Sosyal güvenlikte sınıfta kaldık

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Tv de geç saatlerde yayınlanan bir programın özetini Abbas Güçlü kaleme almış ve ben ne yazık ki seyredemedim. Ama yazıyı okuyunca bu ülkenin bana göre en iyilerinden bir olan Ali TEZEL'in konuşmalarını dinlemeyi çok isterdim. Abbas Güçlünün kaleme aldığı yazıyı okuyunca da buraya taşımayı uygun gördüm ve ne kadar ileri gidiyoruz yada ne kadar geriye gittik herkes bilsin istiyorum. İşte o programdan alıntıların bulunduğu notlar ;

Zorunlu sağlık sigortası


- Zorunlu Genel Sağlık Sigortası kapsamında 18 yaşını bitiren, öğrenci olmayan gençler ya da öğrenci olsa bile 25 yaşından büyük olan gençler, çalışmıyor olsa da anne-babalarının sağlık güvencesinden yararlanamıyor. Gelir testine girmek zorunda. Girmezse her ay 220 lira borç yazılıyor. Gelir testine girerse anne-babanın gelirine bakarak bir ücret belirleniyor. Böyle 2.5 milyon öğrenci var.

- 1 Ekim 2008’de getirilen Genel Sağlık Sigortası olmasaydı, her üniversitenin bir medikososyal birimi vardı, bütün öğrenciler, tüm sağlık hizmetlerinden bedava yararlanırdı. 2008 düzenlemesinde yabancı uyruklu öğrenciler unutuldu ama 2011’de çıkan bir yasayla yabancı uyruklu öğrenciler de Genel Sağlık Sigortası kapsamına alındılar.

Emekli maaşları

- 2008’e kadar sağlığa harcadığımız para emekli maaşlarının 7’de 1’i idi. Şu anda ise yarı yarıya. Yani yaklaşık 140-150 milyar emekli maaşı ödüyoruz, sağlığa 80 milyar lira harcıyoruz. Sağlığa harcanan paranın tamamı sermayeye, ilaç endüstrisiyle, özel hastane endüstrisine gider. O yüzden emekli maaşları yükselemez.

- Bir ülkenin sosyal güvenlik açığı ne kadar yüksekse o devlet o kadar sosyal devlettir. Bizim açığımız şu anda dünyada en düşük açık; yüzde 1. Avrupa ortalaması yüzde 16.

- Eğer Kemal Kılıçdaroğlu SSK’yı batırdıysa iyi yapmış. Biz 1992’de sosyal devlet olduk. Çünkü sosyal güvenlik ilk o zaman açık verdi. O tarihe kadar sıfır açık vardı hatta fazla vardı.

Fakirden çok vergi!

- Sosyal Güvenlik Bütçesi’nin açığını Genel Bütçe’den yani zenginlerin, çok kazananların vergi vermesi gereken bütçeden alacağız. Genel bütçeye bakıyoruz, 2011 yılı rakamlarına göre 220 milyar lira vergi gelirimiz var ve bunun sadece 21 milyar lirasını zenginler vermiş. 48 milyar lirasını işçi ve memur maaşlarından kesmişiz.

- Dünyada dolaylı vergi yüzde 50’den az, bizde yüzde 76.

- Esnek çalışma modeli ile diyelim ki bir kişi bir yerde 1000 liraya çalışıyor. Diyecekler ki bundan sonra günde 8 değil, 4 saat çalışacaksın ama 500 lira alacaksın. Senin yerine bir başkası da 4 saat çalışacak o da 500 lira alacak. Böylece 2 çalışanımız oldu. Yani esnek çalışma modeli işçinin ücretinde esneklik getiriyor ama işçinin giderinde esneklik yok.

Kıdem tazminatı

- Kıdem tazminatını kaldırırsanız, sosyal patlamaların önüne geçemezsiniz. 1960’lardan beri kıdem tazminatı var. Ama OECD, IMF, TÜSİAD her yıl kıdem tazminatı kaldırılsın ya da düşürülsün diye rapor yayınlarlar. Ve buna da Avrupa’da kıdem tazminatı yok örneği verirler. Doğru. Almanya’da yasalarda yok ama her şirketin kendi fonu var. Tamam Almanya’yı örnek alacaksak, oradaki işsizlik yardımını, çocuk yardımını da getirelim. Almanya’da çocuk yardımı, 3 çocuk varsa 800 Euro civarında, bizde sıfır lira. Sadece memurlara var, 6 yaşından küçükse 18 lira, 6 yaşından büyükse 12 lira.

