Yargı ‘kontör engelini’ kaldırdı

F

Fırtına

Guest
727194137654.jpg



Büyükşehir Belediyesi'nin engelli vatandaşların toplu ulaşım araçlarındaki 'sınırsız' binişini kaldırıp 750 kontörlük sınırlama getirdiği uygulama mahkeme tarafından iptal edildi.


Yeni Asır’dan Şafak İnce’nin haberine göre İzmir 3. İdare Mahkemesi kararında uygulama için, "Sınırlandırma kanuna ve hukuka aykırı" denirken başka bir engelli vatandaşın İzmir 2. İdare Mahkemesi'ne 'uygulamanın iptali' istemiyle açtığı dava ise belediyenin lehine sonuçlandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, aynı konuyla ilgili açılan bir başka davanın kararında 2. İdare Mahkemesi'nin belediye lehine karar verdiğini belirterek, her iki kararı hukukçularla değerlendirip yol haritasını belirleyeceklerini söyledi.

YILLIK 750 KONTÖR

İzmir Büyükşehir Belediyesi, engelli yılı ilan ettiği 2010'da toplu ulaşımda engelli kartlarına sınırlama getirdi ve yeni düzenlemeyle kontörlü sisteme geçildi. Buna göre daha önce sınırsız olan engelli kartlarına yıllık 750 kontör yüklendi. Buna bir çok engelli kuruluşu tepki gösterdi. Konu Büyükşehir meclisinde de tartışmalare neden olurken AK Parti Grubu uygulamaya karşı çıktı.

İstanbul'da uzun yıllar engelli vatandaşlara yönelik bir internet sitesinin yöneticiliğini yapan ve daha sonra İzmir'e yerleşen doğuştan kalça çıkığına bağlı yüzde 45 oranında engelli Oya Tekin (40), uygulamanın yasal olmadığı gerekçesiyle avukatı Seher Delibayır aracılığıyla İzmir 3. İdare Mahkemesi'ne başvurdu. Başvuruda, Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartları'nda ilgili maddeleri gerekçe gösteren Oya Tekin, 4736 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile engellilere yönelik sınırlama getirilemeyeceğini öne sürdü.

BÜYÜKŞEHİR'DEN İTİRAZ

Belediye ise uygulamada genelin yararının korunduğunu savundu. İzmir 3. İdare Mahkemesi, ilk olarak yürütmeyi durdurma kararı verdi. Büyükşehir, Bölge İdare Mahkemesi'nde bu karara itiraz etti. Gerekçe olarak da Ulaşım Kartları Yönetmeliği'ni gösterdi. Mahkeme, yönetmeliğin 9. maddesinin 3. bendinde yer alan, "Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME), engelli kartlarının kullanım bedelini belirler" ifadesine dayanarak yürütmeyi durdurma kararını kaldırdı. Böylece 750 kontörlük engelli kartı uygulaması devam etti.

Davayı esastan gören İzmir 3. İdare Mahkemesi ise geçtiğimiz Kasım ayındaki duruşmada tarafları dinledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi, itirazdaki gerekçesini gündeme getirerek davanın reddedilmesini talep etti. 30 dakika süren duruşmada Oya Tekin ise 750 kontör uygulamasına yönelik ücretsiz veya indirimli tarifeden yararlanacak kişi ve kurumların tesbitinde UKOME'nin yetkisi olmadığını tekrarladı. Bu yetkinin 4736 sayılı (Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında) kanunla Bakanlar Kurulu'nda olduğunu söyledi. Tekin ayrıca aynı kanunun, ücretsiz veya indirimli tarife uygulamalarına son verdiğini ancak engellilerin bu kanundan muaf tutulduğunu da belirtti.

İPTAL EDİLDİ

Duruşmanın sona ermesinden sonra mahkeme heyeti uygulamanın kanuna ve hukuka aykırı olduğunu belirterek dava konusu işlemi iptal etti. Karar ise geçtiğimiz perşembe günü davayı açan Oya Tekin'e ulaştı. Kararda, Bakanlar Kurulu'nun engellilerin biniş hakkına sınırlama getirdiği yönünde hükme yer vermediğine dikkat çekilerek, "UKOME kararı ile engellilere ücretsiz olarak bir yılda 750 biniş hakkı ve 90 dakika içerisinde sınırsız aktarma hakkı getirilmişse de bu hak kapsamındaki bir engellinin toplu taşıma araçlarına 750 biniş hakkından sonraki kullanımında normal biniş ücreti vereceği, neticede 750 biniş hakkının aşılması durumunda engellilerin ücretsiz veya indirimli bir tarifeden yararlanamayacağı, böyle bir sınırlamanın da kanun ve hukuka aykırı olduğu" belirtildi.

İzmir 3. İdare Mahkemesi'nin verdiği iptal kararının ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi temyiz için Danıştay'a başvuracak. İzmir Barosu avukatlarından Özcan Türkoğlu, idare mahkemelerinin kararlarına karşı Danıştay'dan yürütmeyi durdurma kararı talep edilebileceğini ancak bu karar verilinceye kadar 30 gün süre içinde yürürlükteki uygulamanın iptal edilmesi gerektiğini söyledi.

"Yol haritası belirlenecek"

Oya Tekin'in açtığı dava üzerine İzmir 3. İdare Mahkemesi uygulamayı iptal ederken, bir süre önce aynı konuyla ilgili dava açılan İzmir 2. İdare Mahkemesi, kontör sınırlaması getiren Büyükşehir Belediyesi'ni haklı buldu. 20 Mayıs 2010 tarihli kararla, düzenlemenin mevcut haliyle devamının iddia edilen sorunlara neden olmayacağına hükmedildi. Belediye yetkilileri hukukçularla birlikte bundan sonra uygulamanın ne yönde olacağı konusunda yol haritası belirleyeceklerini söyledi.

"Ulaşım özgürlüğü istiyoruz"

Davayı açan Oya Tekin, "Bu 750 kontör meselesi değil. Engelli insanlar zaten sınırlı bir yaşam sürdürüyor. Bir de onların ulaşım haklarının sınırlandırılması bizlere ayrı bir darbe vuruyor. Biz bu sınırlandırmaya karşıyız. Biz kontör sayısının artırılmasını değil, eskisi gibi sınırsız bir şekilde ulaşım özgürlüğünü kullanmak istiyoruz" dedi.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Kentkartlar’da 750 Kontör Sınırlaması Durduruldu

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin, toplu taşıma için engellilere verilen Kentkartlar’da 750 kontör sınırlaması mahkeme tarafından durduruldu. Kararın sadece İzmir değil, benzer uygulamalarla engellileri mağdur eden Türkiye genelindeki bütün kurumlar için bağlayıcı olduğu belirtildi.

Büyükşehir Belediyesi, 1 Mart 2010 tarihli Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) kararıyla engellilerin toplu ulaşım kartlarıyla ilgili yeni bir düzenleme yaptı. Bunu göre kartlarda daha önceden sınırsız olan ulaşım hizmeti 750 kontörle sınırlandırılmış, ortalama günde bir gidiş ve bir dönüş hakkıyla 90 dakika içinde sınırsız aktarma hizmeti verdi. Oya Tekin isimli vatandaş, bu kararın hukuka aykırı ve mağduriyet doğurucu nitelikte olduğunu, önceki uygulamaya göre kısıtlamaya gidildiğini ileri sürerek İzmir 3. İdare Mahkemesi'nde 11 Mart 2010 tarihinde, Av. Seher Delibayır aracılığıyla yürütmeyi durdurma ve iptal davası açtı. Mahkeme, davacı Tekin'in taleplerini haklı bularak, 18 Mayıs 2010 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ise bir üst mahkeme olan Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz ederek bu kararı kaldırttı. 3. İdare Mahkemesi, devam eden dava sonunda engellilerin lehine karar vererek, kontör sınırlamasını iptal etti. Şu anda da belediye, 1 aylık süre içinde Danıştay'a itiraz hazırlığı yapıyor.

