Otizm ile ilgili son gelişmeler ...

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
• Türkiye’de yaklaşık 670.000 otizmli birey var; bunların neredeyse 200.000′i 0-14 yaş grubunda.

• Yapılan bir çalışmada otizmli bireylerin özellikle bilgi ve bilişim teknolojisi alanında normalin çok üstünde performans gösterdikleri ve en hızlı sunumlarda bile bilgiyi işlemek ve kritik bilgileri yakalamak konusunda hayli gelişkin oldukları anlaşıldı.

• Yeni bir beyin görüntüleme ve bilgisayar modelleme çalışması ile otizmli bir beynin etkinliğinin ve davranışının tahmin edilmesi hedeflenmiş. Uzmanlar bu çalışma ile otizmin bazı bilinmeyenlerine cevaplar bulmayı, erken müdahale ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi yolunda daha kesin hedefler belirlenmesine yardımcı olmayı amaçlamış.

Beyin görüntüleme ve bilgisayar modelleme ile otizmli bireylerdeki beyin dokusu sisteminde meydana gelen değişiklikler ve bunların beynin işleyişine ve davranışına olan etkileri araştırılmış. Beyin dokusu sistemini, beynin farklı bölgelerini birbirine bağlayan kablolar ya da ağlar olarak düşünebiliriz. Otizmde görülen eksikliklerin bu kabloların bant genişliğini etkilediği yani diğer bir deyişle beynin farklı bölgeleri arasındaki bilgi alışverişinin hızını ve oranını etkilediği belirtiliyor.

• Yapılan bir başka çalışmada ise beyindeki serotonin sinyalizasyonunda meydana gelen bozulmaların otizm spektrum rahatsızlığına ve davranış bozukluğuna yol açtığı belirlenmiş. Halk arasında mutluluk hormonu olarak da bilinen bir beyin kimyasalı olan serotonin, iki komşu nöronun yani sinir hücresinin birbiriyle temas ettiği bölgeler (sinaps) arasındaki sinyalleri taşıyor. Beyindeki serotonin miktarının ayarlanması, serotonin taşıyıcı sistemi (STS) ile mümkün oluyor.

• Uppsala Üniversitesinde yapılan çalışmada ise otizm ile ilişkilendirilebilecek yenibir biyomarkör bulundu. Otizm spektrum bozukluğu olan çocukların ve normal geli- I şim gösteren çocukların dokularındaki ve kan örneklerindeki protein motifleri incelenerek protein değişiklikleri haritalandı. Gelişmiş spektrometrik yöntemler kullanılarak yapılan bu çalışmada, otizmli çocuklarda bağışıklık sisteminde fonksiyon gösteren C3 proteinine ait peptitlerde (bir veya daha çok sayıda aminoasidin birleşmesi ile meydana gelen kimyasal bileşikler) farklılaşmalar olduğu anlaşıldı. Yeni bulunan bu C3 biyo-markörü sayesinde, kan örnekleri alınarak yapılacak teşhislerin daha güvenilir sonuçlar vereceği düşünülüyor.

• Ancak bu nörolojik gelişimin bazen bir şekilde sekteye uğraması otizm gibi bazı hastalıkların oluşmasına neden olur. Hücresel bozuklukların neden ve hangi erken dönemde olduğu konusu hâlâ açıklık kazanmış değil. Amerikalı bir araştırmacı olan EricCourchesne, düzensiz gen ve sinir hücresi etkinliğinin otizmli çocukların beyinlerinin büyümesine neden olduğunu savunuyor. Anne karnından başlayarak yaşamın ilk 4-5 yılma kadar, otizmli bir beyinde gereğinden fazla sinir hücresi oluşuyor. Bu fazladan hücreler de diğerleri gibi büyümeye ve bağlantılar kurmaya devam ediyor. Ancak otizmli beyinler 4-5 yaşından itibaren sinirsel bağlantılarını normal beyinlere göre daha hızlı yitirmeye başlıyor. Otizmli çocuklarda, alın lobunun önündeki beyin zarı kısmında normal çocuklara göre % 67 daha fazla sinir hücresi olduğu bulunmuş. Beynin bu bölgesinin özellikle düşünmek, planlamak, gereksiz dürtüleri engellemek ve dikkati toplamak gibi yönetimsel işlevlerden sorumlu olduğu biliniyor. Çalışmalarda hayatını kaybetmiş otizmli ve normal çocukların beyin dokuları kullanılmış. Aynı çalışmada, 33 beyin dokusu örneğinin (15′i otizmli, 18′i normal) DNA ve RNA analizleri yapılmış. Bu analizler sonucunda gen ifadelerinde farklılıklar olduğu anlaşılmış.

• New York’taki Colombia Üniversitesi epidemioloji profesörü Ezra Susser, yapılan araştırmayla, hamileliğin başından itibaren folik asit kullanımının, bebeklerde otizm riskini yüzde 40 azalttığını açıkladı.

• Yale Üniversitesi Çocuk Merkezi, Dünya Otizm Farkındalık Günü’nde, otizm ve otizm tedavisindeki yeni gelişmelere dikkat çekti. Merkezde yapılan bir araştırma, 6 aylık bebeklerde görülen dikkat eksikliğinin daha sonraki dönemlerde otizme dönüşebileceğini gösterdi. Araştırmacılar, çalışma sırasında uygulanan “Temel Tepki Öğretimi” yönteminin beyin hareketlerinde ciddi değişiklikler yarattığını belirtti.

• Amerikalı bilim adamları, gebelikte anti depresan kullanımının çocuklarda otizm riskini 4 kat artırabileceğini gösteren, kısa süre önce yayımlanan araştırmadan yola çıkarak bazı içme sularına az dozda olsa da karışan anti depresan türü ilaçların fetüse etkilerini inceledi.

• Tatlı su balıklarını, sıkça kullanılan anti depresan ve anti epileptiklerin karıştırıldığı suya koyan bilim adamları, deneyin sonunda balıkların farklı davrandıkları ve panik halde olduklarını gördü. Ayrıca bu hayvanlarda otizmle bağlantılı birçok genin değiştiği belirlendi.

• Obez annelerin çocuklarının gelişimlerinde gecikme riski de iki kat daha yüksek çıktı. Şeker hastası veya yüksek tansiyonu olan anneler için de benzer sonuçlar çıktı. Bilim insanlarına göre obez annelerde ceninler aşırı glikoza maruz kalıyor. Bu da beynin daha az oksijen almasına yol açarak gelişimi yavaşlatıyor.

• ABD’deki Stanford Üniversitesi’nden araştırmacılar, otizm hastalığının teşhisinde çığır açacak bir gelişmeye imza attı. Standart MR görüntülerindeki gri noktalara odaklanan uzmanlar, kullandıkları tekniğin yüzde 95 doğruluk oranına sahip olduğunu belirttiler. Yaşları 8 ila 18 arasında değişen 48 çocuğu inceleyen araştırmacılar, otizmli çocukların beyin taramalarında gri alanların çok daha belirgin olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmacılar bu gelişme sayesinde otizmin tedavisine yönelik ilaçların geliştirilebileceğini kaydetti.

• Journal of Child PsychologyandPsychiatry) yayımlanan çalışmanın bulguları, önemli görülüyor. Araştırmacılara göre, bu sonuçlar, bazı çocukların otizmi yenmesinin bir sonucu olabileceği gibi, çocukların otizmin olumsuz etkilerini başka şekillerde tamamlayabilmesinden de kaynaklanıyor olabilir.

Çocuk Gelişim Uzmanı
Şenay Yılmaz
 
Tekerlekli Sandalye
Üst