Sigarayı bırakma hattı Alo 171'i 2 ayda 200 bin kişi aradı

  • Konuyu başlatan deniz_incisi
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
"Sigara ile mücadele korkutmaya dayanmamalı"

medya.php



CHP Manisa Milletvekili Özel, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'a çağrıda bulunarak, sigara ile mücadelenin korkutmaya değil, bilinçlendirmeye dayanması gerektiğini belirterek, "Hasta Haklarını Hiçe Sayan, Hastaların Tedaviye Güvenlerini Azaltan ve Umutsuzluğa Yol Açan Kampanya Filmleri Yayından Kaldırılmalıdır" dedi.

Aynı zamanda eczacı olan Özel, yaptığı açıklamada, tütün ürünleri kullanımı, erken ve önlenebilir ölümlerin en önemli nedeni olduğunu kaydederek, şu değerlendirmede bulundu;

"Dünyada her yıl 5 milyondan fazla kişi tütün kullanımı nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Dünya Sağlık Örgütü, bulaşıcı olmayan dört büyük hastalığı; kanser, diyabet, kardiyovasküler hastalıklar (kalp-damar hastalıkları) ve KOAH'ı (Kronik Obstruktif Akciğer Hastalığı) yakından izlemektedir. Bu dört hastalık dünya genelinde her 5 ölümden 3'ünden sorumludur. Sigara içiciliği ise bu dört hastalığa yakalanmada birinci derecede risk faktörüdür.."

Ulusal tütün kontrol programı;

Dünya Sağlık Örgütü'nün önerileri doğrultusunda ülkemizde de Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda Ulusal Tütün Kontrol Programı hazırlanıp uygulandığını ifade eden CHP Manisa Milletvekili Özel, Bu girişimlerin, tüm çağdaş ülkelerce sigara kullanımının azaltılması, engellenmesi konusunda yapılan ve yapılması gereken anlamlı, toplum sağlığı için faydalı adımlar olduğunu kaydetti. Ancak bu tür kampanyalarda "kaş yapayım derken göz çıkartmamaya" dikkat etmek gerektiğine değinen Özel, şöyle devam etti;

"Anılan hastalıklara yakalanmış, tedavi sürecinde olan hastalarımızın haklarının, ruh hallerinin ve tedavi sürecine olan inançlarının korunması da hesaba katılmalıdır. Ancak Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlatılan filmlerde bu hususların gözetilmesi bir yana, adeta mevcut hastaların tedaviye güvenleri azaltılmakta, hastalar umutsuzluğa sürüklenmekte, ölümü bekleyen zavallılar olarak gösterilmekte ve hasta hakları açıkça ihlal edilmektedir.

Etik sorunlar;

Sağlık Bakanlığı kampanyası dâhilinde gösterimde olan kısa filmlerin hasta bireylerin durumu açısından bazı etik sorunlar içerdiğini belirtmek zorundayım.!

Örneğin, 'Sigara pişmanlıktır' adıyla gösterimde olan filmlerde KOAH hastalığı ile ilgili filmde rol alan yaşlı bir kadının ağzından çıkan sözler sadece kampanya hedefleri düşünülerek yazılmış, bu hastalıktan bir kurtuluş yokmuş veya tedavi olanağı hiç kalmamış gibi bir durum sergilenmektedir. Filmdeki yaşlı kadın; 'KOAH hastalığını öğrendiğim zaman dünya başıma yıkıldı, ömrüm dört duvarın arasında, bir hortuma bağlı, oksijene bağlı yaşamakla geçiyor, bir nefes için neleri feda etmezdim ama çok geç kaldım, çok çok geç kaldım.' diyerek KOAH'ya yakalanan insanların tedavi süreçlerini sanki boşa bir çaba olduğu izlenimi yaratmaktadır. Gırtlak ve akciğer kanserine yakalanan yaşlı bir adamın rol aldığı filmde ise, pişmanlık vurgusu yapılmaya çalışılırken umutsuzluk ve kötümserlik baskın duygular, ölüm ise kaçınılmaz son olarak önplana çıkarılmaktadır.

"Yayından kaldırılsın"

Sigara ile mücadele açısından yapılması gereken, insanları korkutmak, hastaları umutsuzluğa sevk etmek ve haklarını çiğnemek değil, insanlara kendi sağlıklarını korumaları konusunda bilinç kazandırmaktır. Bu hastalığa yakalanmış ve tedavi sürecinde olan milyonlarca hastanın ve yakınlarının haklarını, moralini ve ruh halini hiçe sayan bu kısa filmler acilen yayından kaldırılmalıdır. Huzurunuzda, Sağlık Bakanı Sn. Prof. Dr. Recep Akdağ'ı biran önce konuyla ilgilenmesi için göreve çağırıyorum.."
 
F

Fırtına

Guest
Sigaranın üzerindeki resim liselileri etkilemiyor.!

sigara-paketi.jpg



Tütünün zararlarına dikkat çekmek amacıyla sigara paketleri üzerinde yer alan resimli uyarıların gençleri sigaradan uzak tutmada ''çok etkili olmadığı'' belirlendi.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı tarafından yapılan araştırmaya göre, lise öğrencilerinin büyük bölümü bu resimleri, sigarayı bırakmaya destek olma açısından ''etkisiz'' olarak değerlendirdi.

Sağlık Bakanlığı Tütünle Mücadele Halkı Bilgilendirme ve Bilinçlendirme Kurulu Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazmi Bilir, Ankara'da bir lisede 9, 10 ve 11. sınıflarda öğrenim gören toplam 412 öğrencinin katıldığı, sigara paketleri üzerindeki resimlerin etkinliğinin belirlenmesine yönelik araştırmayla ilgili bilgi verdi.

Araştırmaya göre, sigara paketleri üzerindeki uyarıcı resimlerin lise öğrencileri tarafından caydırıcı bulunmadığını belirten Bilir'in verdiği bilgiye göre, araştırmaya katılan öğrenciler,yüzde 36 ila 81 arasında değişen oranda, resimleri içeriklerine göre sigarayı bırakmaya destek olmada ''etkisiz'' olarak değerlendirdi.

Sigara paketlerinin üzerindeki farklı resimler için yüzde 17-40 oranında ''etkili olabilir'' ifadesinin seçildiğini, ''çok etkili olur'' seçeneğinin ise ancak yüzde 2,4-37,4 oranında işaretlendiğini belirten Bilir, ''Sigarayı bırakmak için doktorunuzdan ve size en yakın sağlık merkezinden yardım isteyin'' ve ''Sağlık kuruluşları sigarayı bırakmada size yardımcı olabilir'' uyarılarının etkisinin son derece düşük ölçüldüğünü bildirdi.

CİNSEL YAŞAM VE HAMİLELİK

Araştırmaya göre, öğrenciler, sigaranın, cinsel yaşam ve hamilelik üzerindeki olumsuz etkileriyle ilgili uyarıları daha çok dikkate alıyor.

Araştırmaya katılan öğrencilerin yüzde 37,4'ü sigara paketleri üzerindeki, ''Sigara içmek kan akışını yavaşlatır ve cinsel iktidarsızlığa neden olur'', yüzde 26,2'si ''Hamileyken sigara içmek bebeğe zarar verir'', yüzde 24,8'i ise ''Sigara içmek ölümcül akciğer kanserine neden olur'' resimli uyarılarını ''çok etkili'' bulduklarını ifade etti.

Erkek öğrenciler sigaranın, iktidarsızlığa, kız öğrenciler ise hamilelikte bebeğe zararlarına işaret eden resimli uyarıları etkili buldu.

''DAHA ETKİLİ RESİMLER BULUNMALI''

Çalışmayı değerlendiren Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Nazmi Bilir, araştırma sonucunda, sigara paketleri üzerindeki resimli uyarılardan sadece bir bölümünün öğrenciler üzerinde etkili olduğunun ortaya çıktığına işaret etti.

Sigara paketlerinin üzerinde, mevcut resimli uyarılar yerine, çok daha etkili resimler bulunması gerektiğini ifade eden Bilir, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun (TAPDK) bu konuda bir çalışma yürüttüğünü, mevcut uyarılar yerine daha etkili olanların konulmasının planlandığını söyledi.

