Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Ne kadar çok elimiz varmış meğer
İlkin, senin elinle tutuşan benimki
Sonra çocuklarınki
Gençlerinki
Tekel işçilerininki
Sonra, ellerin elleri…
Ne kadar çok elimiz oldu, baksana
Tutuşa tutuşa
Bir orman yangını gibi..
Marx’ın da pek sevdiği bir Latin sözünü anımsıyorum
Nihil humanum mihi alienum est.
Bu sözün altına ben de imzamı basıyorum
İnsana ilişkin ne varsa kabulüm
Şu hümanistler hariç.
İçerimde bir bokluk var
Yıkıyorum, yıkıyorum, yıkılmıyor
Yüzümde bir maske var
Çekiyorum, çekiyorum, çıkmıyor
Böğrümde bir ölü çocuk
Ölüyorum, ölüyorum, ölmüyor
Gözümde bir çakmak var
Çakıyorum, çakıyorum, çakıyor
Suratınıza!
Şu ölen çocuklar var ya
Sana bana dünyaya..
İlikleriniz donduğunda kışın
Bir kaşık umut gerektiğinde
O şişe gelecek aklınıza
Pencerenin önünde duran
Güneşte
Gelincik
Sen bezmimize geldiğin akşam
Neler neler olmaz ki bize, bir güzel haller olur
Hallolur eşek davası dahil, bütün davalar
Düşer İsfahan, yıldızlar, Bağdat ve Şam
Kalkar ayağa ayaklar, türkülerle bir halk olur
Sen bezmimize geldiğin akşam
Kainatın padişahı salavatla hal olur.
Kimi İçin Erken Kimi İçin Geç
Ama Ergeçseldir Ölüm
Önüne Dikilse De Kimi Uzun Kimi Put
Tek Gözlü Canavarlar Kayalar
Ufuk Görünecektir Eninde Sonunda
Yüzdüğüne Göre Yaşam Denen Bu Denizde
Bir Gün Boğulacaksın İçinde
Anafora Kapıldım Deme
Anafor Da Bizim İçimizde
Şile’nin İmrendi’sinde.
Hava azdı bak, havai mai
Düşüyor üstüme bir semavi
Deterjamanın evren pulları..
Ve teperken tipili yolları
Bir garip uyku görmede rüyam
Olmamak üzre bir daha reklam
Böyleymiş meğer en son yıkanmam..
Çamaşır makinesinde bir adam..
Balkonun altına kapamışlar hint horozunu
Önüne de bir kara tel çekmişler
Dünya yüzü görmesin diye..
Yine de herkesten önce ötüyor sabahları..
Erken öten horozu… sözü bir yerlerden
Kulağına çalınmış olmalı..
Sen ölüyorsun kardeşim öldüğünü bil
Bile bile ve teamüden
Ecel öldürmez insanı
Kendisi öldürür
Vakti zamanı gelince..
Ben onun için yas tutuyorum ya hep
Vakti gelmeden öldürülenlere..
Nahide Hanım söyledi yine
Neden babama yazmışım da
Anama şiir döktürmemişim
Kaç kere yazdım
Cebimden uçup gittiler
Ben on yedi yaşında beni yıkayan
Anneme şiir yazacak kadar şair değilim..
Yalnız kaldıkça, yani Güler benden kaçtıkça
Tekmil elektrikleri yanık bırakıyorum yirmi dört saat
İki radyo var ikisini de açıyorum
Yarım alacağıma bir bütün ekmek alıyorum
Bugün büyük olsun yoğurt diyorum bakkala
Kibrit çakıyorsun karanlıkta
Badem çiçeklerini görmek için
Ve mart denizlerinde tedirgin bir çift
Sarnıç gemisi gözlerin
Bir iş açacaksın sen başımıza
Yangın mı olur artık, bahar mı?
Bir derin uykudaydım ölümün içinden
Açtım ki gözlerimi
Bir suyun gölgesi gibi
Kendisi adeta bir suyun
Ayakucunda sen oturuyorsun
Şiir getirenlerin çok olsun çocuğum!