- Katılım
- Kas 9, 2010
- Mesajlar
- 16,299
- Tepkime Puanı
- 13
- Puanları
- 0
- Yaş
- 49
Bunları Biliyormusunuz?
15–40 yaş arası birçok kadının kanser, trafik kazaları yada sıtma yerine toplumsal cinsiyet kökenli şiddet nedeniyle ölmekte yada yaralanmakta olduğunu?
-Her 3 kadından 1’inin yaşamı boyunca dövüldüğünü, cinsel ilişkiye zorlandığını yada taciz edildiğini?
-Kadın cinayet kurbanlarının yüzde 70’inin erkek partnerleri tarafından öldürüldüğünü?
-Kadınlar için hem barışın hem de savaşın ayrımcılık ve şiddet zamanları olduğunu?
-Şiddetin, militarizasyonun ana özelliklerinden biri ve artan şiddetin kadına yönelik cinsiyet kökenli şiddetin seviyesini de artırdığını?
-İstikrarsızlık ve silahlı çatışmaların tecavüz ve cinsel şiddet de dahil olmak üzere şiddetin her türünü artırdığını? -Kişiler arası şiddetin silahlı çatışmalar bittikten sonra da kısmen de olsa silahların mevcut olması nedeniyle yüksek oranda devam ettiğini?
-Kadın haklarının insan hakları olduğunu?
Peki bunları duydun mu, gördün mü, okudun mu?. Ya sen de yaşasaydın.
-Bakire olmadığı gerekçesiyle düğünün ertesi günü baba evine gönderilince intihar eden -ve otopsi sonucu bakire olduğu anlaşılan- kız çocuğu (15) ...
-Eşi tarafından seks işçiliğine zorlanan kadın...
-Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki köyü saldırıya uğradığında Natalie 12 yaşındaydı. “Kız kardeşime ve anneme kaç tane askerin tecavüz ettiğini gördüm. Korkmuştum ve eğer orduya katılırsam bunlardan korunmuş olacağımı düşündüm. Kendimi korumak istemiştim... Sadece 12 yaşındaydım ama gece boyunca diğer askerler tarafından sürekli dövüldüm ve tecavüze uğradım. 14 yaşıma geldiğimde bir bebeğim vardı. Babasının kim olduğunu bile bilmiyorum. Kaçtım...Gidecek yerim ve bebeğime verecek yiyeceğim yok.”
-Kuma gideceği kişinin oğlu tarafından öldürülen kadın...
-Annesinin patronunun (82) cinsel istismarına maruz kalan (14) kız çocuğu...
-"Fariba" Afganistanlı. 48 yaşındaki kocasına evlenmek üzere verildiğinde sekiz yaşındaydı. Fariba’nın kocası tarafından cinsel tacize uğradığı iddia edilmektedir. Bir akrabası hükümet yetkililerine başvurdu ve Fariba, kocasının evinden alınarak bir yetimhaneye yerleştirildi. Babası yada kocası ile ilgili hiçbir cezai suçlamada bulunulmadı. Boşanması da sağlanamadı.
-14 yaşında ortaokul öğrencisi olan Claudia Judith Berthaud, 9 Mart 2003 günü Meksika’nın Chihuahua kentinde ortadan kayboldu. Kayıp olarak bildirilmiş olmasına ve annesinin sürekli olarak fotoğraflı el ilanlarını dağıtıyor olmasına rağmen, bulunamadı. Ailesinin yetkililerden yanıt almak için bastırmaları yeterli olmadı. -Boşanarak geldiği ‘baba evi’nde babasının tecavüz ettiği kadın...
-Zeynep”in birlikte yaşadığı kişi, onu yedi yaşındaki oğlunun gözü önünde en az 52 yerinden bıçakladı. Oğlu tek tanık değildi. En az 10 polis memuru saldırıyı izledi, olay gazeteciler tarafından fotoğraflandı ve videoya çekildi. Birlikte yaşadığı kişi hakkında cinayete teşebbüsten dava açılınca, sanığın akrabaları “Zeynep”i ve avukatlarını ölümle tehdit etti.10 polis memuruna başta görevden el çektirildi, fakat İçişleri Bakanı dava açmaya gerek olmadığına karar verince görevlerine geri döndüler.
-13 yaşında evli bir kadın olan “Selda” 28 Aralık 1996 günü Urfa’da bir kadın akrabasıyla sinemaya gitti. Kocası onu sinemadan sürükleyerek çıkardı, ****** olmakla suçladı ve kalabalık bir meydanda bıçakla boğazını kesti. Adam sadece kısa bir süre hapis yattı.
-Balkondan inen üst kat komşusu tarafından eşiyle birlikte uyuduğu sırada taciz edilen kadın..
