Özel cinsel eğitimin özellikleri ve hedefleri

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
Kişilerin; diğer insani ihtiyaçlarda olduğu gibi cinsellik alanında da eğitim görmesi ve sosyo-kültürel ortama uygun olarak cinsel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri, psiko-sosyal gelişimlerini sağlayan önemli unsurlardandır.

Eğitim açışından cinsellik konusu, sadece cinsel teknik, ilişki ve üreme ile ilgili olmadığı gibi, şehvani arzuların kontrol altına alınmasına yönelik öğretiden de ibaret değildir.

Cinsel eğitim, çocuk ve gençlerin fiziki, hissi ve cinsel gelişimlerini anlamalarını, cinsel kimliklerini benimsemelerini ve cinsiyetlerine uygun bir davranış sergilemelerini amaçlamaktadır.

Ayrıca, cinsel eğitim yoluyla cinsel anormalliklerin ve sapmaların da önüne geçilmek istenmektedir (Artan 2003)

Cinsel tutum ve davranışların sosyal hayattaki yansımalarının bir göstergesi olması nedeniyle, cinsellik veya cinsel hayat, kültürel hayatın ve yaşama tarzının bir parçasıdır.

Dolayısıyla, cinsel eğitimin asıl hedefi, cinsellik ile ilgili düşünce ve yaşama tarzının toplumun genel beklentileri ve dolayısıyla milli değerlerle örtüşmesidir.

Sosyal pedagoji alanına giren cinsel eğitim, özellikle buluğ çağına gelmiş zihinsel özürlü çocuklar için ayrı bir önem taşımaktadır.

Bu hususta bir çok sorunla karşılaşan ve bazen de çaresiz kalan ebeveynlerin desteklenmesi kaçınılmazdır.

Ancak, çoğu kez bu alanda tecrübeli sosyal eğitimciler bulunmadığından dolayı zihinsel özürlü çocuk ve gençlerin cinsel sorunlarının çözümüne yönelik ciddi katkılar sağlanamamaktadır.

Önemli olduğu kadar hassas ve suistimale açık bir mesele olmasından dolayı da sorun; çoğu kez ya hiç gündeme gelmemekte (getirilmemekte) ya görmezlikten gelinmekte ya da çözüme kavuşturulması bakımından zamana bırakılmaktadır

(Down-Syndrom-Netzwerk Deutschland 2004)

Cinsel eğitim, günlük pedagojik eğitimin bir parçasıdır.

Cinsel özürlülerin cinsel eğitimi; toplumsal gerçekleri dikkate alan, günlük özel olaylardan yola çıkan, somut açıklamalara, anlaşılabilir basit tasvirlere ve tekrara dayanan bir süreçtir.

Bilişsel gelişim süreçleri dışında zihinsel özürlü çocuk ve gençlerin biyolojik gelişimleri, genelde diğerlerinden pek farklı olmamaktadır. Anlayacakları bir dilde kendilerine cinsiyet kimliklerine dair bilgiler verilmelidir.

Diğer taraftan sosyal ilişkiler çerçevesinde cinsellik alanında doğabilecek risklere de işaret edilmeli ve kişilerin bu hususta duyarlı olmaları gerektiği öğretilmelidir.

Eğitimcilere ve Velilere Düşen Görevler

Zihinsel özürlü çocukların ruhsal yönden sağlıklı yetişebilmeleri için, çocukların cinsel yönden cinsiyet kimliklerine uygun olarak eğitilmeleri ne kadar önemli ise ebeveynin de bunları bilmesi ve benimseyerek uygulaması da bir o kadar önemlidir.

Diğer pedagojik tedbirler de olduğu gibi, cinsel eğitim konularında da interdisipliner bir yaklaşımın sergilenmesinde fayda vardır.

Dolayısıyla bu alanda ebeveynlerle sıkı diyalog içinde bulunmak gerekmektedir.

Cinsel eğitimde yer alan kişiler arasında şeffaflık içinde karşılıklı fikir alış verişin yanında dayanışma şarttır. Cinsel konular dile getirilirken, aile bireylerinin sosyo-kültürel ve dini hassasiyetleri dikkate alınmalıdır.

Ancak, zihinsel özürlü çocuğun psiko-sosyal gelişiminin sağlanması hedefinden taviz verilmemelidir.

Ebeveynlerin zihinsel özürlü çocuklarının cinsel ihtiyaçlarına cevap bulmakta zorlanmaları, Türk toplumunun mahremiyet ve aile çocuk ilişkileri ile ilgili konularda takındıkları geleneksel görüş ve tavırların ötesinde, bizzat özel eğitimin zorluğunda yatmaktadır.

Özellikle cinsel eğitim alanında bilinen ve her zaman geçerli olduğu düşünülen pedagojik yöntemlerin zihinsel özürlüler üzerinde pek de etkili olmadığını söylemek mümkündür.