Davayı açma amaçlarının, 750 kontörün yetip yetmeyeceği meselesi olmadığının altını çizen Oya Tekin, şunları söyledi: "Engellinin erişim hakkına yapılan bir kısıtlama olduğunun, engellinin neden ulaşımda sınırsız ve ücretsiz binmesi gerektiğinin anlaşılmasını istedik. Bu davayı, oluşturacağı emsal adına önemli buluyoruz. Ülkemizde mimari engelleri tamamlanmamış, rampa, asansör, yönlendirici yer döşemeleri, uyarıcı zemin dokuları, ses sistemleri gibi daha sayısız erişim engeline yol açan şartlar tam kalkmadan bir de üzerine ulaşım sınırlaması getirilmesi, engellileri toplum hayatından uzaklaştırmaktan başka bir şey değildir."
 
F

Fırtına

Guest
İzmir'de Engelli Ulaşım Kartlarına Sınırlama Getirilmesi..

İzmir 3. Bölge İdare Mahkemesi, toplu ulaşım araçlarında ücretsiz ulaşım sağlayan engelli kartlarının yıllık 750 kontörle sınırlanması uygulamasının iptaline karar verdi.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, doğuştan yüzde 45 engelli olan Oya Tekin, 11 Mart 2010 tarihinde İzmir Büyükşehir Belediyesi aleyhine, avukatı Seher Delibayır aracılığıyla, özürlü kartlarına 1 Şubat 2010 tarihinde belediye tarafından getirilmiş olan 750 biniş hakkı yüklenmesi ve 90 dakika içerisinde sınırsız aktarma hakkı verilmesine ilişkin kararın hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle, yürütmenin durdurulması ve kararın iptali için İzmir 3. İdare Mahkemesine dava açtı.

İzmir 3. Bölge İdare Mahkemesi, 18 Mayıs 2010 tarihinde, talebi haklı bularak, yürütmeyi durdurma kararı verdi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi de yürütmeyi durdurma işlemini kaldırtmak için itiraz etti ve 750 kontör uygulaması sürdürüldü.

Bu süreçte davayı esastan gören İzmir 3. İdare Mahkemesi, 4 Kasım 2010 tarihli duruşmada tarafları tekrar dinledi. Mahkeme, uygulamanın kanuna ve hukuka aykırı olduğuna kanaat getirerek, davaya konu işlemin iptalini kararlaştırdı.

Karar, davacı Oya Tekin'e tebliğ edildi.

Konuya ilişkin AA muhabirine açıklama yapan Tekin, karardan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

İzmir 3. İdare Mahkemesinin verdiği iptal kararının ardından İzmir Büyükşehir Belediyesinin temyiz için 30 gün içerisinde Danıştaya başvurma hakkı olduğunu kaydeden Tekin, "Ama bu süre içinde karar eski şekliyle uygulanmak zorunda" dedi.

-ENGELLİLER YILLARDIR AYRIMCILIKLA KARŞI KARŞIYA-

Oya Tekin, bu davayı açarken en büyük dayanaklarının 4736 Sayılı Yasa olduğunu, bu yasa gereği özürlülerin şehir içi toplu ulaşım araçlarından ücretsiz olarak yararlanabildiğini ve herhangi bir sınırlandırılmaya tabi tutulmadığını hatırlattı.

İzmir Büyükşehir Belediyesinin, UKOME yönetmeliğine dayanarak böyle bir karar aldıklarını ileri sürdüğünü ifade eden Tekin, Bakanlar Kurulu kararıyla 4736 Sayılı Yasa kapsamında engellilerin ulaşım hizmetlerinden muaf tutulduğunu, Özürlüler Kanunu ile de koruma altına alındığını belirtti. Tekin, "Bakanlar Kurulunun aldığı karara aykırı yönetmelikler ve düzenlemeler geçerli değildir" diye konuştu.

Tekin, UKOME kararlarının hiçbir yasal dayanağı olmadığını vurgulayarak, UKOME yönetmeliğinde özürlülerin ücretlendirmesine ilişkin bir madde bulunmadığını savundu.

Davanın, her ne kadar İzmir'de açılmış olan bir dava olsa da Türkiye genelindeki engellileri bağladığını ifade eden Tekin, engellilerin yıllardır dolaylı ya da doğrudan ayrımcılıkla karşı karşıya geldiğini dile getirdi.


haber3
 
F

Fırtına

Guest
Davanın, her ne kadar İzmir'de açılmış olan bir dava olsa da Türkiye genelindeki engellileri bağladığını ifade eden Tekin, engellilerin yıllardır dolaylı ya da doğrudan ayrımcılıkla karşı karşıya geldiğini dile getirdi.

ismen tanıdığım Oya Tekin arkadaşımı biz engelliler adına (..ki, bu dava, hepimizi ilgilendiren bir dava..) açmış olduğu davayı kazandığı için tebrik ediyorum.. ve kendisine tüm engelli arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum..
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
İzmir ESHOT’tan Çelişkili Açıklama

İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde ESHOT Genel Müdürlüğü, Metro A.Ş., İzdeniz A.Ş., İzulaş A.Ş. tarafından işletilmekte olan tüm toplu taşıma araçlarında kullanılmakta olan özürlü kartlarına ve refakatçi kartlarına 01.02.2010 tarihinden itibaren, 750 biniş hakkı yüklenmesi ve 90 dakika içinde sınırsız aktarma hakkı verilmesine ilişkin İzmir Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nin 28.01.2010 günü ve 2010/26 no.lu kararı ile ilgili olarak;

İzmir 2. İdare Mahkemesi’nin 2010/361 Esas ve 2010/1471 No.lu Kararı ile; İdare’nin kamu hizmetinin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak Yönetmelikte tanınan yetki uyarınca özürlü kartlarına 01.02.2010 tarihinden itibaren, yıllık 750 biniş hakkı yüklenmesi ve 90 dakika içerisinde sınırsız aktarma hakkı verilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin 2010/358 Esas ve 2010/1481 no.lu kararı ile; aynı konu ile ilgili olarak dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Bu durumda Mahkeme kararının gereğinin yerine getirilmesi bağlamında;

-2010 yılı için 750 kullanım hakkı dolan kart sahiplerinin kartlarına yeniden yükleme yapılacaktır. Ancak bu kartlar 01.03.2011 tarihine kadar geçerli olacaktır. Bu kart sahiplerinin 2011 yılı için Ulaşım Kartları Şube Müdürlüğünde vize işlemi yaptırmaları gerekmektedir.

-UKOME’nin 30.12.2010 tarih ve 342(2010/23 toplantı) olağanüstü toplantısında alınan 2010/359 no.lu kararında; 2011 yılı için (01.03.2012 yılına kadar ki süreyi kapsayan) “Özürlü kartlarına yıllık 750 biniş hakkı yüklenmesi ve 90 dakika içerisinde sınırsız aktarma hakkı verilmesi” belirlenmiş olup, bu karar uyarınca vize yapılması işlemlerine 01.02.2011 tarihinden itibaren başlanılacaktır.

-2010 yılı için vize yapılan kartların geçerliliği 01.03.2011 tarihinde sona erecektir.

