Okul Yıllarınızda ki Anılar

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
48
Engelli bir çocuğun okul yıllarında neler yaşadığını hangi olaylar içinde izler bıraktı yada hangi olaylar çok mutlu etti. Bizler sizlerden dinlemek istiyoruz.

Çocukların o tertemiz dünyasına sizin anılarınızla yolculuk yapmak. Bir çocuğun engeli ve okul hayatı nasıl bir arada gidiyor ve sizlere okullarda nasıl zorluklar çıkartılıyor sizlerden öğrenmek istiyoruz.

Okul yıllarınızda olup bitenleri bizlerle paylaşırmısınız?


okul.jpg
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,484
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Yıl 1980’ler. İlkokul öğrencisiyim. O zamanlar zorlanarak ta olsa yürüyebiliyordum. Okul evimize 400-500 metre uzaklıkta. Yaz aylarında okula gidip gelmek benim için kolay olsa da kışın tam bir eziyete dönüşüyordu. Hani yaşlı amcalar, teyzeler “nerde eski kışlar” derler da adamlar haklı :) Bir metreye ulaşan kar olurdu. Bir metrelik karda yürümek benim için neredeyse imkânsıza yakın bir durum. Ya okulun yolunun küreklerle açılmasını bekleyecektim ya da en nefret ettiğim şey olan abim ya da babamın sırtında okula götürülecektim. Genellikle ikinci seçenek olurdu. :)

Okulu seviyordum. Tüm bu zorluklar canımı sıksa da seviyordum okulu. 5. Sınıftaydım. Bir teneffüste ben her zamanki gibi okulun kapısında diğer arkadaşların oyun oynamasını izlerken benim gibi 5. Sınıfa giden bir kız beni oyuna davet etti. O güne kadar hiç oyunlara katılmamıştım. Katılamazdım da zaten. Ağır aksak yürürken hızlı ve makine gibi çalışan bedenlere ayak uydurmam imkânsızdı.

Her neyse. Oyuna davet edilmem üzerine kıza “ama ben oynayamam” dedim. Oda buna karşın senin oynayacağın bir oyun oynayacağız dedi. Merakla bende aralarına katıldım. 7-8 kişiydik. Herkes okulun bahçesinde bir daire oluşturacak şekilde oturdu. Ortaya da bir çocuk oturdu. Amaç topu ortadakine kaptırmadan daire oluşturanlara atmak. Evet oyun benim oynayacağım bir oyundu. Oyuna başladık. Beni oyuna davet eden kız sürekli topu bana atıyordu. Çocuk aklımla anlamıştım. Benim hiç oyuna katılmadığımı fark edip oyundan zevk almam için elinden geleni yapıyordu. Bana acımıştı. Evet evet acımıştı bana. Bu davranışın başka nedeni olmazdı. Oysa ben o kızı seviyordum. İnsanın sevdiği kız tarafından acınması fena bir durumdu. Çocukta olsanız fena bir durum işte. O günden sonra okuldan nefret ettim.

Toz pembe bir anı değildi. Enseyi karartmış gibi olmayayım ama durum budur. :) Anlat dediniz anlattık. :)
 

unuttum.29

Moderatör
Moderatör
Katılım
Eyl 8, 2012
Mesajlar
1,053
Tepkime Puanı
91
Puanları
48
Arkadaşlar hastane anısı beklenmesin benden; takma adımı bunu vurgulamak için almışım o bakımdan yani :) Ama buraya sağlam bir okul anısı anlatayım.
Seksenlerin sonları, İHL orta kısımdayız, Bir meslek dersi öğretmenimiz var. Yaşlıca ama eski bir boksör. Sert bir mizacı var, derslerinde çıt çıkmaz. Zaten ben de ses çıkaran bir öğrenci değilim; uyumlu, sessiz ve başarılı. Not Ali hoca için pek de mühim değil mesele bir şeyler öğretmek. Tabi eski olduğu için öyle ders defteri tutmak, yoklama yapmak prosedürden eylemler. Hafta başı 20-25 kişilik sınıfta derse girdik; yoklama fişini en öndeki arkadaşa verip herkes numarasını yazsın dedi. (Aslında olmayan numaralar yazılır yoklama fişine ama bunun için dersi bölmek istemezdi zahar.)
Ertesi gün dersimiz yoktu; bir dahaki dersi de ben kırdım. Perşembe veya Cuma dersine gittim. Hoca sinirli bir vaziyette geldi derse. Pazartesi günkü yoklama fişi kaybolmuş. O gün en arkada oturanın fişi kaybettiğini/vermediğini iddia ediyor ve bize o gün o sırada kimin oturduğunu soruyor bağırarak. Kimsede çıt yok. Birden bir günah keçisi buluyor arka sıralardan ve sınıfın kapısına kadar tokatlıyor onu. Bu sıra sanki beynim bana ‘kitabını’ karıştır emrini veriyor ve fişi kitabımın arasında buluyorum. Tabii Hoca bu sırada öğrenciyi müdür yardımcısının odasına götürmüş getirmiş; fiş gene yok. Hafta sonu ne yapsam diyerek düşünüyorum ve pazartesi sabah boynum bükük elimde Yoklama Fişi Hocaya durumu anlatıyorum. Tamam diyor alıp fişi gönderiyor beni, fiske dokunmuyor. O gün iki tane de bana asılsaydı bu satırları yazamazdım belki unuturdum ama işte 20 yıllık hadise hala unutamam; vicdan yarasıdır, kulağımda küpedir.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
48
Öncelikle okul döneminde oldukca haylaz bir öğrenci olduğumu itiraf etmem gerekiyor. Nerde bir muzurluk varsa içinde mutlaka ben varımdır. Birde derlerki erkek öğrenciler yaramaz olur diye şimdi düşünüyorumda yaptığım yaramazlıklarla erkek öğrencileri çok çok aşmışım:) En çok aklımda kalan ve hatta bu yüzden annemden binlerce defa özür dilediğim bir anımı anlatayım.

Okula öğlen giderdik dersler bitip akşam olunca herkes evine gider ben ve 3-5 arkadaşım okulda kalıp okulun bahçesinde oyunlar oynardık. Eve gitme saatimden en az 1 yada 1,5 saat kadar sonra eve gider anneme olmadık yalanlar söylerdim. Ah anneciğim oda inanırdı en çok kullandığım yalanda okulun temizliğine kaldığımızdı annemde demezdiki bu okulun personeli yokmu siz niye temizliyorsunuz diye sormak aklına bile gelmezdi. Üzülürdü garibim kaç saatir okuldasın birde temizlikmi yaptırıyorlar aç susuz oralarda bekliyorsun diye bir bilseydiki ne temizliği oyun oynamaktan eve gitmediğimi :) Şimdi aynı şeyi bana çocuklarım yapsa kıyametleri koparırdım ama ben zamanında ne çok yaptım annemden çok özür diledim umarım affetmiştir beni bu yaptığım çocukluklukları.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst