Bu öykü II. Engelliler Konulu Öykü Yarışmasında İkincilik Ödülü Almıştır..
Öykünün kısa özeti ve değerlendirmesi
Öyküde, cüce bir karakterin ağzından yaşamından kesitler sunuluyor. Fatma, her çocuk gibi sevilirken ilerleyen zamanlarda doktorların “cüce” teşhisi koymasıyla tüm yaşamı altüst olur. Babasıyla arasındaki sevgi bağları kopar. Fatma’nın her çocuk gibi sevgiye ve ilgiye ihtiyacı vardır. Ancak, babası cüce olduğunu öğrendikten sonra onun yüzüne bakmaz. Sevgi ve şefkat göstermez. Oysa, yemek, içmek kadar gereklidir sevgi. Fatma, cüce olduğu için değil, asıl sevgiye doyamadığından dolayı kendini eksik duyumsar.
Mahallede varlığı gibi adı da yoktur. Cücedir o. Nereye gitse, tüm kapılar yüzüne kapanır. İş ister, kimse istemez Fatma’yı. Kadın olur, erkekler kadın yerine koymaz. Sevmek, sevilmek ister. Kimse yüzüne bakmaz. Çocukça bir saflıkla Bakkal Ali’nin sevgi göstermesine inanır. Cinsel saldırıya uğrar. Korktuğundan sesini çıkartamaz. Sevilmemek ve reddedilmek yüreğinde öylesine derin yaralar açmıştır ki, Bakkal Ali’nin cinsel saldırısını kendi kendine meşrulaştırır. Bu Fatma’nın öte yandan toplumun trajedisidir. En büyük şiddet değersizliktir. Değersizlik duygusu insanı paramparça eder. Saçının teline bir erkek eli değmemiştir… Kolunu boynuna dolayacak bir erkek olmamıştır… Kalbi bir erkekle konuşmamıştır… Kadın olmanın gururunu neşe içinde duyularına bırakmamıştır… Bir bütünün içinde birlik olmayı tatmamıştır… Onun dünyasında yanlışlar doğru, doğrular yanlış olur. Fatma bu çemberin içinde savruldukça savrulur. Yokluk ve yoksulluktan kurtulmak için erkekleri mutlu edecek bir iş bulur. Yaşamın akışına bırakır kendini…
Yazar, bu öyküde Fatma karakteri üzerinden toplumun engelli kadına bakışını ve cinselliklerini sorguluyor. İnsanın özünü oluşturan öğelerden biri de cinselliktir. Türk toplumunda engelli kadınlar, “aseksüel” olarak görülmekte, sırf görünümlerinden dolayı reddedilmektedirler. Öte yandan, cinsel saldırıya uğrayan engelli kadınların içlerinde bulunduğu durumu gösterdiği gibi bastırılmış cinselliğin sonuçlarını da sergilemektedir.
Yüksel, kamuoyunda pek gündeme gelmeyen engelli kadın ve cinselliğini konu olarak seçtiği, kof ve çürümüş anlayışlarla yaşamın içine sıkıştırılan engelli kadınların çocukluğu da, aşkı da, cinselliği de, analığı da yaşayamadığını, yaşattırılmadığını izlek olarak seçtiği için ikinciliğe layık görülmüştür.
Öykünün adı: Beni mutlu etmek istermisin?
OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
YAZAR: REYHAN HACIEYÜPOĞLU YÜKSEL
1970 yılında doğdum Kimya Mühendisiyim. Kendimi bildim bileli okuyorum ve yazmaya çalışıyorum.
Yazmaya olan tutkumu ancak bu hikaye anlatır benim:
Karınca bir gün "ben hacca gidiyorum" demiş yakınlarına, herkes "ne dersin sen karınca kardeş, sen kim, onca yolu almak kim, insanlar develerle bile aylarca yol iz sürüyor sen bu halinle nasıl gidersin onca yolu? Gel vazgeç bu sevdadan". Karınca düşünmüş "Haklısın" demiş "doğru dersin, ama varamasam bile yolunda ölürüm hiç olmazsa..."
Uzun yıllar Üretim ve Arge bölümlerinde çalıştıktan sonra şimdilerde satıcılık yapıyorum. Evliyim bir kızım var.