Prof. Dr. Bilir, geçen yılın mayıs ayında uygulanmaya başlanan resimli uyarılarla ilgili her türlü desteğe hazır olduklarını ifade ederek, şunlara dikkati çekti;

''DSÖ'nün Küresel Tütün Salgını raporunda Türkiye'nin karnesindeki düşük notlardan biri de sigara paketleri üzerindeki resimli uyarıların yeterli büyüklükte olmamasından kaynaklanıyor. DSÖ'nün kriterine göre, görsel uyarı işaretlerinin, sigara paketlerinin en az yüzde 50'sini kaplaması gerekiyor. Oysa Türkiye'de satılan sigara paketleri üzerindeki görsel uyarılar, paketin yüzde 47,5'ini kaplıyor. TAPDK'nın hem uyarı işaretlerinin etkinliğinin artırılması, hem de büyüklüğünün DSÖ'nün aradığı kritere uygun hale getirilmesine yönelik çalışmasının kısa sürede tamamlanacağını ümit ediyoruz..''


Anadolu Ajansı
 
F

Fırtına

Guest
Sigaranın Çocuk Vücuduna Verdiği Zararlar.!

sigaranin-vucuda-verdigi-zararlar.jpg



Sigara kullanımı ile vücut tepeden tırnağa zehir ile kaplanır ve sürekli vücudun bu dumana maruz kalması halinde başta cilt, akciğer, beyin, mide, gırtlak ve daha pek çok kanser çeşidine neden olur ve sağlıklı olarak geçirebilceğiniz ömrünüzden yılları alır götürür sigara ve dumanı.!

Kullanılmış sigara dumanı, yanan bir sigaradan çıkan ve sigara içenin dışarı verdiği dumanın bir karışımıdır. Çevresel Sigara Dumanı (ÇSD) olarak da bilinir ve kendisine has kokusuyla kolaylıkla tanınır. ÇSD havayı kirletir ve elbiseler, perdeler ve mobilya üzerine siner. Çoğu kişi ÇSD yi nahoş, rahatsız edici ve gözlerle burnu tahriş edici bulur. Daha önemlisi tehlikeli bir sağlık tehdididir. ÇSD içinde 4000 in üzerinde farklı kimyasal madde tespit edilmiştir ve bunların en az 43 tanesi kansere sebep olur.

Çevresel Sigara Dumanına Maruz Kalma Sık mıdır?

Amerika Birleşik Devletlerinde yetişkinlerin yaklaşık % 26 ‘si sigara içicisidir ve beş yaş altındaki çocukların % 50'si ila % 67'i en az bir yetişkin sigara içicisinin oturduğu evlerde yaşamaktadırlar. Bu rakam ülkemizde daha fazladır.

Kim Risk Altında?

ÇSD herkes için tehlikeli olmasına rağmen, fetuslar, bebekler ve çocuklar üzerinde daha büyük bir etkisi vardır. Bu olay ÇSD’nin; akciğer, beyin gibi gelişmekte olan organlara zarar vermesiyle gerçekleşir.

Sigara ve Dumanının Etkileri;

Cenin ve Yenidoğanda;

Anne, cenin ve plasentada kan akımı, hamile her sigara içtiğinde değişir. Ne var ki uzun dönemde bu değişikliklerin sağlık üzerine olan etkileri bilinmemektedir. Bazı çalışmalar hamilelik sırasında sigara içiminin yarık damak-dudak gibi doğumsal bozukluklara sebep olduğunu göstermiştir.

Sigara içen anneler daha az süt üretir ve bebeklerin doğum ağırlığı daha düşüktür. Annelerin sigara içmesi 1 ay- 1 yaş arasındaki ölümlerin ana sebebi olan ani bebek ölümü sendromuyla ilişkilidir.

Çocuk Akciğer ve Solunum Yolları;

ÇSD ye maruz kalma tüm yaşlarda çocuk akciğer verimi ve fonksiyonunu bozar. Çocukluk astımının hem sıklığını hem de şiddetini arttırır. Kullanılmış sigara dumanı sinüzit, rinit (nezle), kistik fibroz, öksürük ve geniz akıntısı problemlerini alevlendirir. Çocuklarda soğuk algınlığı ve boğaz ağrısı sıklığını da arttırır.

Iki yaş altındaki çocuklarda ÇSD bronsit ve zatürre olasılığını arttırır. Gerçekten, ABD’de Çevre Koruma Ajansının 1992 deki bir çalışması, ÇSD’nin 18 ay altındaki çocuk ve bebeklerde her yıl 150. 000 ila 300. 000 alt solunum yolu enfeksiyonuna sebep olduğunu söylemektedir. Bu hastalıklar 15. 000 hastane yatışı ile sonuçlanıyor. Yarım paket ve daha fazla sigara içen ebeveynlerin çocuklarının solunum yolu hastalığı nedeniyle hastaneye yatma riski neredeyse iki katına çıkar.

Kulaklar;

ÇSD ye maruz kalma çocuklarda hem kulak enfeksiyonu sayısını hem de hastalık süresini arttırır. Solunan duman burun arkasını orta kulağa bağlayan östaki borusunu tahriş eder. Bu orta kulaktaki basıncın eşitlenmesini bozan şişme ve tıkanıklığa ve sonuçta ağrı, sıvı birikimi ve enfeksiyona yol açar. Kulak enfeksiyonları çocuk işitme kayıplarının en sık sebebidir. İlaç tedavisine yanıt vermediğinde kulağa tüp takılması gerekir.

Beyin;

Hamilelik sırasında ve sonrasında sigara içmiş annelerin çocuklarının sigara içmeyenlerin çocuklarına göre hiperaktivite gibi davranış bozuklukları olması daha olasıdır. Okul performansında ve entellektüel başarıda orta dereceli bir bozulma gösterilmiştir.

Kullanılmış sigara dumanı kansere sebep olur;

Çocuğunuzun gelişmesinde ÇSD’nin nasiı zarar verdiğini okudunuz ama ÇSD nedeniyle gelişme riskinin ev dışı kanser sebebi kirlilik nedenlerine göre yaklaşık 100. 000 kat daha fazla olduğunu biliyor muydunuz? ÇSD’nin her yıl 3. 000 den fazla sigara içmeyenin akciğer kanserinden ölmesine neden olduğunu biliyor muydunuz? Bu gerçekler herkes için oldukça alarm vericiyken çocuğunuzun kullanılmış sigara dumanına maruz kalmasını şimdi durdurabilirsiniz.

Ne Yapabilirsiniz?

* Sigara içiyorsanız, bırakın. Gerekirse doktorunuza danışın.. Bırakmanıza yardımcı olacak bir çok farmakolojik ürün mevcuttur.

* Ev sakinlerinden içen varsa bırakmasına yardım edin. Eğer bırakamıyorlarsa onlar ve ziyaretçilerden evin dışında içmelerini rica edin.

* Arabanızda sigara içilmesine izin vermeyin.

* Çocuğunuzun okul ve kreş ortamlarının dumansız olduğundan emin olun.
 
F

Fırtına

Guest
Sigarayla mücadele BM'ye taşınabilir.!

662760_detay.jpg



Başbakan Erdoğan'a teklif!

Türkiye Yeşilay Cemiyeti ile Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı, Eylül ayında katılacağı Birleşmiş Milletler (BM) Zirvesi'nde, dünyada en önde gelen ölüm nedenlerinin kaynağı olan sigara ile mücadele konusunda liderlik yapmaya davet etti.

Sepetçiler Kasrı'nda düzenlenen basın toplantısında konuşan Türkiye Yeşilay Cemiyeti Başkanı Muharrem Balcı, New York'ta 19-20 Eylül tarihlerinde yapılacak BM Zirvesi'ne Türkiye'nin en üst düzeyde katılımının söz konusu olduğunu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın toplantının son günü bir konuşma yapacağını söyledi.

