Sezaryen doğum hakkında merak edilenler

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Sezaryen oranlarındaki artışın altında yatan sebepler, yöntemin hangi durumlarda kullanılması gerektiği ve sezaryen ile doğum teknikleriyle ilgili merak ettikleriniz...

Son yıllarda sezaryen sayısının belirgin oranda arttığı görülüyor. Bu artışın nedenleri arasında, yapılan geç evlilikler ve ileri yaş gebelikler yer alıyor. Sezaryen oranlarındaki artışın altında yatan sebepler, yöntemin hangi durumlarda kullanılması gerektiği ve sezaryen ile doğum teknikleriyle ilgili Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Op. Dr. Nuri Ceydeli ve Op. Dr. Ebru Füsun Işık merak edilen soruları cevapladı.

Son yıllarda sezaryenle doğum oranındaki artışı nasıl açıklayabiliriz?

Kadınların kariyer yapma tercihleri gebelik yaşının ilerlemesine neden oluyor. Geç doğumlarla birlikte sezaryen oranlarında da artış yaşanıyor. Ayrıca, teknolojik gelişmelerle birlikte artık bebek daha yakından izleniyor. Bu sayede normal doğum sırasında oluşabilecek herhangi bir sorun halinde de normal doğum sezaryenle sonlandırılabiliyor.

Sezaryenle doğum sırasında gelişebilecek komplikasyonlar nelerdir?

Acil yapılan sezaryenler sırasında uygun olmayan hijyenik ortam, yetersiz aletler gibi nedenlerle sorun yaşama olasılığı artıyor. Sezaryen olan hastada görülebilen komplikasyonların çoğu, normal doğum sırasında görülebilenlerle benzer oranda gerçekleşiyor. Ancak bebeğin doğumundan sonra rahim kaslarının yeterince kasılamaması nedeniyle şiddetli ve yoğun kanama olabiliyor.

Sezaryenle doğum sonrasında yaşanan komplikasyonlar nelerdir?

Son yıllarda farklı nedenlere bağlı olarak daha fazla tercih edilen sezaryen ile doğum sonrasında, tüm izlemelerin kurallara uygun ve dikkatlice yapılması, ameliyat sonrası gelişebilecek komplikasyonların riskini önemli ölçüde azaltıyor.
• Uzun süre doğum eyleminde kalıp suyu geldikten sonra doğuma kadar geçen sürenin uzaması ve doğumun sezaryenle gerçekleşmesi durumlarında sezaryen sonrası rahim içi iltihaplanmasına ortalama yüzde 35 - 40 oranında rastlanıyor.

• Sonda takılmasına bağlı olarak idrar yollarında enfeksiyon oluşabiliyor. Ancak antibiyotiklerin kullanımı sayesinde, doğum sonrasında hayatı tehdit eden enfeksiyonlara bağlı komplikasyonlara yüzde ikiden daha az rastlanıyor.

• Anestezi sırasında ve sezaryen sonrasında ağrı kontrolü için kullanılan ağrı kesiciler de bağırsak fonksiyonlarını etkileyebiliyor. Buna bağlı olarak ameliyattan sonraki ilk 24 saat içinde hastalarda bulantı ve karında gerginlik olabiliyor.

• Gebelik ve loğusalık sürecinde hastanın vücudundaki kanın damar içerisinde pıhtılaşma olasılığı ve buna bağlı damar tıkanıklığı riski artıyor. Obezite, hareket kısıtlılığı, annenin yaşının ileri olması ve yapılan doğum sayısındaki artış damar tıkanıklığı riskini artıran diğer etkenler arasında yer alıyor. Tüm doğumların yüzde 0.24'ünde görülen bu risk, sezaryenle doğum sonrasında daha fazla yükseliyor.

• Kanın damar içinde pıhtılaşması ve bu duruma bağlı gelişen damar tıkanıklığı, kendini genelde tek taraflı olarak bacaklarda hassasiyet, kızarıklık ve şişlik şeklinde belli ediyor.

Sezaryen sonrasını daha konforlu geçirebilmek için yapılabilecekler nelerdir?

Genelde ameliyattan sonraki ilk 8 ile 12 saat içinde hastanın yataktan kaldırılması akciğerlerin hava almasına, damar tıkanıklığının önlenmesine, bağırsak fonksiyonlarının düzene girmesine yardımcı oluyor. Sezaryen sonrası hastalar, ilk gün genelde rahatça ayağa kalkabiliyor, etrafta dolaşabiliyor ve ikinci gün ise duş alabiliyor. Yine işlemden ilk altı saat sonra ağızdan önce sıvı, sonra katı gıda alımına başlanabiliyor. Enfeksiyon riskini en aza indirmek için sezaryen sonrası tercihen ilk 12 saat içinde hastaya sonda takılıyor. Sezaryen yerindeki pansuman ise ameliyattan 24 saat sonra açılıyor, yerine başka bir pansuman yaptırmaya gerek kalmıyor.

