Nurdan Ünsal

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
Ey Aşk

gece
alınyazımı sakla
büyüsün aya üfle

gece
ey gece
mil çek gözlerime
gizle ayıbı günahı

kaç aşka yorgan oldun
kaç aşka yataklık etti yüreğin
kaç masal mutlu bitti, söyle
kim çıktı kerevete
kim murada erdi

gece
ey gece, sürme
sürme, zifiri korkuları gözlerime

gece çoğul aşklara gebe
bense tek aşkın yeniği
yüreğimde güve kelebeği
kaç hayat sığdırdın bir ömre
kaç ayna istersin
yansıtsın seni
söyle
sen aynı yüz oldukça
kırk aynalı odada çılgın nergis
can çekişmede

gece
ey gece
sürme
sürme yarama elini

neresinden bakmalı
neresinden tutmalı
iğneli beşikte beledim
kanar bedenim
ne yana dönsem
iler tutar yanı yok
aşk acılarını silkeledim
delik deşik gömleğim

gece
ey gece
bakma
bakma içime

bakma, aşkı yazar kalemim
elim ermez dilim varmaz
sana kötü demeye
aşk yakışıyor şiire
onur bir de
aşk masal
gerisi gece

ey gece
sür
sür gözüme ağuyu
dilime suskuyu
bende misin değil misin
hangi rüzgarın peşindesin
nerede kaçışın
nerede çağırışın
ne seninle ne sensiz
ey aşk

gece
vur yüzüme
yalnızlığımı
düşsün eteğime
gün doğunca

tutundum sana
ey aşk

bakma içime
gece



Nurdan Ünsal
 
F

Fırtına

Guest
Biri Gider / Kalanındır Aşk

seni düşününce içimde
mavi bir kadife yırtılır ince ince
ezilir yüreğim kanar
ne akşamın olduğu yerde teselli
ne şafakta

biri gider, kalanındır aşk

binlerce provası yapılmış gitmelerin
öfkeli, zalim, hain
kalmalarım
acıklı, mahzun, gururlu
kafeste bir kuş gibi gözlerim
yollar silik çağrılarla dolu
gittin, kaldım ya böyle

kalbim nefes aldırmıyor
bırakmıyor beni bana
yarasız kim sevebilmiş
kim sevilmiş doyana dek
söz yetişmiyor işte
gittin, kaldım ya böyle

ölüm her yerde oysa
gelebilir ansızın
düşer gibi düşlerde
uçurumlardan
kalbimin odacıklarında
yankılanır resmin
resmin umarsız bir körebe
bir bıçak gibi şavkıyor öfke
geçiyor damarlarımdan
matem kıtaları
gittin, kaldım ya böyle

seni düşününce içimde
mavi bir kadife yırtılır gürültüyle
çığlık çığlık akar
mor oluklarda
çürür kan

