Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Bir şey var aramızda
Senin bakışından belli
Benim yanan yüzümden
Dalıveriyoruz arada bir
İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki
Gülüşerek başlıyoruz söze.
Bir şey var aramızda
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
Fakat ne kadar saklasak nafile
Bir şey var aramızda
Senin gözlerinde ışıldıyor
Benim dilimin ucunda.
İstisna bir yara gibi kal bende...
Hayra yorulan düşlerim ol,
böl gecemi, destursuz gir mabedime,
şifa niyetine dokun yüzüme...
gel be, gel işte...!
küfrüm tövbeme karışsın,
aklım fikrime...
Öyle bir gel ki bana;
Nefes nefese..
Sonra içime ve hatta dışıma kapandım. Küsmek gibi bir şey. Bir çeşit gölge fesleğeni. Bir çeşit olmayan hayat. Zaten hiçbir şeyi kararında bırakamamak ve ortasını bulamamak gibi bir sorunum var benim. Epeyce göçebe yaşadım, sadece iki valizim oldu. Bir yığın insan tanıdım. Ama hep yalnızdım..
Öyle bir yazdı ki,
Sanki gökyüzünde oturuyorduk,
Seni öpmek gökyüzünü öpmek gibi
Mavi bir şeydi...
Gençlik öyle bir yazdır ki
Ne yurt ne ev ne oda
Yalnızca gökyüzü
Yeter insana
Biz seninle gökyüzünde
Çok oturduk
Gençliğimiz
Çok mavi geçti… çok!
Neden öyle sessiz duruyorsun öyle?
Şarkın mı tükendi dersin, biten günle,
Yoksa gün mü bitti şarkınla beraber?
Çığlıklar, içinde can verdiği bu an,
N'olur, gözlerine geceler dolmadan,
Bana altın gibi bakışlarını ver.
Bazen öyle sanıyor ki insan, eskisi gibi olabilir her şey.
Olmaz hâlbuki.
Olmaz.
Tüketip de geçtiğimiz onca şey eskisi gibi olamaz.
Ben sadece denemek istedim.
Farkındayım olmayacağının.
Ben hala gözlerini bıraktığım yerde arıyorum.
“aşkı sen kazandın küçük kız
ama aşk dolduramaz bu güzelliği
uçuruma vaktin yoktu, yürüyüp gittin
aramaya vaktin yoktu, bulmaya gittin
çocukluk uykularından düşen pelerinini”
Herkes bir masalı yaşadığını sanabilir. Herkes hep öyle devam edeceğine inanabilir. Üzgünüm ama yok öyle bir dünya, masallar sadece çocukları taşıyabilir...
Gitme, ey gerdanlığı inci ve mercan olan ,
Ölümlü vakitlerde hayatıma can olan,
Mâsivâ denizinde kalanların feneri,
Ayrılığı intihar, aşkı imtihan olan...
Nurullah Genç
[Sevduğum sevduğum bak gözüme,bir şey söyle yüzüme,
Ben severim uzaktan,Ağlama dayanamam gözlerunun yaşına,
Biter bu dertler geçer,Sen kal o bana yeter!...
Sevgi garip bir yangın, yaşaması için büyümesi gerek....
O yangına her şeyini atacaksın
zamanını, gururunu, dehanı…
Ve kül olacaksın...
İnsanlar ondan korkuyor, ondan yaşamıyorlar...
Bir şey kaldı gecelerden birinde
Senden.
Öncesinde bilinmemiş birşey,
Silinmez bir ses gibi giden..
Kelimelerden büyük, kelimelerin içinde,
Bir şey kaldı senden
Yaşamalar’ın arasında kaçamaklı.
Sen yoksun
deniz yok
yıldızlar arkadaşım
ya bu gece harika bir şeyler olsun
yahut bir bomba gibi
infilak edecek başım.
Ağzımda eski mısralar uzanıp kalmışım
İstanbul minareler odamda gibi
gökyüzü temiz ve parlak
işte kol kola girmiş en mesut günlerimiz
muhalif bir rüzgâr karşı sahilden.
Fosforlu ışıklarıyla gökyüzü bir deniz
havada kanat sesleri
ve çılgın kokular.
Deniz yok
yıldızlar uzaklaşıyor
ben yine yalnız kalıyorum
İstanbul minareler kaybolmuş
SEN YOKSUN.