Sezaryenle doğum yapan bir kadın, daha sonra normal doğum yapabilir mi?

Eskiden bir kere sezaryen yapıldı mı daima sezaryen yapılacak diye düşünülürdü. Artık bu görüş değişti. Kadında normal doğum yapmasını engelleyecek bir sorun yoksa, önceki sezaryenin yapılma nedeni kalıcı değilse, sonraki doğumda normal doğum denenebiliyor. İleri derecede kalça darlığı, travma veya doğumda yırtılma olması, acil şartlar için hazırlıklı olunmaması gibi durumlar sezaryen sonrası normal doğum denemesini olanaksız kılıyor. Birden fazla sezaryen yapılmış durumlarda normal doğumun denenmemesi gerekiyor.

milliyet.com
 
Son düzenleme:

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Müzik sezaryen ağrısına iyi geliyor!

Yapılan bir araştırmada, sezaryen öncesi müzik dinlemenin, hastaların ameliyat sonrası ağrılarını ve alacağı birçok yan etkiye sahip ağrı kesici ilaç miktarını azalttığı ortaya çıktı.

GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Anestezi ve Reanimasyon Kliniğinde görevli bilim adamları Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şen, Yrd. Doç. Dr. Ali Sizlan, Yrd. Doç. Dr. Ömer Yanarateş, Uzman Dr. Mustafa Kul, Dr. Emre Kılıç, Doç. Dr. Sezai Özkan ve Prof. Dr. Güner Dağlı "Müzik Terapisinin Postoperatif Sezaryen Ağrısına Etkisi" konulu araştırma yaptı.

TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni 2009 yılı son sayısında da yayınlanan araştırmaya, GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesinde yaşları 20-40 arasında genel anestezi altında sezaryen planlanan 100 hasta dahil edildi.

50’şer kişilik iki gruba ayrılan hastalardan birinci gruptakilere, cerrahiden 1 saat önce kulaklıkla müzik dinletildi. İkinci grupta olanlara ise cerrahi öncesi müzik dinletilmedi.

Tüm hastalara standart anestezi tekniğinin uygulandığı araştırmanın sonucunda, sezaryen ameliyatı öncesi hastaların müzik dinlemesinin "herhangi bir yan etkisi olmayan, ucuz bir yöntem olarak" hastaların ameliyat sonrası ağrılarını ve alacağı birçok yan etkiye sahip ağrı kesici ilaç miktarlarını azalttığı belirlendi.

Ameliyatların, hastalar için özellikle ameliyat öncesi önemli bir stres nedeni olduğu ifade edilen araştırmada, bu stresi önlemek için ameliyat öncesi hastalara bazı ilaçlar uygulandığı, bu ilaçların hastaları sakinleştirerek kaygılarını ve streslerini azalttığı bildirildi.

Ancak sezaryen olacak kadınlara, bebeğe vereceği zarardan dolayı bu ilaçlardan uygulanamadığı, çünkü yapılacak her ilacın gebeden bebeğine ulaşarak bebekte istenmeyen etkilere neden olabildiği vurgulandı.

Ameliyatlardan sonra ameliyattaki kesi ve doku bütünlüğünün bozulması sonucu "akut ağrı" olarak tarif edilen ağrı oluştuğu vurgulanan araştırmada, şunlar kaydedildi:

"Akut ağrıda ilk 24 saat önemli ve hastalar için zor geçen bir dönemdir. Bu dönemde hastaların ağrısını gidermek için günlük hayatta kullanılmayan birçok yan etkiye sahip çok güçlü ağrı kesiciler kullanılır.

Bu çalışmada planlı olarak sezaryen ameliyatı olacak hastalara ameliyattan hemen önceki 1 saat boyunca müzik dinletilerek hastaların ameliyat sonrası ağrısına ve kullandığı ağrı kesicilere etkisi incelenmiştir."

-KENDİ SEÇTİKLERİ MÜZİKLERİ DİNLEDİLER-

Hastaların dinleyecekleri müzik çeşidini kendilerinin belirlediği araştırmada, hastaların geniş arşivden hangi şarkıyı veya hangi şarkıcıları
dinlemek istiyorsa seçtikleri, ameliyattan önceki 1 saat boyunca bir MP3 vasıtasıyla bu müzikleri dinledikleri belirtildi.

Ameliyat boyunca gruplar arası eşitliği bozmasın diye tüm hastalara aynı anestezi tekniği ve aynı aneztezik ilaçların uygulandığı araştırmada, yeni doğan bebeklerin iyilik durumunun, yani sağlık durumunu gösteren bir değer olan ve tıpta rutin olarak kullanılan APGAR skorunun, ameliyat sırasında bebeğin doğumu gerçekleştiğinde çocuk hastalıkları doktorunca değerlendirildiği, bu değerlerin kayıt edildiği bildirildi.