Balcı, Başbakan Erdoğan'a, BM Zirvesi öncesinde bulaşıcı olmayan hastalıkları önleme üst düzey toplantısında vereceği desteği içeren bir dosya sunduğunu belirterek, ''Başbakan Erdoğan'ın, o toplantıda isteklerimizi, vurgulanması gereken kısımları Türkiye adına dile getireceğine inanıyoruz'' dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan ve Sağlık Bakanlığı'nın sigarayla mücadele konusunda önemli çalışmalar yaptığını, kayda değer sonuçların da alındığını ifade eden Balcı, ''Tütünle mücadele konusunda düzenleme ve denetlemekle görevli kurumlar, belediyeler ve İçişleri Bakanlığı mensuplarınca aynı düzeyde algılanmadığı için bu başarı oranımızı istediğimiz seviyeye kadar yükseltemiyoruz'' diye konuştu.

Türkiye'nin bazı kamu kurumların yöneticileri ve çalışanlarının ihmaliyle fakir ülkeler düzeyine indirilmeye çalışıldığını söyleyen Balcı, şunları kaydetti;

''Kapalı alanlarda sigara yasağı yeteri kadar uygulanmıyor. Adliyelerde hakim ve savcılarımız, kurumların genel müdürleri veya yardımcıları odalarında sigara içiyor. Bu yasak yeteri kadar uygulanmıyor. Burada bir bilinç açığı söz konusu. Çeşitli sivil toplum kuruluşları güzel sağlık çalışmaları yapıyor. Biz de Yeşilay olarak bu sağlık çalışmalarının yanı sıra hukuk çalışmalarıyla destek olmaya çalışacağız. Bir hukuk bilinci oluşturmamız lazım. Sigara gibi zararlı madde üreticilerinin eylemleri terör, insan ticareti, soykırım, işkence gibi insanlığa karşı suçlar kapsamına alınmalıdır..''

Bu kapsamda farklı kurumlarla işbirliği protokolleri imzaladıklarını anlatan Balcı, ''Anadolu Ajansı, Polis Akademileri Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile görüşmelerimiz oldu. Diyanet İşleri Başkanlığı ile yaptığımız görüşmenin meyvesi şuydu; bizim istirhamımızla bütün cami avlularında ve bahçelerinde sigara içilmemesi bir genelgeyle bugün veya yarın gündeme gelecek. Biz halkın içinde yasakları bir bilince dönüştürdüğümüzde bu uygulama çok daha başarılı olacak. Sivil toplum kuruluşlarının görevi, devlete kendi yapmış olduğu yasal düzenlemeleri uygulatmaya çalışmaktır. Düzenleyici ve denetleyici bütün kuruluşlar buna uymak zorundalar..''

SSUK BAŞKANI PROF. DR. DAĞLI

SSUK Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı da yoksul ülkeleri yalnızca açlığın tehdit etmediğini, aynı zamanda bu ülkelerin insan eliyle yapılmış bir salgına da maruz kaldıklarını belirterek, bu salgının 21'inci yüzyılda bitirilmesi gerektiğini ifade etti.

Dağlı, New York'ta 19-21 Eylül tarihlerinde yapılacak BM Zirvesi'ne devlet başkanlarının katılacağını ve yılda 35 milyon kişiyi öldüren hastalıkların nasıl engelleneceğiyle ilgili bir metne imza atılacağını belirtti.

Bu bulaşıcı olmayan hastalıkların kalp damar hastalıkları, kanser, şeker hastalığı ve kronik solunum yolu hastalıkları olduğunu anlatan Dağlı, 35 milyon ölümün yüzde 80'inin yoksul ülkelerde meydana geldiğini söyledi.

Bu hastalıkların ortak 4 risk faktörü bulunduğunu anlatan Dağlı, bu risk faktörlerinin bütün hastalıklarda geçerli olan en belirgin özelliğinin tütün kullanımı olduğunu ifade etti.

Yoksul ülkelerin tütün kullanımı konusunda zayıf karnelere sahip olduklarına dikkati çeken Dağlı, sigara endüstrisinin bu ülkeleri kazanç kapısı olarak gördüğünü, bu ülkelere önderlik edilmesi gerektiğini savundu.

Dünyada 31 ülkenin tütün kullanımında kapalı alan yasaklarını uyguladığını belirten Dağlı, sözlerini şöyle sürdürdü;

''Hükümetlerin BM Zirvesi'ne gittiği zaman öyle bir metin hazırlamasına istiyoruz ki, bu metin hükümetleri bu hastalıkların azaltılmasıyla ilgili sorumlu kılsın, hesap verebilir olsunlar ve notlar şeklinde değerlendirebilir olsunlar. Dünyaca kabul edilmiş tedavi ve bakım uygulamalarının bu metne girmesini ve milenyum hedeflerinin de karşılanmasını istiyoruz. BM Zirvesi'nde, yüksek düzey politik kararlılık gerekiyor. Devlet başkanlarının katılacağı bu zirvede, maalesef şu ana kadar hazırlanmış olan metnin bu söylediklerimizi gerçekleştirmekten çok uzak olduğu ve giderek içeriğinin sulandırıldığını tespit etmiş bulunmaktayız. Uluslararası sivil toplum kuruluşları, ülkelerin sivil toplum kuruluşlarından yardım talep etmektedir. Biz diyoruz ki; Türkiye tütün kontrolünde yaptığı önderliği, bugün yoksul ülkelerin açlığına göstermiş olduğu hassasiyeti, o ülkelerin bulaşıcı olmayan hastalıklarını ortadan kaldırmak için hazırlanan dünya çapındaki bir metne de önderlik ederek göstermelidir..''

Dağlı, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan'dan, BM Zirvesi'nde Türkiye'nin başarısını örnek göstererek, bütün dünyayı arkalarından sürüklemelerini, yoksul ülkeleri sigara endüstrisinin pençelerinden kurtarmasını istediklerini kaydetti.

BAŞBAKAN ERDOĞAN'A SUNULAN METİN

Türkiye Yeşilay Cemiyeti Başkanı Muharrem Balcı'nın, 2 gün önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, tütün kontrolü konusunda mücadele veren sivil toplum kuruluşları adına sunduğu metinde, şunlar kaydedildi;

''Size yazarken hazırlıkları yapılmakta olan bu toplantı ile ilgili derin bir endişe taşıdığımızı ifade etmek istiyoruz. Üst düzey toplantının politik deklarasyon taslağı tartışmaları 5 Ağustos-1 Eylül tarihleri arasında sürerken, hali hazırdaki metnin bahsedilen hastalıkları engelleme gücüne sahip olmadığını üzülerek izlemekteyiz. Durum aciliyet göstermektedir. Dünya Ekonomik Forumu 2010 Küresel Riskler Raporu 'Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar'ı, dünya ekonomisini tehdit eden ikinci neden olarak belirlemiş, şu andaki küresel ekonomik kriz ölçütlerinde zararı olduğunu hesaplamıştır. Bu hastalıkların en önemli nedeni tütün kullanımıdır.

Tartışmaları süren metinde hedefler bilinerek silinmekte, maddeler zayıflatılmaktadır. Metin 'dikkate alınacak' veya 'üzerinde çalışılacak' gibi gücü olmayan sıfatlar ile sulandırılmaktadır.

Siz değerli Başbakanımızdan New York üst düzey toplantısında; bulaşıcı olmayan hastalıklarda 2025 yılına kadar yüzde 25 azalma sağlayacak, kanser, diyabet, kalp ve damar hastalıkları ile kronik solunum hastalıklarındaki salgını durduracak kesin bir takvim oluşturacak, kesin, kanıta dayalı, hedef ve küresel ölçütler belirleyecek, üst düzey hükümet, BM ajansları ve sivil toplum temsilcileriyle işbirliği içinde gelişmeyi izleyecek metin ve sonuç hazırlanması için liderliğinizin gücünü esirgememenizi istirham ediyoruz..''

Toplantıya, Türk Kardiyoloji Derneği Sözcüsü Prof. Dr. Hakan Karpuz, Türk Toraks Derneği 2. Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Sedat Altın, Türkiye Diyabet Vakfı Kurucu Üyesi Doç. Dr. Şehnaz Karadeniz, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazmi Bilir de katıldı.
 
F

Fırtına

Guest
Sigara, kadınları kalbinden vuruyor!

İtalya'da yapılan bir araştırma, kadınların içtiği her bir sigaranın kalplerine verdiği zararın erkeklerin tükettiği 5 sigaranınkine eşit olduğunu ortaya koydu.

