Uyanık

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,507
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Öykünün Adı: Uyanık

Yazar: Kendi isteğiyle ismi silindi.


Uyanık adlı öyküden kısa alıntı:

«Efendim!Efendim uyanın, kendine geliyor.»
Bana yeniden doğduğumu zannettirecek kadar gerçekçi bir uyanıştan sonra duyduğum ilk cümle bu olmuştu. Başta algılamakta geciksem de zihnimin floresan lambaları sonunda yanmayı başarmıştı. Ah! Benim biricik sevdiğimin o tatlı sesi… Şu anda vücudumu hareket ettiremezken, gözkapaklarımı yukarı doğru ittirecek gücü bulamazken, hatta ve hatta nerede olduğumu, ne yaptığımı bile kavrayamamış halde burada öylece uzanırken bile öylesine yumuşak ve çekiciydi ki. Bu sesi duyar duymaz düşünülmesi gereken her şeyi bir kenara bırakmış, sadece mutlu olmuştum. Sadece birkaç saniyeliğine ve öylesine gelen bir huzur… Ne var ki bu mutluluğum çok uzun sürmedi, önce annemin ağlayarak tanrıya şükürleri sonra bir de üstüne «Doktor Bey, buraya bakar mısınız» nidası içimdeki tüm bu minik huzuru kolayca söküp attı ve yerine bol bol huzursuzluk doldurdu. Şimdi artık bu karanlıkta üç kişi baş başaydık. Ben ve aklımdaki iki soru işaretim… Neden ve neresi?
Göz kaslarımı var gücüm ile çalıştırarak gözlerimi aralamaya çalıştım. Dünya ile arama yarı saydam bir katman gibi giren gözyaşlarımın arasından seçebildiğim ilk figür, bana gözlerimin içine girecek kadar yaklaşmış olan sevgilimin beyaz yüzü olmuştu.Net görememiştim ancak yana doğru attığı kumral saçları zihnimde anında bu çağrışımı yapmıştı. Bu hayatımın aşkıydı. Yorgunluktan taşıyamayıp serbest bıraktığım gözlerimi birkaç saniye daha kapalı tuttuktan sonra yeniden açtım. Şimdi her şey daha netti. Artık sevgilimin o kusursuz yüzünün her bir milimetrekaresini görebiliyordum. Pürüzsüz tenini, uykusuz kalmaktan şişmiş gözaltı torbalarını minicik güzel burnunu. Hatta dudağının hemen üstündeki o güzel benini bile net olarak görüyordum. Öylesine yakınımdaydı ki titreyen dudaklarının yeni bir ağlama nöbeti getirdiğini anlayabiliyordum. Neyse ki bu sefer farklıydı, bu sefer mutluluktandı.
Ağlamaktan kanlanmış, saçları kadar kumral gözlerinden doğan bir gözyaşı damlacığı, yavaşça burnunun yanından kayıp çenesine doğru inerkengülümsemeye çalıştım. Sanki hiçbir şey olmamış gibi. Sanki sadece uzunca bir uykuya yatıp uyanmışım gibi. O da karşılık olarak gözlerimin içine baktı, benim kendimi zorlayarak gülümsememe içtenlik ve mutluluk dolu bir gülücük ile yanıt verdi ve hemen ardından başını, kulağı tam kalbimin üzerine gelecek şekilde, göğsümün üzerine dayadı. Bu ani hamlesi nefes alış verişimi birazcık zorlasa da umurumda değildi, mutluydum. Gülümsemem gülücüğe dönmüştü. DEVAMI İÇİN TIKLAYIN
 
Tekerlekli Sandalye
Üst