Bugün paylaşmak istediğiniz şiir

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Yarın

Yarın sesimi duyamayacağın kadar uzak olabilirim mesela
Dokunamayacağın, göremeyeceğin, soramayacağın, kızamayacağın, kırılamayacağın, inanamayacağın
Bir kez daha benimle gülemeyeceğin
Bir kez daha ellerimi avuçlarının içine alamayacağın
Gözlerini kaçıramayacağın
Tüm cümleleri söylemek isteyipde susamayacağın
Sarılıp uyuyamayacağın
Aynı sokaktan geçemeceğimiz, aynı şarkıyı dinleyemeyeceğimiz, kavga bile edemeyeceğimiz
Kal diyemeyeceğin
Ayrılamayacağın, hatta gidemeyeceğin kadar yok olabilirim

Seviyorsan bugün sev, şimdi sev...yarın ölebilme ihtimalim var...
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
18765949_1360704290673221_163814996274630988_n.jpg


Herkesin sarılırken asla bırakmak istemediği bir kişi,
Bütün sokaklarını dolaşmak istediği bir şehir,
Kıyısında oturmak istediği bir deniz
Ve yaşamak istediği bir film vardır.
 
Son düzenleme:

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
536634_305107409578679_1144500622_n.jpg



Yar dediğin..!!
Kale gibi duracak, korkmadan dönebilceksin arkanı..!!
Bileceksin ki o vurursa alnının ortasından vurur ...
Sırtından değil ..!!
Cümle alem tersini iddaa etse de,
O öyle diyorsa öyle olduğuna şüphesiz inanacaksın ..!!
Aklın sadece özlediğin için onda olacak ...
Nerdedir, kiminledir krizlerine girmeyeceksin ..!!
Bileceksin ki nerede olursa olsun hep seninledir .
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
12193844_546083998879018_9038908578493322651_n.jpg




“Sevgili Piraye;

Balık koskoca okyanusun derinliklerini avucunun içi gibi bilse de, bir lokma uğruna, atılan oltaya can feda. Bırak benim de avucumun içi gibi bildiğim o koca kalbinde bir hata yapma hakkım olsun.
Şimdi sen yoksun
ağlıyoruz arkadaşlarımla,
ağlıyoruz arkadaşlarım bulutlarla.
Yağmur yağıyor mu oraya bilemeyiz ama, biz ağlıyoruz Piraye.
Bu balık nefes alıp verdiği suyun altında boğuluyor, bu kelebek ölümü dört gözle bekliyor.
O balık nerede boğuluyor biliyor musun?
Önümde ki beyaz sayfalara haykıramayıp yutkunduğum, içime ağlayıp, içimde biriktirdiğim denizin için de boğuluyor. Bu kelebek intihara kalkışıyor.
Bırak bir hata yapma hakkım olsun. Yaşadığım denizde can veriyorum. Kalemim kan kaybediyor, kalemim ağlıyor Piraye.”

Nâzım Hikmet
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
11391421_854807337923366_8739734094224790648_n.jpg



Ben senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.

İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin...
Fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
Vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum,
Yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız
Külümün içinde külün,
Ta ki bir savruk gelin
Yahut vefasız bir torun
Bizi ordan atana kadar...
Ama biz o zamana kadar
O kadar karışacağız ki birbirimize,
Atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
Sapında muhakkak iki çiçek açacak :
Biri sen
Biri de ben.
Ben daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
yaşayacağım,
Ama çok, pek çok,
Ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
İçimden bir şey :
"Belki " diyor.

Nazım Hikmet
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
tumblr_m68gkz2K0L1qg3uw8o1_500_large.png



Beni güzel hatırla

Bunlar son satırlar
Farzet ki bir rüyaydım esip geçtim hayatından
Yada bir yağmr sel oldum sokağında
Sonra toprak çekti suyu kaybolup gittim
Beklide bir rüyaydım
Senin için..
Uyandın ve ben bittim
Beni güzel hatırla
Çünkü sevdim seni ben her şeyini
Sana sırdaş oldum dost oldum koynumda ağladın
Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini
Beni üzdün kınamadım
Alışıktım vefasızlığa el oldun aldırmadım
Beni güzel hatırla
Sayfalarca mektup bıraktım sana
Şiirler yazdım her gece
Çoğunu okutmadım
Sakladım günahını sevabını içimde
Sessizce gittim senden öncekiler gibi sende anlamadın
Beni güzel hatırla
Sana unutulmaz geceler bıraktım
Sana en yorgun sabahlar
Gülüşümü gözlerimi sonra sesimi bıraktım
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka
Söylenmemiş merhabalar sakladım her köşeye
Vedalar bıraktım duraklarda
Ne arasan bir sevdanın içinde
Fazlasıyla bıraktım ardımda
Beni güzel hatırla
Dizlerimde uyuduğunu düşün
Saçını okşadığımı üşüyen ellerini ısıttığımı
Mutlu olduğun anları getir gözünün önüne
Anlından öptüğüm dakikaları
Birazdan kapını çalan kişi olabileceğini düşün
Şaşırtmayı severim biliyorsun
Bu da sana son sürprizim olsun
Şimdi seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
Beni güzel hatırla