Corriere della Sera gazetesinde yer alan habere göre, Milano Üniversitesinde görev yapan Profesör Doktor Elana Tremoli, Avrupa Kardioloji Derneği'nin (ESC) geçen hafta Paris'te düzenlenen kongresinde yaptığı açıklamada, kalp hastalıklarının Avrupa'da yılda yaklaşık 4.3 milyon, İtalya'da da 242 bin kişinin ölümüne neden olduğunu belirterek, bu hastalıkların ortaya çıkmasında sigaranın oynadığı role dikkati çekti.

Finlandiya, İsveç, Fransa ve İtalya'daki bin 694 erkek ve bin 893 kadının katılımıyla yapılan araştırmanın verilerine işaret eden Tremoli, elde edilen sonuçların kadınların sigaranın zararlarına karşı, yaş, tansiyon, sosyal sınıf ve obezite gibi diğer faktörlerden bağımsız olarak oldukça savunmasız olduğunu gösterdiğini belirtti.

Kadınların içtiği her bir sigaranın kalplerinde yarattığı etkinin bir erkeğin tükettiği 5 sigara ile eş değer olduğu uyarısında bulunan bilimadamları, kadınların bu zararlı alışkanlıklarından kurtulmak konusunda ise pek de istekli olmadıklarını söyledi.

İtalya'da yayımlanan sigara tüketimine ilişkin yıllık rapora göre, ülkedeki sigarayı bırakmayı başaran erkeklerin sayısı 3,9 milyon (yüzde 15,7), kadınlar da ise bu sayı 2,6 milyonda (yüzde 9,8) kalıyor.


Anadolu Ajansı
 
F

Fırtına

Guest
Sigarada 'kara paket' alarmı!

666938_detay.jpg



Markalar kalkıyor, isteyen numarasını söyleyecek!

Kapalı alanda sigara içemeyen tiryakileri, kara paket bekliyor. Tiryakiler bundan sonra sigara alırken marka söylemek yerine, "Ver oradan 4 numara" diyecek. Dünyada ilk kez Avustralya'da uygulanan sigarada "kara paket" uygulaması için Türkiye de hazırlıklara başladı. Avrupa ve Asya'da ilke imza atmak isteyen Türkiye'de, kara paket alarmı verildi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Dünya Sağlık Örgütü ve Tütün Alkol Piyasaları Denetleme Kurulu (TAPDK) uzmanlarına, kara paket uygulaması için teknik çalışma başlatmalarını istedi. Sigara firmalarının kabusu olarak bilinen ve tütün tüketimini çok ciddi miktarda düşüreceği beklenen "kara paket" uygulamasıyla sigara markaları ve logoları da tarihe karışacak.

Takvim'den Safure Cantürk'ün haberine göre, tiryakiler, marketlerden ya da büfelerden sigarayı ancak numaralarıyla isteyebilecek. Paketlerin üzerinde, sigaranın sağlığa zararlarını etkileyici şekilde gösteren resimler ve uyarılar dışında insanların algısını dolaylı olarak etkileyecek hiçbir unsur bulunmayacak. Avustralya parlamentosunda 24 Ağustos 2011 tarihinde kabul edilen kararla, 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren ülkede satılan tüm sigaralarda kara paket uygulaması başlayacak. Kara paket uygulaması ile sigara paketlerinin üzerindeki yanlış mesajlarla tüketiciyi aldatmaları önlenirken, tütün ürünlerinin cazibenin azaltılması, uyarıların etkinliğinin artırılması ve sigara içme oranlarının azaltılması hedefleniyor.
 
F

Fırtına

Guest
Sigarayı bitiren ilaç!

Sağlık Bakanlığı'nın ücretsiz dağıttığı sigarayı bıraktırma ilacı işe yaramış görünüyor. 250 bin ilaç dağıtıldı, bugüne kadar 150 bin kişi bu alışkanlığından vazgeçti.

Türkiye'de bugüne kadar ilaçtan 230 bin kişi faydalandı. Sağlık bakanlığı 150 bin kişinin sigarayı bıraktığını tespit etti. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bakanlar kurulu kararı ile bir kez daha 250 bin adet ilaç dağıtmaya hazırlandıklarını söyledi.

Kapalı alanlardaki sigara yasağının başlaması ile 2 milyon kişinin sigarayı bıraktığı, sigara kullanan kişi oranının yüzde 33'den yüzde 27'ye gerilediği de ortaya çıktı. Tüketilen sigara miktarı ise yüzde 15 azaldı.


NTV
 
F

Fırtına

Guest
KOAH'ın en önemli nedeni sigara bağımlılığı!

Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH), en çok ölüme neden olan hastalıklar arasında 6’ncı sırada yer alıyor.

Fakat bu hastalığın 2015-2020 yılları arasında 3’üncü sıraya yükseleceği tahmin ediliyor. KOAH’tan dolayı yaşamını yitiren kişi sayısının dünyada her geçen yıl artması,hastalıkhakkında toplumu uyarma ve farkındalık yaratma ihtiyacını daha önemli hale getiriyor.

Kars İl Sağlık Müdürü Dr. Fahri Sevinç, KOAH’ın çoğunlukla ileri yaşlarda görülen, verdiği tahribatın tamiri mümkün olmayan kronik bir hastalık olduğunu belirterek, “KOAH, yaş ve sigara içme yoğunluğuyla ilişkili olarak artış gösterir. Toz, dumana maruz kalmak, kalıtsal özellikler, hava kirliliği gibi risk faktörleri yanında bu hastalıkta en önemli risk faktörü sigara kullanımıdır. Hatta sigara içmediği halde bulunduğu ortamda içilen sigaranın dumanına maruz kalan bireyler dahi hastalığa yakalanma riski taşır. Mesela genellikle bizim bölgemizdeki bayanlar ekmek pişirmek için tandır kullanıyor ve bu esnada yoğun şekilde dumana maruz kalıyor. Bu da KOAH riskini tetikliyor.” diye konuştu.

KOAH’ta erken tanı ve tedavinin önemine dikkat çeken Kars İl Sağlık Müdürü Dr. Sevinç, “KOAH, erken dönemde fark edilip tanı konmazsa, hastalık ciddi şekilde ilerler. Geç dönemde hastanın, yaşam kalitesini çok ağır biçimde etkileyen sorunlarla karşı karşıya kalmasına neden olur. Hastalık kroniktir ve bronşlarda yani nefes borusunda tıkanmaya neden olur. Nefes borusunda oluşan bu tıkanma bir daha kesinlikle düzelmez. Tedavi olunmaması halinde maalesef hastalık sinsice ilerler. Bu nedenle erken tanı önemli bir role sahiptir.” şeklinde konuştu.

“BELİRTİLERE KULAK VERİN, GEÇ KALMAYIN!"

KOAH belirtilerine kulak verilmesi sayesinde hastalığın gidişatının değiştirilebileceğine dikkat çeken Kars İl Sağlık Müdürü Sevinç, şunları kaydetti;

“Bu sinsi hastalığa yakalananlara baktığımızda ortak noktanın sigara kullanımında birleştiğini görüyoruz. İstatistiklere göre, sigara kullanan her 5-6 kişiden birinde KOAH görülüyor. Çünkü sigara dumanı ile nefes borularına ve hava keseciklerine zararlı gazlar ve maddeler doluyor. Ve yıllar geçtikçe de bu zararlı gazlar ve maddeler nefes borusunun ve hava keseciklerinin yapısına zarar veriyor. Sonuç olarak da tıkayıcı bronşit ve amfizem dediğimiz rahatsızlıklar doğuyor. Fakat belki de hastalıktan daha da kötüsü hastaların belirtileri dikkate almayıp geç bir evrede hekime başvurmaları.!