biri gider, k/alanındır aşk



Nurdan Ünsal
 
F

Fırtına

Guest
Sen Aklıma Gelince

Çıksam
Çıkıp gitsem uzaklara
Burdan çok uzaklara
Yine yanımdasın ya, burkulur içim
Hani sen gider gidersin de
Evler, köyler durur ya orda
Akşamsa kuşlar göçer
Işıkları yanar evlerin
Bir hüzün çöker ya hani
Karanlık iner dağlara
Buğulanır gözlerim, burkulur içim
Kaçsam
Kaçıp bağırsam dağlara
Feryadım yine sen olursun ya
Burkulur içim
Hani bağırsan da çıkmaz sesin
Uyansam bitse bu karabasan dersin
Bir gülüş, bir dokunuş arar yüreğin
Uyanır bakarım yoksun
Boğulur sesim
Girsem
Girip yıkansam sulara
Buz gibi denizlerde yanar
Etim cayır cayır seni bağırır ya
Burkulur işte o zaman içim
Aksini görüp sularda
Sarılır kucaklarım hayalini
Koşsam
Koşup karışsam kalabalığa
Gürültülü, cıvıl cıvıl
Işıl ışıl vitrinler
Gidenler gelenler
Telaşlı koşarak yürüsem
Sanki bir yere yetişecekmişim
Aceleymiş işim
Bekleyenim varmış gibi hani
İçim burkulur yine
Sen gelirsin aklıma
Ayaklarım ağırlaşır gitmez
Buluşurmuşuz seninle
Dediğimiz yer ve saatte
Özlermişiz
Elele yürür gülüşürmüşüz
Çok şeyimiz olurmuş konuşacak
Kimseyi görmezmiş gözlerimiz
Dünya durur, seyreder
Yollarımız gül olurmuş ya hani
Dertler tasalar biter
Simit alır yermişiz
Dilenciye para verirmişiz hani
İçim burkulur, burkulur içim
Kalksam
Kalkıp sofralar kursam
Mumları yaksam, donatsam
Herkesi çağırıp toplasam
Sen gelirsin yine aklıma
Burkulur içim
Hani çok açmışız da
Güle oynaya iştahla
Bağıra çağıra, döke saça yer
'Bugün neler oldu neler' diye
Hep bir ağızdan konuşurmuşuz ya
Bir sessizlik boynunu büker
yemekler tatsız tuzsuz olur
Kurur Ekmek, lokmalar büyür
Çınlar tabak çatal
Sessizlik ölüm olur
Dağıtmak için pusu
Sözler diken olur
Sofra küser
Gönüller alıngan olur
İçim burkulur burkulur
Düşsem
Düşüp yatsam yataklara
Sen gelirsin yine aklıma
Hani çocukmuşuz, hasta olmuşuz
Gözlerimiz baygın, buğulu
Yanaklarımız al al, ateşli
Dışarda oyunlar oynanır neşeli
Kalkamaz yataktan
Kesiliriz ya iştahtan hani
Öyle işte, boynum bükülür
Sen gelirsin aklıma öksüz, yalnız
Bakarım camdan, yoksun
Burkulur içim
Ölsem
Ölüp gitsem mesela
Nasıl öldüğümü bilmeden, aniden
Sen gelirsin aklıma yine
Hani ölmüşüm de
Sevdiklerim, sevmediklerim
Üzgün, ağlamaklı herkes
İyiliğim, güzelliğim, bahtsızlığım
Pişmanlıklar, keşkeler, feryatlar
Ürpertiler rüzgarla karışık
Sessiz dualarla örtülür ya toprak
İçim burkulur, üzülürüm
Ölüp gittiğime değil de
Seni burda yapayalnız, bensiz
Koyup gittiğime yanar, yanar içim
Sen aklıma gelince
Sessizce akar süzülür gözyaşım
Sevdiğim, yoldaşım, aşkım
Burkulur yanar içim


Nurdan Ünsal
 
F

Fırtına

Guest
Beni mi Seviyorsun

Kadın adamı çok seviyordu
Yemyeşil ovalarını verdi adama
Yaşam fışkıran

Beni seviyor musun
Evet, dedi adam

Güneşini, ayını verdi kadın
Yıldızları taktı bir bir adamın omuzlarına

Beni seviyor musun
Tabii, dedi adam

Kadın çağladı
Gürül gürül akan pınarını verdi adama

Beni seviyor musun
Elbette, dedi adam

Kadın bağlandı
Yaşam ipini adama verdi
Bir oldular tek oldular adamla

Beni seviyor musun
Biliyorsun, dedi adam

Kadın dağlarını verdi adama
Tırmandılar doruklara

Beni seviyor musun

Aşağılara baktı adam zirveden
Başkalarını gördü

Sustu adam
Ağladı kadın

Gözyaşını verdi adama
Almadı adam

Kadın onurunu verdi adama
Şaşırdı adam

Sordu yine usulca kadın
Beni mi seviyorsun

Onu da seviyorum seni de, dedi adam

Sustu kadın, sustu
Verecek bir şeyi kalmadığında

Senin yüreğine ihtiyacım var, dedi adam

Başkasını sevebilmek için

Çıkarıp yüreğini verdi kadın
Korktu adam

Beni sevmiyor musun, dedi adam

Sesi yoktu kadının söyleyemezdi
Gözleri yoktu kadının ağlayamazdı
Kalbi yoktu kadının sevemezdi
Onuru yoktu kadının yaşayamazdı



Nurdan Ünsal
 
F

Fırtına

Guest
Kum Yüklü Yelken

bir ay daha kırpıldı
güneş fersiz soluk
kayık olmak vardı sularda
ya da cemrenin sonuncusu kadar mağrur
su olup akmak
olgun ateş kadar yanmak/yakmak

pırıltısında yakamozun can
hangi yangın çocukluğunu yaşamamıştır
şarap mı kırmızı/gülerim
göz bebeği rengi
ağıtın adı türkü
dillense

zaman sabırsız kürer ömrü
di(l) lenmeli yeniden
bağ bozumlarında yeşile yağmur
ney sesiydi kirpiklerin yeşerdiği
işittiğim dalgalar vurur gökyüzüne
solar ıssızlıktan

