Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
gel de blog yazma şimdi bunları okuyunca ama yok yazmıcam...güzümmm ayrılanlar için boşuna bekleme blog yazasım gelmiyor...belki bir gün ? belki yeniden ? belki ???
"-'Sevdiğini incitir insan' diyenleri haklı çıkaracak kadar acıyla yanışım.
'Ne ekersen onu biçersin' diyen rüzgârım sonrasındaki fırtınalarım… Bir şiire vurulup da hiçbir şiir olamayışım... ve nerede… nasıl… ne zaman sonlanacağını artık pek de umursamadığım… bilemediğim hayatım… Hepsi bir 'yaşandı bitti' noktasının etrafında dolanıyor… nokta gelip koyuyor sonunu… Hadi durma, al yalnızlığımı ört üzerine Olric..."
Ahh o gece yolculukları
bir başka kente, bir başka insan olmanın umutları.
Kaç yol arkadaşı kaldı şimdi geriye
gençliğin ilk acılarını birlikte keşfettiğimiz
kaç yol arkadaşı?
sürüyerek götürdüğümüz dargın beraberlikleri saymazsak
ne kalıyor elimizde?
Ölenler,
terk edenler,
bir de telefonları, adresleri, kendileri değişenler...''
Neden bu kadar çok sevdirdin kendini yar ?
Neden...
Gittin ama hala içimde kanıyor adın...
Unuttun ama hala içimde kırılıyor hatıraların...
Neden bu kadar çok sevdirdin kendini ?
Adımı dudaklarına almazken, niye ben hala senin adınla başlıyorum sensiz sabahlara ? Niye ?
Sen sevgimi pişmanlıklar tek tek yakarken, ben niye hala gülüşlerini katıyorum puslu yarınlarıma ? Niye.?.
Senle başlayıp benle biten cümleler kur bana…
“Başkaları gibi değildim çocukluktan beri,
Görmedim başkalarının gördüğü gibi-
Ortak bir pınardan almadım tutkularımı,
Aynı kaynaktan almadım kederimi.
Uyandıramadım yüreğimi sevince aynı seste
Ve sevdiğim her şeyi -yalnız sevdim.”
İşte böyle geçti yıllar. bozbulanık
Ben sevdim, ben ağladım, başkalarıydı gülen
Ne zaman uzattıysam ellerimi, parçalandı
Mutluluk serseri bir mayındı denizlerimde yüzen
Eylül’dü.
Dalından kopan yaprakların
Sararan yanlarına yazdım adını
Sahte bir gülüşten ibarettin oysa.
Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu.
Eylül’dü.
Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız
Adımlarımızın kısalığı bundandı
Bundandı gözlerimin durgunluğu.
Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
Ellerin kadar ıssız,
Sen kadar zamansız molalar veriyordum
Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz.
Eylül’dü.
İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin,
Şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun.
Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde.
Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman
En çok sesini aradım.
Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ.
Gözlerini sildi zaman..
Eylül de geçici, gökte yıldız güne kadar; uyansam hepsi gökten kalkar.
İçimde bir özlem birikti ki sorma gülüm, geceler evhâm satar.
"Bi beri gel" diye ünleyesim var, sarmaz oldu hüznümü avuntular.