Maalesef hastalarımız KOAH belirtileri olan öksürük, balgam çıkarma, nefes darlığı gibi şikayetler ileri düzeyde rahatsız edici bir boyut aldıktan sonra hastaneye gidiyorlar. Tahminen ülkemizde en az 5 milyon KOAH’lı var. Ancak bunların çok az bir kısmına tanı konmuş durumda. Hastalar belirtileri göz ardı ettikleri için KOAH teşhisi konduğunda maalesef hastalık ilerlemiş ve akciğer, kapasitesinin önemli bir kısmını kaybetmiş oluyor. Vücut oksijensiz kaldığı için tamiri mümkün olmayan hastalıklar oluşuyor. Çok ağır KOAH evresinde otururken dahi nefes darlığı hissediliyor, oda içinde dahi yürümek zorlaşıyor.”

“SİGARAYI BIRAKARAK HASTALIĞIN YAVAŞ İLERLEMESİNİ SAĞLAYABİLİRSİNİZ"

Yaklaşık 20 yıl boyunca günde bir paket sigara içmenin KOAH’a neden olacağını bildiren Dr. Fahri Sevinç, günde bir paketten daha fazla içilen sigaranın bu süreyi kısaltacağını hatırlatarak şu bilgileri verdi;

“KOAH başlayan bir hasta sigarayı bıraksa dahi var olan bozulmalar tamamen ortadan kaybolmaz. Fakat hastalık yavaş şekilde ilerler. Zararını bile bile sigara kullanmaya devam etmek hastalığın ivme kazanmasına neden olur. KOAH tedavisinde kullandığımız ilaçlar yalnızca hastanın nefes darlığı şikayetlerini azaltmak içindir. Maalesef bu ilaçların hastalığı ortadan kaldırmada ya da hastalığın ilerlemesini engellemede bir etkisi yoktur. Bu nedenle tedavinin püf noktası sigarayı bırakmaktır. Buna ek olarak, düzenliilaçtedavisi uygulamak, tozlu-dumanlı ortamlarda bulunmamak, hava kirliliğinden uzaklaşmak ve göğüs hastalıkları uzmanının kontrol ve takibinde bulunmak tedavinin önemli ayaklarını oluşturuyor.”
 
F

Fırtına

Guest
Bu üçlü yaşamı tehdit ediyor?!

Sigara kullanımı, hipertansiyon ve yüksek kolesterol yüksekliği yaşamı tehdit ediyor. Öyle ki ortalama yaşam süresi sigara içenlerde 6 yıl, tansiyonu yüksek olanlarda 3,5 yıl ve kolesterolü yüksek kişilerde ise 1 yıl kısalıyor.

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazmi Bilir, İngiltere'nin Whitehall şehrinde yapılan çalışmada 20 ile 64 yaşları arasında 18 bin kişinin 38 yıl boyunca izlenerek ara ara muayene edildiğini anlattı. Bilir, araştırmayla yaşam süresi ile temel risk faktörleri arasında ilişkilerin araştırıldığını belirtti.

Bilir, araştırma sonuçlarına göre yaşamı tehdit eden üç önemli faktör bulunduğuna dikkati çekerek, ''Bu faktörler, sigara tüketimi, hipertansiyon ve kolesterol yüksekliği olarak saptandı'' dedi.

Araştırmaya göre, ''sigara içenlerin yaşam süresinin 6 yıl, tansiyonu yüksek olanların yaşam süresinin 3,5 yıl ve kolesterol düzeyi yüksek olanların yaşam süresinin ise 1 yıl kısaldığının'' tespit edildiğini ifade eden Bilir, ''Bu faktörlerin üçü de bir kişide varsa yaşam süresi 10 yıl daha kısa olmaktadır'' diye konuştu. Bilir, bu faktörlere ek olarak şeker hastalığı, şişmanlık ve hareketsizlik halinde yaşam süresinin çok daha fazla kısaldığını söyledi. European Journal of Public Health - Avrupa Halk Sağlığı Dergisi'nde yayınlanmış olabilir.

Avrupa Halk Sağlığı Dergisi'nde (European Journal of Public Health) yayımlanan sonuçlara göre sigara içmemek, uygun diyetle kolesterol düzeyini normal sınırlarda tutmak ve hipertansiyonu uygun şekilde tedavi ettirmekle, daha uzun bir yaşama sahip olabilmenin mümkün olduğunu dile getiren Bilir, ''Yapılan araştırma, sigaradan uzak durulması ve hipertansiyon ile kolesterolün tedavi edilerek kontrol altına alınmasıyla bir kişinin 10 yıl daha uzun yaşayabileceğini ortaya koymuştur'' dedi.

16 MİLYON KİŞİ SİGARA KULLANIYOR

Bilir, Türkiye'de ortalama yaşam süresinin erkeklerde 69 kadınlarda 73 yıl olduğunu belirterek, ''Bu değerler doğumda beklenen yaşam süreleridir. Örneğin, 40-45 yaşına ulaşmış bir kişi için bu yaştan itibaren beklenen yaşam süresi 35-40 yıl kadar olmalı. Yani bu kişilerin 80'li yaşlara kadar yaşayacağı beklenir'' dedi.

Türkiye'de 4 milyon dolayında diyabetli ve 7-8 milyon dolayında hipertansiyonu bulunan kişi oluğunu ifade eden Bilir, obezitenin kadınlarda daha çok olmak üzere yetişkin yaş grubunda 20 milyon dolayında olduğunu söyledi. Bilir, sigara kullanan kişi sayısının 2008 Küresel Yetişkin Tütün Araştırma sonucuna göre 16 milyon olduğunu dile getirerek, bu sayının ''Dumansız Hava Sahası'' ile birlikte azalarak 15 milyonun altına inmiş olduğunun öngörüldüğünü sözlerine ekledi.


NTV
 
F

Fırtına

Guest
Sigara böbrek kanseri riskini artırıyor

Birçok hastalığın nedeni olarak gösterilen sigara kullanımının, böbrek kanseri riskini yüzde 40 oranında artırdığı bildirildi.

Tütün ürünlerinin dışında çalıştıkları ortamda asbestoz, kadmiyum, benzen, kurşun ve trikloroetilen gibi çözücülere maruz kalan kişilerde de böbrek kanseri gelişimi riski yükseliyor.

Üroonkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Levent Türkeri, 12-16 Eylül ''Üroloji Haftası'' dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, her yıl yaklaşık 10 bin kişiden birinin böbrek kanserine yakalandığını ve 30 bin kişiden birinin de bu hastalıktan dolayı yaşamını yitirdiğini söyledi.

Böbrek kanserlerinin erken tanı konulmadığı ve etkin bir şekilde tedavi edilmediği takdirde ölüme yol açtığını belirten Türkeri, güncel üroloji uygulamalarında gelişmiş tanı ve tedavi yöntemleri sayesinde erken tanı ve etkin tedavi seçeneklerinin bulunduğunu ifade etti.

Böbrek kanserinin, idrarda kan görülmesi, tek taraflı yan ağrısı, karın bölgesinde hissedilen kitle, yorgunluk, açıklanamayan kilo kaybı ya da ateş, bacaklarda ve ayak bileklerinde şişme gibi belirtilerle kendini gösterdiğini anlatan Türkeri, böbrek kanserinin tedavisinin, tümörün böbreğe sınırlı olması ya da çevreye yayılımının olmasına göre değiştiğini söyledi. Türkeri, hastanın genel sağlık durumunun da tedavi seçiminde önemli rol oynadığını dile getirdi.

Böbrek kanserinde cerrahi uygulama, radyoterapi, kemoterapi gibi yöntemlerin kullanıldığını belirten Türkeri'nin verdiği bilgiye göre, tümörün böbreğe sınırlı olduğu hastalarda, ameliyat ile böbrek ve ilgili lenf düğümleri çıkartılıyor. Tümörün boyutuna göre, böbreğin bir kısmının çıkartılması da bir seçenek olarak gösteriliyor.

Böbrek kanseri tedavisinde radyoterapi sınırlı olarak uygulanıyor ve genellikle böbrek kanserinin metastazlarının tedavisinde kullanılıyor. Yine benzer bir şekilde böbrek kanserleri, geleneksel kemoterapi ilaçlarına genellikle dirençli tümörleri oluşturuyor.

İlerlemiş dönemde tanı konulan tümörlerin tedavisinde de son zamanlarda önemli aşamalar kaydediliyor. Bunda tümörün genetik yapısının daha iyi anlaşılmasının büyük katkısı oluyor. Uygun tedavi için çok sayıda çalışma yürütülüyor.