ESHOT

GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
 
F

Fırtına

Guest
Mart ayına kadar engelli kartlarına ücretsiz ek kontör yapılacak

İzmir Büyükşehir Belediyesi, yargı kararı uyarınca Mart ayına kadar geçerli olmak kaydıyla 750 kontörü biten engelli vatandaşların kartlarına ücretsiz kontör yüklemesi yapılacağını açıkladı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir 3. İdare Mahkemesi'nin engellilerin toplu ulaşım araçlarındaki "sınırsız" binişini kaldırıp 750 kontör hak tanınmasını öngören Büyükşehir Ulaşım Koordinasyon Merkezi'nin (UKOME) 2010 yılı Ocak ayında aldığı ve geçerlilik süresi 1 yıl olan kararını iptal etmesiyle ilgili dün bir açıklama yaptı.

Belediye yetkilileri, yargı kararına uymak için Mart ayına kadar geçerli olmak kaydıyla 750 kontörü biten engelli vatandaşların kartlarına ücretsiz kontör yüklemesi yapılacağını açıkladı.

Ancak, belediye, engelliler için uygulamanın tamamen iptal edilmesi ve engellilere eskiden olduğu gibi sınırsız biniş hakkı verilmesi yönündeki beklentilerini de boşa çıkardı. Belediye yetkilileri, 750 kontör uygulamasının devamına yönelik Aralık 2010 tarihinde yeni bir UKOME kararı alındığını açıkladı. Belediye yetkilileri alınan yeni UKOME kararının mahkemenin uygulamanın iptaline ilişkin aldığı kararla ilgisi olmadığına dikkat çekerek, "Mahkeme 2010 yılı için iptal kararı verdi. Her yıl Aralık ayında yeni bir UKOME kararı ile bu uygulamanın yürürlük süresi uzatılıyor" dedi.
 
F

Fırtına

Guest
Engelliler artık Türk Yargısı sayesinde kırılmaktan korkmuyor?

Konu; İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne 11.03.2010 tarihinde avukatım Seher Delibayır aracılığı ile Özürlü Kartlarına 01.02.2010 tarihinde belediye tarafından getirilmiş olan, 750 biniş hakkı yüklenmesi ve 90 dakika içerisinde sınırsız aktarma hakkı verilmesine ilişkin kararın hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptali için açmış olduğumuz davayla ilgili İzmir 3. idare mahkemesinin aldığı işlemin iptaline yönelik kararı basın aracılığı ile kamuoyunu duyurmak..

Hatırlanacağı üzere, Engellilerin toplu ulaşım kartlarıyla ilgili İzmir Büyükşehir Belediyesi 01.03.2010 tarihinde UKOME (Ulaşım Koordinasyon Merkezi) kararı ile yeni bir düzenleme yapmıştı. Bu düzenleme ile engellilerin ulaşım kartlarında daha önceden sınırsız olan ulaşım hizmeti 750 kontör uygulaması ile sınırlandırılmış, yani bir gidiş bir dönüş hakkı ve 90 dakika sınırsız aktarma hizmeti vermişti.

Ben de Belediye’nin almış olduğu bu kararının hukuka aykırı ve mağduriyet doğurucu nitelikte olduğu önceki uygulamaya göre kısıtlamaya gidildiğini ileri sürerek İzmir 3. idare mahkemesine 11.03. 2010 tarihinde Avukatım Seher Delibayır aracılığı ile yürütmeyi durdurma ve iptal istemiyle dava açmıştım.

Yine hatırlanacağı üzere 18.05.2010 tarihinde İzmir 3. Bölge İdare Mahkemesi talebimizi haklı bularak hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle yürütmeyi durdurma kararı vermişti.

Alınan bu kararla İzmir Büyükşehir Belediyesi bir üst mahkemeye yürütmeyi durdurma işlemini kaldırtmak için itiraz etmiş ve kaldırtmıştı. Ancak mahkeme devam etmekteydi.

İzmir 3. İdare Mahkemesine açmış olduğumuz bu dava yine İzmir 3. İdare Mahkemesinin vermiş olduğu kararla lehimizde sonuçlanmıştır. Yüksek mahkeme heyeti açmış olduğumuz davada gerekçelerimizi haklı bularak dava konusu işlemin Kanuna ve hukuka aykırı bularak iptaline karar vermiştir.

Bugün bu mahkemenin sonucuyla ilgili İzmir 3. İdare Mahkemesinin bize tebliğ edilmiş sonucunu sizlerle paylaşıp kamuoyunu bilgilendirmek istiyoruz.

Biz bu davayı açarken en büyük dayanağımız 4736 sayılı yasa idi. Çünkü bu yasa gereği özürlüler şehir içi toplu ulaşım araçlarından ücretsiz olarak yararlanabilmekte ve herhangi bir sınırlandırılmaya tabii tutulmamaktaydı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi UKOME (Ulaşım Koordinasyon Merkezi) yönetmeliğine dayanarak böyle bir karar aldıklarını ileri sürmekteydiler.

Oysaki 2002/3654 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla 4736 sayılı Kanunun kapsamında engelliler ulaşım hizmetlerinde muaf tutulmuştur. 5378 sayılı Kanunla (Özürlüler Kanunu) ile de koruma altına alınmıştır. Bakanlar kurulunun almış olduğu bu karar doğrultusunda yönetmeliklerle alınmış olan düzenlemeler ya da kararlar geçerli değildir.

Dolayısıyla yasalaşan bu kanun kapsamıyla muaf olarak görülen özürlüler sınırlandırılması, kısıtlanmasını öngören UKOME kararlarının hiçbir yasal dayanağı yoktur.

Diğer yandan İçişleri Bakanlığı Büyükşehir Koordinasyon Merkezleri Yönetmeliğinde UKOME’nin görev ve yetkilerini tanımlarken engellilere yönelik hiçbir maddesinde özürlüleri ücretlendirmesine ilişkin bir madde de yoktur.

Bu yönetmeliğe göre UKOME’nin engellilerle ilgili izin verilen otoparklar ile karayolu üzerindeki park yerlerinde özürlüler için işaretlerle belirlenmiş bölümler ayrılmasını sağlamaktan başka, engellilerle ilgili karar verme yetkisi yoktur.

Milletlerarası Engelli Hakları sözleşmesine göre de eksiksiz olarak yaşama katılmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır der..

Tüm bu nedenlerle de görüldüğü gibi Belediye yapmış olduğu uygulamayla engellilerin hayatını zorlaştırmaya katkı sağlamaktan başka bir şey yapmamıştır almış olduğu bu kararla..

Davanın önemini bir kez daha anlatırsak bu dava her ne kadar İzmir’de açılmış olan bir dava olsa da tüm Türkiye genelinde ki engellileri bağlamaktadır.

Engelliler yıllardır, dolaylı ya da doğrudan ayrımcılıkla karşı karşıya gelmektedir.

Ayrımcılık, erişilebilirliği engelleme, sosyal yaşama katılımını engelleme sağlığını riske atma, daha birçok konuda yapılmaktadır..

Uluslararası sözleşmelerde, bildirgelerde, anayasalarda, yasalarda ne kadar aksine hükümler bulunsa da engelliler; şu veya bu biçimde görmezden gelinen, dolayısıyla hesaba katılmayan bir kesim olarak ötekileştirilmişlerdir.

Yaşanan tüm ayrımcılıklara karşı hukuksal girişimlerde de bulunsalar henüz Türkiye’de çok yeni gelişmekte olan engelli hukuku karşısında kendilerini yeterince anlatamamaktadırlar. Bu yüzden de davayı kaybetmek bir engelli için kırılmaktır. Kaybettiklerinde çok kırılıyorlar çünkü bir kez daha kendilerini ifade edememiş, anlatamamış oluyorlar, bir kez daha haksızlığa uğramış, reddedilmiş oluyorlar.

Ret edilme korkusunun ne demek olduğunu hepimiz biliriz. İşte bu Ret edilme korkusuyla da Anayasayla güvence altına alınmış olan ayrımcılığa karşı bile dava açmaktan geri durmaktadırlar. Yani dava açmaktan değil kırılmaktan korkuyorlar.