Öykünün kısa özeti ve değerlendirmesi
Öyküde, cüce bir karakterin ağzından yaşamından kesitler sunuluyor. Fatma, her çocuk gibi sevilirken ilerleyen zamanlarda doktorların “cüce” teşhisi koymasıyla tüm yaşamı altüst olur. Babasıyla arasındaki sevgi bağları kopar. Fatma’nın her çocuk gibi sevgiye ve ilgiye ihtiyacı vardır. Ancak, babası cüce olduğunu öğrendikten sonra onun yüzüne bakmaz. Sevgi ve şefkat göstermez. Oysa, yemek, içmek kadar gereklidir sevgi. Fatma, cüce olduğu için değil, asıl sevgiye doyamadığından dolayı kendini eksik duyumsar.
Mahallede varlığı gibi adı da yoktur. Cücedir o. Nereye gitse, tüm kapılar yüzüne kapanır. İş ister, kimse istemez Fatma’yı. Kadın olur, erkekler kadın yerine koymaz. Sevmek, sevilmek ister. Kimse yüzüne bakmaz. Çocukça bir saflıkla Bakkal Ali’nin sevgi göstermesine inanır. Cinsel saldırıya uğrar. Korktuğundan sesini çıkartamaz. Sevilmemek ve reddedilmek yüreğinde öylesine derin yaralar açmıştır ki, Bakkal Ali’nin cinsel saldırısını kendi kendine meşrulaştırır. Bu Fatma’nın öte yandan toplumun trajedisidir. En büyük şiddet değersizliktir. Değersizlik duygusu insanı paramparça eder. Saçının teline bir erkek eli değmemiştir… Kolunu boynuna dolayacak bir erkek olmamıştır… Kalbi bir erkekle konuşmamıştır… Kadın olmanın gururunu neşe içinde duyularına bırakmamıştır… Bir bütünün içinde birlik olmayı tatmamıştır… Onun dünyasında yanlışlar doğru, doğrular yanlış olur. Fatma bu çemberin içinde savruldukça savrulur. Yokluk ve yoksulluktan kurtulmak için erkekleri mutlu edecek bir iş bulur. Yaşamın akışına bırakır kendini…
Yazar, bu öyküde Fatma karakteri üzerinden toplumun engelli kadına bakışını ve cinselliklerini sorguluyor. İnsanın özünü oluşturan öğelerden biri de cinselliktir. Türk toplumunda engelli kadınlar, “aseksüel” olarak görülmekte, sırf görünümlerinden dolayı reddedilmektedirler. Öte yandan, cinsel saldırıya uğrayan engelli kadınların içlerinde bulunduğu durumu gösterdiği gibi bastırılmış cinselliğin sonuçlarını da sergilemektedir.
Yüksel, kamuoyunda pek gündeme gelmeyen engelli kadın ve cinselliğini konu olarak seçtiği, kof ve çürümüş anlayışlarla yaşamın içine sıkıştırılan engelli kadınların çocukluğu da, aşkı da, cinselliği de, analığı da yaşayamadığını, yaşattırılmadığını izlek olarak seçtiği için ikinciliğe layık görülmüştür.
Öykünün adı: Beni mutlu etmek istermisin?
OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
YAZAR: REYHAN HACIEYÜPOĞLU YÜKSEL
1970 yılında doğdum Kimya Mühendisiyim. Kendimi bildim bileli okuyorum ve yazmaya çalışıyorum.
Yazmaya olan tutkumu ancak bu hikaye anlatır benim:
Karınca bir gün "ben hacca gidiyorum" demiş yakınlarına, herkes "ne dersin sen karınca kardeş, sen kim, onca yolu almak kim, insanlar develerle bile aylarca yol iz sürüyor sen bu halinle nasıl gidersin onca yolu? Gel vazgeç bu sevdadan". Karınca düşünmüş "Haklısın" demiş "doğru dersin, ama varamasam bile yolunda ölürüm hiç olmazsa..."
Uzun yıllar Üretim ve Arge bölümlerinde çalıştıktan sonra şimdilerde satıcılık yapıyorum. Evliyim bir kızım var.
Son düzenleme: