Yumurtalık kanseri nedir

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Yumurtalık kanserine karşı nasıl önlem almak gerekir? Yanıtları Prof. Dr. Ateş Karateke veriyor.


Yumurtalık kanseri nasıl teşhis edilir? Erken teşhis edilme ihtimali var mıdır? Yumurtalıkları aldırmak, kanser riskine karşı korur mu? Yumurtalık kanserine dair merak ettiğiniz tüm soruların yanıtlarını Jinekolojik Onkoloji Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ateş Karateke veriyor...

Yumurtalık kanseri nedir?
Yumurtalık (over) kanserlerinin çoğu (yüzde 85-90), yumurtalıkların dış yüzeyini kaplayan ve epitelyal adı verilen hücrelerden gelişir. Epitelyal over kanserini oluşturan hücrelerin mikroskop altında görülebilen birçok histolojik çeşitleri vardır. Bu hücreler seröz, musinöz, endometrioid ya da berrak tip hücreler olarak tanımlanırlar.

Bazı hücreler ayırt edici özellikler bakımından zayıftırlar ve bu nedenle "ayırt edilemeyen" epitelyal tümörler olarak değerlendirilirler.

Yumurtalık kanserlerinin yüzde 10-15 beşi yumurtalığın germ hücrelerinde (olgunlaşmamış yumurta hücreleri) ya da seks kord stromal hücrelerinde gelişir.

Yumurtalık germ hücresi tümörleri yumurta üreten hücrelerden gelişir. Germ hücresi tümörleri ergenlik çağındaki kızlarda ya da yirmili yaşlardaki kadınlarda oluşabilir. Bununla birlikte, genel olarak, bunlar ender görülen ve hastalığın seyri iyi olan tümörlerdir.

Yumurtalık stromal hücreleri yumurtalığı bağlayan ve östrojen ve progesteron üreten bağ dokusundan gelişir. Bu tümörler genel olarak diğer tümörlerden çok daha az agresiftirler. Bunlar aynı zamanda ender görülen tümörlerdir.

Yumurtalık kanserinin belirtileri nelerdir?
Yumurtalık kanserinin çoğunlukla belirgin bir semptomu yoktur. Kadınların şikayet ettikleri belirsiz semptomlar karında şişkinlik ve gerginlik, çabuk doyma, iştah kaybı, kırıklık ve keyifsizlik, sık idrara çıkma ve kilo değişimi (kilo kaybı ya da kilo alma) olarak sayılabilir.

Ayrıca, karın rahatsızlığı yaratan ve nedeni açıklanamayan bir "ascite" (karında su toplanması) de görülebilir. Yumurtalık kanserinin kendine özgü semptomları olmadığı için, bu hastalığın belirlenmesi ve tanı koyulması zordur.

Yumurtalık kanserinin tanısı nasıl koyulur?
Yumurtalık kanserinin kesin tanısı için cerrahi müdahale gerekir. Başlangıç ameliyatının iki amacı vardır. Birincisi, yumurtalıklar, rahim ve omentum (bağırsakları örten zar) da dahil olmak üzere, var olan kanserli dokuyu (ya da mümkün olan bölümünü) almaktır. Tüm kanserli dokunun alınabildiği operasyonlarda kurtulma şansı en yüksektir.

İkincisi, tümörün nerelere yayıldığını belirlemek için (hastalığın evresini belirlemek için) dokuları ve onu çevreleyen tümörleri incelemektir.

Menopoz öncesi dönemdeki kadınlarda, tümörün hücre tipine bağlı olarak, daha sınırlı bir ameliyat uygulamak uygun olabilir.

Yumurtalık kanseri nasıl tedavi edilir?
Ameliyatta belirlenen başlangıç tanısından sonra, ilave tedavi histolojik hücre tipi, kanserin evresi, kapladığı alan ve yayılımı ve ameliyat sonrasında kalan tümör parçası da dahil olmak üzere birçok faktöre bağlı olarak değişir.

Tedavi kemoterapi (çoğunlukla kombine ilaçlarla) ya da radyoterapi şeklinde uygulanır. Diğer tedavi seçenekleri arasında immünoterapi (aşı tedavisi) ve gelecekte gen tedavisi sayılabilir.