İşte bu dava engelliler açısından bu yüzden önemlidir. İzmir 3. İdare Mahkemesi heyetinin vermiş olduğu bu kararla kendilerini yalnız hissetmeyeceklerdir. Her şeyden önce hukuka olan inançları güçlenecek, kendilerini anlayan, anlatabildikleri, anlatabilecekleri tek sistemin hukuk sistemi olacağına olan inançları güçlenecek, pekişecektir.

Zira biz bu davayı açarken tek güvencim, güvencimiz olan hukuk sistemi beni yanıltmadı.

Biz bu davayı açarken meselemiz 750 konturun yetip yetmeyeceği meselesi değildi. Asıl meselesinin engellinin erişim hakkına yapılan bir kısıtlama olduğunun engellinin neden ulaşımda sınırsız ve ücretsiz binmesi gerektiğinin anlaşılmasını sağlamaktı. İşte yüksek yargımız bu nokta da bizleri çok iyi anladı ve hukuksal açıdan da bir ihlal olduğu kanaatine vararak engelliler lehine kararını verdi. Bu yüzden basın yoluyla Yüksek mahkemeye sonsuz teşekkürlerimizi sunuyor bu davanın birçok konuya oluşturacağı emsal adına önemli buluyoruz ve önemli olduğunun anlaşılmasını istiyoruz.

Biz bu davayı açarken pilot olmayı hedeflemedik, ortada olan mağduriyetin doğuracağı hasarların bilinciyle açtık bu davayı. Kaybetme riskini göze alarak açtım bu davayı. Bir kez daha engelliyi anlatamama riskini göze alarak açtım, açtık bu davayı. Çünkü biliyordum, biliyorduk galiptir bu yolda mağlup. Biz bunu kaybetsek dahi en azından bu konuyu tartışmaya açarak bir sonraki açılacak olan davanın kazanılmasının önünü açacaktım, açacaktık.

İşte bu yüzden diyorum galiptir bu yolda mağlup..

Ama biz mağlup olmadan galip olduk. Çünkü kendimizi, engelliyi, mağduriyetini anlayacak birilerini bulduk karşımızda. Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi yoktur. Ama bizi dinleyen yüksek yargımız vardı ve bizde anlattık. Ve anlaşıldık.

Bu davada anlaşılması gereken en önemli şey şudur; Neden engelliler ücretsiz ve sınırsız olarak ulaşımdan yararlanmalıdır?

Gelişmiş ülkelerde 1990 yılında başlayan başta Amerika’da ADAF ve İngiltere’de DAN olmak üzere başlamış olan sakat hareketleriyle kabul edilmiş Engelli hakları, Engelli Hakları Sözleşmeleriyle de sakatlar güvence altına alınmış sosyal hayata katılımlarının önündeki tüm engellerin kaldırılması tam katılımın sağlanması istenmiştir. Tam ve etkin katılımındaki istemin nedeni ise görünülebilirlikleridir.

Çünkü özürlüler görünmedikleri, göz önüne çıkmadıkları için toplumun hemen her katmanında dikkatlerden kaçmakta, gündemlerden dışarıda kalmaktadırlar.

Toplumda özürlülük yoksullukla, cahillikle ilintili olarak görülüyor, gösteriliyor. Yani bu vatandaşların da benim gibi hakları vardır, benim gibi ihtiyaçları vardır, biçiminde değil de acıma hisleri ile engelliye bakmaktadırlar. Oysaki ona acıyarak bakmak yerine onun da ihtiyaçları olduğu düşünülmelidir. Çünkü acımak hiçbir problemi çözmüyor. Bu yüzden engellinin toplumla ve toplumun da engelli ile bağının çok iyi kurulması gerekmektedir. Bunun içinde engellinin mümkün olduğu kadar halkın içinde, gözler önünde olması şarttır.

Özür kişinin kendisinden değil toplumun kişiye yaşattığı engeller sonucu oluşur. Çevresel düzenlemeler yeterince gerçekleştiğinde sakatlarında diğerleri gibi sosyal yaşamdan faydalanabileceği ortamlar oluşacaktır. Başka bir değişle engellenmemiş olacaktır.

Sadece ortalama insan düşünülerek yapılan düzenlemelerin değişmesi gerekmektedir.

Ülkemizde mimari engelleri tamamlanmamış, rampa asansör, yönlendirici yer döşemeleri, uyarıcı zemin dokuları, ses sistemleri gibi daha sayısız erişim engeline neden olan koşullar tam kalkmadan bir de üzerine ulaşım sınırlaması getirilmesi engellileri hayattan uzaklaştırmaktan başka bir şey değildir.

1990’lı yıllarda sokaklarda engelli göremediğimizi hatırlarsak ulaşımdaki sınırsızlığın engelliler için ne anlam taşıdığı daha iyi anlaşılır.

Engelliler zaten sakat bedenlerinde oluşan kısıtlamayla özgürlüğü fiziksel anlamda sınırlıyken kendini bir kez daha sınırlayan sistemlerle iç dünyasına gömülerek gözden uzaklaşacaktır. Ki yapılan uygulamanın işlediği sürede engellilerin nasıl gözden kaybolduğu ortadadır.

Ortopedik özürlü bir birey bırakın bir durak yürümeyi elli metre bile yürürken zorlanmaktadır. Bunun içinde otobüse binmek zorundadır tek durak için bile olsa. Kendini güvende hissetmesinin yürürken yaşayabileceği zorlukların ya da tehlikelerden korunmanın en güvenli yoludur çünkü otobüse binmek. Bu düşünülmeden daha doğrusu engelli ne hisseder ne yaşar düşünülmeden bir karar alınmıştır sana 750 biniş hakkı veriyorum ve 90 dakika da sınırsız ulaşım denmiştir.

Sağlıklı bir birey bile 90 dakika koşturmasında birçok tehlike ile karşı karşıya iken engelli bir bireyin yaşayacağı tehlikeleri düşünün..

Otobüse yetişmek için koşan bir engelli düştüğünde protezine gelebilecek hasarı belediye mi karşılayacaktır?

Ya da örneğin ben her ne şekilde düşersem, düşeyim bir daha yürüyememe riskiyle karşı karşıyayken bu uygulamanın koşturmasında düştüğüm takdir de belediye benim için ne tür bir mucizeyi bu meclis kararı dosyasında koruma altına almıştır?

Görme engelli bir arkadaşımız 90 dakika koşturmasında hangi yöne savrulacağını kestirmek için belediyeden ne tür bir yardım alabilecektir?

Epilepsi nöbeti geçiren bir birey bu koşturma stresiyle nöbeti tetiklendiğinde hangi ilk yardımla belediye nöbetlerini güvence altına alacaktır?

Ya da tekerlekli sandalye ile ulaşımdan yararlanan kaç tane 90 dakika otobüsü vardır belediyenin?

Zaten her alanda korkularla yaşayan engelliler bir de böyle bir korkunun içine hapis edilerek sindirilmeye çalışılmaktadır, çalışılmıştır.

Bugün verilen kontörların çoğu harcanmamıştır engelliler tarafından bunun asıl nedeni işte bahsettiğim bu korkulardır. Kaldı ki engellinin günde ne kadar otobüse bindiği değil bilinçaltında yaşayacağı korkulara sebebiyet vermemek bu korkulardan arınmasını sağlamak gereklidir.

