Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Zamansız bu yağmur ,
çürüyor başaklarım
çiçeklerim soluyor bahçelerimde
rüzgar çıksa
dağıtsa artık puslu karanlığımı
yeni başlangıçlar için nadasa alınsa ruhum
ödünç mutluluklarla avunan aklım
dinlense suskunluğumda
güneş doğsa sonra
ışığına dönse yüzüm
neşeyle beslense tutkularım
yeniden filizlensem
sesim karışsa ezgisine aşkın
ve bereketli yağmurlar yağsa umutlarıma.
Ben onsuz edemem.
Eli elimin içinde olmalı,
Gözlerine bakmalıyım,
Sesini işitmeliyim.
Beraber yemek yemeliyiz
Ara sıra gülmeliyiz.
Yapamam onsuz edemem. .
Bir ay, birde denize yansıyan ışığında yakamoz, birde, birde oturduğumuz sahilde ben vardım.
Sen, ya sen
yine hep ben konuştum,
Sen yine sustun, sustun?
Bende öğrendim susmayı sonunda,
Sustum, sustum ve sustum...
Ağız dolusu suskunluklarım var artık.
Hiç söylenmemiş, şiirlerim, seni, beni anlatan şarkılarım.
Bir ney gibi üflediğim, hiç duyulmamış nağmelerim var.
Bir sufi gibi dönmekteyim bir elim semada, bir elim toprakta.
Hiç olmaktayım, hiç olmaktayız!!!
Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde
seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi.
Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi
İnsan hergün anımsar mı aynı gözleri..
savrulmuş tel tel kalabalıklar içinde
rüzgarın ucunda bir bulut duyguların avucunda bir çocuk
görmeden geçiyorlarsa seni istekle titrediğin yerde
büyüdükçe herkesin bir şeyleri yitirdiğindendir...
Yağmur olup toprağa karışmak..
"Sessizlik en güzel sestir duyabilen için"
Biraz da sessizliğim konuşsun...
Harfsiz bir dil bulalım içimizde...
"Sadece ikimizin anladığı bir hüzün olsun içinde"
"Sokağa fırlıyorum. Bir tek çehre görsem de yanında yürüsem, hiç ses çıkarmadan yürüsem diyorum. Halbuki ara sıra karşılaştığım ahbapları görmemezliğe geliyorum. Hiçbiri bana bu anda yardıma çağrılacak kadar yakın görünmüyor.
-Bilmem beni anlıyor musunuz?…”
Başka bir kentin sabahında unutacağım seni!
Tıpkı senin beni, soğuk bir kentin ayazında, sımsıkı sararken unuttuğun gibi..
Başka bir nefeste sileceğim dudaklarının izini!
Tıpkı senin kokunu hissederken "ayrılığın sözlerini" bana ezberlettiğin gibi...!!..
Herkes,gönlünce bir yol arıyor kendine..
Kimi arayışı sürdürmekte,kimi bulduğundan emin..
Ama bir gün,bir ses haykıracak göklerden: “Herkesin yolu kendine varır,arama başka yerde!”
“şair, şairim,
bu şiirin içinde
keder olsun,
rüzgâr olsun,
kalmak olsun,
gitmek olsun
bir hülyanın hatırasında
insan olsun,
ağrı olsun,
sabır olsun,
akşam olsun,
aşk olsun,
bir de zeytin ağacı
olsun içinde
canım şairim,
sen de ol
bir yerinde bu güzel şiirin
başka bir şey olmasın.”