- Katılım
- May 19, 2010
- Mesajlar
- 5,369
- Tepkime Puanı
- 23
- Puanları
- 38
Son dönemlerde sağlık uzmanlarının ve araştırmacılarının en fazla önem verdiği konular arasında belki de en önemli sırayı Kök Hücre çalışmaları almaktadır. Kök hücre çalışmaları, yabancı bilim adamları tarafından olduğu kadar Türk bilim adamları tarafından da araştırılmakta olan bir konudur. Öncelikle ülkemizdeki kök hücre çalışmalarını ele alarak dünya ile devam edeceğiz. Öncelikle kök hücre nedir ve işlevleri nelerdir sorusuna cevap vermek gerek;
Kök hücreler, insan vücudunda bulunan ve her türlü vücut hücresine dönüşebilen ana hücreler durumundadır. Gördüğü işleve değinecek olursak eğer Kök hücreler, vücudun neresinde bir hastalık yâda onarım ihtiyacı yaşanıyorsa o bölgeye giderek gereken hücre tipine dönüşür ve hastalıkları yâda hasarları onarmaya çalışırlar. Vücudun herhangi bir bölgesinde kırık söz konusu olduğunda kırılan bölgeye giderek kaynama işini sağlamaya yardımcı olur.
KÖK HÜCRE İLE TEDAVİ EDİLEBİLEN HASTALIKLAR
Kök hücre ile tedavisi sağlanan başlıca hastalıklara değinecek olursak bunlar arasında Perkinson, Diyabet, Omurilik zedelenmesi, çeşitli kanser türleri ve kalp hastalıkları yer almaktadır.
KÖK HÜCRELER NERELERDE BULUNUR
Kök hücreler genel olarak 4 alanda daha sık rastlanır. Bu alanları madde madde sıralayacak olursak;
1-) Yeni dünyaya gelen bir bebeğin kordon kanında
2-) Yine yeni doğmuş bebeklerin süt dişlerinde
3-) İnsanların kemik iliğinde
4-) İnsan vücudundaki uyarılmış çevresel kanda
Kök hücreleri bulmak kesinlikle mümkündür.
DÜNYADA KÖK HÜCRE ÇALIŞMALARI
Son zamanlarda en büyük gelişmelerden birisi olarak gösterilen klonlama nihayet Güney Kore’de gerçekleşti. İlk kez bir insan embriyosu klonlayarak bu embriyodan kök hücre elde eden Güney Kore bilim adamları, Alzheimer, Parkinson, Multiple Skleroz, felç , kan ve kanser gibi hastalıkların tedavisi için uzun zamandır beklenen o büyük adımı atmış bulunuyorlar. Amerika Birleşik Devleri’nde klonlama işlemi yasak durumdadır. Bu sebeple Amerikalı bilim adamları da çalışmalarını dünyanın farklı noktalarında sürdürmektedir. Güney Kore’de gerçekleştirilen araştırmalar ve çalışmalar doğrultusunda 242 adet insan yumurta hücresi üzerinde çalışmalar ve deneyler yapıldı. Bu alınan yumurtalardan sadece 30 embriyo klonlandı ve buda büyük bir gelişme olarak göze çarpıyor. Bu klonlanan 30 embriyodan sadece bir tanesinden kök hücre elde edilebildi. Bu klonlama çalışmasını ileri dereceye taşıyan Güney Kore’li Prof. Dr. Wuu Suk Hwang, Amerika Michigan Üniversitesinden gelen birçok bilim adamı ile çalışmalarını sürdürmektedir. Her ne kadar bu klonlama sistemi başarı ile gerçekleştirilmiş olsa da beraberinde birçok tartışmayı ve kafalarda soru işaretlerini beraberinde getirmiş bulunuyor.
TÜRKİYEDE KÖK HÜCRE ÇALIŞMALARI
Ülkemizde de Güney Kore ve Amerika gibi kök hücre çalışmalarına son derece büyük önem veriliyor ve bu durum ile bağlantılı olarak son derece ciddi çalışmalar yapılıyor. Klonlama konusu için henüz Türk bilim adamları çalışmalara başlamadılar. Kök hücre ile tedavi çalışmaları ise hemen hemen bütün büyük şehirlerde hız kazanmış bulunmakta. Bilim adamları özellikle büyük şehirleri seçiyorlar. Bunun sebebi daha çok imkân ve denek bulunması. Türk uzmanları da sürekli kök hücrenin çaresiz hastalıklara çare olacağını ve bu çalışmalardan eğer olumlu sonuç alınırsa dünya için bir devrim olacağını söylüyorlar.
Kök hücre çalışmalarının en derin olduğu ve sürekli çalışmalar yapılan Marmara Üniversitesi Tıp Bölümü Doktorları; kök hücre çalışmalarının hızla sürdüğünü ve en kısa sürede bir sonuca varmak istediklerini dile getiriyorlar.
En etkili kök hücreler olarak Embriyonik kök hücreler ismi göze çarpıyor. Ancak bu kök hücreyi elde etmek, her ne kadar tedavi amaçlı da olsa birçok ülkede yasak durumdadır. Ülkemizde henüz klonlama aşaması kullanılmadan kök hücre elde etmeye çalışılıyor. Genel olarak üniversite sağlık laboratuarları bu çalışmalar için kullanılıyor ve en fazla kaynak buralarda sağlanıyor. Türk bilim adamları, kök hücrenin sadece klonlama yolu ile ulaşılmayacağını ve klonlama yolu kullanmadan kök hücreye ulaşılabileceğini savunmaktalar. Çalışmalarını da bu doğrultuda yapmaktadırlar.
Umuyoruz ki ülkemiz ve tüm dünya için bir kurtuluş olacak kök hücre çalışmaları en kısa sürede olumlu yanıt verir. Böylelikle ölüm oranı en aza indirgenir ve hastalıkların tedavileri daha kolay bir hal alır.
Kök hücreler, insan vücudunda bulunan ve her türlü vücut hücresine dönüşebilen ana hücreler durumundadır. Gördüğü işleve değinecek olursak eğer Kök hücreler, vücudun neresinde bir hastalık yâda onarım ihtiyacı yaşanıyorsa o bölgeye giderek gereken hücre tipine dönüşür ve hastalıkları yâda hasarları onarmaya çalışırlar. Vücudun herhangi bir bölgesinde kırık söz konusu olduğunda kırılan bölgeye giderek kaynama işini sağlamaya yardımcı olur.
KÖK HÜCRE İLE TEDAVİ EDİLEBİLEN HASTALIKLAR
Kök hücre ile tedavisi sağlanan başlıca hastalıklara değinecek olursak bunlar arasında Perkinson, Diyabet, Omurilik zedelenmesi, çeşitli kanser türleri ve kalp hastalıkları yer almaktadır.
KÖK HÜCRELER NERELERDE BULUNUR
Kök hücreler genel olarak 4 alanda daha sık rastlanır. Bu alanları madde madde sıralayacak olursak;
1-) Yeni dünyaya gelen bir bebeğin kordon kanında
2-) Yine yeni doğmuş bebeklerin süt dişlerinde
3-) İnsanların kemik iliğinde
4-) İnsan vücudundaki uyarılmış çevresel kanda
Kök hücreleri bulmak kesinlikle mümkündür.
DÜNYADA KÖK HÜCRE ÇALIŞMALARI
Son zamanlarda en büyük gelişmelerden birisi olarak gösterilen klonlama nihayet Güney Kore’de gerçekleşti. İlk kez bir insan embriyosu klonlayarak bu embriyodan kök hücre elde eden Güney Kore bilim adamları, Alzheimer, Parkinson, Multiple Skleroz, felç , kan ve kanser gibi hastalıkların tedavisi için uzun zamandır beklenen o büyük adımı atmış bulunuyorlar. Amerika Birleşik Devleri’nde klonlama işlemi yasak durumdadır. Bu sebeple Amerikalı bilim adamları da çalışmalarını dünyanın farklı noktalarında sürdürmektedir. Güney Kore’de gerçekleştirilen araştırmalar ve çalışmalar doğrultusunda 242 adet insan yumurta hücresi üzerinde çalışmalar ve deneyler yapıldı. Bu alınan yumurtalardan sadece 30 embriyo klonlandı ve buda büyük bir gelişme olarak göze çarpıyor. Bu klonlanan 30 embriyodan sadece bir tanesinden kök hücre elde edilebildi. Bu klonlama çalışmasını ileri dereceye taşıyan Güney Kore’li Prof. Dr. Wuu Suk Hwang, Amerika Michigan Üniversitesinden gelen birçok bilim adamı ile çalışmalarını sürdürmektedir. Her ne kadar bu klonlama sistemi başarı ile gerçekleştirilmiş olsa da beraberinde birçok tartışmayı ve kafalarda soru işaretlerini beraberinde getirmiş bulunuyor.
TÜRKİYEDE KÖK HÜCRE ÇALIŞMALARI
Ülkemizde de Güney Kore ve Amerika gibi kök hücre çalışmalarına son derece büyük önem veriliyor ve bu durum ile bağlantılı olarak son derece ciddi çalışmalar yapılıyor. Klonlama konusu için henüz Türk bilim adamları çalışmalara başlamadılar. Kök hücre ile tedavi çalışmaları ise hemen hemen bütün büyük şehirlerde hız kazanmış bulunmakta. Bilim adamları özellikle büyük şehirleri seçiyorlar. Bunun sebebi daha çok imkân ve denek bulunması. Türk uzmanları da sürekli kök hücrenin çaresiz hastalıklara çare olacağını ve bu çalışmalardan eğer olumlu sonuç alınırsa dünya için bir devrim olacağını söylüyorlar.
Kök hücre çalışmalarının en derin olduğu ve sürekli çalışmalar yapılan Marmara Üniversitesi Tıp Bölümü Doktorları; kök hücre çalışmalarının hızla sürdüğünü ve en kısa sürede bir sonuca varmak istediklerini dile getiriyorlar.
En etkili kök hücreler olarak Embriyonik kök hücreler ismi göze çarpıyor. Ancak bu kök hücreyi elde etmek, her ne kadar tedavi amaçlı da olsa birçok ülkede yasak durumdadır. Ülkemizde henüz klonlama aşaması kullanılmadan kök hücre elde etmeye çalışılıyor. Genel olarak üniversite sağlık laboratuarları bu çalışmalar için kullanılıyor ve en fazla kaynak buralarda sağlanıyor. Türk bilim adamları, kök hücrenin sadece klonlama yolu ile ulaşılmayacağını ve klonlama yolu kullanmadan kök hücreye ulaşılabileceğini savunmaktalar. Çalışmalarını da bu doğrultuda yapmaktadırlar.
Umuyoruz ki ülkemiz ve tüm dünya için bir kurtuluş olacak kök hücre çalışmaları en kısa sürede olumlu yanıt verir. Böylelikle ölüm oranı en aza indirgenir ve hastalıkların tedavileri daha kolay bir hal alır.