Son yıllarda hedefe yönelik tedaviler olarak adlandırılan ve kanser hücrelerinin büyümesini moleküler düzeyde etkilemeyi amaçlayan tedaviler heyecan uyandırıyor. Bu tedaviler ile tümör hücrelerinin büyümesi ve çoğalması engelleniyor ya da tümör içindeki yeni kan damarlarının gelişimi engellenerek beslenmesi bozuluyor. Bu ilaçlar sayesinde metastatik hastalık varlığında bile hastaların hayatta kalma süreleri anlamlı derecede uzuyor.


Anadolu Ajansı
 
F

Fırtına

Guest
"Dumansız Hava Sahası" İhlaline Ceza Yağdı

2356.jpg



Ankara'da 9 ayda sigara denetimlerinde bin 97 iş yerine cezai işlem tutanağı tutuldu. Verilen cezanın toplam turarı ise 2 milyon lirayı aştı.

Ankara Valiliği, sigara denetimlerini aralıksız sürdürüyor. Buna göre il sağlık, eğitim, jandarma, emniyet ve belediye personelinin yaptığı denetimlerde, bu yılın ilk 9 ayında kamu, özel iş yerleriyle toplu taşıma araçlarında 79 bin 163 denetim gerçekleştirildi. Denetlenen yerlerden bin 97 iş yerine cezai işlem tutanağı tutuldu. 4 bin 207 sayılı kanun hükümlerine muhalefetten ise 2 milyon 140 bin 272 TL para cezası uygulandı.

"171 Sigara Bırakma Hattı"na Başvuranların Sayısı Arttı;

Valilik ayrıca, İl Sağlık Müdürlüğü'ne ve 171 Sigara Bırakma Hattı'na yapılan başvurularda, sigarayı bırakma taleplerinde artış görüldüğünü dile getirdi. Valilik, sigara bırakma poliklinikleri sayısının artırıldığını, tütün ve tütün ürünü kullanan ve bırakmak isteyen vatandaşların buralara başvurmasını istedi.

Ankara Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, 4207 sayılı kanun hükümleri ile Ulusal Tütün Kontrol Programı Uygulamaları'na göre, Ankara'da kişileri ve gelecek nesilleri tütün ürünlerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirlerin alınmasıyla Ankara'da herkesin temiz hava soluyabilmesine esas olmak üzere denetim faaliyetlerinin aralıksız olarak sürdürüldüğü belirtildi.

460 Denetim Elemanı İşbaşında;

Valilik açıklamasında, Vali Yardımcısı Mehmet Oduncu koordinasyonunda İl Sağlık Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Jandarma Komutanlığı, İl Emniyet Müdürlüğü ve belediyelerdeki personelin katılımı ile 25 ilçede toplam 460 denetim elemanından oluşturulan il ve ilçe denetim ekiplerinin kontrol faaliyetlerini aralıksız sürdürdüğü vurgulandı.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Nikotin, kadın ve erkek beyinlerini farklı etkiliyor

Nikotin ve tütün bağımlılığında cinsiyet farkının etkileri üzerine sıçanlar üzerinde yapılan araştırmalar, kadınların sigarayı erkeklerden daha zor bıraktığını ortaya çıkardı.

Avrupa Nikotin ve Tütün Araştırmaları Derneği Başkanı ve Ege Üniversitesi Beyin Araştırmaları ve Uygulama Merkezi Danışmanı Prof. Dr. Şakire Pöğün başkanlığında 31 ülkeden 350 bilim insanı, nikotin ve tütün üzerine yapılan araştırmaları Antalya'da düzenlenen kongreyle paylaştı.

Dernek ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Şakire Pöğün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tütünle ve bağımlılıkla mücadelede kanıta dayalı yaklaşımların önemli olduğunu belirterek, Antalya'da gerçekleştirilen Avrupa Kongresi'nde deneysel ve klinik araştırmaların sonuçları ile epidemiyolojik verileri ve tütünle mücadele politikalarının belirlenmesine yönelik önerileri birbiriyle buluşturduklarını kaydetti.

Prof. Dr. Pöğün, kendi grubunun üzerinde en çok çalıştığı konunun nikotin ve tütün bağımlılığında cinsiyet farklılıkları olduğunu, bunun için daha çok sıçanlar üzerinde çalıştıklarını, insanlar üzerinde de bazı araştırmalar yaptıklarını bildirdi.

Nikotin ve tütün bağımlılığında iki cins arasında farklılıklar bulunduğuna değinen Pöğün, ilaçlar ve sigara bırakma programlarının cinsiyet farklılıklarına göre geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Aynı cinsin içinde de bireysel farklılıklar olduğuna dikkati çeken Pöğün, ''Kimine 'otlakçı' diyoruz, ondan bundan bir, iki tane sigara alıyor ama bunu bırakamıyor. Kimi hiç içmiyor, diğerleri günde 3 paket sigara içiyor. İşte bu farklılıkların altyapılarını anlamaya çalışıyoruz. Bunda başarılı olabilirsek, tedavi başarımız da yükselecektir'' dedi.

Sigara tiryakilerinin farklı tüketim alışkanlıklarından yola çıkarak, sıçanlara nikotin veya su içme tercihi sunduklarını belirten Pöğün, ''Bakıyoruz bazıları nikotinli çözeltiden daha çok, bazıları daha az içmiş. Bu hayvanları uzun süre izleyip, nikotin tercih eden ve etmeyen sıçan grupları oluşturuyoruz. Bu modelin insanlardaki duruma yakın olduğunu düşünüyoruz ve çalışmalarımızı nikotin tercihi farklı olan hayvanlar üzerinde yapıyoruz'' dedi.

-KADIN DAHA ZOR BIRAKIYOR-

Pöğün, tüm dünyada, sigara bıraktırma kliniklerinin raporlarında kadınlarda sigara bırakma başarısının daha düşük olduğunu vurguladı. Dişi beyninin, evrim sürecinde dıştan gelen etkenlere karşı daha dirençli olacak şekilde geliştiğini ifade eden Pöğün, dışardan uygulanan nikotine karşı sıçan beyninde gözledikleri farklılaşmaların, dişilerde erkeklerden daha az olduğuna dikkati çekti.

Bu durumun sadece stres ile değiştiğini belirten Pögün, kadınlarda stresle nikotin bağımlılığını bir arada değerlendirmek gerektiğini bildirdi. Pöğün, stres altındaki dişinin bağımlılığa iki kat daha fazla yatkın olduğunu ifade etti.

Genelde kadınların daha az sigara içtiği söylenmekle birlikte, alınan nikotin kiloya vurulduğunda kadınların aldığı nikotinin erkeklerden farklı olmadığını anlatan Pöğün, ayrıca kadınların nikotini daha hızlı metabolize ettiklerini kaydetti.

Kadınların hamilelik, emzirme gibi nedenlerle sigarayı bırakmaları gereken dönemlerinin olduğunu da anlatan Pöğün, ''Buna rağmen bağımlı olan kadınların sigarayı bırakmakta erkeklerden daha çok zorlandıklarını görüyoruz'' dedi.

-NİKOTİN ERKEK BELLEĞİNİ ZAYIFLATIYOR MU?-

Şakire Pöğün, nikotinin erkek beynine ilişkin sıçanlar üzerinde yapılan araştırmalarda ilginç sonuçlara rastladıklarına da dikkati çekti. Nikotini tercih eden ve yüksek miktarlarda tüketen erkek sıçanların beyinlerinin bazı bölgelerinde, öğrenme ve bellekle ilgili olduğu bilinen ''BDNF mRNA'' (Brain-Derived Neurotrophic Factor messenger Ribonucleic Acid) adlı bir molekülün azalmış olduğunu saptadıklarını belirten Pöğün, buna karşın dişi beyninin daha stabil kaldığını kaydetti. Pöğün, bu molekülün azalmasının, bellek kaybı veya unutkanlığa neden olabileceğini bildirdi.

Yine sıçanlarda yaptıkları araştırmalarda, nikotinin ''ortamlara şartlayıcı etkisinin'' sadece erkeklerde olduğunu gördüklerini belirten Pöğün, ''Yani daha önce sigara içtiği bir yere veya ortamla giren erkek, direkt olarak sigara yakıyor'' dedi.

