Köprüden Atlayan Harf

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,505
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Gün kokar mı? Kokar anam bacım, her şeyin herkesin illa bir kokusu vardır. Ana baba kokusu, çam kokusu, bebek kokusu, yağmur kokusu, toprak kokusu, boyun kokusu, sevgili kokusu... Bir koku insana her şeyi yapabilir. Bir şehrin ortasına mıhlayıverir. Ağlatır, güldürür, bazı sevdirir bile bana yaptığı gibi. En çok deniz kokar benim burnuma, sonra nedense dün. Dün dediysem geçmemiş bir gün. Ben koklayarak yaşarım. Mesela denizi. Onu beklemekten yorulduğum günlerde denize uzatırım elimi, üşenmez, her seferinde yetişir imdadıma. Yorulmak usanmak gibi değil. İnsanım, yorulacağım elbet. Benim derdim dinlenip tekrar yorulmak. İnsan sevince yorulmanın da tadı ayrı. Şöyle göğsümü şişirip derin bir nefes aldım mı, o an için beni kendime, kendimi de dünyaya unuttururum. Şu her gün yürüyen kalabalıktan birine desem inanmaz bana. Koklamanın ne demek olduğunu bilmez onlar çünkü. Balık ekmek kokunca yer, bok kokunca küfür ederler. Halbuki denizi koklamak var, denizin kokusuyla burnunu doldurmak var, o an o derinliğe tüm dertleri koy vermek var. Bir deneseler hepsi geçer, kafalarındaki her şey akıp gider su gibi. İğne atsan düşmeyecek kadar kalabalıkmış Eminönü. Omuzlarını bile sürtmeden yürüyormuş insanlar. İyi ki ben o akıntının, o gürültünün bir parçası değilim. Olmak da istemem. Olsam göğe bakardım uzun uzun, sonra bir küt iki küt, gelenin geçenin omzu çantası derken olduk mu bakan kör, böylesi daha iyi, kutuma çeki düzen verir, ara ara koklar, yoklarım önümdeki boşluğu. Al sana yaşamak, ötesi ölüm. Ama bugün başka kokular yasak, bugün günlerden Cumartesi, o gelecek, onu koklayacağım, belki ardından deniz.
O gelirken ilk mum kokar her yer. Yürüye yürüye dibime girip, iki ayağı iki eliyle tam karşımda durur koku. Ayıp olmasın diye belli etmem ama gizliden gizliye, ciğerlerimi şişirmeden koklarım. Elimin üstüne koyunca elini eskilerden tanıdığım bir sıcaklık yayılır bedenime. Anamdan, kucağının da ötesinden bir sıcaklık. Okşayınca yüreğime yüreğime serpilip, oturuverir. Gibi kokar dedim ya o gelirken. Aslında o, tam da öyle. Hani dökülür ya eline yanan mumun suyu, yakar hafiften, sonra donup kalır elinde. Gidişi de öyle işte, soğuk bir pıhtı gibi duruyor elimde.
Murat abi, naber? DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
 
Tekerlekli Sandalye
Üst