inadına kum yükledim tekneye
anlaştı denizle fırtına
kıskanır yelkenin özgürlüğünü
kötürümdür rüzgar/sağır
kumdan en iyi deniz anlar

kıyıda kaldı özgürlük
avarenin taş sektirmesi
başımda kuşlar
pahalıdır özgürlük yine de
sandığa sakladık/kilitlemedik

kan sızar
durmaz pazarlığı günün
ölüme kadar sevinç
son nefeste umut hala
erken ölüm sığmaz
tercih ölümse/ne kolay

yaşam zor ve keyifsiz
ölümün bin bir yolu
keyfi yetmez canın
denizse bıkmış kıyıya çarpmaktan
okyanus da denize



Nurdan Ünsal
 
F

Fırtına

Guest
Benim Aşkım

Sen sen diye yazdıklarım sen değilsin
Ağlamalarım sana değil
Yanlış anlama
Ben seni yazmakla seni yazıyor değilim
Sen üstüne alınma
Sen olmaktan çıktın sen
Lafın gelişi sen demelerim
Senmişsin gibi algılama
Ben'im bu aşk artık anla


Nurdan ÜNSAL
 
F

Fırtına

Guest
Geldin Ya

Zararı yok
Kırılmış kalp
Küsmüş dudaklar
Bahar olur güller açar
Yaralar kabuk bağlar
Sen geldin ya, yeter

Önemi yok
Sen geldin ya
Eğme başını
Özür de dileme
Bir gül yeter
Bulutlar dağılır
Unutulur acılar, geldin ya

Değeri yok
Tutulmamış sözler
Verilmiş tavizler
Uçmuş gitmiş vaatler
Hesap sormam korkma
Sen geldin ya artık
Varsın ya, yeter

Gereği yok
Bahaneler arama
Kovmam meraklanma
Geldin ya
Öylesine uğramış
Özlememiş gibi yap sen
Ben öyle sanırım (sen öyle san)
Korkma, umutlanmam, geldin ya

Anlamı yok
Anlatma, konuşma
Neredeydin, ne yaptın
Sormam
Belli etme hüznünü
Bakmam gözlerine, geldin ya
Belki bana acımış, belki kendine
Boynun bükük, gururun kırıktır belki
Ben öyle sanmam (sen öyle san)
Boşver, geldin ya



Nurdan ÜNSAL
 
F

Fırtına

Guest
Kırmızı

1.
derken gözümden damlar üzüm
yakıp geçen pürü gazab
şarab-ı nuhi gibi bin yıllık hüzünle
özümü yürüdüm
hiçliğime ya da varlığıma çaldı dilim

camda deli taylar oynaşır kırılsa da ne gam
geçmişiz candan
önce aşkı sonra şarabı veren tanrım
bir kulunu sevdim bir de toprağını
ki ateşi karıştırır bekler durur bilge yanım

2.
gelsin şimdi o kanı delim, gençliğim
kırmızı bakan arsızım
dinleyelim bakalım, gelsin o vahşi doymazlığım
bana söyleyecek bir şeyi var mı
hayır
hepsini biliyorum
ve kalkıp gitse ansızın, ardından bakıp iç çekmem artık
gitsin
bunların hepsini biliyorum

giden sadece tenim
kalan benim
sır benim
ağzına dek doldu cam
şarabın gözünü yürüdüm
ne gam
aşka battım

kırmızı koktu ellerim kekre kekre
biraz acı biraz tatlı keçe dilim
çokça gece

3.
dalgalar yükseliyor
yıldızlar sönüyor
tan yeri ağarırken herşey
ve güller kızıllanıyor
kurumuş güller bile
cam kırılıyor
kırmızı sızıyor

sen
mahmuzladığım sonra geri çektiğim gururlu atım
ne eşeleyip duruyorsun yerleri
nedir sezdiğin bize yaklaşan
adım adım
ölüm mü

gelsin
kırmızıyı kürüyorum.. pürbar


Nurdan Ünsal
 
F

Fırtına

Guest
Kadınsan

Kadınsan kadın gibi olacak,
Adam gibi adamı seveceksin

Yürüyünce güller açacak önünde
Ağlayınca inciler dökülecek
Güneş seninle doğup seninle batacak
Vermeyi de almayı da bileceksin doyuncak
Sert olacaksın yerinde, yerinde yumuşacık
Söz dinleyip susmayı da bileceksin usulcacık