A.A
 
F

Fırtına

Guest
Sabah başlayan öksürüklere dikkat!

medya.php



Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Görgüner, ''Türkiye'de, sigaraya başlama oranı arttıkça, akciğer kanseri görülen kişi sayısı da buna paralel olarak artıyor'' dedi.

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Görgüner, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) yayınladığı 2009 yılına ait ölüm nedenleri istatistikleri arasında, kanser vakalarının ilk sıralarda yer almasının altında yatan nedenlerin belli olduğunu söyledi.

TÜİK tarafından açıklanan istatistik verilerinin uluslararası literatürle uyumlu olduğunu ifade eden Görgüner, ''Ölüm nedenlerinin yaklaşık yüzde 20'sini oluşturan kanserlerde, ilk sırayı yüzde 31.4 gibi büyük bir oran ile akciğer kanseri aldı. Dünyada da tüm ölüm nedenlerine bakıldığında, kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarından sonra ikinci sırada kanserler gelmektedir'' dedi.

Türkiye'de, sigara kullanımının her geçen gün arttığına dikkat çeken Görgüner, sabahları başlayan ve sigaraya bağlanan ancak önemsenmeyen öksürüklerin, ilerleyen süreçte akciğer kanserinin belirtisi olabileceğini belirtti.

İstatistik verilere bakılınca erkek ölümlerinin, kadın ölümlerine göre daha fazla olduğunu anımsatan Görgüner, şunları kaydetti;

''Erkeklerin ölüm nedenlerinin kadınlara göre daha fazla olmasının nedeni de sigara kullanımıdır. Kadınlar erkeklere göre daha az sigara kullanmaktadır. Tüm kanser ölümleri içerisinde de gerek erkeklerde, gerekse kadınlarda akciğer kanseri ilk sırada yer almaktadır. Akciğer kanseri ayrıca erkekler arasında en çok rastlanan kanser türüdür ve kadınlarda da giderek artış göstermektedir. Kuşkusuz hastalığın bu kadar ölümcül seyretmesindeki en önemli faktör, sinsi seyri nedeniyle çoğu kere ileri evrelerde tanı konulmasıdır.''

'Uzun süren öksürükler zaman zaman önemsenmiyor'

Akciğer kanseri hastalığı görülen çoğu kişide uzun süreli öksürük şikayetinin başlangıçta sigaraya bağlandığını ve önemsenmediğini vurgulayan Görgüner, ilerleyen süreçte hastalığa yakalanan kişilerin sigaranın başlattığı bu öksürüklerin, ciddiyetini çok geç kavradığını kaydetti.

Sabahları başlayıp, uzun süreli devam eden öksürüğün, gün boyu sürekli olması ve kişiyi rahatsız eder bir hal alması şeklindeki karakter değiştirmesinin başka akciğer hastalıklarında da sebep olabileceğine dikkat çeken Görgüner, şunları kaydetti;

''Akciğer kanseri gelişiminde sigaranın rolü kanıtlanmıştır. Sigara dumanı içerisinde yüzden fazla kanserojen madde vardır. Sigara içen kişi sadece kendisini değil, özellikle kapalı ortamlarda bulunan çevresindekileri de olumsuz yönde etkiler. Amerika Birleşik Devletleri'nde, 1970'li yılların ortalarından itibaren sigara ile yapılan mücadele sonucu ülkede sigara içimi, 1980'li yıllarda azalmaya başlamıştır. Aynı ülkede ve özellikle erkeklerde akciğer kanserinden ölümlerin de buna paralel olarak azaldığı görülmüştür.''

Görgüner, bir çok Avrupa ülkesinin benzer durumlar karşısında, sigaraya karşı savaş başlattıklarını, akciğer kanserini yenmek ve gençlerin, sigara içmemesi için çeşitli yöntemlere başvurduklarını söyledi.

'Önemli tedbirler alındı, yenileri de alınmalı'

Sağlık Bakanlığı tarafından, sigara kullanımını azaltmak için alınan tedbirlerin çok önemli olduğuna da değinen Görgüner, yeni tedbirlerin sigara kullanım oranını daha asgari seviyeye çekeceğini belirtti. Alınan tedbirlerinin meyvelerinin önümüzdeki yıllarda yapılacak araştırmalarla gözler önüne serileceğini kaydeden Görgüner, şunları kaydetti;

''Ülkemizde de son yıllarda başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere sivil toplum örgütleri ve uzmanlık dernekleri bu konuda takdir edilecek çok önemli adımlar atmıştır. Yapılan çalışmaların dışında yeni uygulamaların, yeni yaptırımların TÜİK verilerine bakınca kaçınılmaz olduğu görülmekte. Sigara içme oranını aşağı çekebilirsek, ölüm nedenlerinin arasında akciğer kanserinin oranını düşürmüş oluruz.''

Görgüner, ayrıca akciğer kanserinin görüldüğü kişilerin yaşadıkları ortamların etkenlerinin göz ardı edilemeyeceğini, sigaranın dışında çevresel ve mesleki faktörlerin, beslenme, radyasyon, daha önce geçirilmiş akciğer hastalıkları ile genetik faktörlerin de bu hastalığa zemin hazırladığını sözlerine ekledi.
 
F

Fırtına

Guest
Sigara İçti Okuldan Atıldı

2358.jpg



Son yıllarda sigara ile mücadeleye ağırlık veren İran'da ilk kez bir tıp öğrencisi sigara içtiği için okuldan atıldı. Doktorların sağlık konusunda halka örnek olması gerektiği düşüncesiyle İran'da stajyer doktorların sigara içmesi yasak. Tahran, 2003 yılından bu yana sigara ve tütün ürünlerinin reklamın yasakladığı gibi, kamuya açık yerlerde sigara içilmesine de izin vermiyor.

Ancak buna rağmen, istatistiklere göre özellikle de gençler arasında sigara içenlerin sayısı giderek artıyor. Yetkililer bu eğilimin önüne geçmek için, tıp öğrencilerinin yanı sıra, üst düzeyde resmi görevlere getirilenlere de sigara yasağı uyguluyor. Sigara içenlerin önemli resmi görevlere atanması, 2010 yılının Temmuz ayından bu yana yasaklanmış bulunuyor. Sigara alışkanlığının batıya göre daha yaygın olduğu Orta Doğu ülkelerinde bir süredir sigara karşıtı kampanyalar yürütülüyor.

Mısır ve Suriye de, bu çerçevede sigarayı yasaklayan ülkeler arasında yer alıyor.
 
F

Fırtına

Guest
Sigara Böreğinin Adı Değişiyor

19721.jpg



Çoluk çocuk, genç yaşlı herkesin beğenerek yediği sigara böreğinin ismi sigarayı hatırlatması sebebiyle değiştirilecek.

Sakarya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (SESOB), Başkanlar Kurulu'nun ilk toplantısında bu konu ele alınacak. Sakarya Lokantacılar Odası Başkanı Erdal Kurtuldu, sigaraya karşı büyük bir savaş verilirken, bir gıdanın isminin sigarayla zikredilmesinin kendilerini de rahatsız ettiğini söylüyor.

Yeni İsmi Halk Belirleyecek;

Kurtuldu, "Biz de sevilerek tüketilen bir börek çeşidimizin isminin sigarayla anılmasından rahatsızlık duyuyorduk. Bu ismin değiştirilmesinin zamanı geldi diye düşünüyoruz. Bunun için harekete geçeceğiz." diyor. Alternatif bir isim bulunması için birliğin internet sayfası aracılığıyla halktan yeni isim önerileri alınacak. Bulunacak yeni isim tüm Türkiye'de kullanılması için teklif olarak konfederasyona sunulacak.

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Mediko Sosyal Merkezi Müdürü ve Tütün Koordinasyon Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Pınar Pazarlı da çocuklar ve gençler açısından sigara böreğinin isminin değiştirilmesinin son derece önemli olduğunu vurguluyor.