Söylenecek çok şey olmakla beraber bu davadaki tek ve önemli gerçek şudur. Belediye bu kararı alırken durumun ciddiyetini tam araştırmadan almıştır. Sakatların özgürleşmesine yönelik politika geliştirmek yerine onları yok sayarak zaten kısıtlı olan yaşam koşullarına bir kısıtlama daha getirerek onları hayatın içinden dışlama yoluna gitmiştir. Bir anlamda empati kurmamıştır.

Bugün sağlam bireylere 24 saatlik bir süre için sakat olsaydınız neler yapardınız diye bir soru sorulmuş olsaydı hiçbir sağlam birey bu soruya cevap veremezdi. Oysaki soru ters çevrilip sakatlara sorulmuş olsaydı 24 saate sığmayacak sağlam olma hayallerini anlatırlardı. Çünkü sakat olmak bir tercih değildir ama sağlam olmak bir tercihtir. Yani sakatlar istedikleri için sakat olmamışlardır doğanın öngörüsüyle bu yaşam koşuluyla yaşamak zorunda kalmışlardır.

Ama insan gibi yaşamak herkes gibi yaşamak bir tercihtir ve her insan gibi onlarında hakkıdır.

Tüm bu hukuksal ve sosyal nedenlerden açtığım dava insanca yaşama mücadelesinde ötekileştirilmeye bir başkaldırıştı..

“Engelliler üzerinden siyasi emelleriniz için ellerinizi çekiniz, onların insanca yaşama hakkını gasp etmeyiniz, toplumla aralarına kendi siyasi ve ticari emelleriniz için uçurumlar koymayınız” demenin yasal mücadelesiydi bu dava..

Bir engelli olarak hiçbir derneğe bağlı olmadan bireysel hak mücadelesi yapılabilineceğinin bir örneği olsun istemiştim bu davayı açarken..

Yine bu dava sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi değil tüm bu tarz uygulamaları uygulayan belediyelere de örnek teşkil edecek bir dava olması adına açmıştım bu davayı..

İşte biz başından beri bu davada bunları anlatmak istedik ve yüce Türk adaletine bunu anlatmayı başardık.

Zayıf ama haklı olanların en güçlü olmaları adliyemizin en belirgin özelliği ve ülküsüdür diyen İzmir adliyesi bunu almış olduğu bu olumlu kararla bir kez daha ispatladı ve engellileri kırılma korkusundan, ret edilme korkusundan kurtardı.

Tekrar yüksek mahkeme heyetine teşekkür ediyor almış oldukları bu kararla engellilerin hayata katılımlarında ki bir engelin daha kalmasında ki katkının önemini herkes tarafından iyi anlaşılmasını diliyorum, diliyoruz.

Tüm kamuoyuna bu dava ile ilgili bilgilendirmeği basın aracılığı ile bildirir, ilgilerinize sunarım.

Oya Tekin

30.01.2011
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
İzmir'de Belediye Hangi Kararı Uygulanacak

Bir mahkeme, Büyükşehir’in özürlü kartlarına 750 biniş yüklenmesi ve 90 dakika sınırsız aktarmayı hukuka uygun buldu, diğeri sınırsız binişleri kaldırıp 750 kontörlük sınırlama getirilmesini ise iptal etti.





İzmir 2. İdare Mahkemesi; tüm toplu taşıma araçlarında kullanılan özürlü ve refakatçi kartlarına 750 biniş hakkı yüklenmesi ve 90 dakika sınırsız aktarma hakkı verilmesine ilişkin kararla ilgili işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verdi. Bu durumda; 2010’da 750 kullanım hakkı dolan kart sahiplerinin kartlarına yeniden yükleme yapılacak. Ancak bu kartlar 01.03. 2011’e kadar geçerli olacak. Bu kart sahiplerinin 2011 yılı için Ulaşım Kartları Şube Müdürlüğü’nde vize işlemi yaptırmaları gerekiyor.

UKOME’nin kararında; “Özürlü kartlarına yıllık 750 biniş hakkı yüklenmesi ve 90 dakika sınırsız aktarma hakkı verilmesi” kararlaştırılmıştı. Bu karar uyarınca vize işlemlerine 01.02.2011’ den itibaren başlanacak.

“Hukuka aykırıdır”

Öte yandan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, engelli vatandaşların toplu ulaşım araçlarındaki “sınırsız” binişini kaldırıp 750 kontörlük sınırlama getirdiği uygulamasını 3. İdare Mahkemesi de iptal etti, “Sınırlandırma kanuna ve hukuka aykırıdır” denildi.

Büyükşehir, Engelli Yılı ilan ettiği 2010’da toplu ulaşımda engelli kartlarına sınırlama getirmiş ve yeni düzenlemeyle kontörlü sisteme geçilmişti. Buna göre daha önce sınırsız olan engelli kartlarına yıllık 750 kontör yüklendi. Buna bir çok engelli kuruluşu tepki gösterdi. Konu Büyükşehir meclisinde de tartışmalare neden olurken Ak Parti uygulamaya karşı çıktı.

Bunun üzerine Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, her iki kararı hukukçularla değerlendirip yol haritasını belirleyeceklerini söyledi.

“Halk kazanır”

Avukat Arif Ali Cangı da iki ayrı kararla ilgili şu yorumda bulundu: “Çelişkili durumun, temyiz incelemesi sırasında, kamu yararına düzeleceğini umut ediyorum. Asıl olarak yargılamaya konu olan kararın, uygulamanın sorgulanması gerekmektedir. Büyükşehir, ulaşım ve su hizmetlerini, ticari şirket gibi yönetmektedir.” Üstelik, basiretsiz bir tacir gibi davranmaktadır.”

Milliyet Ege
 
E

Erdem Uygar

Guest
Sosyal devlet olma bilinci bir türlü gelişemedi. Tüccar mantığıyla hizmet vermek ne kadar doğru?
 
F

Fırtına

Guest
Ben çıkan tüm haberleri ekleyemiyorum. Zaten zamanımda yok. Çünkü kazanılmış yargıyla kesinleşmiş bu hakkımızın gasp edilmemesi için uğraşıyorum. Bunda kazanan biz olacağız ben buna inanıyorum sizde inanın demorilize olmayın.

Evet engelli yılı ilan edildi, doğru bir açıklama çünkü gerçekten bizlere engelli yılını yaşattılar. Ha şöyle denilseydi engelliler için engelsiz bir yıl olacak bu yıl o zaman zaten yılda engelsiz olurdu inanırdım. Ama zaten en başında demişler engelli yılı yani size engelleyeceğiz bu yılı burnunuzdan getireceğiz.

Gerçekten de getirdiler.

Yani onlarda haklı kendince.

Of of söyleyecek çok şey var aslında da neyse sadece İzmir'de ki STKlara kızıyorum, güç olmaktan aciz oldukları için belediye ile olan çıkarları yara almasın diye sessizlikle izliyorlar, onlarda haklı olduğumuzu biliyor ama çıkarları için koltuklarından olmamak için susmayı tercih ediyorlar.

Neyse dediğim gibi demorilize olmayın bu davayı açarken tek başına da kalsam sonunu getirmeye ant içtim ki geçmişte açtığım ve de istediğimiz gibi kazandığım davaya yakından şahit olan sen (arkadaşı) sonunu görmeyeceğim bir işe soyunmayacağımı en iyi bilenlerdensin. Ama bugün ama yarın hak gaspına izin vermemek için elimden gelen herşeyi yapacağım. Bu yolda tek olsamda. Çünkü sonuç hepimizin. Beni her zaman genelin hakları bağlamıştır, tek başına girsemde genel için mücadele etmişimdir bu da öyle.

İzmir'de başlasada Türkiye genelinde herkesi ilgilendiriyor.

Bu yüzden bu davayı önemsiyorum ve açtım.

