Otizmde Eğitim

  • Konuyu başlatan Günahsız melek(otizm)
  • Başlangıç tarihi
G

Günahsız melek(otizm)

Guest
Eğitimin temel amacı çocuğun ya da bireyin toplumda bağımsızlığını arttırmak ve en az düzeyde bağımlı hale gelmesini sağlamaktır. Bu amaca ulaşmak için çocuğun ya da bireyin bireysel özelliklerine ve gereksinimlerine uygun hedefler belirlenir. Bu hedeflere ulaşmak için takvim yaşına göre bilişsel özbakım iletişim sosyal ve bağımsız yaşam becerileri değerlendirilir. Akranlarından eksik olduğu alanlar belirlenir ve yaşına uygun becerileri kazanması hedeflenir. Hedeflenen becerilerin kazanılması için BEP hazırlanır. Bu süreçte eğitimciler ve aile ortak bir çalışma sürdürürler.

Otistik özellikleri olan çocuklar bireysel olarak öğrenme stilleri ve yetenekleri açısından birbirlerine benzemezler ve birbirlerinden çok farklı özelliklere sahiptirler. Öğrenirken; farklı alanlarda farklı hızlarla gelişim gösterirler. Bu nedenle çocuğa özgü BEP hazırlanır. BEP; çocuk için belirlenen hedefleri bu hedeflere ulaşmak için kullanılacak yöntemi ve programın değerlendirilmesini içerir. Belirlenen hedefler uzun ve kısa dönemli olarak yazılır. Uzun dönemli hedefler çocuğun bir yıl süresince kazanması istenilen genel becerilerdir. Örneğin “Toplama işlemini yapar.” gibi. Kısa dönemli amaçlar ise uzun dönemli amaçların alt basamaklarıdır. Örneğin “Tek basamaklı sayı ile tek basamaklı sayıyı toplar.” gibi.

Ailenin öncelikle öğrenilmesini istediği beceriler olabileceğinden BEP hazırlanırken ailelerin yapılan toplantıya uzmanlarla birlikte katılması gerekir. Örneğin; BEP için elini yıkama becerisi hedef ise aile önce tuvalet eğitiminin kazandırılmasını isteyebilir. Aileler kendi istekleri doğrultusunda oluşan programları benimseyecekleri için onlarla birlikte oluşturulan programlar daha başarılı olacaktır ayrıca çocuğun becerilerindeki değişme ve gelişmelerde daha kolay izlenecektir.

Ailenin uzman tarafından öğretilen becerileri evde öğretmeye devam etmesi gerekir. Bunun sağlanabilmesi için özel eğitim odaları ya da özel eğitim okullarının sınıflarının aileler tarafından kameralardan ya da gözlem odalarından gözlenebilir özellikte olmalıdır. Böylelikle hem uzmanlar hem de aile aynı beceriyi aynı yöntemle aynı zamanda öğretecek ve eğitimde ev – okul tutarlılığı sağlanabilecektir.

Otistik özellikleri olan çocuklar ya da bireyler hem yeni becerileri öğrenmekte hem de öğrenilen becerileri genelleştirmede sorun yaşayabilirler. Örneğin eğitimcileri ile selamlaşmayı öğrenirken evde ya da dışarıda diğer kişilerle selamlaşmada zorluk çekebilirler. Ailenin öğretilen becerileri genelleştirmedeki rolü çok önemlidir. Çünkü özel eğitim okullarında öğrenilen becerilerin evde dışarıda parkta uygulanması ancak ailenin eğitime katılması ile mümkün olabilecektir.

Otistik özellikleri olan çocukların eğitimlerinde birçok yöntem kullanılmaktadır. Bu yöntemlerin ortak özellikleri;
Varolan uygun ya da istendik davranışları artırmak örneğin; yerinde oturma ya da dikkatini yöneltme gibi
Yeni davranışlar kazandırmak örneğin; özbakım becerileri ya da iletişim becerileri gibi
Artırılan ya da yeni kazandırılan davranışların genellenmesini sağlamak
Uygun olmayan davranışların ortaya çıkma olasılığını azaltıcı çevresel düzenlemeler yapmak
Ortaya çıkan uygun olmayan davranışları azaltmak
Davranış değişikliklerini kalıcı kılmaktır.
Otistik özellikleri olan çocukların eğitiminde genellikle aşağıdaki iki yöntemden biri benimsenmektedir:

Davranışçı Yöntem; takvim yaşı önemli değildir. Çocuğun davranışları o davranışların içinde gerçekleştiği çevre ile birlikte değerlendirip yapamadığı becerileri öğretmeyi amaçlar.

TEACH (gelişimsel) Yöntem ise çocuğu değerlendirip bireysel özelliklerine uygun çevre düzenlemesi yaparak ilgi ve yeteneklerinin doğrultusunda becerilerini geliştirmeyi hedefler.



http://www.otizm-autism.org/otizmde-egitim.asp
 
Son düzenleme:
G

Günahsız melek(otizm)

Guest
Otizmli çocukların eğitim hakkı
Merhaba,

Bu yazımda sizlerle otizmli çocuklara sahip ailelerinin okul bulmakta yaşadığı sorunları paylaşmak istiyorum.

Maalesef ülkemizde otizmli çocukların her gün özel eğitim alabilecekleri, günlük yaşam becerilerini öğrenebilecekleri ve hayata hazırlanmalarını sağlayacak okullar yok denebilecek kadar az. Bu durum kaliteli bir eğitim ile otizmli çocuğunu topluma en iyi şekilde entegre etmek isteyen aileleri büyük zorluklarla karşı karşıya getiriyor.

