Engelli Kadının Adı Yok.!

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
Kadın, erkeğin kaburgasından yaratıldı, ayaklarından yaratılmadı!..

Öyle olsaydı ezilirdi!.. Üstün olsun diye başından da yaratılmadı!..

Ama göğsünden yaratıldı..

Eşit olsun diye..

Kolun biraz altında..

Korunsun diye!..

Kalp hizasında sevilsin diye..

Bu ince yaratılış gayesine rağmen nereye hangi mertebeye koyuyoruz acaba kadınımızı.. Hele de bu engelli bir kadınsa adı var mıdır toplumumuzda ya da kadınlığı ne derece kabul görmektedir?

Engelli bireyler toplumda ötekileştirmenin getirdiği ayrımcılıkla karşı karşıya kalırlar fakat bu ayrımcılık engelli kadınlara daha fazla uygulanır.

Anayasamız’ ın da 10. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesine göre “ Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptirler". Devletin, bu eşitliğin sağlanmasında pozitif yükümlülüğü vardır. Fakat bu yükümlülüğün ne kadar ve nasıl uygulandığı tartışma konusudur. Buradaki eşitlikle bahsedilen mutlak eşitlik olduğu halde fırsat eşitliği bile sağlanamamıştır.

Nedir sizce bu ayrımcılığın temelinde yatan gerçekler? Yoksa sizde mi abarttığımı düşünyorsunuz?

Hani bizi sadece Sakatlar Gününde hatırlayanlar gibi..

Kadının adının olmadığı toplumumuzda engelli kadının varlığı bile yok sayılmaktadır. Hatta Engelli kadının hiç adı yoktur, engelli olduğu için anne olması hatta daha da acısı kadın olabilmesinin bile önüne geçilmektedir. Sakatlara evlat edinme hakkı verilmemektedir.
Engelli kadın sevemez sevilemez... Sevilse bile mutlaka bir menfaat sözkonusudur..

Engelli erkeklerle evlenen engelsiz kadınlar da toplum ve aileler tarafından cinsiyetçi bakış açısıyla yargılanmaktadır. Bu kadınlara önyargılı bir şekilde bakılıp hak etmedikleri sıfatlarla nitelendirilmektedirler.

Örneğin engelli erkekle evlenen kadın muhakkak evde kaldığı için veya bakire olmadığı için veya dul ve çirkin olduğu için, erkekten daha yoksul ve mutlaka gizli bir özrü olduğu için evlenmiştir.

Aynı yargılar engelli kadınla evlenen engelsiz erkekler içinde söz konusu olmaktadır. Yoksa kendine bile yetemeyen kadının erkeğine verebileceği ne olabilir ki.?

Çünkü erkek böyle yetiştirilmiştir. Evlenmenin amacı hayatı yalnızlığı paylaşabilmek değil çamaşırını bulaşığını yıkayacak, ütüsünü yemeğini yapabilecek birinin var olmasıdır. Yoksa evlenmek çok da önemli değildir. Bunun yaşlılığı, hastalığı var; anne baba her zaman başında olamayacaktır. O yüzden her anne baba çocuğunun mürüvvetini görmek için acele eder. Çocuğuna şöyle eli yüzü düzgün!? bir kız aramaya koyulur..

Diyelim ki çocuk hayat arkadaşını kendi seçti ve diyelim ki seçtiği eş adayı –çok sık rastlanmasa da- engelli!! Dananın kuyruğunun koptuğu andır.. Abarttığımı düşünen aynı durumu oğlunun kardeşinin yeğeninin ya da arkadaşının yaptığını düşünsün.. Bir parça empati yaparsanız abartmadığımı anlarsınız..

Bu tarz evlilik yapan yürekli delikanlılarımızın ve genç kızlarımızın sayısı eskiye nazaran oldukça arttı. Okuyan hayatı anlamlandırabilen gençlerimiz sevginin gerçek tanımını yapabilmekte, evliliğin çamaşır bulaşık yıkamak olmadığını idrak edebilmektedir.