Bu açıklamaları neden yaptım demorilize olmayın istiyorum, pazartesi basın açıklamamdan sonra belediyenin yaptığı yeni uygulama ve basına yaptığı açıklamalar hepinizi şaşkına çevirdi görüyorum, duyuyorum ama bunlar beni yıldırmıyor, demorilizede etmiyor sizleri de etmesin. Hep beraber bekleyip sonucuda hep beraber kazanacağız.

Ben buna inanıyorum siz de inanın.


Oya Tekin
 
F

Fırtına

Guest
Aslına bakarsanız süreç hakkında da yazmak istiyorum, birçok arkadaşın merak ettiği konu bu ama bunu daha sonra detaylı bir şekilde anlatacağım dünden bugüne nasıl geldik duruşma da neler oldu bu dava nasıl hangi haklarımızla koruma altında mahkemeye ne anlattım hepsini anlatacağım sorulara da cevap vereceğim. Ancak şu an değil. Hem 01.03.2011 tarihini beklediğim için hem de şu an 14 Şubat öykü günü için şiddete ve ayrımcılığa tepki olarak 23 kadın yazarla beraber çıkardığımız bir kitabımız var bununla uğraştığım için. Kitabın mı var derdin var diye bir yazar arkadaşımın lafı vardı aynen o durumdayım.

Neyse söylemeye çalıştığım ilk fırsatta detaylı bir şekilde sizlere buraya kadar olan süreci yazacağım. Hem bir konuda dava açarken nasıl bir yol izlemek gerektiği açısından bilgi olur hem de idari davaların işleyişi hakkında nasıl davranmamız gerektiğini biliriz. Çünkü gelecek yıl resmi kurumlara dava açmamız için yedi yıllık süre doluyor. Ve eminim birçok mağdur arkadaşımız yıllardır bugünü bekliyor ve ne yapacaklarını nasıl hareket etmeleri gerektiğini bilmiyor.

Örneğin apartmanına rampa yaptırmak istiyor dava açsa da şimdiye kadar kat mülkiyeti yasasıyla açtığı dava haklıda olsa haksız hale geliyor. İşte tüm bunların önü açılacak seneye tabii doğru yol izlenirse bu konuda davalarda istenilen şekilde sonuçlanacak.

Örneğin İzmir'de geçen yıl bir arkadaşımız apartman girişine rampa yaptırdığı için apartman sahipleri Balçova Belediyesi'ne şikâyet etmişler ve o şikâyet üzerine Belediye rampanın kaldırılmasına karar vermiş. Oysa izlenen yolu bilseydi o aile, rampa konusunda belediye kat mülkiyetini öne süremezdi. Vs.Vs. Burada Belediye'den çok İzmir'de ki dernekler suçlu her zamanki gibi. Bu yaşanandan ben dernek başkanı olmadığım halde haberdarken üstelik o tarihte İzmir'de bile değilken kendileri ne haberdarlar ne de haberdar olduktan sonra çözüm için kıllarını kıpırdattılar.

Sebep çok açık hemen hemen her dernek İzmir olsun olmasın ama özellikle İzmir’i konuştuğumuz için söyleyeyim belediye ile hem organik hem de duygusal bağlar içerisindeler. ( Hani Cem Yılmaz’ın söylediği duygusal bağ.) Bu yüzden üyelerine göstermelik hizmetler yaparken belediyenin karşısında kuzu oluyorlar.

Şu an bu davanın kazanıldığını haklarımızı geri aldığımızı bile üyelerine tam anlatmadıkları gibi belediyenin yasal olarak bu hakkımızı aslında 31.01.2010 tarihinde uygulamaya koyduklarını bile bilmiyorlar. Benim basın duyurumun hemen ardından akşam saat 8.30’da yargı kararı uygulamaya konuldu yani kartlarımızdan kontur düşmüyor ancakkkkkk ESHOT yaptığı açıklamayla yuvarlak bir konuşma ile kafa karışıklığı yaratıyor.

Çünkü 01.03.2011 tarihinde kararı uygulamayacak. Bunu resmen açıklamadılar ama basın açıklamaları dikkatli irdelendiğinde bu anlama gelen ifade açıktır. Bir aylık zamanda Belediye neler yapabileceğini düşünecek, düşünüyor. Engellinin tepkisini çekmemek içinde yuvarlak açıklamalarla diyor ki bir dava kazandık, diğerini kaybettik. Bu yüzden ….. Sebeplerden hukukçularımızla oturup yol haritası belirleyeceğiz diyorlar.

Ama bu arada kartlarımızı sıfırladılar ve şu an kontur düşmemesinin nedeni bu ancak engelliler tam kavrayamasın diye konturlarımızı görmüyoruz 01.03.2011 tarihinde vize sinyali alıyoruz. İşin tuhaf yanı ise her zaman vize dönemlerinde sesli uyarı verirlerken şimdi bu uyarı yok. Görme engelliler sesli uyarı almadıkları için kontur düşüyor mu uyarı mı var farkında bile değiller.

Aslında mesele iki davanın birinin kazanılması diğerinin kaybedilmesi değil belediye kazanılan davayı uygulamamak için acil önlem almış.. Yıl başı gecesi hem de.. Bir çeşit şark kurnazlığı..

İşte özetle yaşadığımız durum bu.. Bu yüzden sakin olun ve sabr edin diyorum. Ama bu arada mağdur olmamak için vize tarihinizi atlamayın..

01.03.2011 tarihinde neler olacak görelim ondan sonra zaten ben yapılması gerekeni de yapacağım, sizlerinde yapması gereken olursa söyleyeceğim.

Bu konuyu irdelemesi için güçlü bir kaleme ilettim. Sanırım bu hafta köşe yazısında yayınlayacak.

Zaten geçen hafta basında çıkan haberler de benim gönderdiğim metinler doğrultusunda işlendi. Çok fazla basın önünde olmak istemiyorum bu yüzden arayarak duruma dikkat çekiyor onların haberleştirmesini sağlıyorum.

Özetle bu hakkımızı yargı oluyla da geri aldım, aldık ve hiç kimsenin bunu gasp etmesine izin vermeyeceğim. Sizden tek istediğim kafalarınızın karıştırılmasına izin vermeyin bu hak yargı yoluyla alındı zaten bizimdi bize geri döndü. Hiç kimse hukuktan üstün değildir olamazda. Ayak oyunları kendi derneklerine ve onların yarattığı engellilere söker onları durdurur ama beni durdurmaz. Durdurmayacakta..

Baştan beri amacın bir sonraki adımda engellilerin ulaşımdan yararlanmasını engellemek diyordum işte bugün bu gelişmelerde bunu gösteriyor hala meselenin 750 kontur yeter meselesi olmadığını anlamayanlar ESHOT’un sitesini iyi okusunlar bir gece UKOME yeni bir karar alarak bu yıl bunu uygulayacağız diyorsa seneye tamamen kaldıracaktır. Hem de yargı kararına rağmen. Bunun yolunun açılması için geçen sene bunu yaptılar birden yaparak tepki çekmek yerine yavaş yavaş yaparak hissettirmemeye çalışıyorlar. Ve eğer dava Danıştay da kanunlaşırsa ki baştan beri bu davayı açış nedenim buydu o zaman kimse şehir içi ulaşımda engelliler üzerinde oynayamayacak. Tüm Türkiye’de dava açılmadan kazanılmış bir hak olacak. Bu yüzden bu davanın önemi iyi kavransın rapor yönetmelikleri çıkmadan önce de söylemiştik yavaş yavaş sakatlıktan çıkarılmak asıl hedef diye o zaman yok canım diyenler bugün gerçekle karşı karşıyalar bu yüzden bu dava neden sadece İzmir’i bağlamıyor diyorum baştan beri belki herkes şimdi daha iyi anlayacaktır.