- Şimdi devlet diyor ki ben kıdem tazminatını kaldırıp yerine bir fon kuracağım. Bu kıdem tazminatının kaldırılmasının yıllara yayılmış halidir. Yasa diyor ki fon gelirse 10 yıl boyunca fondan kimseye para vermeyeceğim, 10 yıl sonra ödemeye başlayacağım. Hangi fon 10 yıl yaşadı? En uzun yaşayan tasarruf teşvik fonu, 9 yıl yaşayabildi. 10 yıl sonra gelen hükümet, ‘geçmiş hükümetler bu fonda para bırakmamış’ derse ne olacak?

Okuyan kadınlar?

- Bizde kadın istihdamı yüzde 21 oranında. Bu hem biraz kültürel yapımızdan hem de istihdamın kadına pek meyilli olmamasından kaynaklanıyor. İstatistiklere göre lise üstü eğitim gören kadınların yüzde 73’ü çalışıyor. Okuryazar olmayanların ve ilkokul mezunlarının yüzde 11’i.

- Eğitimli nüfus ortalama 1 çocuk doğuruyor. Okur-yazar olmayan ve ilkokul mezunu kadınlarımız ise hem çalışmıyor, hem de 4 çocuk doğuruyor.

- Bizim kadın eğitimine çok ağırlık vermemiz gerek çünkü eğitimli kadın çalışıyor. Eğitimli kadın, eğitimli nüfus meydana getiriyor. Son yıllarda kadınların okur-yazarlık oranı arttı. AK Parti iktidara geldiğinde yüzde 43’müş, şimdi yüzde 72.

- Kadınların doğum izninin artırılmasına taraftar değilim. Çünkü bu iznin artırılması işverenleri kadın istihdamından caydırır.

Evde çalışanlar

- 1964 yılından beri ev hizmetlerinde sürekli çalışanlar sigortalıdır. Yeni bir şey değil. Burada sürekli kavramı önemli. 1 aydan az süreli işler süreksiz, 1 aydan fazla olanlar sürekli. Ama bu 30 gün olarak algılanmasın. Diyelim ki benim evime her çarşamba bir temizlikçi geliyor. Bu sürekli sayılır. Ben onu ev sahibi olarak sosyal güvenlik sistemine kayıt ettirmek ve primlerini ödemekle mükellefim. Burada dert sosyal güvenlik mevzuatımızın, yanında 2 bin işçi çalıştıranla, evinde haftada 1 gün hizmetçi çalıştıranı bir tutması. Bürokratik işlemler aynı. Her bir yanlış işlemde 2 bin lira cezası var. Birçok Avrupa ülkesinde uygulanan sosyal güvenlik fişi sistemi uygulanması gerek.

Emekliler umutlanmasın


- 1 Mayıs 2008’den sonra işe girenler 65 yaşında emekli olacaklar. Maaş hesaplama sistemini de değiştirdiler. Bugün işe giren bir genç 65 yaşına kadar çalışırsa, 65 yaşına geldiğinde bugünkü rakamlarla 380 lira emekli maaşı alacak.

- Seçim öncesinde emeklilere yönelik bir iyileştirme beklemiyorum. Ama olması gerektiğini düşünüyorum çünkü 1999 öncesi için bir intibak yapıldı. Asıl intibak 2000 ve 2008 sonrası emekli olanlara gerekiyor. Mutlaka bir intibak yasası çıkmalı ve sadece SSK değil, Bağ-Kur ve memur emeklilerini de kapsamalı.