Yumurtalık kanserinin risk faktörleri nelerdir?
Yumurtalık kanserinin nedenleri bilinmiyor. Bu hastalık, daha çok, endüstriyelleşmiş Batı ülkelerinde yaşayan, özellikle beyaz ve tam hamilelik yaşamamış kadınlarda görülür. Ayrıca talk ve asbest ile temas etmenin de ilişkisi olduğu bildiriliyor. Bunlara ek olarak, yumurtalık kanserinin kısırlıkla da ilişkisi vardır.

Genel olarak, yumurtlamayı azaltan faktörler yumurtalık kanserinde risk azaltıcı olarak ilişkilendirilir. Birden çok kez hamile kalan kadınlarda ya da emziren kadınlarda yumurtlama daha azdır ve bu kadınlarda yumurtalık kanseri oluşumunda azalma görüldüğü belirtilir.

Oral gebelik önleyicilerle sağlanan korunmanın doğru olduğu ve gebelik önleyici hapların kullanım süresi uzadıkça yumurtalık kanserine karşı korunmanın da devam ettiği görülür. Oral gebelik önleyicilerin beş seneden daha uzun süre kullanılması halinde risk azalması yüzde 60'a ulaşır.

Son dönem çalışmalar, bir tür kalıcı doğum kontrol yöntemi olan tubal ligasyon (tüp bağlanması) ameliyatı geçirmiş olan kadınlarda yumurtalık kanserinin oluş sıklığında azalma görüldüğü belirtildi. Bu ilişkinin mekanizması belirgin değildir. Talk içeren pudraların kadın dış jenital organları üzerinde kullanılmasından kaçınılmalıdır.

Yumurtalık kanseri kalıtsal mıdır?
Yumurtalık kanserlerinin kalıtsal değildir. Bununla birlikte, yumurtalık kanseri görülen kadınların yüzde 5-10 oranındaki bölümünde bu hastalığa karşı genetik bir duyarlılık olduğu görülmüştür.

Genel olarak, ailedeki yumurtalık kanseri geçirmiş kişi sayısı arttıkça yumurtalık kanseri geçirme riski de artar. Yumurtalık kanseri olmuş birinci dereceden akrabaya (örneğin, anne ya da kız kardeş) sahip olmak bir kadının yaşamı boyunca yumurtalık kanseri olma riskini yüzde 1.4'ten yüzde 3.1'e yükseltir.

Kalıtsal genetik duyarlılık bakımından en büyük risk altında olan kadınlar kişisel ya da ailesel yumurtalık ve / veya meme kanseri öyküsü olanlardır. Erken yaşta kanser başlangıcı ve çoklu yeni kanser öyküsü olanlar daha büyük risk altındadır.
Ailesel yumurtalık kanseri

Ailesel yumurtalık kanseri başlığı altında toplanan üç farklı sendrom vardır:


Birincisi, yalnızca yumurtalık kanserinin görüldüğü, bölgeye özgü kalıtsal yumurtalık kanseridir.

İkinci olarak, daha yaygın görülen, aynı ailede hem göğüs hem de yumurtalık kanserinin görüldüğü kalıtsal göğüs-yumurtalık kanseri vardır.

Son olarak, aynı ailede göğüs, yumurtalık, endometrial ve diğer kanserlerin görüldüğü Lynch II sendromu vardır.

Bununla birlikte, ailesel yumurtalık kanseri, tüm yumurtalık kanserleri içinde yüzde 5-10 oranındadır. Kalıtsal riskler hakkında daha geniş bilgi almak isteyenler doktorlarıyla genetik test seçenekleri hakkında konuşmalıdırlar.

Yumurtalık kanserini önlemek için ne yapabilirim?
Yumurtalık kanserini önlemeyi garantileyecek bilinen hiçbir yöntem yoktur. Bununla birlikte, erken evrelerde tanı koyulan kadınlarda kurtulma oranı daha yüksektir. Ne yazık ki yumurtalık kanseri erken evrelerde teşhis edilemez.