GİDİYORUM …

Orhan Veli Kanık
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
12301592_1674332489486780_3141548528101630968_n.jpg



Sevgilim olsun istemiyorum..
Sevdiğim olsun istiyorum..
Her gün “görmek” değil..
Benim olduğunu bilmek istiyorum!
Elini tutmak değil..
Kıyamadan sadece gözlerine bakmak istiyorum’
İki gün değil ebediyen sürsün istiyorum..
Uğruna ölmek değil..
Onun için yaşamak istiyorum...

Cemal Süreya
 

Sairane

Üye
Üye
Katılım
May 23, 2012
Mesajlar
220
Tepkime Puanı
0
Puanları
16
90lar :)

30-35’yaşlarına merdiven dayayan ve hayatın hiç te öyle olmadığının farkına varmaya başlayan nesildir. lise yıllarının uçarılığı üniversite yıllarının o artistik havası uçup gitmiş askerlik filan derken artık ekmek kavgası zamanı gelmiştir. oysa daha dün gibidir çocukluğun o bin yıl sürecek sanılan 90’ları…seksenlerin uzatmalarına tıkıştırılan ilk çocukluk dönemi ise muhayyilenin en derininde bir yerlerde muhkemdir: eli kalemli tontonun ekrandaki görüntüsü, gorbi’nin lekesi, thatcher’ın iticiliği filan…
sabahtan akşama kadar radyo başında bekleyip sevdiği şarkıları rec tuşuyla kasede aktaran ve bundan gurur duyan (çünkü işçi babasının kısıtlı gelirini kasetlere harcamasına içi elvermez) insanların içinde bulunduğu nesildir.

evde ecevit’ten umutla bahseden anne-baba ve gözün aydın Türkiye ak güvercin geliyor çalan mavi bir bir minibüsün peşinde umarsızca koşmaktır ne olduğunu bilmeden.

tasodur, tetristir. her türlü sokak oyunudur. bisiklet tamir etmek, lastik yamamaktır. capri sun’u önce hüplet sonra gümlettir onlar. onlar ki; bugün efsanevi birer mit haline gelmiş kişileri kanlı canlı halleriyle bilmişler izlemişler dinlemişlerdir.

onlar arasında erkeklerde futbolcu kartı biriktirmeyen kızlarda bebek giydirmeyen yoktur. cuma geceleri süper baba, pazar geceleri bizimkiler izlemişlerdir hepsi de. leğende yıkanmışlıkları vardır.

babaannelerinin nazilli basmasından diktiği pijamaları giymişlerdir çoğunluğu “bu ne ya” diye sormadan. ama hepsi de sokak çocuğudur, yaralıdır dizleri, bisikletten düşmemişine rastlayamazsınız.

1981-86 nesli candır, iyidir hoştur. iki dünya arasına bir yerlere sıkışıktır onlar. biraz eski devirdir biraz yeni devir ama çokça arada kalmışlıktır. tek kanaldan çok kanala geçişin çocuklarıdır onlar; çocukluğu deli gibi sokaklarda yaşayan son nesildir ve sonlara doğru bilgisayar bağımlığının sokakları nasıl boşalttığına tanık olmuştur 2000’lere doğru.

onlar; cine 5’in kırmızı noktalı filmlerinin ilk beş dakikaasında şifresiz girmişlerdir ergenliğe emanuella eşliğinde. tek kanallı ahşap kaplama tüplü televizyondan uydu anten bağlanmış 55 ekran sony’lere kadar uzanmışlardır.

o çocuklar pazar sabahı soba üzerinde kızarmış ekmeklerine yağ sürerken anneleri ekranda barış abilerinden 10 puan alanlara baktılar gıptayla. akşamında pazarın bizimkiler bitince yatağa yolllandılar babaları “günün geniş özetlerine” takılmadan önce ve özellikle parliament sinema kulübü onlar uykudayken sundu pazar gecesi sinemasını.

parliament sinema kulübü demişken; ilk yayınlanan filmin 1989 yapımı batman olduğunu eklemeden edemem.

fena halde hüzünlendim şimdi, ne bok vardı büyüyecek…

Kaynak: Ekşi Sözlük

şiir değil ama hoş bir yazı :)
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
18119552_1453299974691832_7021740442622103172_n.jpg
 
Son düzenleme:
Tekerlekli Sandalye
Üst