Selamlar,
Öncelikle çok büyük geçmiş olsun. Burası Türkiye ve bu ülkede vatandaşlar SGK nun yaptığı her türlü hatalı işlemden yine kendileri hatalıymış gibi işlem görüyorlar maalesef
konuyla yakından ilgilendiğim için buna benzer bir çok haberi okudum ve bir çok engelli yada engelsiz hiç farketmiyor emekli maaşlarının iptal edildiğini , üstelik o güne kadar ödenen emekli maaşlarının faizleriyle birlikte misli misli geri istendiğine şahit oldum.
Alacağına şahin, vereceğine serçe olan bu köhnemiş kurumlarla başa çıkmak zannedildiği kadar kolay değil. Aylarca sürecek olan hukuki davaya karşı çelik gibi sinirlere sahip olmak gerekiyor ve bir o kadar da güçlü ve kararlı. Bana soracak olursanız sonucu ne olursa olsun hakkınızı hukuki yoldan arayın ve bazen kazanılmış hakların iptaline karşı açılan davaları kazanan vatandaşlarda olabiliyor. Aşağıda bunlardan bir örnek belki kendinizi daha iyi hissetmenize sebep olur umudumla;
SGK emekli aylığını geri alabilir mi?
Habere göre; Tekirdağ SGK Müdürlüğü 3 yıl önce emekli olup, emekli aylığı bağlanan 64 yaşındaki bir vatandaşımıza emekli aylığının yanlış bağlandığı gerekçesiyle bir yazı göndererek ‘yanlışlıkla’ bağlanan yaşlılık (emekli) aylığının kesildiğini bildiriyordu. Ayrıca yanlışlıkla ödenen emekli aylığı ile muayene ve ilaç giderlerinden doğan 55 bin TL’yi de geri istiyordu.
Yine habere göre; söz konusu emekli aylığının kesilme nedeni: kurumca emekli aylığı bağlanan vatandaşımızın aslında prim ödeme gün sayısının eksik olduğu, buna karşın kurumun kendisine ‘sehven’ yani yanlışlıkla emekli aylığı bağlamasıydı.
Emekli aylığından başkaca bir geliri olmayan ve yalnız yaşayan 64 yaşındaki bir hanımın yaşadıklarını düşünebiliyorsunuzdur sanırım. Aslında bu tür örnekleri arttırmak da mümkün. Örneğin benim hatırladıklarımdan biri; 2012 yılında Bağ-Kur benzer bir hatayı gerekçe göstererek, 80 yaşında bir emeklinin aylığını kesip, faizi ile birlikte 80 bin TL civarında bir bedel talep etmişti.
Pekiyi ama acaba böyle bir şey hukuksal açıdan mümkün müdür? Yani siz kurum olarak, tamamen sizin iç hatalarınızdan kaynaklanan nedenlerle, yaşlı ve çalışma gücünü artık önemli ölçüde yitirmiş insanlara hatalı aylıklar bağlıyorsunuz ve bu aylıkları yıllarca ödeyip daha sonra “Pardon!” diyerek, üstelikte yasal faizlerle geri istiyorsunuz.
Aslında bu konuyu iki ayrı koşulda irdelemek gerekiyor. Birincisi: kurumun herhangi bir hatası olmaksızın sigortalının ‘hileli sigortalılık’ diye tabir edilen veya benzer yasal olmayan yöntemlerle emeklilik hak etmesidir. Bunu çok sık karşılaşılan bir örnekle somutlaştıracak olursak; aslında çalışmadığı halde kendisini bir işyerinden sigortalı olarak gösteren ve bu yöntemle emekli olan birinin bu durumu saptandığında bu kişilerin emeklilikleri iptal edilmektedir. Bu koşulda, kurumun haksız olarak emekli aylığı elde eden kişilerin aylıklarını kesip ödediği aylıkları faizi ile geri istemesi konusunda bir sorun yoktur.
Diğer koşul ise bundan tamamen farklıdır: bilindiği üzere; vatandaş emeklilik koşulları oluştuğunda kuruma emeklilik başvurusu yapmakta, dosyası incelenerek sonuca göre kendisine emekli aylığı bağlanmakta veya henüz koşullar yerine gelmediği gerekçesiyle başvurusu geri çevrilmektedir. Habere konu olan olayda ise; kurum vatandaşın dosyasını inceleyip başvurusunu prim ödeme gün sayısı dolmadığı gerekçesiyle geri çevirmesi gerekirken, dosyayı eksik inceleyerek vatandaşa emekli aylığı bağlamıştır. Burada vatandaşın hiçbir kusuru ve kötü niyeti söz konusu değildir. Hata tamamen kurumun görev kusurundan kaynaklanmaktadır.
Kendisinden kurumca yersiz bağlanan aylıkların geri istenildiği vatandaşımız konuyu yasal zemine taşıyacağını belirtmiş. Elbette, yapılması gerekende bu zaten. Ancak biz de benzer bir olayda verilmiş bir yüksek mahkeme kararı ile dava süreçlerine katkıda bulunmak isteriz. Şöyle ki; kurum, ‘Malullük’ aylığı almakta iken yeniden çalışmaya başlayan bir vatandaşımıza aylığını ödemeye devam etmiştir. Oysa, söz konusu kişi tamamen kayıt altında, yani SGK’ya çalıştığını bildirmek suretiyle ve sosyal güvenlik destekleme primi ödeyerek çalışma hayatını sürdürmektedir. Buna karşın, kurum daha sonra bu kişiye bildirimde bulunarak ödediği emekli aylığını kesmiş ve geçmişte ödediği aylıklarını da faiziyle geri talep ederek icra takibi başlatmıştır. Konu davalık olarak yasal husumete dönüşmüş, yerel mahkemenin kurum lehinde verdiği kararın ardından dava temyiz edilerek Yargıtay’a intikal etmiştir.
Yargıtay’ın verdiği karar bizim de düşüncelerimizi destekler niteliktedir. Çünkü; yüksek mahkeme, hatalı olanın kötü niyet taşımayan vatandaş değil, görevini eksik yapan kurum olduğu görüşünü belirtip, davanın kurum aleyhinde reddine karar vermiştir. Aşağıda karar özetini sunuyorum.
“Söz konusu yanlışlığın; özlük dosyası elinde bulunan kurumun gerekli dikkat ve özeni göstermemesinden kaynaklandığı ve davalıya bu nedenle yersiz aylık ödendiği anlaşılmış olması karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken. Mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu istemin kabulü yönünde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır” (*)
(*) T. C. YARGITAY Onuncu Hukuk Dairesi E. 2011 / 1923 K. 2011 / 4302