Neden ben? Allah beni seviyor inşallah...

Bundan başka şu kimseler de âhiret şehîdi sayılır:

* Suda boğulanlar.

* Ateşte yananlar. (İbnu Mace, Cihad, 17)

* Enkaz altında kalanlar.

* Veba gibi bulaşıcı bir hastalıktan ölenler.

* Sıtma gibi ateşli hastalıktan ölenler.

* İlim yolunda ölenler.

* Ciğer hastalıklarından ölenler.

* Doğum sırasında veya lohusa iken ölen kadınlar.

* Baş ağrısından ölenler.

* Karın ağrısından ölenler.

* Ailesinin nafakasını helâlinden kazanmak için çalışırken iş kazasından ölenler.

* Cuma gecesi ölenler.

* Gurbet ilde vefat edenler.

* Akrep, yılan sokması gibi sebeblerle vefat edenler...

(Savaş dışındaki şehîdler hakkında hadisler için bakınız: Buhârî, Ezan, 32, Cihâd, 30; Müslim, İmâre, 164; Tirmizî, Cenâiz, 65, Fedâilu'l-Cihâd, 14; Ahmed b. Hanbel, I/22, 23, II/323, 325).
ARKADASIM TİN SÜRESİ İYİ ANLAMAK GEREKLİ SİZİN SER GÖRDÜKLERİNİZDE HAYIR HAYIR BİLDİKLERİNİZ SER OLABİLİR BEN GELMEDİM DAVA İÇİN BENİM İŞİM SEVGİ İÇİN DOSTUN EVİ GÖNÜLLERDİR GÖNÜLLER YAPMAYA GELDİM

Siteye şu ÖMSS ataması tercihi işte engelli öğretmen alımı vs için girdim. Giriş yapmak niyetinde değildim. Fakat bu başlık çok yordu beni. Kalbimi yordu..
Kimsenin hayatta kalmak için, hayatı daha bi yaşanır kılmak için tutunduğu dalı kibrimle kıracak değilim. O yüzden başlığı açan kişinin affına sığınarak birkaç bir şey yazmak istiyorum.

Bu işin nedeni nasılı yok.. Bunu sormanın bile kendini diğerlerinden ( ki diğerleri kimse cümlede ayırım yazıda ayırım her şeyde ayırım) ayırmak olduğunu düşünüyorum.
Bunu şöyle düşünüyorum. Basit bir kaza... ben dengesiz yürüyorum bi başkası görmüyor çünkü görme yitisini kaybetmiş diğeri hiç yürüyemiyor.
Etiket ( yani bedensel engelli zihinsel engelli vs vs) niçin lazım olmuş? Çünkü tedavi için teşhis için atıyorum CP demişler ki tedavi etsinler. ama bu duruma maruz kalan engelliler, özürlüler sakatlar ( tanımlama ormanına dalmaya gerek yok sonuçta zihinsel statü önemli) bunu sosyal yaşamlarına almışlar. size tedavi için koyulan etiketi sosyal yaşamınıza kabul edip bir de üstüne insanların bu sınıflamasını içselleştirip neden diye sormak benim için sonun başlangıcı.
neden diye soracağım bir durum yok, hiç olmayacakta..
hayat yani bu? Niçin illa neden diyoruz? toplanma gereği duyuyoruz.
Niçin sadece sporcu değilde engelli sporcu yazar değilde engelli yazar.
engeli taşımaktan zor değil mi bu kazanılmamış ama verilmiş statüyü taşımak sizin için.
Niçin engelliler?
büyük bir dünya diliyorum: bedeninizdeki hastalıklardan dolayı bi adınızın olmadığı. sırf bendensel aynılığınız yüzünden gruplandırılmadığınız ( engelliler gibi)

eni sonu insanlardır, insanlar.

ve insan sadece iki çeşittir. duran ve yürüyen ( adım olarak değil)

Neden diye sormayın, var olanı yaşayın. niçin ortak özelliğinizin sadece bedeniniz ya da engeliniz olduğu insanlarla kader mahkumu gibi davranır insan.

sizin tek sıfatını var önce canlı, sonra insan..

insanın kendi kazandıkları ünvanıdır ( mzisyen, sporcu, yazar vs)

ona verilmişler ünvanı değil( milliyeti, doğduğu aile ya da engelliliği)



Bu bile bir neden..

ben zaten determenist değilim. neden sonuç falan yok.
yaşıyorsun oluyor.

Herkese selamlar..

Değerli kardeşimiz;
Ruh bâkî kalacağına göre, bütün hayvanların ruhları kendilerine mahsus alemde bâkî kalacaktır. Süleyman (as)'ın Hüdhüd'ü, Salih (as)'ın devesi, Ashab-ı Kehf'in köpeği hem ruhu, hem de cesedi ile birlikte cennete gidecektir.