Pazarlı, "Çocuklarımıza sigara böreği yaptığımızı söylüyoruz. Onlar da bu böreği severek yiyorlar. Çocuklar belli bir süre sonra 'Sigara ne?' diye sormaya başlıyor. Sigarayı merak ediyor. 'Böreği çok severek yiyorum, demek ki sigara böyle bir şey' diye düşünüyor. Önceden sigara şeklinde sakız ve şekerler vardı. Bu tür gıdalar da sigaraya özendiriyordu. Bu böreğin isminin de sürekli sigarayı hatırlatması hoş bir şey değil." diye konuşuyor.
 
F

Fırtına

Guest
mesajı yazarken haberi özge ye okudum... ''sigara böreğinin yeni isminin ne olmasını istersin..'' diye sordum... ''yeşilay böreği..'' olsun dedi.?!
 
F

Fırtına

Guest
Sigara lenfoma riskini arttırıyor!

medya.php



Uzmanlar, sigaranın lenfoma riskini arttırdığını belirterek, doğru zamanda ve doğru tedavi ile bu hastalıktan kurtulmanın mümkün olacağını söylediler.

Ülkemizde yaklaşık 20 bin lenf kanseri (lenfoma) hastası bulunuyor. Dünyada ise hastalık teşhisi konulan yaklaşık 1 milyon kişinin olduğu, her yıl 200 bin kişinin bu hastalık nedeniyle yaşamını yitirdiği belirtiliyor. Uzmanlar, sigaranın lenfoma riskini arttırdığını belirterek, doğru zamanda ve doğru tedavi ile bu hastalıktan kurtulmanın mümkün olacağını söylediler.

Lenfoma, lenf sisteminden kaynaklanan kanserlerin ortak adı. 15 Eylül Dünya Lenfoma Günü nedeniyle sorularımızı yanıtlayan Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, lenfomanın tanısının kolay olduğunu belirterek “Hastalık genellikle ele gelen koltuk altı, boyun ve kasıklardaki bezeler, gece terlemesi, nedeni bilinmeyen ve düşmeyen yüksek ateş, kilo kaybı gibi belirtilerle kendini ele verir” dedi.

Lenfomanın 40’a yakın alt tipinin olduğunu, farklı davranış özellikleri gösterdiğini anımsatan Özcan, bazı lenfoma tiplerinde hemen tedaviye başlanmasının hayati önem taşıdığını anlattı. Hastalıkta patolojik değerlendirmenin çok önemli olduğunu anımsatan Özcan “Hastalık teşhisinin konulması ile bazı lenfomalarda tedavi oranı yüzde 90-95’e kadar çıkıyor. Bazı çeşitlerinde ise tedavi oranı yüzde 40-50’lerde. Diğer kanser türlerine göre tedaviden çok iyi sonuçlar alınmakta. Hastalıkta erken teşhis ve tedavi çok büyük önem taşımakta” diye konuştu.

Sigara içilmesinin lenfomayı arttırdığını gösteren yeni çalışmaların olduğunu da dile getiren Özcan, bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar, bağışıklık sistemini bozan hastalıklar, bazı kimyasal maddelere (böcek öldürücü ilaçlar) maruz kalmak gibi durumların lenfomaya yol açabilen bazı risk faktörleri arasında geldiğini, cep telefonundan da kuşkulanıldığını kaydetti.
 
F

Fırtına

Guest
Sigaranın zararları saymakla bitmiyor!

Sigarayı bırakmanın ve sigarasız bir yaşamın da yararları... Son yapılan bilimsel bir araştırmaya göre sigara erkeklerin cinsel yaşantısını önemli ölçüde etkiliyor. Sigarayı bırakan erkeklerde iktidarsızlık problemi ortadan kalkıyor ve cinsel performans artıyor.

Hürriyet'in haberine göre, araştırma cinsel problemi olan 65 erkek sigara kullanıcısı üzerinde yapıldı. Bir sigarayı bırakma programına tabii tutulan erkekler izlendi ve ereksiyon testleri yapıldı. Testlerde sigarayı bırakmadan önce, program süresince ve sigarayı bıraktıktan sonraki performansları ölçüldü.

Program süresince erkeklerin yüzde 31'i sigarayı bırakmayı başardı. Sigarayı bırakan erkeklerde nikotin vücuttan atıldıktan sonra cinsel performanslarının arttığı, sertleşme sorununun ortadan kalktığı ve daha uzun süre ereksiyon oldukları gözlendi.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Sigara bırakma polikliniklerine yoğun ilgi

İzmir'deki 13 sigara bırakma polikliniğine son 3 yılda yaklaşık 50 bin kişinin başvurduğu, yoğun talep dolayısıyla öne geçmek için ''torpil'' isteyenlerin olduğu, kentte yeni sigara bırakma polikliniklerin açılacağı bildirildi.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, son yıllarda Sağlık Bakanlığının sigarayı bıraktırma konusunda arttırdığı faaliyetler sonucunda, vatandaşlar bağımlılıktan kurtulmak için sigara bırakma polikliniklerine yoğun ilgi gösterdi. Alo 171 Sigara Bırakma Hattı'nı arayan binlerce kişi, kendilerine en yakın sigara bırakma polikliniğine yönlendirildi. İzmir'de son 3 yılda bu polikliniklere başvurarak sigarayı bırakmak isteyenlerin sayısı 50 bine ulaştı. Sağlık Bakanlığının İzmir'e 15 bin hasta için gönderdiği sigara bırakmada yardımcı ilaç yoğunluktan dolayı planlanandan 4 ay önce bitti.

İl Sağlık Müdür Yardımcısı Vakkas Benli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sigara bağımlılığının sona erdirilmesi için yapılan çalışmalar sonucunda İzmir'de sigara bırakma polikliniklerine olan başvuru sayısında yüzde 300-400'lük artış yaşandığını, eskiden günde 3-5 olan başvurunun bugün 15-20'lere çıktığını söyledi.

İzmir'de toplam 13 sigara bırakma polikliniğinin bulunduğunu, yoğun talep üzerine Alsancak Devlet Hastanesi, Göztepe ve Bayraklı'da yeni sigara bırakma poliklinikleri açılacağını belirten Benli şöyle konuştu:

''Karşıyaka Polikliniğindeki 30-35 kişilik eğitim salonuna 100 kişi geliyor ve aynı eğitim öğleden sonra da tekrarlanıyor. Sigara bırakma polikliniklerindeki yoğunluktan dolayı torpil isteyen bile var. Kendilerinin de sıraya dahil edilmesini, ilaç almak istediklerini söyleyenler var. Kimseye torpil yapacak değiliz. Bakanlığımızın yaptığı çalışmayla ücretsiz ilaçlar verildi. Şu anda ilaçlar tükendi. Çok iyi bir geri dönüşüm aldığımızı görüyoruz. Bağımlılıktan kurtulmak isteyerek başvuranlardan yüzde 70 civarının sigarayı bıraktığını öğreniyoruz. Sigarayı bırakma polikliniklerinde yoğunluktan dolayı 3 ay sonraya gün verilse de bırakmakta kararlı olanlar beklemeli ve sigaradan kurtulmalı.''

Anadolu Ajansı
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
2 milyondan fazla kişi sigarayı bıraktı

Son 8 ay içinde 400 bin kişi sigarayı bırakmak için hastanelere başvurdu

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Seraceddin Çom, Türkiye’de son iki yılda 2milyon 200 bin kişinin sigarayı bıraktığını, son 8 ay içinde 400 bin kişinin de sigarayı bırakmak için hastanelere başvurduğunu söyledi. Çom, “Dumansız Hava Sahası’’ uygulamasının Türkiye genelinde olumlu sonuçlar verdiğini, ancak bu tür programları kısa süreli değerlendirmemek gerektiğini belirtti.

Yapılan istatistikler ve saha araştırmalarının dünya ülkeleriyle kıyaslandığında Türkiye’de yaşayan vatandaşların uygulamaya büyük destek verdiğini gösterdiğini ifade eden Çom, “Tabii tek tük bazı yerlerde ihlaller olmuyormu? Oluyor. Vatandaşlarımız, sahip olma özelliğini devamettirdiği sürece gelecek nesillerde çocuklarımız temiz bir havaya sahip bir ülkede yaşayacaklar” dedi.

AA
 
Tekerlekli Sandalye
Üst