Saklambaç

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
Bir bahar akşamı Akdeniz'in serin esintisi portakal çiçeği kokusuyla şarkı söylüyordu. Pencereme vuran Ay ışığı deniz dalgalarına renk katıyor, yakamozla dans ediyordu balıklar. Onların coşkusu beni de sürüklüyor durmadan dans ediyor, bağıra bağıra eşlik ediyordum geceye. Gökyüzüne sepilmiş yıldızlar, özlediğim duyguları birer birer tattırıyorlardı. Penceremi kapatmadım bütün gece. Peter beni bu gece de ziyaret eder miydi? Öyle imreniyorum ki ona. Çok istiyordum onunla hep çocuk kalmayı. Zaman akmasa benim için, çocukluğumla aramıza hiç girmese, belki o zaman sonsuza kadar özgür kalabilirim.

Çok büyümüş insan gördüm. Çocukluklarının katilleri her biri. Sevgi, şefkat yerine kibirlerine esir oluyorlar. Onlar değil, benim özgür olan! Hayallerimde engeller yok benim.

Böyle değildim bir zamanlar... Aşağılayıcı bakışlar üzerimde iken okula giderdim annemin kucağında. Öğrenmeyi çok severim, öğrenirim de. Tıpkı diğer çocuklar gibi... Ne olurdu ki eksikmişim gibi bakmasalardı bana. Tenefüslerde tüm çocuklar bahçeye koşar, kimileri okulun bahçesindeki parkta oynardı. Ben ise oturduğum sırada pencere kenarından süzerdim her birini. Uzaklardan gelen kahkahaları yankılanırdı sınıfta. Tahtaya çarpar, duvarlardan yansır yine benim kulağıma gelirdi. Bitmezdi neşeleri. Son vermek gibi bir niyetim de yoktu. Sadece ortak olmak istedim. Parmaklarımı uzatıp camı tıklatarak sesimi duyurmaya çalışırdım onlara. Her tenefüs nerede olduğumun hatırlanmasını bekledim. Lakin hiç fark eden olmadı yokluğumu. Sadece ‘saklambaç’ oynayabildim onlarla. Ben saklandım ve kimse bulamadı...
DEVAMI
 
Tekerlekli Sandalye
Üst