İşveyi, nazı, cilveyi, gülüp eğlenip raksetmeyi
Oyun bileceksin kadınsan
Süründürüp yalvartmayı, tutsak edip bağlamayı
Kaçmayı kovalamayı, av olup avlamayı
Gözlerinden niyetini, istemez görünüp istemeyi
Bileceksin kadınsan

Akıllı olacaksın kadınsan
Leb demeden leblebiyi
Nereden gelinip nereye gidildiğini
Rüzgarın nerden estiğini
Çevirip yelkenleri, çekmeyeceksin boşa kürekleri
Anlatınca dinlemeyi, konuşunca dinletmeyi
Sorulunca söylemeyi bileceksin kadınsan

Doğurgan olacaksın kadınsan
Çatır çatır sancılı olsa da analık
Adam edip adamı
Birlikte büyüteceksin onu da kendini de
Taş basıp bağrına, gıkını çıkarmayacak
Gün gelip elin öpüldüğünde öğüneceksin kadınsan

Sefil etmeyeceksin kocanı, evladını
Aşını, ekmeğini kotaracak
Gözünü budaktan sakınmayacak
Sözünü kimseden esirgemeyeceksin
Varı yoktan yaratmayı
Tozu kiri paklamayı
Lafı sözü aklamayı
Kusurları saklamayı
Karanlığı dağıtmayı
Bileceksin kadınsan

Kırılgan olmayacaksın kadınsan
Ağlatanı ağlatacak, kapını kapatacaksın
Diz çöküp yalvaranı affedip okşayacaksın
Basan olursa damarına, çattın mı hele kaşlarını
Ateşle oynayacak, bir koyup bin almayı
Bileceksin kadınsan

Sabırlı olacaksın kadınsan
Ateşin suyun keyfini beklemeyi
İlmek ilmek çile üretmeyi
Bazen önde olup bazen çekilmeyi
Düğümleri tek tek çözmeyi
Bileceksin kadınsan
Derin tasasız uykuları özleyecek
Açlığa yokluğa katlanacak
Alnının terini biriktirecek
Kan tükürüp kızılcık şerbeti içtim
Diyeceksin kadınsan

Ağlamayı öğreneceksin, çareler tükendiğinde
Yırtınıp dizlerini döverek, başını taşlara vurarak
Burnunu çekip için için de
Elin kolun bağlandığında, taş bassalar yarana
Sessiz çığlıklar atmayı, bağırmayı, isyanı da
Öğreneceksin kadınsan

Yılmayacaksın kadınsan
Zalimse kocan, nankörse bir de evladın
Ardından gideceksin yazgının
Yıkılsa da evin ocağın kesseler akmayacak kanın
Taş taş üstüne koyup yeniden
Sarıp bir bir yaralarını başlayacaksın en baştan

Dayanacaksın kadınsan
Ateşlerde yanmaya, rüzgarlarda savrulmaya
Köpek olup yalvarmaya, dolmaya boşalmaya
Sözün ağırına, sevginin arsızına
Kurtlar kemirse de içini, kudursan da ihtirastan
Dayanacaksın ihanete, yalana

Alışacaksın kadınsan
Bahara kışa, gündüze geceye
Çevrime döngüye, erimeye çürümeye
Gidip te dönmeyene, kadir kıymet bilmeyene
Alışacaksın
Anlayacaksın ateşin sıcak, suyun soğuk
Taşın sert, bıçağın keskin olduğunu
Anlayacaksın aşkın yalan, sevginin gerçek olduğunu
Kollarında olanınsa yanında olmadığını
Anlayacaksın kadınsan

Kadınsan kadın gibi olacak
Adam gibi adamı seveceksin



Nurdan Ünsal
 
F

Fırtına

Guest
Filizî Yalnızlık

düğümlenir kelimeler
maziye yutkunarak
üşümelerde yeşil
mor gecelerde ay sıcak
yıldız nerede

zinciri boşalmış saatlerde sevinç
yılan kabuğu geride
hüzünleri tırpanla
kıymalı mı yeşile ki büyür

camdan pabuçlarım dansa yazık
kırılır/küçülürken zaman

gülüşler incinir
güneş yakamozu söndürür
her gün aynı teranesi sıradan ufukların

çevrimin nesi gönendirir günü
gün! dünün alkışı
oyun göksel beden topraksa
şık durur mu yıldız gecede

yeşili kim görür gece filizlense
yağmur düşeceği yeri bilir
gecenin ardı güneş
susar keder bekçilerim



Nurdan Ünsal
 
Tekerlekli Sandalye
Üst