Yumurtalık kanserini erken teşhis etmek ve böylece erken müdahale etmek için halen hiçbir yöntem mevcut değildir. Yumurtalık kanserinin erken teşhisi için stratejiler geliştirme amaçlı birçok program üzerinde çalışılıyor.

Yumurtalıklarımı aldırırsam yumurtalık kanseri olabilir miyim?
Yumurtalık kanserine yakalanma riski çok yüksek olan kadınlar yumurtalıklarını aldırmayı düşünebilirler. Yumurtalıkların böyle bir koruyucu yöntemle alınmasının yumurtalık kanseri riskini azalttığı görülür.

Birinci dereceden akrabalarından birinde yumurtalık kanseri olan bir kadının bu hastalığa yakalanma riski yaklaşık yüzde 3.1 oranındadır. Bu kadınlar için genel olarak, bir yumurtalıkları çıkarma ameliyatı bağımsız bir ameliyat olarak önerilmez.

Birinci dereceden akrabalarının ikisinde yumurtalık kanseri görülen bir kadının yumurtalık kanserine yakalanma riski yaklaşık olarak yüzde 7'dir ve ancak bu durumda bu ameliyat düşünülebilir.
Genel olarak taşıyıcı olduğu görülen ya da herhangi bir yumurtalık kanseri sendromunu büyük ölçüde hatırlatan aile öyküsü olan kadınlar yumurtalıkların alınması için uygun adaylar olabilirler.

Yumurtalıkların alınması hormon üretim kaybına yol açar ve bunun yan etkileri olabilir. Profilaktik yumurtalık aldırma ameliyatı düşünen bir kadın, doktoruyla olası yan etkiler üzerinde tartışmalıdır.


kadinvekadin
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Yumurtalık kanserinden korunmanın yolları

Özellikle menopoz döneminde görülen yumurtalık kanserinin çok sinsi ilerlediği açıklandı.

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Ateş Karateke, yumurtalık kanserinin sinsi seyrettiğine dikkati çekerek, bu nedenle kadınların her yıl periyodik jinekolojik kontrollerini yaptırmaları gerektiğini bildirdi.

Prof. Dr. Karateke, yaptığı yazılı açıklamada, yumurtalık kanserinin nedenleri, bulguları ve korunma ve tedavi yöntemleriyle ilgili bilgi verdi.

Yumurtalık kanserinin yumurtalıkta bulunan hücrelerden çıkabileceğini belirten Prof. Dr. Karateke, yumurtalığın üzerini örten hücrelerden kaynaklanan epithelyal yumurtalık kanseri ile germ hücrelerden kaynaklanan germ hücreli kanserlerin yumurtalık kanserlerinin büyük çoğunluğunu oluşturduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Karateke, sık rastlanan bu türler hakkında şunları kaydetti:

”Germ hücreli kanserler, daha çok genç hanımlarda, 30 yaşından önce hatta daha ilk adeti görmeden önce görülür. Bu tümörler çok hızlı büyür ve buna bağlı karında büyüme, ağrı gibi bulgu verebilir. Düzensiz kanamalara, erken göğüs gelişmesine ve erken adet görülmesine neden olur. Genelde bu hastalar karın ağrısı şikayeti ile gelir ve apandisit tanısı ile karın açıldığında böyle bir tümör ile karşılaşılır. Önemli nokta, germ hücreli kanserler cerrahiye ve kemoterapiye çok iyi yanıt verdiklerinden sağlam yumurtalığı ve rahmi koruyarak cerrahi girişim yapılabilmesidir. Epitheliyal yumurtalık kanserleri tüm yumurtalık kanserlerinin yüzde 80′ini oluşturur ve 40′lı yaşlardan sonra daha çok menopoz döneminde görülen tümörlerdir.”