İşsizlik rakamları

- İşsizlik rakamları TÜİK anketleriyle belirleniyor. 1999’da işsizlik yüzde 11-13 arasındaydı. O tarihteki anketlerle şimdiki anket soruları aynı değil. O tarihteki anket sorusu; ‘Son bir hafta içerisinde, en az bir saat çalıştınız mı?’ Evet diyenler çalışan, hayır diyenler işsiz sayılıyordu. Şimdiki TÜİK anketinde soru şu; ‘Son 6 ay içerisinde, herhangi bir şekilde çalıştınız mı?’ Ben Başbakan olsam işsizliği bir haftada sıfıra düşürürüm. Soru şu; ‘Hayatınızın herhangi bir döneminde 1 saat çalıştınız mı?’ 99 anketlerini uygulasak işsizlik rakamlarımız yüzde 21. Şu anki ankete göre ise yüzde 10 civarında.

- İş-Kur işsize iş, işverene de işçi bulabiliyor mu? İş-Kur çalışıyorsa İş ve Meslek Danışmanlarını almaya başladığı 3 yıldan beri çalışıyor. Bir an önce İş-Kur’da işe alınmaları gerek.

İşsizlik fonu


- İşsizlik Fonu’ndan, kendi istek ve iradesi dışında işsiz kalanlar yararlanabilir. İşsiz kaldığı tarihten geriye doğru 3 takvim yılı içinde en az 600 günü varsa 6 ay, 900 günü varsa 8 ay, 1080 günü varsa 10 ay boyunca işsizlik sigortasından ödenek alabilir. Ödenek rakamı son 3 aylık ücret ortalamasının yüzde 40’ı kadar. Ancak asgari ücretin yüzde 40’ından az yüzde 80’inden çok olamaz. O yüzden şu an işsizlik fonunda çok para birikti. Eğer GAP’a ve duble yollara para aktarılmasaydı fonda şu anda 128 milyar lira para olacaktı. Fakat şu an 68 milyar var. İşsizlik Fonu’ndan işsizlere ödenen para toplanan paranın yüzde 2’si kadar.

- Eğer bir meslek hastalığına yakalanmışsanız, bunu Sağlık Kurulu’ndan teyit ettirdiğinizde iş kazası geçirmiş gibi aylık bağlanır. Diyelim ki iş yerinde ağır kaldırmaktan bel fıtığı oldunuz ve bu nedenle vücudunuzun çalışma gücü yüzde 20 azaldı, mesela aylık geliri bin lira ise SGK ömür boyu her ay kendisine 200 lira öder.

Sorulara cevaplar

- 1980 ihtilaline kadar 4.5 milyon işçinin 4 milyonu sendikalıydı. Şu an 11 milyon işçinin sadece 400 bini sendikalı.
- 13 yıldır aynı takside çalışan taksici, plaka sahibini iş mahkemesinde dava etse 13 yıllık kıdem tazminatını alır. Yaklaşık 26 bin lira. Hizmet tespit davası açarak 13 yıllık sigortasını da alır. Ve sonunda emekli de olur.
- Ders karşılığı çalışan öğretmenlerimiz var. Bunlar ne sözleşmeli ne kadrolu. Ders saati 8-9 lira. Bunun en güzel çözümü ders saati ücretlerini gerçek bir rakama çıkarmak. Emeklilik için her 7.5 saati 1 gün olarak hesaplanıyor. İsterlerse eksik kalan günlerini cebinden ödeyip 30 güne tamamlama hakkına sahip.
- 1 kişi için açlık seviyesi 1000 lira, 4 kişilik bir aile için 2500 lira. Yani şu an açlık sınırının altında yaşıyoruz.
- Alo 170’e sosyal güvenlikle ilgili ihbarlarda bulunabilirsiniz. Çalışanlarımız haklarını bilip, savunmalı.
- Avrupa ortalamasında kişi başı 17 derneğe üye. Bizim ülkemizde örgütlenme diye bir şey yok
- Benim siyasetle işim yok. A partisi, B partisi fark etmez. Ben sistem eleştirisi yapıyorum.

Özetin özeti: Keşke okullara bir de Sosyal Güvenlik dersi konulsa da, haklarımızı öğrensek. Kimsenin bu konuda bir bilgisi yokmuş onu anladık...

Abbas GÜÇLÜ
 
Tekerlekli Sandalye
Üst