Hasta kontrollü ağrı pompasının, özellikle ameliyattan sonra kullanılan, doktorlar tarafından ayarlanan miktarda ağrı kesiciyi hastalara sürekli verebilen ve buna ilaveten hastalar ağrı hissettiklerinde ellerindeki butona basarak önceden belirlenmiş dozda ağrı kesici ilacın yapılmasını sağlayan cihaz olduğu, ameliyat sonrası tüm hastalara bu pompanın takıldığı ve gruplar arası eşitliği bozmasın diye aynı ağrı kesici ilaç kullanıldığı kaydedildi.

-DÜNYA TIP LİTERATÜRÜNDE BİR İLK-

Çalışmada 24 saat boyunca hastaların her 4 saatte bir ziyaret edilerek ağrı düzeylerinin (VAS olarak adlandırılan bir ağrı düzeyi belirleyici skala ile) ve ağrı pompasından kullandıkları ağrı kesici miktarının kaydedildiği ve tüm hastalara bir skala yardımıyla memnuniyet derecelerinin sorulduğu bildirildi.

Çalışma sonucu ameliyat öncesi müzik dinletilen grupta yenidoğan bebeklerin APGAR skorlarının müzik dinletilmeyen gruba oranla daha iyi bulunduğunun tespit edildiği araştırmanın sonuçlarıyla ilgili şu saptamalarda bulunuldu:

"Yani müzik grubundaki bebeklerin doğduklarındaki sağlık durumu daha iyiydi. Ve bu dünya tıp literatüründe bir ilk olma özelliğine sahip veridir. Müzik dinletilen grupta ameliyat sonrası 24 saat boyuca VAS ağrı skoru ile ölçülen hastaların ağrı düzeyleri müzik dinlemeyen gruba göre daha azdı. Hasta kontrollü ağrı pompasıyla hastaların kullandıkları birçok yan etkiye sahip olan ağrı kesici ilaç miktarı da müzik grubunda daha azdı. Müzik grubundaki hastaların memnuniyet düzeyleri diğer gruba oranla daha yüksekti."

milliyet.com
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Sezaryen bebeğin DNA'sını değiştiriyor

İsveç’te yapılan bir araştırma, sezaryenle doğan çocukların DNA’larında değişim yaşandığı sonucunu verdi.

İsveçli doktorların, kadınların gittikçe daha çok tercih ettiği sezaryenle doğum konusunda yaptıkları araştırmaya göre, bu yöntemle doğan çocuklar ileride sağlık açısından sorunlar yaşıyor. Karolinska Enstitüsünde yapılan araştırma, sezaryen yönteminin neden olduğu genetik yapıdaki değişimin şeker, kanser ve astım hastalıklarının görülme riskini artırdığını ortaya koydu.

Araştırma sırasında normal doğumla dünyaya gelen çocuklar ile sezaryenle dünyaya gelen çocukların kordon bağından alınan kan örnekleri laboratuvar ortamında tahlil edildi. Her iki gruptaki çocukların kanlarında bulunan al yuvarlarda farklılıklar olduğu, bu farklılığın da DNA’larda değişime neden olduğu belirlendi.

Doktorlar, bu değişimi, doğum sırasında bebeklerin yaşadığı strese bağladı. Normal doğumda bebeğin yaşadığı stres, doktorların olumlu olarak niteledikleri ağırdan başlayıp artan bir stres olurken, sezaryenle yapılan doğumlarda bebeklerin yaşadığı ani stres olumsuz olarak değerlendirildi.

Araştırmaya katılan doktorlardan Prof. Dr. Michael Norman, doğum ve stresin bebeğin DNA yapısı ve bağışıklık sistemi açısından önemine vurgu yaparken, “Doğum sırasında bazı genler aktif, bazı genler pasif hale geliyor. Doğumdaki stres de bunu etkilediği için sezaryenle doğan bebeğin DNA’sı değişiyor. Araştırmalarda, sezaryenle doğan bebeklerde DNA değişiminden dolayı bu bebeklerin kanser, şeker ve astıma yakalanma olasılıklarının daha yüksek olduğu ortaya çıkıyor” dedi.

Batı dünyasında sezaryenle doğumların arttığına dikkati çeken Norman, ileride çocukların karşılaşabileceği hastalıkların dikkate alınmasını istedi ve “Bu konuda daha dikkatlı olunsun. Sezaryenle doğum tamamen tehlikesiz görünmesin” dedi.

milliyet.com
 
Tekerlekli Sandalye
Üst