Engelsiz Hayaller (Öykü)

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,505
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Hayattan hiçbir beklentim hiçbir amacım yoktu. Ailem yoktu ya da ben onlar için yoktum. İstenmiyordum o evde. Geceleri üvey annem ve babam tartışırlardı. Benim yüzümden hep benim yüzümden. Geceleri uykuya zar zor dalardım. Kulaklarımı tıkardım istenmeyişlerime. Sabahı edemezdim bazı gecelerde ise. Sabahın kör karanlığında gözlerimi hep aynı güne açardım en ufak bir farklılık yok. Her gün yüreğimde bir burukluk. Gerçekler acıtıyordu yüreğimi. Param parçaydı umutlarım. Dayanıksızlardı.
Ne zaman bir hayal kuracak olsam gözlerim dalıyordu ayaklarıma. Yıkılıveriyordu kurduğum hayaller. Uzun uzun düşünürdüm ne olacağımı. Olanaksızdı şu halimle elimden bir şeylerin gelmesi. Yıllarımı aldı bu düşünceler. 13 yılımı koskoca 13 yıl. Düşünmekten yorulur hale gelmiştim artık. Ve yine yeni bir gün. Sıradanlığını koruyordu benim için. Gerçekleri durmadan yüzüme haykıran, hayal kurmama bir türlü izin vermeyen sandalyeme alışagelmiş bir zorlukla oturdum. Üvey annem gelip suratındaki bir türlü anlam veremediğim o ifadeyle bana bakıyordu. Üstümü değiştirmeme yardımcı olup bir cadı çizgi filminden fırlamışçasına bir ses tonuyla beni kahvaltıya çağırdı. Kahvaltı yapmamıştım, babam yanağıma ufak bir öpücük kondurup işe gitti. Çantamı alıp büyük zorluklarla kapıdan çıktım.
Arkamdan bakan, o beni sevmediğini haykıran gözler ömrüm boyunca unutulamayacak kadar kazınmıştı yüreğime. Fütursuzca önüme baktım. En yakın arkadaşım Bora ile devam ettik yolumuza. Sonbahar eşlik ediyordu bize. Hayallerime benzetirdim sonbahar yapraklarını onlar bir mevsim benim hayallerim her mevsim dökülüyordu. Okulun bahçesine girdiğimde koşuşturan insanlar gözlerimi alıyordu. Sınıfa başka bir arkadaşımın yardımıyla çıkmıştım.
Öğretmenimiz sınıfa ağır adımlarla geliyordu. Suratında yine o mükemmel gülücükler vardı. Öğretmenimin sınıfa girmesiyle içime bir huzur doluyordu. Gerçi bence bu bütün arkadaşlarım için öyleydi. Melek hoca adı gibi melekti sanki. Gözlerimi ayırmazdım o deniz mavisi gözlerinden. Boğulurdum sanki. Biz ona meleğimiz derdik bu lafımız onun çok hoşuna giderdi. Saymakla bitmezdi güzellikleri. Çok güzel resim çizerdi ve şiir yazardı mesela. Günün ilk saatleri onun o mükemmel şiirleriyle geçerdi. Aşkı anlatırdı bizi sevmeyi anlatırdı şiirlerinde. Elinde bulunan birkaç dosyayı masasına koyarak onu merakla dinleyen gözlere baktı.
“ Bugün şöyle yapalım arkadaşlar. Herkes istediği mesleği söylesin. Hayaller kuralım önümüze bir yol çizelim. Hayaller ufkumuzu aydınlatacak en parlak ışıklardır. Işıklarımızı bulalım.” dedi.
Sınıftan yalnız ben ve arkadaşım engelliydik. Sınıfta bazen alay konusu olsak da seviliyorduk. Ya da öyle olmasını isteyip onu hissediyorduk. Ben binlerce düşünceye boğulurken…
Öğretmenim:
“ Ege sen ne olmak istiyorsun ” dedi.
Elim ayağıma dolaşıyordu. Benimle dalga geçeceklerdi. Hayallerim ve korkularım en çetin savaşlarından birini gerçekleştiriyordu.
Öğretmenimin:
“ Ege? ” diye seslenişiyle daldığım düşüncelerden kırmızı bir surat ifadesiyle çıktım.
“ Ben, ben bilmiyorum ” dedim. DEVAMI İÇİN TIKLAYIN
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
işte benim için 1. bu öykü :)
 
Tekerlekli Sandalye
Üst