Engelli kadının sorunları bununla sınırlı değil maalesef.. Engelli kadın daha çocukluğundan itibaren ayrımcı yaklaşımlarla yüzyüze kalmaktadır. Pek çok yöremizde maalesef hala uygulanan kız çocuğunu okutmama geleneği hele de bu kız çocuğu engelliyse daha da katı şekilde uygulanmakta, engelli kızlarımız cehalete mahkum edilmektedir.

Diyelim ki bilinçli bir aile ve engelli kızını okula yazdırdı. İşte asıl sorun bundan sonra başlıyor. Hiçbir okulun engellinin de kullanımına uygun olmaması, okula gidiş gelişlerde mimari çevrenin uygunsuzluğu, okulda engellinin dersi için geçerli kayıt cihazı vs. araç gerecin olmayışı , toplumun ne gereği var dercesine psikolojik baskısı ve hepsinden önemlisi okullarda eğiitimcilerin ve yöneticilerinde bilinçsizlikleri ve bazen engelli çocuğu okula alamam, diğer çocukların psikolojisi bozulur ya da korkarlar diye aileyi geri çevirmesi..

Bunlar engelli çocuk sahibi ailelerin yaşadığı sıkıntılardan sadece birkaçı..

Yine diyelim ki aile her türlü engellemeye rağmen azmetti engelli kızını okuttu.. Heyhattt sorun okulu bitirmekle bitmiyor. Bu sefer de iş hayatına atılan engelli kadın farklı sorunlarla savaşmaya başlıyor. Ulaşım mimari gibi sorunlar hala devam ediyor ama biz işin sosyolojik boyutunu irdeleyelim. Engelli kadın ne kadar eğitim alsa da kendi ayaklarının üstünde durmayı başarabilse de üzerindeki acizlik etiketinden hiçbir zaman kurtulamaz. Fiziksel olarak kendini savunacak durumda olmadığı için tacizlere uğramaktadır. Ya da gücünün çok üstünde sorumluluklar yüklenerek engelli kadına -sen istedin dercesine- bir çeşit psikolojik baskı uygulanmakta ve yıldırılmaya çalışılmaktadır. Engelli kadın ise sırf üzerindeki acizlik, iş görememezlik etiketi kalksın diye her şeye rağmen hayata tutunmaya devam etmektedir.

Peki engelli annenin yaşadıkları..

Onlarda kendi evinin içinde dahi fiziki ve psikolojik anlamda engellerle ve engellemelerle karşılaşıyorlar. Çocuğunun elinden tutup parka götürmek, çocuğunu kendi zevkine göre giydirebilmek için mağazalarda alış veriş yapabilmek, çocuğunu kucağında hoplatıp zıplatabilmek, çocuğunun sesini duymak ya da yüzünü görebilmek... Bu anneleri ne sıklıkta aklımıza getiriyoruz acaba?..

Örneğin geceleri uyuyamayan minik bebekler anne babalar arasında hep şikâyet konusudur. Uykunun en tatlı yerini bölen bir bebek hıçkırığı özellikle de annelerin kâbusudur aslında.. Hele bir de her gece defalarca tekrarlanıyorsa... Bebeklerin zamanlı zamansız ağlaması genelde ebeveynleri rahatsız eder. Tabii ki geceleri bölünen her uyku, bir zaman sonra büyük bir eziyete dönüştüğü için..

Haklı olarak; ne var bunda diyebilirsiniz. Peki, her gece onlarca kez de olsa bebek sesiyle uyanmanın büyük bir nimet olduğunu düşündünüz mü hiç? Şimdiye kadar aklınıza gelmediyse işitme veya görme engelli, felçli annelerin yaşadıklarını öğrenince onlarla hemhal olunca anlayacaksınız farkına varacaksınız sahip olduklarınızın.. Hem de yüreğinizde hissederek..

Engelli kadın bütün bu sorunları yaşarken diğer tarafta engelli çocuğa sahip kadın neler yaşamakta sizce?


FATMA ŞAHİN
 
Tekerlekli Sandalye
Üst