Yıpranan bedenime inat yıpranmayan ayakkabılarım

DÜŞ GEZGİNİ

Üye
Üye
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
240
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Çocukluk dönemimde bana ayakkabı dayanmazdı. Hatta bir keresinde bir haftanın üzerine ayakkabıların altlarını param parca ederek pederden okkalı bir sopa bile yemiştim.
Nasıl bir haftada ayyakkabıyı param parca ettin diye sorabilirsiniz.
Merakta kalmayın efendim anlatayım.
Mahallenin tek bisikleti sayesinde. Yani ben masumum tüm suçlu bisiklet ve bisikletin sahibi rahmi abi. Rahmi abi bizlerden 2-3 yaş büyüktü.
O zamanlar mahalle deki tek bisiklette ona aitti. 15-20 d.k lık bisiklet turu için cebimizdeki tüm harçlığı rahmi abiye verirdik. Birkere bile alın buda benden olsun demezdi. O kadar ki gadar bi bi abimiz di.

Rahmi abimizin gaddarlığı kadar bisikletinin frenlerinin olmaması da nam yapmıştı. Bizler ise firensiz bisiklete yokuş aşağı binerdik. Bu yolda çokları gazi olmuştur. Ben gibi cin fikirliler ise firen işini ayakkabının tabanıyla hallediyorduk.

Yokuş aşağı beygamber vitesiyle inerken devreye ayakkabının tabanını sokardım. Sağ ayağımı bisikletin arka tekerine sürterek bisikleti istediğim gibi yavaşlatırdım. Tabi bu sürtme esnasında ayakkabının tabanı aşanır. Sürtünme sayısı arttıkcada taban diye bir şey kalmazdı.

Gelsin pederin tokattaları. Eşşeoğlu eşekkkk...

Sadece bisiklete sürmeyle ayakkabıyı taru mar etmezdim. Allem eder kallem eder top oynarken şunu bunu yaparken illa bir arıza verirdim ayakkabıya.

Hasılı bana ayakkabı dayanmaz dı arkadaş. Peder isyanlara girer “ senin ayakkapılarına verdiğim parayla beyoğlun da daire alırdım” der dururdu garibim.

Daha sonra Kas hastalığı bindi tepemize. Değil ayaklarımızı oynatmak kıcımızı dahi oynatırken bile rolente de çalışır oldu bedenim.
Hastalık ilerledi ve ben Tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kaldım.
Bu sabah 2 yıl önce aldığım ayakkabıları giyerken bir anda ayakkabıların gıcırlığı dikkatimi çekti. Sanki 2 yıl önce alınmış ayakkabı değil daha yeni alınmış ayakkabı gibiydiler.

İster istemez bisikleti beygamber vitesine atıp yokuş aşağı indiğim çocukluk günlerim aklıma geldi. Hepsi mazide kalmıştım. Bu ayakkabılar değil 2 yıl 20 yıl bile giyinsem eskimezdi.
Geçen yıllar ruhumu yorgun ve hastalıklı birbedene mahkum kılmıştı.
Heyhat ne gam nasılsa bir ömür boyu yıpranmayacak ayakkabılar var.
 
F

Fırtına

Guest
arkadaşlar,
birbirinden anlamlı, düşündüren, hüzünlendiren, bazen ağlatan, bazen de tebessüm ettiren harika anı'larınızı/anılarımızı okumaktan zevk alıyorum.. okuduğum yazılarda kendimden birşeyler bulduğum için yorumlarıma kendi anı'larımdan katıyorum..

bunu belirtmek istedim :)

yıpranmayan ayakkabılara gelince;
bizimde yıpranmayan, gıcır gıcır ayakkabılarımız vardı.. özge yürümeye başladığında ortopedik ayakkabı yaptırdık (mecburen) ama normal ayakkabı giymeyi çok seviyordu.. ablasına ayakkabı aldığımızda özgeye de alırdık.. 5-6 yaşına kadar genelde sol ayağında ortopedik, sağ ayağında normal ayakkabı olurdu.. ortopedik ayakkabımızın rengini hep siyah yaptırırdık.. ve o zamanlar 5-6 cm yüksekliği vardı.. sol ayakta yüksek siyah ayakkabı, sağ ayakta spor (beyaz spor ayakkabıyı çok severdi) ayakkabı olurdu.. ve kendinden emin bir şekilde dışarı çıkardı.. (özgüvenli oluşu çok hoşuma giderdi) 10 tane yıpranmayan gıcır gıcır, çeşit çeşit ayakkabımız vardı.. ayakkabılarımızı uzun bir süre sakladık.. bizim için çok özel ve anlamlı idi..

yıpranmayan ayakkabılarımız, ben ve özge çok özeldik..
 
Tekerlekli Sandalye
Üst