Dolayısıyla özel cinsel eğitime dönük farklı ve/fakat işlevsel olan yeni pedagojik yöntemlerin geliştirilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan şunu da açıkça ifade etmeliyiz;

Hangi pedagojik yöntem tercih edilirse edilsin, zihinsel özürlülerin cinsel tutum ve davranışlarını sosyal yönden kabul edilebilir bir düzeye getirebilmek, birkaç gün içinde gerçekleştirebilecek bir konu değildir.

Ancak, zihinsel özürlü çocukların cinsel eğitimine erken yaşta başlayan ve bu hususta hassas davranan veliler daha başarılı olabilmektedir.

Yetişkin zihinsel özürlünün cinsel davranışlarında görülebilecek muhtemel sapmalara karşı cinsel sağlık ve eğitim ile ilgili bilgilerin erken yaşta verilmesinde her zaman fayda vardır.

Cinsel eğitim alanında sorunların başında belki de zihinsel özürlü çocuklarla kurulan sosyal ilişkiler çerçevesinde oluşan bedeni yakınlık gelmektedir. Eğitici personel, çocuğun yaşı ve zihni gelişimine göre ilişkilerini samimi bir atmosfer içinde sürdürmeli, ancak sosyo-kültürel sınırları da aşmamak için azami çaba göstermelidir.

Özel cinsel eğitimde esas olan temel kriter veya yaklaşım tarzı; zihinsel özürlü çocukların zihinsel seviyesine uygun olarak örnek modeller üzerinden öğretmek olmalıdır.

Ayrıca, yapılması gereken işlem ve görevlerin parçalar haline bölünmesi ve gerçek hayat şartlarına endeksli olarak somut ve pratik davranış kalıplarının geliştirilmesi gibi yöntemler de özel cinsel eğitim alanında geçerli olabilmektedir.

Daha somut bir ifadeyle, özel cinsel eğitimde pedagoji ve yöntem açılarından;

“Bunu çocuğuma nasıl söyleyebilirim veya anlatabilirim?”den ziyade “Bunu çocuğuma nasıl gösterebilirim” sorusu önem kazanmaktadır.

Eğitilebilir seviyede olan zihinsel özürlülere cinsel eğitim verilirken, yanlış anlaşılmalara ve yorumlamalara neden olmayacak bir şekilde ifadelerin somut ve açık olması gerekmektedir.

Soyut, üstü kapalı veya imalı sözlerin etkinliğinin burada pek geçerli olmadığını düşünmeliyiz (Artan 2003)

Zihinsel özürlü çocuk ve gençlerin cinsel yönden uyumsuz hale gelmemeleri, istismara ve karmaşık cinsel saplantılara uğramamaları için, veliler ve eğitimciler şunlara dikkat etmelidir (Seyyar 2001: 154-155)

Çocuk ve gençler arası zararlı cinsel yakınlaşmaları önlemek için, zihinsel özürlü gençler, kendilerine ait özel ve müstakil bir yatak odasına sahip olmalıdırlar.

Anne ve baba arasındaki cinsel ilişkiler, zihinsel özürlü çocukların göremeyeceği ayrı bir mekanda olmalıdır. Çocuklar, anne ve babalarını, çıplak olarak görmemelidir.

Çocuklara, kendi cinsiyetlerine uygun düşmeyen kılık kıyafetler giydirilmemelidir. Ayrıca, cinslerine ve cinsiyet kimliklerine uygun düşmeyen davranış biçimleri de öğretilmemelidir.

Erginlik (buluğ) çağında görülen değişiklikler; zihinsel düzeylerine uygun olarak açık, doğru ve onların anlayacağı bir dille önceden anlatılmalı ve yeni dönemlerine hazırlıklı olabilmeleri için kendilerine yardımcı olunmalıdır.

Evde cinselliği tahrik eden pornografik içerikli yayınların bulundurulmamasına dikkat edilmelidir. Ailece, yani çocuklarla beraber televizyon seyredilirken, şiddet ve seks içeren programlardan kaçınılmalıdır.

Evlilik çağına gelmiş özürlülerin evlendirilmeleri henüz gerçekleşmemiş ise cinsel enerjileri kültürel ve sportif faaliyetlere yönlendirilmelidir.

Zihinsel özürlü gençlerin sosyal ilişkilerini, güvenilebilir ortamlarda ve kişilerle geliştirmelerine yardımcı olunmalıdır.

Çocuğun, cinsel ihtiyaç ve istekleri ile ilgili konuları sosyal çevreden veya basın aracılığı ile öğrenebileceği ümidi, zihinsel özürlü çocuklar için çoğu kez geçerli olmamaktadır.

Bunun ötesinde zihinsel özürlü çocuk ve gençlerin kontrolsüz bir biçimde aile dışı kanallardan cinsel konuları öğrenmeye kalkışmaları, çoğu kez arzu edilmeyen sonuçları beraberinde getirmektedir.

Batı’da cinsel istismarcılık alanında en çok engelli insanların sömürüldüğünü düşünecek olursak, bu yöntemin pek de sağlıklı olmadığını söyleyebiliriz.


kişiselbaşarı
 
Tekerlekli Sandalye
Üst