Menopoz döneminde görülen yumurtalık kanserlerinin çok sinsi seyrettiğini belirten Prof. Dr. Karateke, yumurtalık kanserinin karın içerisine yayılım gösterdiğini ve zamanla idrar yapamama, büyük tuvalete çıkamama, yediğini kusma gibi ciddi bulguların ortaya çıktığı noktada tanısının yapıldığını ifade etti. Bu hastaların uzun yıllar gastroenterolojik belirtilerle dahiliye kliniklerine başvurabileceğini belirten Prof. Dr. Karateke, şöyle devam etti:

”Bu kanserlerin dörtte üçünü ileri evrede yakaladığımız için tedavi zorlaşmaktadır. Yumurtalık kanseri sinsi seyreder, genellikle ilerlemiş evrede bulgu verir. Tedaviden sonra ne kadar başarı sağlansa da yaşam şansı yüzde 50′nin üzerine zor taşınabilmektedir.

Bu nedenle kadınlar her yıl periyodik olarak jinekolojik kontrollerini yaptırmalı. Bu nedenle menopozda özellikle riskli olgularda düzenli jinekolojik muayene, transvajinal ultrasonografi ve tümör belirteçleri ile hastalık erken evrede yakalanmaya çalışılmalıdır.”

-GENETİK GEÇİŞ-

En önemli risk faktörünün genetik geçiş olduğunu ifade eden Prof. Dr. Karateke, birinci derecede akrabalarında yumurtalık kanseri görülen kişilerde bu kanserin görülme sıklığının daha fazla olduğuna işaret etti.

Meme ve yumurtalık kanserinin birlikte geçme durumu olduğunu belirten Prof. Dr. Karateke, birinci derece akrabasında meme veya yumurtalık kanseri olanların yumurtalık kanseri olma oranının da daha fazla olduğunu kaydetti.

Kendisi meme kanseri geçirmiş kadınların da hayatlarının diğer dönemlerinde yumurtalık kanseri olma riskinin, meme kanseri geçirmeyen kadınlara göre daha fazla olduğunu bildiren Prof. Dr. Karateke, bu nedenle akrabalarda görülen meme, yumurtalık ve bağırsak kanserinin, 2-3 kuşak öncesine kadar sorgulanması gerektiğini belirtti.

Prof. Dr. Ateş Karateke, ailesel geçmiş gösteren olguların tüm epitheliyal yumurtalık kanserlerinin yüzde 10′unu oluşturduğu bilgisini verdi.

Yumurtalıkta muayene ve ultrasonografi ile her bulunan kitlenin de kanser anlamına gelmeyeceğini vurgulayan Prof. Dr. Karateke, şunları aktardı:

”50 yaş üzerinde çıkan yumurtalık kistlerinin önemli bir kısmı kanser olabilirken, adet görülen genç yaşlarda yumurtalıktaki kistlerin kanser olma riski ise yüzde 7′dir. Onun için menopozdan önceki yıllarda yumurtalık kistlerine karşı sabırlı olunmalıdır. Menopozlu yıllarda bu tür kistlere çabuk karar verip cerrahi yapmamız gerekirken, menopoz öncesinde üreme çağındaki bayanlarda özellikle basit kistlerde 2 ay takip yapmadan ameliyat kararı verilmemelidir. Çünkü bu kistlerin çok büyük kısmı takip evresinde kaybolur.

Epitheliyal yumurtalık kanseri cerrahisi bu konuda deneyimli ekipler tarafından yapılmalıdır, çünkü amaç karın içinde görünür tümör bırakmadan operasyonu yapmaktır. Ancak böyle bir cerrahi ile kişinin sağlığına yeniden kavuşması sağlanabilir.”
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Bu Belirtilere Dikkat!

Dr. Alper Taştan, bel, kasık ağrısı, karında şişlik, gerginlik ve gaz sancısının Yumurtalık kanserinin belirtileri olabileceğini söyledi.


Özel Modern Dünya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Alper Taştan, karın, bel, kasık ağrısı, karında şişlik, gerginlik ve gaz sancısının Yumurtalık kanserinin belirtileri olabileceğini ifade ederek, " Yumurtalık kanseri, kadınlarda tüm ölüm sebepleri arasında beşinci, jinekolojik kanserlerden ölüm sebepleri arasında ise birinci sırada yer alır" dedi.


