Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Biz yeni bir hayatın acemileriyiz.
Bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor.
Şiirimiz aşkımız yeniden
Son kötü günleri yaşıyoruz belki
İlk güzel günleri de yaşarız belki
Kekre birşey var bu havada
Geçmişle gelecek arasında
Acıyla sevinç arasında
Öfkeyle bağış arasında...
Kaç yol arkadaşı kaldı şimdi geriye
gençliğin ilk acılarını birlikte keşfettiğimiz
kaç yol arkadaşı?
Sürüyerek götürdüğümüz dargın beraberlikleri saymazsak
ne kalıyor elimizde?
Ölenler,
terk edenler,
bir de telefonları, adresleri, kendileri değişenler..
Huzur nerede diye soranlara:
huzur güzel bir günün gün batımında;
lezzetli bir yemeğin son lokmasında.
huzur uyuyan çocuğun soluğunda.
yağan yağmurun cama vuran damlalarında,
bir kış gecesinde yanan sobanın ışığında
Ve ...
huzur eğer insan isterse her zaman tam da sol yanında..
Ey ömrümün virgülü,
Böyle mi bitecektin ha
Sen gittin
Türkülere sığmaz oldum
Dışım içime dar
Yelkensizim
Rüzgarlara çıktım
Kıyılara vurdum
Caddeler yuttu beni
Ve başıboş hüzün sokağında
"Yüreğime söylediğim en doğru yalan oldun"
Başıboş sonu boş..
"İki yüreğim olmalıydı. Birincisi duygusuz, ikincisi ise her zaman sevdalı. Hangi güzel için atıyorsa, ona verirdim ikinciyi. Öbürüyle de mutlu yaşardım"
Bir eski Türk filmi izlemek istiyorum.
İnsanların saf olduğu zamanları anlatmalı.
Genç kızlar sevdiğinin parmak ucuna bile dokunduğunda ürpermeli.
Kadınlar öpüşürken hamile kalmalı.
Adamlar çok güzel bakmalı.
Bakılan kadınlar çok güzel utanmalı.
İlle de şarkılar olmalı.
İlle de...
'Sen uzaklarda değil, damarımda kanımsın...' demeli Neşe Karaböcek,
'Seni andım bu gece…' diyen sesi gelmeli Emel Sayın'ın,
Sonra Zeki Müren söylemeli;
'Elbet bir gün buluşacağız...'
Bir bahara daha erişmeden ve beni sonbaharın koynuna bırakıp gitme ne olur...
Beni bana bırakıp seni bana bırakmadan gitme...
Dudaklardan çıkıp, ümide konacak bir çift güvercini, boynu bükük koyma yadellerde.
Bir ümit ve korku tarlasında biten sen,bulduğuma sevinemeden daha hüzün denizlerinde ve dehlizlerinde kaybolma...
Gözlerimden akan sızılarıma uzanırken ellerin, geceler boyu kirpiklerime takılıp kalan bir rüya gibi, gözümü kapattığım an görebildiğimsin. Gitme!
Gelenim ol gidenim olacağına...
Yarim ol,yavuklum ol,canıma can ol,yüreğimden uzak olacağına.
Gözlerimdeki buğu sana yön tuttu, yüreklerdeki aşk senin adını sayıklıyor. Gitmek mi zor kalmak mı? Bunun hesabını yapma bir kez olsun...Bir kez olsun mantığını dinleme. Yüreğine kulak ver ve gitme...!
Kalanım ol...
Bölsünler çarpsınlar toplasınlar beni ama sen illa kalanım ol! Anlasana...
Bir acılı yetim sevdanın gözlerinde tütensin. Bir muştunun nakaratlarında çırpınırken dillerim, bir güzel söz söylemeden daha, yola koyulup gitme...
Ne olur!
Garip yüreğimi yollarına serdiğimsin,Ayağına batan dikenleri düşman bildiğimsin. Gelenimsin. kalanımsın.
beni güzel hatırla!
bunlar son satırlar...
farzet ki, bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından
ya da bir yağmur sel oldum sokağında
sonra toprak çekti suyu...
kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için.
uyandın ve ben bittim...
beni güzel hatırla!
çünkü; sevdim seni ben, herşeyini...
sana sırdaş oldum, dost oldum,
koynumda ağladın.
yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini,
beni üzdün, kınamadım.
alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım...
beni güzel hatırla!
sayfalarca mektup bıraktım sana.
şiirler yazdım her gece, çoğunu okutmadım.
sakladım günahını, sevabını içimde
sessizce gittim...
senden öncekiler gibi sen de anlamadın.
beni güzel hatırla!
sana unutulmaz geceler bıraktım
sana en yorgun sabahlar...
gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım.
en güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka,
söylenmemiş "merhaba"lar sakladım her köşeye
vedalar bıraktım duraklarda.
ne ararsan bir sevdanın içinde
fazlasıyla bıraktım ardımda.
beni güzel hatırla!
dizlerimde uyuduğunu düşün,
saçını okşadığımı, üşüyen ellerini ısıttığımı,
mutlu olduğun anları getir gözünün önüne.
alnından öptüğüm dakikaları...
birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün
şaşırtmayı severim biliyorsun.
bu da sana son sürprizim olsun.
şimdi, seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
beni güzel hatırla.
gidiyorum...
ve dağlarına bu kadar üzgün davranan dünya
madem bu yağmur bu çamuru anlamıyor artık
sen dönerken ben bu kahrı bir ağız tadı olarak öneriyorum hayata
işte
derler ki ruhunda kocaman şüphe
kalbinde kara bir lekeyle doğarmış insan
insan
yani biri diğerini kör kuyularda merdivensiz bırakan..
yine de dayanmaya çalışıyorum işte
bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine benzeyen
geçen bulutlara sesleniyorum ellerin diye
rüzgar güzel bir koku getirmişse
saçlarını okşayıp gelmiştir diyerek avunuyorum
yaşamak seninle bir başka zamanı
bir başka zamanda seni yaşamak
her şeyden önce sen
elbette sen
mutlaka sen.......
Al ekmeği benden
İstersen havayı da;
Ama gülüşünden mahrum etme beni.
Koyma gülsüz ve çiçeksiz beni
Sevinciyle coşarak parıldayan sudan
Ve senden yayılan
Gümüşün kıvılcımlarından…
"Biliyorum bütün sözler yavan, bütün sözcüklerin içi boşaltılmış, bütün anlamlar kullanılmış, bütün anlar uçucu; kelimeye dökülen her duygu, kendiliğinden soğuk bir klişe oluveriyor; hiç bir sözcük duygularıma da yüreğime de yetmiyor."
Bir ağırlık yerleşmiş sesine.Yıllar, uzun yıllar geçmişte değişmiş sanki rengi kelimelerinin. Uslanmış, durulmuş konuşmaların. Daha kararlı ve tok ünlemlerin. Ama özlemek var ya; o hiç tükenmeyen, değişmeyen azalmayan durmadan artan o can yarası özlemek ... Bir özledime bin ses yankı verse tanırım ilk merhaba tadındaki heyecanı sende. Ve görüyorum uzaklarda da olsan dert etme. Yağmurun ıslattığı kadar güzel bakıyorsun sen yine.
..............
..............
FYALÇIN