Aynı zorlukları ben de yaşadım. Okul çağına gelen oğlumu gönül rahatlığı ile gönderebileceğim bir okula yerleştirmek istiyordum. O zamana kadar özel bir çocuk yuvasında, oğlum için tuttuğumuz özel eğitim öğretmeniyle rahat etmiştik. Oğlum henüz yuvadayken gelecekte okuyacağı okul ile ilgili bir araştırma yapmış ve ünlü bir özel kolejde, özel eğitim kontenjan listesinde birinci sıraya alınmıştım.

Ancak tüm araştırma ve hazırlıklarımıza rağmen biz de otizmli bir çocuğa sahip ailelerinin okul konusunda yaşadığı zorluklarla karşı karşıya kaldık. Zira oğlumun okula başlama çağı geldiğinde, aynı okulun özel gereksinimleri olan çocuklarla yaşadıkları sorunlar sebebiyle “Kaynaştırma Programı” uygulamasını durdurduğunu bildirmesi ile başımdan aşağı kaynar sular döküldü.

Ben de hemen her ailenin çocuğuna eğitim aldırmak isteyeceği diğer seçkin özel okullara başvurmaya başladım. Bu okullarla yaptığım görüşmelerde tüm kapılar yüzüme kapandı. Oysa maddi imkânımız olduğu için bu okullardan birinde kendi özel eğitmenimizle beraber bir yer bulacağımızı tahmin etmiştim. O anda imkânı olmayan ailelerin ne kadar zor durumda olduklarını bir kez daha anladım.

Çocuğunu okula kaydettirmek isteyen hemen her aile benzer deneyimler yaşıyor. Bir aile, özel bir okulun önce otizmli çocuklarını kabul ettiğini, ancak daha sonra diğer velilerin tepkisinden çekinerek bu kararından vazgeçtiğini belirtiyor. Gerçekten de özel okullar velilerin tepkisinden çekiniyorlar; hatta kimi veliler okulda hiperaktif bir çocuk olmasını bile istemiyor.

Bunlar, başlangıçta marjinal birkaç vaka gibi görünebilir. Ancak, otizmin yaygınlığı dikkate alındığında, otizmli çocukların eğitim hakkından yeterince yararlanamamasının ne kadar derin bir toplumsal sorun teşkil ettiği de daha iyi anlaşılır. Türkiye’de 271.000 otizmli birey ve 81.000 0 -14 yaş arası çocuk var. Oysa Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Otistik Çocuklar Merkezleri’nde halen sadece 650 çocuk eğitim alıyor. Sadece İstanbul’da 1.000 çocuğumuz eğitim alabilmek için sırada sınıf açılmasını bekliyor.

Bununla birlikte, otizmli çocuk aileleri olarak tümüyle yalnız da değiliz. Yasal haklar devlet okullarında biz otistik çocuk ailelerine özel okullara göre daha fazla imkân sağlıyor. Çocuğunuza otizm tanısı konulduktan sonra bir Rehberlik Araştırma Merkezi’nden (RAM) rapor alarak yine aynı yerden resmi okullara yerleştirme kararı aldırmanız gerekiyor. Bundan sonra ise çocuğunuzun yaşına göre, önünüzde farklı seçenekler bulunuyor.

3–6 yaş arasındaki özel eğitime ihtiyacı olan çocukların okul öncesi eğitimi zorunludur ve bu eğitimin öncelikle okul öncesi eğitim kurumlarında kaynaştırma uygulaması kapsamında sürdürülmesi esastır. Ancak bu çocuklar için okul öncesi özel eğitim okulu / kurumu ve özel eğitim sınıfları da açılabilir.

Eğer çocuğunuz 7–14 yaşları arasında ise Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nden alacağınız rapor ile normal gelişim gösteren akranları ile aynı sınıfta kaynaştırma eğitimi alabilirler. İlköğretim programları veya bu programlara denkliği kabul edilen özel bir eğitim programını takip edemeyecek durumda olanlar ise aynı tür yetersizliği olan öğrencilerin eğitim gördüğü ilköğretim okullarında açılan özel eğitim sınıflarında ve ilköğretim programlarının amaçlarını gerçekleştiremeyecek durumdaki otizmli bireyler için açılan Otistik Çocuklar Eğitim Merkezlerinde eğitim alabilirler.

Devlet okullarındaki kaynaştırma sınıflarına giden otizmli çocuklar da birçok sorun yaşıyor. Çoğu öğretmen, otizm ve benzeri semptomlar gösteren çocuklar konusunda son derece bilgisiz ve eğitimsiz. Bu durum sınıflarda çocukların kontrol edilememesi ve dışlanmasına sebep olabiliyor. Elbette, bu öğretmenlerimizin suçu değil, zira bu konuda kendilerine uzman kişilerce eğitim verilmesi gerekiyor. Tohum Otizm Vakfı olarak, Milli Eğitim Bakanlığı’na öğretmen ve eğitimcilerin eğitilmeleri konusunda yurt çapında destek vererek bu konudaki eksikliği gidermeye çalışıyoruz.

Çocuklarımızın herhangi bir devlet okulu ya da özel okulda okumasına yönelik imkânların sağlanması bir lütuf değil, haktır. Her ailenin bilmesi ve araması gereken bu yasal haktan faydalanmak için atmamız gereken en önemli adım ise otizmli çocuğumuzu RAM’lara kaydettirmek ve ülkemizdeki otizmli nüfusun gerçek büyüklüğünü ortaya çıkararak kayda geçirmektir. Bu şekilde, ilgili bakanlık ve resmi kuruluşlar da resmi rakamlara dayanarak otizmli çocukların topluma kazandırılması için daha fazla imkân seferber edebilecektir.


http://www.bebek.com/otizmle_yasamak/otizmli_cocuklarin_egitim_hakki
 
Son düzenleme:
Tekerlekli Sandalye
Üst