Okusun Kızıylay'a Kadar Oynayacağım!

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,507
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
OKUSUN KIZILAY’A KADAR OYNAYACAĞIM!

Hasan ALİ​

Aysel Hanım o gün sıkıntılıydı. Okulda çocuğunun öğretmeni ile konuşacaktı. Konuşma bozukluğuna bir de derslerde yetersizliği eklenmişti. Sınıfta diğer öğrencilerden geri kalıyordu. Ders bitiminde öğretmenin yanına doğru yaklaştı,
Hocam, Onur bu gün çalışmalara katıldı mı? Durumu nasıldı?
Öğretmen bu soruyu soran anneye gözlerini çevirdi. Diğer velilerden bir adım kenara çekildi. Sanki önceden hazırlıklı gibi kafasını üzgün manada sağa sola çevirdi, kısa cevaplar verdi.
Malesef! Bu gün de isteksizdi. Sınıfta konuşma alıştırmaları dışında bir şey yapmadı sanki. Çalışmalarda diğerlerinden geri kalıyor.
Peki hocam, ne yapacağız?
Okulda rehber öğretmenle de görüştüm. Sizin de onayınız olursa RAM’a gönderelim. Bir değerlendirsinler.
Aysel Hanım kısa bir tereddüt geçirdi. RAM’a göndermekle ilgili bir an kaygılandı. Beynine kan hücum etti. Düşünmeye ihtiyacı vardı. Eşi ile de durumu konuşmalıydı.
İkinci gün okula geldiğinde ise, öğretmene tavsiyesini uygun bulduğunu iletti.
***
Sonraki günlerde bir gün, kırtasiye dükkanında sessizce oturmuş geçmişin hayallerine gömülmüştü. Kemal ile evliliklerini, çocuk yapma isteklerini, doğumda yaşadıkları heyecanı hatırladı. Adını Onur koymuşlardı. Okula gitmesi, başarılı olması, onurlu bir insan olarak yetişmesi en çok beklentileri idi. Ama küçüklüğünden beri gelişim sürecindeki izlenimleri onları endişelendirmekteydi. Sonunda, gözlem raporları, testler, tıbbi değerlendirmeler derken eğitilebilir zihinsel engelli teşhisi konmuştu. Onur, kaynaştırma eğitimi alacaktı.

Bu gelişme önce, anne-babayı sarsmıştı. Fakat yapacak bir şey yoktu. Zor da olsa gerçeği kabullenmek gerekiyordu. Çocuk, engelli olsun ya da olmasın, annelik duygusu sıcaklığından bir şey kaybetmiyordu. Aynı özveri ve sahiplenme ile anne, çocuğunu herşeyin üstünde tutuyordu. Bir de çocuk engelli ise, anne bir kat daha üzerine titriyordu. Aysel Hanım kırtasiye dükkanında müşterilerle ilgilenirken, Onur dışarıda iki çocuğun, boş alanda oynadığını gördü.
A-a-a-annne, ço-ço-çoocukların yanına gi-gidebiiilir miyim?
Annesi binanın önündeki boş alanda oynayan iki çocuğa baktı. Binadaki ailelerin çocuklarıydı. Tanıdık çocuklardı. Bakışlarını Onur’a çevirdi,
Git oğlum. Ama uzaklaşmayın! Tamam mı?

Aysel hanım, biricik çocuğu Onur’a desteğini eksiksiz yapmaya kararlıydı. Onu dünyaya o getirmişti. Sahiplenme sorumluluğunu da doğal olarak gösterecekti. Okulda öğretmen ile görüşmüş, neler yapacaklarını konuşmuştu. Rehber öğretmene, özel eğitim uzmanına danışmış, çok yararlı bilgiler almıştı. Çocuğu ile ilgili yeterince bilgilenmiş sayılırdı. O’na daha çok yardımcı olabilmek için buna ihtiyacı vardı. Daha önceleri televizyonda engellilerle ilgili bir program olsa çok ilgilenmezdi. Şimdilerde her programı sonuna kadar izliyordu. Nerede, bir söyleşi, bir panel, konuşma olsa mutlaka takip etmeye çalışıyordu. Yeni bilgiler kazanma arayışı sürüyordu. Artık tüm gücüyle oğlunun eğitimi için çalışmalıydı. Yine düşüncelere dalmıştı. Bir taraftan da dışarıda oynayan Onur’u izliyordu. Dükkana bir müşterinin girmesi ile düşüncelerinden uzaklaştı. Müşteri çıkınca saatine baktı. Kırtasiye dükkanını kapatma zamanı yaklaşmış diye düşündü. Evde de yapacak işleri vardı. Bu gün biraz erken kapatacaktı. DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
 
Tekerlekli Sandalye
Üst