Tam Olan Kim?

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,505
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Orta okul yıllarımdı…
Sınıfımıza yeni bir çocuk gelmişti. Bu esrararengiz çoçuk sınıfa herkesten önce gelmişti. Sırasına oturmuş kimse ile konuşmuyordu. Bizler bu gelen yabancıyı tanımlamak için etrafımıza anlamsız bakışlar ve fısıltı ile sorular soruyorduk ama kimse nedense ona yaklaşmaya cesaret edemiyordu. Onunda bizlere pek yaklaşma niyeti yoktu. Bu belirsizlik ile ders sanaati geldi. Bizler merakla olacakları bekliyorduk.İlk dersimize gelen öğretmen onu tanıştırmak istedi ve ayağa kalmasını söyledi. O ise zar zor ayağa kalktı. Bizler ilk tenefüs olana kadar onun uyuşuk bir çocuk olduğunu sanıyorduk. Oysa hakikat tenefüs denilen bizim eğlencemiz onun ise kabusu olan duruma kadar anlaşılamadı.
Her birimiz bir yana koştururken o mahsun bir halde sessizce etrafını seyrediyordu. Sınıfımız haylazlarından biri onunla uğraşmaya başladı. Kimse ses çıkarmıyordu. Kimse onun haini anlamıyor, düşünmüyordu. O sıra bu arkadaş kızacak gibi oldu fakat belli ki bir şeyler onu susturuyordu. Haylaz olan yapa geldiğini yapmaya devam etti. Ufak bir sürtüşme oldu. O sıra ortalık karıştı ve bir bacak fırladı. Hepimiz şaşardık hayretler içinde birbirimize baktık. Üzerimizdeki afallama geçince anlamsız bakışlar ile etrafımıza bakıyor bu olaya bir anlam vermeye çalışıyorduk. İlk defa birbacak gördük sanki. Sonradan anladığımız gibi onun bir bacağı yoktu ve yerine plastikten bir şey konulmuştu. O gün eve gidince uzun uzun düşündüğümü hatırlıyorum onun bu durumunu.
“Ateş gibi gözleri ve muhteşem bir enerjisi olan bu çocuk nasıl bu hale geldi. Allahım ben böyle olursam ne yaparım. Allahım ona yardım et… Ufacık yaşında sırtında taşıdığı yük bizleri katlıyordu. Bizler oyunlarla sağda solda boş şeylerle uğraşırken o … Allahım güç ver ona…”
Yanakları, bakışları hayat karşısında duruşu her şeyi ile bizden farklıydı. Sanki küçücük on iki seneye yetmiş senenin yükünü sığdırmış, sanki hayatı her tarafından yaşamış, süzgeçten geçmiş; geçirmişti. O ürkeklik ilk defa girdiği ortamın verdiği garipliktendi. Bunu sonraları anladık.
O olay yaşandıkdan bir ay sonra herkes bildiği tanıdığı sevdiği bir çocuk haline geldi. Sınıfta hepimizden iyiydi. O zamanlar bunu anlamam zor olsada şimdi şimdi görüyorum ki onu bizden farklı kılan yaşamın ona verdikleri idi. Orta okuldan bu yana görmemiştim onu. Şimdilerde büyük mevkilerde olduğunu duyuyorum ama bilmem ki hatırlar mı bizi? Dünya ne garip kardeşim ya “bizler keyif içinde başladık hayat o ise ne zorluklar yaşadı?” … bizler şimdi babamızın tayin ettiği işlerde uğraşırken o, hayatın ona yaşattıklarına aldırmadı ve çabası ile dimdik durdu. Bizim iki ayakla gidemediğimiz yerlere o tek ayakla gitti. Sanki bizim iki ayağımız onun kanatları vardı. Hep duymuşumdur sonraları “allah bir yerden alırsa diğer tarafdan mislini verir”. Şimdi bunu anlıyorum. Yılmadan azimle çalışan ve hayata karşı bunu eksiklik bilmeyip elinden geleni yapan o bizlere on onbeş gömlek üstün oldu. Başkasına sorsak ona yardım ettiler derler biz içini biliyoruz çok çalışırdı yahu… -E abi sonra.. -E si mi var kereta insanın yaptıkları belirler ne olduğunu. Bedenin koyduğu engeller değil. Bizim eksiklik sandığımız belkide avantajdır… Rüstem gittikten sonra uzunca düşündüm. Okuduğum gazete beni nerelere götürmüştü. Yıllar öncesinde yaşanan bir yere. Ne gariptir ki bu hayat denilen oyunda herkes şikayet edip durur ve acizlenir. Oysa o… Hiç şikayet etmedi. Bizler gibi korkup bir şeylere sığınmadı. Kendine güvendi. Bizim eksiklik sandığımız onun ruhunu güçlendirdi bizim korkumuz onun gerçeği oldu ve o nerde biz nerdeyiz? Gülümsüyorum bu garip duruma… Kendimizi tam saydık ama bir çok engelli dediğimiz yarım dediğimiz tamları aşamadık. Biz kendimizi tam sanmanın kuyusunda boğulurken onlar asıl engelin kafamızda olduğunu gösterdiler. Ruhlarını beden denilen prangadan kurtarıp aslolan hakikate doğru azimle çabaladılar. Kimler yok ki bu listede kimler.her biri ayrı bir yıldız oldu, her biri ayrı bir tam. Bizlerse kendini tam sanan yarımlar… Şimdi gülümsüyor ve şu melum soru ile soruyorum “ kim engelli yada yarım; kim tam? ”…


Ad: Engin
Soyadı: ÇAPKIN
Öz Geçmiş
Aslen Giresun’lu olup 1986 Bakırköy İstanbul’da doğdum. İlkokulu ve liseyi İstanbul Bağcılarda okudum. Üniversiteyi halen Yozgat’ta okumaktayım. Lise ikinci sınıftan beri amatörce şiir, hikaye ve deneme tarzında eser veriyorum.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst