Selamlar,
Evde bakım maaşından nasıl yararlanılacağına dair kısa bi ön giriş yaparak konuya dair görüşlerimi aktarayım.
Evde bakım maaşından yararlanmak için sakatlık oranınızın en az %50 olması ve raporunuzda "ağır özürlüdür" ibaresinin yazması, (Ki buradaki ağır 'ağır özürlü' tanımı bana göre yasalarda net olarak tanımlanmamış) ailede kişi başı gelirin (2012 ilk altı ayı için) 423 TL'yi geçmemesi gerekmektedir.
Yukardaki şartları taşıyan engellilerin akrabaları evde bakım maaşı alabilir.
Dikkat ederseniz burada maaş "engelli olan" kişiye değil, "ona bakan, bakımını yüklenen" kişiye veriliyor. Ve bakımı mutlaka akrabadan birinin yapması gerekiyor. Burada amaç Evinde engelli birey olan kişinin iş yaşamına katılamaması dolayısıyla ekonomik kayba uğramasının önüne geçmek. Yani bir anlamda devlet evinde engelli birey olan aileye diyorki "kardeşim sen işi gidip çalışma evinde otur engelli olan kardeşine, ablana, babana, annene bak ben senin maaşını veririm."
Bu yazılanlar ışığında evde bakım maaşı "engelli birey" düşünülerek yapılmış bir uygulamadan ziyade daha çok onun "ailesi" düşünülerek yapılmış bir uygulamadır diyebiliriz.
Örneğin ben bakım maaşı almak için aranan tüm şartları taşıyor olsam ama ailemle anlaşamıyor olsam akrabam olmayan birini bana bakıcı olarak gösterip maaş almasını sağlayamam. Bu hizmet sağlanırken, engelli bireyden çok ailesi düşünüldüğü için aileden olmayan birinin bakıcı gösterilmesi yasaklanmış. Oysa aileden olmayan birininde bakıcı olarak gösteriliyor olması gerekirdi. Ben ailemle yaşamak zorunda kalmak istemeyebilir, yada hiç akrabam olmayabilirdi.
Diğer bir sorun ise, bu hizmetin adından da anlaşılacağı üzre, illada bakımın evde olması. Yani bakıma muhtaç kişi bir işte çalışsa SHÇ (sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu) yetkilileri, kardeşim sen çalışabiliyorsun o halde bakıma muhtaç değilsin diyerek bakıcı maaşını anında kesebilir. Zira bu konuda SHÇ yetkililerinin inanılmaz derecede insiyatif kullanma hakları var. Halbuki, ağır özürlü olupta çalışan binlerce engelli var. Engelli bireyler hem çalışıp hemde bakım ücreti alabilmeliydiler.
Yani bir anlamda bu hizmetten yararlanmak isteyen engelliler illada evlerine tıkanıp kalmaları gerekiyor....
Evde bakım parasının engellilerin bakımında kullanılıp kullanılmadığını kimse bilemez. Kişiden kişiye, bakıcıdan bakıcıya değişebilecek bir durum. Kaldıki, alınan bakım maaşının tamamının yada bir kısmının engellinin kişisel harcamalarında yada bakımında kullanılacağına dair bir hükümde bulunmuyor. Buradaki tek kriter, oda sadece bazı illerde uygulanıyor, her 6 ayda bir SHÇ yetkilileri eve gelerek engelli bireyin bakımının yapılıp yapılmadığını gözlemlemek. Oda dediğim gibi sadece bazı illerde uygulanıyor. Bakım ücreti alıpta SHÇ tarafından bakımı düzgün yapılıyormu yapılmıyormu diye yıllardır kontrol edilmeyen binlerce engelli var. Zaten bakıma muhtaç kişinin bakımının nasıl yapılacağını öğütleyen "bireysel bakım planında da" sadece kişisel temizleğe atıfta bulunuluyor.
Haftada 1 kez banyosu yapılacak
Haftada bir kez traş edilecek
Haftada bir kez tırnakları kesilecek v.b gibi....
Banyosunu yaptır, saçını sakalını kes. Aldığın parayıda çatur çıtır ye.
Kimsede sana "kardeşim bu parayı alıyorsun bari haftada 1-2 gün engelli kardeşini, babanı, anneni parka, bahçeye götür" diyemez.
Bu hizmet sağlanırken baştada dediğim gibi tamamen engelli bireyin ailesi düşünelerek kurallar konulmuş, engelli birey es geçilmiş. Bunu nedenide engellilerle ilgili diğer tüm yasal düzenlemeler yapılırken engellilerle ilgili STK'ların görüşlerinin alınmaması, engellilerin karar mekanızmalarından dışlanıyor olmasıdır. Bu türden yasalar çıkartılmadan önce engellilerin görüşleri alınmış olsaydı, engelli bireyin haklarının daha ön plana çıktığı bi yasa metni ortaya çıkardı.
İlk etapta aklıma gelenler bunlar. Bakım ücretlerinin düzensiz yatması, bakım ücreti başvurusundan sonra başvurunun onaylanma sürecindeki geçikmeler gibi hiç değinmiyorum bile.