Diğer hayvanların da ruhları cennete girecektir. Ve ayrıca her bir tür mahlukun ara sıra kullanacağı bir cesedinin bulunacağı bildirilmektedir. Onların cennetteki hayatını, nerede, nasıl bulunacaklarını ise ancak Cenab-ı Hak bilir. Çünkü o âlemin gerçek keyfiyetine bizim idrakimiz kâfi gelmez.

ARKADAŞIM SEN HAYVANLAR CENNETE GİRECEK Mİ DİYORSUN. BIRAK HAYVANI BİTKİLER BİLE GİRECEK. İSTERSEN ŞU HADİSİ BERABER OKUYALIM MI?
MEŞHUR DİREĞİN AYRILIKTAN AĞLAMASI


Şu ağaç mucizesi daha çok takviye eden kesin bilgi ile nakledilen, direğin ağlaması mucizesidir.
Mescid-i Şerif-i Nebevide kuru direğin büyük bir cemaat içinde, Peygamber Efendimiz (s.a.v)'den ayrıldığı için ağlaması; beyan ettiğimiz ağaç mucizelerinin misallerini hem teyit eder, hem kuvvet verir. Çünkü o da ağaçtır, cinsi birdir.

Evet, Mescid-i Şerifte hurma ağacından olan kuru direk, Resûlu Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm hutbe okurken ona dayanıyordu. Sonra yeni minber yapıldığı vakit, Resûlu Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm minbere çıkıp hutbeye başladı. Okurken, direk deve gibi inleyip ağladı; bütün cemaat işitti. Ta Resûlu Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm yanına geldi, elini üstüne koydu. Onunla konuştu, teselli verdi; sonra durdu. Şu mucize-i Amediye Aleyhissalatu Vesselam pek çok yollarla kesin bir bilgi olarak nakledilmiştir.

Evet, ağacın inlemesi mucizesi çok yayılmış, meşhur ve hakiki kesin bir bilgidir. Sahabelerin büyük bir kısmından on beş yol ile gelmiş, Tâbiinin yüzer imamları o mucizeleri, o tariklerle arkadaki asırlara haber vermişler. Sahabenin o cemaatinden âlim sahabelerinden ve hadis rivâyetinin üstatlarından Hz. Enes İbn-i Mâlik, Hz. Cabir Bin Abdullah-il Ensarî, Hz. Abdullah İbn-i Ömer, Hz. Abdullah Bin Abbas, Hz. Sehl Bin Sa'd, Hz. Ebu Said-il Hudrî, Hz. Übeyy İbn- il Kâ'b, Hz. Büreyde, Hz. Ümm-ül Mü'minîn Ümm-ü Seleme gibi meşhur sahabe içindeki âlimler ve hadisin üstatları her biri bir yolun başında, aynı mucizeyi ümmete haber vermişler.

Hz. Cabir der ki: Resûlu Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm hutbe okurken, Mescid-i Şerifte kuru direğe dayanıp, okurdu. Minber-i Şerif yapıldıktan sonra, minbere geçtiği vakit; direk tahammül edemeyerek, hamile deve gibi ses verip inleyerek ağladı.

Resûlu Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm ferman etti: "Onun ağlaması mevkiinde okunan zikir ve hutbedeki ilahî zikirden ayrılmasındandır. Ben onu kucaklayıp teselli vermeseydim, kıyamete kadar böyle ağlaması devam edecekti."

Hz. Büreyde der ki: Kütük ağladıktan sonra, Resûlu Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm, elini üstüne koyup ferman etti: "İstersen seni eski yerine nakledeyim. Orada kök salar, büyüyüp gelişirsin, yaprakların tazelenir ve defalarca meyve verirsin. Eğer Cenneti istersen seni Cennette dikeyim; orada meyvelerinden Allah'ın sevgili kulları yer."

Sonra, o kütüğü dinledi ne söylüyor; kütük söyledi, arkadaki adamlarda işitti ağaç şöyle diyordu: "Cennet'te beni dik ki; benim meyvelerimden Cenab-ı Hakk'ın sevgili kulları yesin. Hem bir mekan ki, orada beka bulup, çürümek yoktur."

Resûlu Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm ferman etti: "Öyle yaptım" Sonra ferman etti: "Bakî olan ahireti fâni dünyaya tercih etti."