. -Yalnız yaşadığı evinde sabaha karşı cam kırarak içeri giren iki gencin tecavüzüne uğrayan ( kadın...
-İki küçük kızıyla birlikte ev sahibinin tacizine uğrayan kadın..
. -Yedi yıllık evliliği boyunca dayak yiyen Urfalı bir kadın başka bir kentteki baba evine döndü. Kocası onun bir kaç kaburgasını kırmıştı ve tedavi görüyordu. İyileştiği zaman babasının onu kocasına geri götürmeyi planladığını öğrenince, üç çocuğuyla birlikte Fırat nehrinde intihar etti. Okurken bile insanın içini acıtan, tüylerimizi diken diken eden bu satırlar film ya da dizi senaryoları değil Malatya’da, Samsun’da, Tokat’ta, İstanbul’da Türkiye’nin her yerinde ve dünyada kadınların yaşadığı, mağdur ve kurban olduğu olaylardır. Ve bunlar medyaya adliyeye yansıyanlarıdır.
Yüzlerce, binlercesinden haberdar değiliz. Dünyanın dört bir tarafında olduğu gibi Türkiye’de de yüz binlerce kadının insan hakları her gün ihlal edilmektedir. Tahminlere göre, ülkedeki kadınların en az üçte birinden yarısına kadarı aile içi fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. Bu kadınlar dövülmekte, tecavüze uğramakta ve hatta bazı durumlarda öldürülmekte ya da intihara zorlanmaktadır. Genç kızlar takas edilmekte ve küçük yaşta evlenmeye zorlanmaktadır. Kadınlara yönelik şiddet, özellikle "namus" kisvesi altında kadının sadece cinselliğini değil, tüm hayatını, emeğini, bedenini, kimliğini kontrol ve baskı altına alan erkek aklının ve bu aklın ürünü olan patriyarkanın şiddetidir. Ve hiçbiri cinnet geçirmiş, aklını yitirmiş babaların, kocaların, sevgililerin, erkek kardeşlerin bireysel olarak uyguladıkları şiddet türü değildir. Kadına yönelik şiddet; toplumsal düzeyde erkeğin kadının hayatı ve bedeni üzerindeki tasarruf hakkını normal ve meşru kabul eden egemen erkek sisteminin sonuçlarıdır. Namus, gelenek, töre gibi olgular da hayatlarını nasıl sürdüreceklerine karar verme cüretinde bulunan kadınlara yönelik vahşetin bir bahanesidir.
15–40 yaş arası birçok kadının kanser, trafik kazaları yada sıtma yerine toplumsal cinsiyet kökenli şiddet nedeniyle ölmekte yada yaralanmakta olduğunu?
-Her 3 kadından 1’inin yaşamı boyunca dövüldüğünü, cinsel ilişkiye zorlandığını yada taciz edildiğini?
-Kadın cinayet kurbanlarının yüzde 70’inin erkek partnerleri tarafından öldürüldüğünü?
-Kadınlar için hem barışın hem de savaşın ayrımcılık ve şiddet zamanları olduğunu?
-Şiddetin, militarizasyonun ana özelliklerinden biri ve artan şiddetin kadına yönelik cinsiyet kökenli şiddetin seviyesini de artırdığını?
-İstikrarsızlık ve silahlı çatışmaların tecavüz ve cinsel şiddet de dahil olmak üzere şiddetin her türünü artırdığını? -Kişiler arası şiddetin silahlı çatışmalar bittikten sonra da kısmen de olsa silahların mevcut olması nedeniyle yüksek oranda devam ettiğini?
-Kadın haklarının insan hakları olduğunu?
Peki bunları duydun mu, gördün mü, okudun mu?. Ya sen de yaşasaydın.
-Bakire olmadığı gerekçesiyle düğünün ertesi günü baba evine gönderilince intihar eden -ve otopsi sonucu bakire olduğu anlaşılan- kız çocuğu (15) ...
-Eşi tarafından seks işçiliğine zorlanan kadın...
-Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki köyü saldırıya uğradığında Natalie 12 yaşındaydı. “Kız kardeşime ve anneme kaç tane askerin tecavüz ettiğini gördüm. Korkmuştum ve eğer orduya katılırsam bunlardan korunmuş olacağımı düşündüm. Kendimi korumak istemiştim... Sadece 12 yaşındaydım ama gece boyunca diğer askerler tarafından sürekli dövüldüm ve tecavüze uğradım. 14 yaşıma geldiğimde bir bebeğim vardı. Babasının kim olduğunu bile bilmiyorum. Kaçtım...Gidecek yerim ve bebeğime verecek yiyeceğim yok.”
-Kuma gideceği kişinin oğlu tarafından öldürülen kadın...
