Dünyanın herneresinde olursak olalım aile içi şiddet hep tanık olduğumuz bir durumdur. Ülkemizde çok daha fazla yaygın olmasına rağmen bir çok gelişmiş ülkeler'de aile içi şiddet'e ve bu şiddetten paylarını alan çocuklara rastlamaktayız. Bir çok kez basın'da bu türden haberlere hepimiz tanık olmuşuzdur.
Hiç kuşkusuz ki şiddetin yaşandığı bir ailede en çok yarayı alan savunmasız çocuklardır. Yarınların birer yetişkini olacak bu çocuklar yaşadıkları bu düzensiz ortamda ne kadar verimli bireyler olabilecekleri tartışılır. Bunun yanı sıra annelerinin daima hırpalandığını gören çocuklar kendi iç dünyalarında çok büyük olumsuzluklar yaşarlar.
Şiddete doğrudan maruz kalan çocuk yada şiddete tanık olşan çocuk Her iki durumda da çocuğun kendine saygısı, büyüklere duyduğu güven duygusu ve yaşam sevinci yara alır. Bu yara okadar derin olurki belkide hayatının sonuna kadar bu izleri taşır. Akabinde'de şiddete meğilli fertler ortaya çıkma olasılığı oldukca fazladır.
Aile içindeki yaşanan şiddete tanık olmuş ve durduramamış olmanın verdiği huzursuzlukla kendine olan güveni sarsılan çocuk daima kendini suçlu hissedecektir. Aynı zamanda kendi dünyasına kapanarak karışık duygular içine girecektir. Öncelikle anne ve babasına karşı hem sevgi hem nefret besler hale gelecek ve onlardan uzaklaşmaya başlayacaktır. Bunun yanı sıra içine düştüğü güvensizler terk edilmekten korkma, kendi duygularını ifade etmekten korkma, yaşamındaki şiddet ve karmaşa nedeni ile kızgınlık duyma, arkadaşlarıyla sorun yaşama , yanlış arkadaşlıklar kurma hatta madde bağımlılığına kadar gidebilmektedir. Dolayısı ile bir çok sağlık sorunlarıda kaçınılmazdır, ayrıca okul yaşamında'da bir çok sorunlara gebedir.
Bir çok zorluklarla dünyaya getirdiğimiz çocuklara bu sıkıntıları yaşatabiliyor isek bizler gerçek anlamda ebeveyn değiliz demektir.
Hiç kuşkusuz ki şiddetin yaşandığı bir ailede en çok yarayı alan savunmasız çocuklardır. Yarınların birer yetişkini olacak bu çocuklar yaşadıkları bu düzensiz ortamda ne kadar verimli bireyler olabilecekleri tartışılır. Bunun yanı sıra annelerinin daima hırpalandığını gören çocuklar kendi iç dünyalarında çok büyük olumsuzluklar yaşarlar.

Şiddete doğrudan maruz kalan çocuk yada şiddete tanık olşan çocuk Her iki durumda da çocuğun kendine saygısı, büyüklere duyduğu güven duygusu ve yaşam sevinci yara alır. Bu yara okadar derin olurki belkide hayatının sonuna kadar bu izleri taşır. Akabinde'de şiddete meğilli fertler ortaya çıkma olasılığı oldukca fazladır.
Aile içindeki yaşanan şiddete tanık olmuş ve durduramamış olmanın verdiği huzursuzlukla kendine olan güveni sarsılan çocuk daima kendini suçlu hissedecektir. Aynı zamanda kendi dünyasına kapanarak karışık duygular içine girecektir. Öncelikle anne ve babasına karşı hem sevgi hem nefret besler hale gelecek ve onlardan uzaklaşmaya başlayacaktır. Bunun yanı sıra içine düştüğü güvensizler terk edilmekten korkma, kendi duygularını ifade etmekten korkma, yaşamındaki şiddet ve karmaşa nedeni ile kızgınlık duyma, arkadaşlarıyla sorun yaşama , yanlış arkadaşlıklar kurma hatta madde bağımlılığına kadar gidebilmektedir. Dolayısı ile bir çok sağlık sorunlarıda kaçınılmazdır, ayrıca okul yaşamında'da bir çok sorunlara gebedir.
Bir çok zorluklarla dünyaya getirdiğimiz çocuklara bu sıkıntıları yaşatabiliyor isek bizler gerçek anlamda ebeveyn değiliz demektir.