Kelâm ilminin büyük imamlarından meşhur Ebu İshak-ı İsferanî naklediyor ki: Resûlu Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm direğin yanına gitmedi; belki direk Onun emriyle, Onun yanına geldi. Sonra emretti, yerine döndü. Hz. Übeyy İbn-i Kâ'b der ki: Şu harika olaydan sonra Resûlu Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm emretti ki: "Direk, minberin altına konulsun" Minberin altına konuldu. Mescidi Şerif yenileninceye kadar orada kaldı. Sonra Hz. Übeyy İbn-i Kâ'b kütüğü yanına aldı, çürüyünceye kadar muhafaza edildi.

Allah ( c.c ) Engellileri yaratmasaydı zaten sağlıklı olanlarında bir anlamı olmazdı , engelli insanmların olması sadece bizlerin nekadar çok yardım sever ne kadar çok şükür eder ne kadar çok sabır eder gibi daha bir çok nedenler ile bir takım sınavdır.Zihinsel engelliler hariç tüm engelliler bu sonava tabii olacak tabiki sevap ve günahları yazılacak. Zihinsel engellilerin düşünme ve kendisini kontroıl etme organlarını etkilediği için kısaca merkezi ( beyin ) akıl erdiremediği herşeyide eyleme dökemnediği için 1-2 ytaşındaki çocuk kadar temizdir. Son olarakda şunu söylüyeyim ki engeeli olmak özel yaratılmak değildir sadece sınavın terletyen bölümüdür.

Bunu neden tartışıyoruz ki, Her insanın görüşleri "doğal" olarak farklıdır. İnsanlar iyimser düşünüyorsa gerisi teferuattır, doğrular ve yanlışlar görecelidir neticede... Bırakalım insanlar ne tür şekilde iyimser oluyorlarsa öyle olsunlar, öyle düşünsünler. Engelli olmak Allahın lutfu veya değil... Neticede engelli olmamız bizim iyim bir insan olmamıza ( olgunlaşmamıza) vesile olabiliyorsa iyi bir durumdur.

Dini açıdan bakacak olursak neticede çekilen her sıkıntının Allah katında bir mükafatı vardır. Bu açıdan şanslıyız... Hesap günü geldiğinde çektiğimiz sııkıntılar hesabın kolaylaşmasına vesile olacaksa ne mutlu bizlere... Şanslı mıyız kısmını tartışalım ama bilmediğimiz durumu yani engelli olmamızı Allaha bağlamak veya bağlamamayı tartışmamız doğru olmaz. Bunu ancak Allah bilir, kesin bir durum söz konusu değildir. ( Bu konudaki fikrimi kendime saklıyorum).

Tolga keşke o soruyu sormadan önce Googleden S.A.V nedir diye araştırıp baksaydınız. Kur an peygamberimize nasıl hitap edeceğimize değinmiyor diye "Allahın Selamı onun üzerine olsun" (S.A.V) diyemez miyiz H.z muhammed ( s.a.v) için? Hz. Muhammed tabi ki beşerdir, haşa bunun inkar edildiğini nerden uyduruyorsunuz? Lakin şunu da eklemek gerekir o da bizim gibi beşerdi ama o Allahla aramızda elçilik yaptı, kendimizi onunla bir tutacak kadar hadsiz değiliz çok şükür.

Hadis konusuna gelince inanıp inanmamak, güvenip güvenmemek size kalmış... Eğer inanmıyorsanız bu durumda kendinize güvenmeniz için kur an'ı anlayarak okuyabilme, onu yorumlayabilme kabiliyetine erişmeniz lazım. Aksi halde işiniz yaş

bahsettiğiz hadisleri hiç duymadım ki binlerce hadis dinledim...
hadislere inanmak iman meselesi...

YALNIZ KARDEŞİM BİLMENİ İSTERİM Kİ KURAN GÖKTEN KİTAP ŞEKLİNDE İNMEDİ.
23 YILDA AYET AYET EFENDİMİZE SAV VAHİYLE BİLDİRİLDİ...

KARDEŞİM BİRDE HZ. EFENDİMİZ SAV DİYORUZ MESELESİNE KISA YANIT VEREYİM.
NEDEN BELEDİYE BAŞKANI, KAYMAKAM DAN BAHSERKENN BİLE METİN BEY, KADİR BEY DERİZ DE DİREK KADİR DEMEYİZ...

HABERLERDE BİLE BİR BAKAN BİR MİLLETVEKİLİNDEN BİLE BAHSEDERKEN BİLE SAYIN BAHÇELİ, SAYIN YILDIRIM, SAYIN BABACAN Dİ,YORUZ...

BİR BAKAN KAİNATI YARATAN ALLAH'IN HABİBİM DEDİĞİ TÜM İNSANLIĞA GÖNDERDİĞİ SON ELÇİSİ... BU KADARCIK SAYGIYI HAKETMİYOR MU
SAV DEMEK ONU SEVİYORUM DEMENİN İFADESİDİR.
YANİ SAYGI VE SEVGİ MESELESİ...
İNSAN BABASINA BİLE EN AZINDAN BABA DER İSMİYLE HİTAP ETMEZ.