Yarın bir gece operasyonu ile sabah şehrinizde ulaşımdan yararlanamazsanız mağdur olursanız yok canım sosyal belediyecilikte olur mu diyenler ve de başka şehirlerde olup da dua edin arkadaşlar biz ona bile sahip değiliz diyenler 1990 yılında ki ve öncesinde ki gibi sadece ve sadece kendi hayatlarının içine mahkûm kaldığında her şey için çok geç kalınmış olur.

Bir engelli her yerde engellidir bugün İstanbul’dan ya da Ankara’dan gelen bir engelli birey hangi şehirde olursa olsun başbakanlık kartı ile misafiri olduğu kentin ulaşımından yararlanabilmelidir. Oysa her şehirde uygulama farklı olduğu için daha Türkçesi Belediyelerin oyuncağı edildiğimiz için siyasi çıkar hesapları yüzünden İstanbul’da engelli olan İzmir’de engelli sayılmıyor, İzmir’de ki İstanbul’da ( gerçi İstanbul uzun kalanlara misafir kartı vererek sorunu çözüyor ama İzmir onu da yapmıyor) İşte bu yüzden bu davayı açtım. Şeklen İzmir görünse de en başından beri hedefim buydu. Bundan sonraki aşamada kanunlaşması için mücadele edeceğim ama ona zaman var daha şimdilik bu kısmı hal edelim önce.)) Ve engelli her yerde engellidir hakları her yerde geçerlidir geçerli olmak zorundadır adlı bu davamızın gelişmelerini ve anlamını şimdilik burada bitiriyorum. İlerleyen günlerde yeni gelişmelerle sizleri haberdar edeceğim.


Oya Tekin
 
F

Fırtına

Guest
Engellilerin Ulaşım Hakkı!

19664.jpg



İzmir Büyükşehir Belediyesi 2010 yılını "Engelliler Yılı" olarak belirledikten sonra ilk icraat olarak engellilerin toplu ulaşım hakkını kısıtlama kararı almıştı!

Bu anlamlı jest karşısında mahcup olan arkadaşımız Oya Tekin, bir karşı jest olarak 11 Mart 2010 tarihinde İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne dava açmış, ve, "bu kısıtlamayı da, 'Engelliler Yılı'nızı da alın başınıza çalın" demiştir.

Başvuruyu hassasiyetle değerlendiren İzmir 3. İdare Mahkemesi, Oya Tekin'in talebini haklı bulmuş ve her engellinin -90 dakikada 750 kontürlük vuruş ile sınırlı olmak şartı ile- İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin kararını ve "2010 Engelli Yılı" hediyesini belediyenin başına çalmasına karar vermiştir.

Bu karar karşısında İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin takınacağı tutumu merakla bekliyoruz. Korkumuz, başlarına çalınanlarla kontür delisi olup "kontür-kontür" diye tutturmalarıdır.


ö.gazetesi
 
F

Fırtına

Guest
Mümkünlü Kasabasında İzmir ESHOT (Son)

Son'a iki kala hala aynı yerdeyiz galiba.. Salı günü ne olacak hep beraber göreceğiz.. Benim merak ettiğim, bu duruma hala derneklerin sessizliği.. Neden hala anlamamakta direniyorlar, bir sonra ki adımda belediye ulaşımından tamamen yararlanamayacaklarını neden görmüyorlar.. Bu uygulama onun ilk adımı.. Bunu görmemekte direnmek bana çok şey düşündürüyor.. Öyle olduğunda üyelerine ne anlatacaklar doğrusu çok merak ediyorum.. Mümkünlü'de son durumu vermeye gelmişken bu notu da düşmeden geçemedim..


Mümkünlü Kasabasında İzmir ESHOT (Son)



Oya Tekin
 
F

Fırtına

Guest
Artık gülüyorum diyecek sözde kalmadı..

İzmir Belediyesi kendini aştı. Kartlar 31.03.2010 tarihine kadar uzatıldı denilen bir açıklama yapıldı. Ancak ve lakin bu uzatma gerçekte nasıl belirsiz. Dün kartlar uzatıldı denildi vize yapılmadı kartıma, bugün kartım işlemsiz hale geldi. Yani çalışmıyor.. Ama işin komik yanı bazı otobüslerde çalışıyor, bazılarında çalışmıyor kartlar. Hangi otobüste çalışıp hangi otobüste çalışmadığını anlayana aşk olsun. Yapılan yeni açıklamaya görede yarın kartların hepsi çalışacak yönünde. Artık yarın görelim bakalım ne olacak. Çalışacak mı çalışmayacak mı? Kontörlü mü kontörsüz mü? Derneklere gelince; aldıkları yardımların kesilmesinden korkmasınlar, o yardımlar kesilecek emin olsunlar, yakında çıkacak belediye yasasıyla kaynakları ellerinden gittiğinde bugün bırakıldıkları yerde neden sessiz kaldık diye ağlarlar mı ağlamazlar mı göreceğiz hep beraber.

Adam gibi çalışan birkaç dernek dışında geneli bu mantıkla hayatlarına devam ede dursunlar biz derneğiz, biz güçlüyüz ayaklarıyla da kendilerini kandırmaya devam etsinler.

Şimdi ne olacak Oya Hanım diye sorarsanız eğer söyleyebileceğim tek şey beklemek ama bir gerçek var şu an mağdur olan sadece benim. Kartıma vize yapılmıyor, 31.03.2010 tarihine kadar kullanabilirsiniz denildiği halde kullanamıyorum, otobüslerde işlem görmüyor, mahkemeyi kazandım ama ben bu işi anlamadım. Mahkeme kararını hem uyguluyor hem uygulamıyor. Gülüyorum hallerine çünkü henüz hiçbirşey bitmedi, yılacağımı sineceğimi ya da birşey yapmayacağımı sanıyorlar, e malum çevrelerinde ki insanlar o tip insanlar öyle sanmaları normal. Bekliyorum şimdilik.

Bakalım mağdurumda mağdurum diyen kim olacak hep beraber göreceğiz. Adı sosyal olan belediyemiz çokta sosyal davranıyor bizlere..

Söyleyecek çok şey varda neyse susayım. Onlar konuşuyor nasılsa..


Oya Tekin
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
ESHOT engellilerin toplu ulaşım kartlarıyla ilgili Danıştay kararını bekliyor

Engellilerin toplu ulaşım kartlarıyla ilgili davayı kaybeden ESHOT, Danıştay'dan çıkacak karara kadar olan süreçte İzmir 3.İdare Mahkemesi'nin kontör sınırlamasını iptal eden kararına uyacağını açıkladı.

Sözkonusu açıklamayı konu ile ilgili bilgi isteminde bulunduğu ESHOT'un yaptığını belirten Oya Tekin daha önce İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin engellilerin toplu ulaşım kartlarıyla ilgili 1 Mart 2010 tarihinde UKOME ( Ulaşım Koordinasyon Merkezi ) kararı ile yeni bir düzenleme yaptığını hatırlattı.

Bu düzenleme ile engellilerin ulaşım kartlarında daha önceden sınırsız olan ulaşım hizmeti 750 kontör uygulaması ile sınırlandırılmış, yani bir gidiş bir dönüş hakkı ve 90 dakika sınırsız aktarma hizmeti verilmişti. Oya Tekin, kendisinin bunun üzerine belediyenin almış olduğu bu kararının hukuka aykırı ve mağduriyet doğurucu nitelikte olduğu önceki uygulamaya göre kısıtlamaya gidildiğini ileri sürerek İzmir 3. idare mahkemesine yürütmeyi durdurma ve iptal istemiyle dava açmıştı.