Dr. Alper Taştan, Yumurtalık kanseri görülme sıklığının, 70 yaş üzerinde en yüksek, 40 yaş altında nadir olduğunu vurgulayarak, "En sık olarak 65-75 yaş aralığında görülür. Kanserin ilk tespiti geç evrede yani uzak organ yayılımının olduğu evrede olduğundan günümüz şartlarında tüm modern tedavilere rağmen beş yıllık sağ kalım oranı yüzde 40'ın altındadır. Erken evrede tespitlerde bu oran yükselir" diye konuştu.


Yumurtalık kanserinde risk faktörlerinin; ileri yaş, evlenmemiş olmak, kısırlık, hiç doğum yapmamış veya az doğum yapmış olmak, ailede, birinci derecede akrabalarda Yumurtalık kanseri öyküsü, genetik yatkınlık, erken yaşta adet görmek, geç yaşta menopoza girmek olduğunu kaydetti.


Doğum kontrol hapı kullanımı, doğum sayısının fazla olması, süt verme, rahmin alınması gibi durumların ise Yumurtalık kanseri riskini azaltan faktörler olarak sıralanabileceğini belirten Dr. Taştan, şöyle devam etti:


" Yumurtalık kanseri kadınlarda tüm ölüm sebepleri arasında beşinci sırada, jinekolojik kanserlerden ölüm sebepleri arasında birinci sırada yer alır. Yumurtalık kanseri erken evrede belirtisizdir. Hastalık ilerledikçe yumurtalıktaki büyümüş kitlenin çevre doku ve organlara baskısı sonucu karın bel kasık ağrısı, karında şişlik, gerginlik, gaz sancısı, hazımsızlık, iştah azalması veya tokluk hissi, bulantı, kilo kaybı, kabızlık, sık idrara çıkma, hazneden kanama görülebilir. Karında ve akciğer zarları arasında sıvı birikmesi sonucu gerginlik şikayetleri artar ve nefes darlığı gelişir."


Jinekolojik muayenede yumurtalıklarda kitle tespit edilirse ileri tetkiklere geçilerek ultrasonografi, tomografi, MR gibi görüntüleme yöntemlerine başvurulduğunu ifade eden Dr. Taştan, "Kanda tümör belirteci olan CA-125 adlı bir maddeye bakılır. Ancak CA-125 yumurtalığın selim hastalıklarında da yükselebilir. Ayrıca sindirim sistemiyle ilgili gastroskopi, kolonoskopi, idrar yollarıyla ilgili Sistoskopi, İVP yapılmalıdır" dedi.


Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Alper Taştan, Yumurtalık kanserinin tedavisiyle ilgili de şu bilgileri verdi:


" Yumurtalık kanserinin klasik tedavisi cerrahi ve sonrasında yapılan ilaç tedavisi (kemoterapi), bazı hastalarda da ışın (radyoterapi) tedavisidir. Cerrahi tedavi, histerektomi ve iki taraflı Salpingo-ooferektomi denilen rahim, her iki Yumurtalık ve tubanın alınması ameliyatıdır. Ameliyat esnasında ayrıca karın içi sıvı, lenf nodları, appendiks, karın zarı alımı da yapılır. Bunlar tümör yayılımı açısından incelenip hastalığın yayılımı saptanarak ek tedavi yapılıp yapılmamasına karar verilir. İleri evrede olduğu tespit edilirse çıkarılabilecek tüm dokular çıkarılarak hastaya Kemoterapi planlanır. Kemoterapi genellikle ayaktan uygulanır, hastanede yatmaya gerek yoktur. Kemoterapi sonrası hasta ikinci kez ameliyata alınarak hastalığın seyri hakkında bilgi sahibi olunur. Nadir durumlarda hastalık tek Yumurtalık ile sınırlıysa ve hasta genç ve doğurmak istiyorsa yalnızca hastalıklı Yumurtalık alınır. Hastalar tedavi sonrası ilk iki yılda üç ayda bir muayene, CA-125 tetkiki, akciğer grafisi ve tomografi ile kontrol edilir. Sonraki üç yıl için altı ayda bir daha sonra yılda bir kontrol yapılır."
 
Tekerlekli Sandalye
Üst