Bazen kafamı patlatırcasına duvara vurmak geliyor.
Engelli kardeşlerimiz canımız, ciğerimiz... Bir kelime bu kadar mı itici gelir insana.
YORUMSUZ:

bu elmamıydı armutmuydu yav. karıştırdımda.

tolga' Alıntı:

Mesut Efendimiz Kelimesininde Anlamını ve Karşıt Anlamını Yazsaydın Keşke! Efendi Kime Denir? Ve Anlamı Nedir?
Benim Söylediğim Cümleyi Keşke Biraz Düşünüpde Yorumlasaydınız?

Genişletmek için tıkla ...

Efendi sözcüğünün tek bir anlamı yoktur, bazen hitap şekli de olur Mesut efend, Tolga Efendi; Köylü milletin efendisidir.. ( Bu cümleden " şehirliler köylülerin külesidir." anlamını çıkarabilir misiniz) Bazen telefonda Alo sözcüğü yerine efendim kullanılabilir. Karşımızdaki kişiye saygı ve değer verdiğimiz belirtmek açısından da efendim diye de hitap edilebilir...


Demek istediğim kullanış amacına, niyetine bağlıdır... Yaratıcı olarak Allahı kabul eden ve Hz Muhammede Allahın kulu ve elçisi diyen müslümanların Hz Muhammed için efendi demelerinin yadırganacak bir yönü yoktur. Hz. Muhammede saygı duydukları, değer verdikleri, sevdikleri için kullanıyorlar efendi sözcüğünü. Bunu anlamak da basit... Siz neden anlamıyorsunuz burası düşündürücü.

Kendiniz kullanmazsınız bunu anlarım, saygı da duyarım... Lakin başkasının efendim sözcüğünü kullanmasını farklı yerlere çekmenizi anlamak mümkün değildir. Dayatıyorlar diyorsunuz, eğer dayatılıyorsa haklısınız tabi ki kimsenin bişeyleri dayatma hakkı yoktur. Allaha inanmayı bile kimsenin dayatma hakkı yoktur.

Adımla bana hitap etmeniz tabi ki saygısızlık değildir lakin saygı da değildir. Eğer bir insana ( Ailesi, çevresi vs. hariç) saygı gösteriliyorsa muhakkak bu saygıyı ifade eden sözcükler kullanılmalıdır. Sayın, efendim, Bey... Ya da sen yerine siz gibi...

Hz. Muhammed 40 yıllık arkadaşımız veya 1. 2. derece yakınımız olmadığına göre Ali arkadaşımızdan, Veli kuzenimizden bahseder gibi ondan bahs etmeyi onu seven insanlardan beklememeniz lazım. Hz Muhammedi seven, sayan insanların saygı sözcüklerini kullanması normaldır, anormal olan sizin iddia ettiğiniz şekildir. Bu gün birbirinden nefret eden siyasetçiler bile nezaketi eksik etmeyip sayın sözcüğünü kullanırken siz müslümanlarda kendi peygamberleri için efendi sözcüğünü kullanmalarını çok görüyorsunuz.

Bak arkadaşım sana şunu söyleyim.
evet ben binlerce hadis dinledim prof lardan. bahsettiğiniz hadisleri asla duymadım.
ama mantıgımla sana şunu söyleyecem...
kuran ayetleri peygamberimize sav ayet ayet indi biliyorsun 23 yılda...
ve ayetleri hafız sahabeler ezberliyordu.
o zaman kağıt kalem kamera yok tabi.
günümüzde bile kuranı ezberlemiş milyonlarca hafız var dünyada.
bildiğim kadarıyla kuran kitap halinde basılması hz ömer yada hz osman zamanındaydı.
buhari günümüzde güvenilir bir kaynak.
Fakat bu hadisler uydurma
Bu uydurma hadislerin genel sebebi, Kuran-ı Kerim`i değiştiremeyince, kendi dünya görüşlerini ve despotluklarını(genelde kadınlara) geçerli kılmak içindir. Veya aslen islam düşmanlarınca araya sıkıştırılması sağlanmış olması büyük bir olasılıktır. İlk çıktığı dönemden bugüne kadar islamı yok etme çalışmaları hep sürmüştür.
buhari bu kitabı belki 1200 yıl önce yazdı ama o kuran gibi korunacak değil ve ve islam düşmanları yüzyıllar içinde bazı bahsettiği uydurma hadisleri soktular.
benim dinlediğim binlerce hadis mantıgıma çok uymuştur..
ama bu bahsettiğin hadisller bikere çok mantıksın...
neyse iyi geceler