18 Mayıs 2010 tarihinde İzmir 3. Bölge İdare Mahkemesi'nin taleplerini haklı bularak hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Alınan bu kararla İzmir Büyükşehir Belediyesi bir üst mahkemeye yürütmeyi durdurma işlemini kaldırtmak için itiraz etmiş ve kaldırtmıştı.

ESHOT Genel Müdürlüğü 1. Hukuk Müşavirliği tarafından yapılan açıklamada, İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin iptal kararı ile ilgili olarak “Temyiz veya itiraz yoluna başvurulmuş olması, hakim, mahkeme veya Danıştay kararlarının yürütülmesini durdurmaz.” hükmü uyarınca, İdaremizce özürlü kartlarına 750 kullanım hakkı ile sınırlı yükleme yapılmamaktadır.

İdaremizce İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin 2010/1481 sayılı iptal kararı gereği yerine getirilmiştir.Ancak, kişiselleştirilmiş bulunan tüm toplu ulaşım kartlarına, bilgilerin güncellenmesi ve kartın devamlılığının sağlanması açısından vize işlemi yapılmaktadır. Özürlü kartlarına da vize yapılması idari bir gereklilik olup, vize işlemi ücretsiz olarak uygulanmaktadır." denildi.

ESHOT'un mahkeme kararının açıklanmasıyla birlikte engellilerin ulaşım kartları müdürlüğüne gitmelerine gerek kalmaksızın merkezden kalan konturları sıfırlamış vize işlemi yapılmaksızın kartların kullanımını sağlayabildiğini kaydeden Oya Tekin, bu dönemde kaos yaşandığını kaydetti.

Bu dönemde kentkart sisteminin de her otobüste farklı çalıştığını, kentkartlarına vize yaptıran engellilerinde, yaptırmayanların da kentkartlarını vadilatöre tuttuğunda vize uyarısı aldığını, bazı otobüslerde ve metro istasyonlarında kartların çalışmadığını söyledi. Bunun da engellileri şoförlerle karşı karşıya getirerek zorladığını kaydeden Tekin, "Bu yaşanılan süreçteki sorunlar ve uzaktan kartlarla ilgili uygulama karşısında kentkart sisteminin yeniden sorgulanması ve gözden geçirilmesi gereken bir sistem olduğunu düşünmekteyiz.

Bu süreçte çeşitli sorunlar oluştuğu için kafamızda birçok soru oluşmuş şu an yapılan vize işlemine de bu yüzden sıcak bakamıyor ama ESHOT’un yaptığı açıklamaya da güvenmek istiyoruz." dedi.

CİHAN
 
F

Fırtına

Guest
ESHOT Genel Müdürlüğü 1. Hukuk Müşavirliği

Arkadaşlar bir süredir muallâkta olan kontör meselesi dün itibariyle kesinliğe kavuşmuştur. Kafaları karıştıran açıklamalar ESHOT’ UN resmi sitesinde yaptığı ve basına gönderdiği açıklamalarla mahkeme kararına uyacak mı, uymayacak mı soruları dönüp dolaşmıştır.

Baştan beri bir aylık yasal süre bitmeden girişimde bulunmayacağımı belirtmiştim. Çünkü her ne kadar ESHOT’ UN ilk açıklaması kararı uygulamayacağı anlamını taşısa da bu açıklamanın tam bir resmiyeti yoktu. Bu yüzden bir aylık yasal süre bittikten sonra kendileriyle iletişime geçerek yazılı bir açıklama ile duruma netlik kazandıran bir açıklama talebinde bulundum. Dün itibariyle de bu açıklama geldi. ESHOT Hukuk Müşavirliğinin yaptığı bu açıklamanın sizleri ilgilendiren kısmını aynen aktarıyorum.

ESHOT Genel Müdürlüğü 1. Hukuk Müşavirliği

İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin 2010/1481 sayılı iptal kararı ile ilgili olarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinde yer alan; “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.” hükmü ile, 52. maddesinde; “Temyiz veya itiraz yoluna başvurulmuş olması, hakim, mahkeme veya Danıştay kararlarının yürütülmesini durdurmaz.” hükmü uyarınca, İdaremizce özürlü kartlarına 750 kullanım hakkı ile sınırlı yükleme yapılmamaktadır. İdaremizce İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin 2010/1481 sayılı iptal kararı gereği yerine getirilmiştir.

Ancak, kişiselleştirilmiş bulunan tüm toplu ulaşım kartlarına, bilgilerin güncellenmesi ve kartın devamlılığının sağlanması açısından vize işlemi yapılmaktadır. Özürlü kartlarına da vize yapılması idari bir gereklilik olup, vize işlemi ücretsiz olarak uygulanmaktadır.

Bilginizi rica ederiz.

ESHOT Hukuk Müşavirliğinin yapmış olduğu açıklamadan da anlaşılacağı gibi kazanılan mahkeme kararı uygulanmaktadır. Danıştay’dan çıkacak karara kadar da mahkeme kararı uygulanacaktır. Yani öncesinde yapılan hukuk dışı talihsiz açıklamaya göre bir mahkemeyi kazandık bir mahkemeyi kaybettik ona göre hareket edeceğiz şeklinde yapılan açıklamalar geçerli değildir. Ve ESHOT’ UN duyurusunu yaptığı 750 kontur yüklenecektir şeklindeki açıklamaları da doğru değildir.

Aksinin zaten Belediye gibi bir kurum tarafından yapılmasını beklemiyordum. Sebebi ise anayasal bir suçu bile bile işleyeceklerine açıkçası en başından beri ehemmiyet vermiyordum. Dediğim gibi ESHOT’UN açıklamalarını ciddiye almamıştım, sadece yasal sürenin bitmesini bekliyordum. ESHOT böyle bir açıklamayı neden yaptı bilmiyorum ama resmi açıklama yapılmadan yapılan ilk açıklamalar Belediyenin puanının düşmesine sebep olmuştur. Bir kurumun ciddiyeti ve işleyişi tutarlılığı ile doğru orantılıdır. Bu olayı başından beri takip edenlerde görmüştür ki çelişkili yapılan kafa karıştıran açıklamalarla İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bir birimi, önemli bir birimi olan ESHOT’ UN tutarlılığı ve işleyişi çokta İzmir’e yakışır şekilde değildir. Fazla söze gerek olmadığını düşünüyorum izleyiciler en başından beri izleyip görmüş ve görünen anlamları çıkarmıştır.

Özetle yukarıda verdiğim açıklama resmi ve geçerli bir açıklamadır. Onun dışında yapılan açıklamaları ciddiye almayınız. Ve bu bilgiyi mümkün olduğunca arkadaşlarınıza iletiniz. Mahkemeyi kazandık ve mahkeme kararı uygulanmaktadır.

Birde sizlerden önemli bir ricam verdiğim bu; Engelliler Bu Seçimlerde Oy Kullanabilecek ( mi? ) linki sosyal paylaşım ( facebook-twitter gibi )guruplarınızda ve çevrenizde ne kadar çok insana ulaştırabilirseniz sevinirim. Özellikle engel durumu ağır arkadaşlarımızı bağlayan bir konu olduğu için onların bulunduğu gruplara ulaşırsa yerine ulaşacaktır. Şimdiden ilgilenen arkadaşlara teşekkür ediyorum.

Ve gazamız mübarek olsun diyelim dimi artık. İnşallah Danıştay’dan da lehimize bir karar çıkar ve coşkulu bir sevinç yaşarız hep birlikte.. O güne kadar haklarımıza sıkı sıkı sarılalım ellemeye kalkanın da karşısında duralım arkadaşlar. Şimdilik benden haberler bu kadar gelişmelerle inşallah olumlu ve güzel yeni gelişmelerle yine gelirim..


Oya Tekin
 
Tekerlekli Sandalye
Üst