-Annesinin patronunun (82) cinsel istismarına maruz kalan (14) kız çocuğu...
-"Fariba" Afganistanlı. 48 yaşındaki kocasına evlenmek üzere verildiğinde sekiz yaşındaydı. Fariba’nın kocası tarafından cinsel tacize uğradığı iddia edilmektedir. Bir akrabası hükümet yetkililerine başvurdu ve Fariba, kocasının evinden alınarak bir yetimhaneye yerleştirildi. Babası yada kocası ile ilgili hiçbir cezai suçlamada bulunulmadı. Boşanması da sağlanamadı.
-14 yaşında ortaokul öğrencisi olan Claudia Judith Berthaud, 9 Mart 2003 günü Meksika’nın Chihuahua kentinde ortadan kayboldu. Kayıp olarak bildirilmiş olmasına ve annesinin sürekli olarak fotoğraflı el ilanlarını dağıtıyor olmasına rağmen, bulunamadı. Ailesinin yetkililerden yanıt almak için bastırmaları yeterli olmadı. -Boşanarak geldiği ‘baba evi’nde babasının tecavüz ettiği kadın...
-Zeynep”in birlikte yaşadığı kişi, onu yedi yaşındaki oğlunun gözü önünde en az 52 yerinden bıçakladı. Oğlu tek tanık değildi. En az 10 polis memuru saldırıyı izledi, olay gazeteciler tarafından fotoğraflandı ve videoya çekildi. Birlikte yaşadığı kişi hakkında cinayete teşebbüsten dava açılınca, sanığın akrabaları “Zeynep”i ve avukatlarını ölümle tehdit etti.10 polis memuruna başta görevden el çektirildi, fakat İçişleri Bakanı dava açmaya gerek olmadığına karar verince görevlerine geri döndüler.
-13 yaşında evli bir kadın olan “Selda” 28 Aralık 1996 günü Urfa’da bir kadın akrabasıyla sinemaya gitti. Kocası onu sinemadan sürükleyerek çıkardı, ****** olmakla suçladı ve kalabalık bir meydanda bıçakla boğazını kesti. Adam sadece kısa bir süre hapis yattı.
-Balkondan inen üst kat komşusu tarafından eşiyle birlikte uyuduğu sırada taciz edilen kadın..
. -Yalnız yaşadığı evinde sabaha karşı cam kırarak içeri giren iki gencin tecavüzüne uğrayan ( kadın...
-İki küçük kızıyla birlikte ev sahibinin tacizine uğrayan kadın..
. -Yedi yıllık evliliği boyunca dayak yiyen Urfalı bir kadın başka bir kentteki baba evine döndü. Kocası onun bir kaç kaburgasını kırmıştı ve tedavi görüyordu. İyileştiği zaman babasının onu kocasına geri götürmeyi planladığını öğrenince, üç çocuğuyla birlikte Fırat nehrinde intihar etti. Okurken bile insanın içini acıtan, tüylerimizi diken diken eden bu satırlar film ya da dizi senaryoları değil Malatya’da, Samsun’da, Tokat’ta, İstanbul’da Türkiye’nin her yerinde ve dünyada kadınların yaşadığı, mağdur ve kurban olduğu olaylardır. Ve bunlar medyaya adliyeye yansıyanlarıdır.
Yüzlerce, binlercesinden haberdar değiliz. Dünyanın dört bir tarafında olduğu gibi Türkiye’de de yüz binlerce kadının insan hakları her gün ihlal edilmektedir. Tahminlere göre, ülkedeki kadınların en az üçte birinden yarısına kadarı aile içi fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. Bu kadınlar dövülmekte, tecavüze uğramakta ve hatta bazı durumlarda öldürülmekte ya da intihara zorlanmaktadır. Genç kızlar takas edilmekte ve küçük yaşta evlenmeye zorlanmaktadır. Kadınlara yönelik şiddet, özellikle "namus" kisvesi altında kadının sadece cinselliğini değil, tüm hayatını, emeğini, bedenini, kimliğini kontrol ve baskı altına alan erkek aklının ve bu aklın ürünü olan patriyarkanın şiddetidir. Ve hiçbiri cinnet geçirmiş, aklını yitirmiş babaların, kocaların, sevgililerin, erkek kardeşlerin bireysel olarak uyguladıkları şiddet türü değildir. Kadına yönelik şiddet; toplumsal düzeyde erkeğin kadının hayatı ve bedeni üzerindeki tasarruf hakkını normal ve meşru kabul eden egemen erkek sisteminin sonuçlarıdır. Namus, gelenek, töre gibi olgular da hayatlarını nasıl sürdüreceklerine karar verme cüretinde bulunan kadınlara yönelik vahşetin bir bahanesidir.