisi de doğuştan görmüyor. İkisinin de ailesi fakir, babaları çiftçi, anneleri ev hanımı.. Kardeş değiller ama yaşamları, yaşam koşulları tamamen aynı.. Kaderleri aynı yazılmış gibi görünen bu iki iyi arkadaşın yolları, bir Eylül ayında bir daha kesişmemek üzere ayrılır.
İçlerinden Ahmet, isteği ve inancıyla okula yazılır, ilkokul, ortaokul derken büyük şehirde lise ve üniversiteyi tamamlar. Ahmet bugün bir kamu kuruluşunda üst düzey yöneticilik yapmaktadır. Yıllar önce bir Eylül ayında okul kapısından dönen arkadaşı Hüseyin ise, aynı köyde, aynı evde ve aynı imkansızlıklar içinde yaşamını sürdürmektedir..
Çok az bir kısmı ise ancak ilkokul mezunudur. Oysa engelli vatandaşlarımızın yaklaşık %70’i çalışabilecek durumdadır. Fakat bu vatandaşlarımız engellerinden dolayı değil, herhangi bir eğitime sahip olamadıklarından iş bulamamaktadırlar. Dolayısıyla eğitim olmadan, iş hayatının ve sosyal hayatın bir parçası olmak imkansızdır. Bu durumda sahip olduğunuz engelin değil, eğitimsizliğin en büyük engel olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Düşünün, gazete okumadan, dergi okumadan, kitap okumadan, bilgisayarı ve interneti kullanmadan nasıl hayata entegre olacaksınız?
Bilişim ve teknolojinin hızla yayıldığı dünyamıza nasıl ayak uyduracaksınız?
Nasıl yeni arkadaşlıklar kuracaksınız, nasıl haklarınızı arayacaksınız, nasıl araştıracaksınız?
Size sunulan imkanlara nasıl ulaşacaksınız, bu imkanlardan nasıl daha etkin faydalanacaksınız?
Yaşam standardınızı, gelirinizi nasıl artıracaksınız?
Tüm bunlar ve daha fazlası için tek ihtiyacınız olan tek şey EĞİTİM’dir.
Türkiye’de ve dünyada, görmeyen, duymayan, konuşamayan, yürüyemeyen ve benzeri engellere sahip, fakat bugün çok önemli yerlerde bulunan yüz binlerce engelli var. Onların sizden tek farkı eğitime olan inançlarıydı.
Gelin sizde ‘Eğitim Her Engeli Aşar’ kampanyası içinde yerinizi alın, daha güzel ve daha mutlu bir hayatın kapılarını aralayın.
Unutmayın! Ya hayatın içinde olacaksınız ya da sadece seyirci kalacaksınız.
Binlerce başarı hikayesi içinde size bir hikaye anlatmak istiyoruz;
İki arkadaş, 6-7 yaşlarında, ikisi de aynı köyde doğmuş, ikisi de doğuştan görmüyor. İkisinin de ailesi fakir, babaları çiftçi, anneleri ev hanımı.. Kardeş değiller ama yaşamları, yaşam koşulları tamamen aynı.. Kaderleri aynı yazılmış gibi görünen bu iki iyi arkadaşın yolları, bir Eylül ayında bir daha kesişmemek üzere ayrılır.
İçlerinden Ahmet, isteği ve inancıyla okula yazılır, ilkokul, ortaokul derken büyük şehirde lise ve üniversiteyi tamamlar. Ahmet bugün bir kamu kuruluşunda üst düzey yöneticilik yapmaktadır. Yıllar önce bir Eylül ayında okul kapısından dönen arkadaşı Hüseyin ise, aynı köyde, aynı evde ve aynı imkansızlıklar içinde yaşamını sürdürmektedir..