101 Şifalı Bitki

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Arı sütü

Arı Sütü, Polen, Propolis ve Saf Bal 7'den 77'ye çocuk-kadın-erkek herkese sayısız faydalar sağlayan super etkin ve tamamen doğal ürünlerdir. Tüm vitamin ve mineralleri, enfeksiyonlara karşı yüksek ve doğal antibiyotik etkileri, kemoterapi ve ağır tedavilerin yan etkilerine karşı koruyucu özellikleri ve akıl almaz oranda esansiyelleri içeren bu ürünler bir gençlik, sağlık ve uzun yaşam iksiri görevi görür.

Bitkisel tedavi amacıyla kullanılan en yakın takipçilerine göre arı ürünleri 100 katlara varan inanılmaz üstünlükler içerir. Doğrudan arı bünyesinde sentezlenen arı sütünün yanı sıra Propolis ve Polen binlerce şifalı bitkinin özünü içeren zengin bitkisel içeriğiyle alternatif tıp uygulamalarının vazgeçilmezleri arasındadır. Sitemizde bu ürünler hakkında yapılan sayısız üniversite araştırmalarına linkler ve bilim adamlarının vardıkları sonuçlara ulaşabilirsiniz. Aşağıda sırasıya bu ürünlerin temel bazı faydalarını, paragraf altlarında linki verilen ilgili sayfalarda ise deneysel sonuçların ayrıntılarını bulabilirsiniz:

Arı Sütü çocukların bedensel ve zihinsel gelişimlerine hamileliğin ilk dönemlerinden itibaren önemli ve doğal bir katkıdır. Arı sütü ve arı ürünlerinin tekil ve beraber kullanımlarıyla ortaya çıkan sayısız yararlardan bazıları şöyledir:

-Bağışıklık sistemini kuvvetlendirici etkisi üzerinde yoğunlaşmış bilimsel araştırmalar da mevcuttur: Prof. Sver ve arkadaşları denekler üzerinde yaptıkları deneylerin sonucuna göre arı sütünün bağışıklığı kuvvetlendirici belirgin etkilerini ispatlamışlardır. Bağışıklık sistemini arı ürünlerinin kompozit kullanımı tam olarak destekler. Arı Sütü, Polen ve Propolisin ideal doz ve kullanım şekilleriyle, kalp-damar, sindirim, sinir ve savunma sistemleri güçlenir ve bünye hastalıklara karşı önemli oranda direnç kazanır. T1-T2 savunma hücrelerinin artışı ve direnci konusunda da etkin oldukları tesbit edilmiştir.. 7'den 77'ye her yaştan Kullanıcının genel durumlarında gözle görülür iyileşmeler gözlenir

-Arı ürünleri Kanserle
Savaşımda Alternatif Tıp'ın vazgeçilmezlerindendir. Bağışıklık sistemini aktive eder. Tümör oluşumu ve büyümesini yavaşlatır ve engeller. Metastazı yüzde 47 oranında yavaşlatarak, tedavi süreçlerine iki kat zaman kazandırır. Kemoterapi ve radyoterapi uygulamalarının iç organlar üzerindeki yan etkilerini tolere eder. Hastalar hızlı toparlanır ve hastalığa karşı güç bulur. Bu noktada arı ürünlerinin kompozit kullanımı çok etkindir. Arı Sütü-Polen-Propolis üçlüsünün her biri teker teker önemli bir antioksidan ve anti- kanserdir. Bu ürünlerin her birinin öne çıkan yönlerinin beraberliğiyle hastalığa karşı bir zırhlı tugay etkisi sağlanabilir.

-Hamile kalma, gebe bırakma yönünden sorunlu aile bireylerine arı sütü ve polen kullanımı önemle tavsiye edilir. Özellikle Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde pek çok kaynakta düzenli arı sütü ve polen kullanımıyla sayısız ailenin çocuk sahibi olduğu yer almıştır. Kadında doğurganlığı, erkekte ise sperm kalitesini artıran yönleriyle daha 3 kat hızlı gebelik imkanı da vurgulanmaktadır.

-Fırat Üniversitesi araştırmasında referans verilen bilgilere göre; "Arı sütü işçi arılar tarafından üretilen bir besin maddesidir. Arı sütü temel yağ asitleri, amino asitler, mineral maddeler, kollajen, lesitin, A, B5, B6, C, D, E vitaminleri içerir. Farmakolojik olarak kan damarlarını genişletici ve kan basıncını düşürücü, Yangı giderici, tümör önleyici, yorgunluk giderici, antialerjik, antioksidatif, antibakteriyel ve bağışıklık sistemini uyarıcı gibi birçok etkiye sahiptir. Ayrıca, arı sütü gelişme ve büyümeyi hızlandırıcı, hormonal düzenleyici, cinsel gücü ve döl verimini arttırıcı olarak da kullanılmaktadır." Bu bilgileri veren araştırmanın asıl konusu ise arı sütünün sperm sayı ve kalitesi üzerinde gözlenen önemli etkisi.

-Sara (Epilepsi) hastaları için şifa kaynağıdır. Düzenli kullanıcıların tanıklıklarında, düzenli arı sütü ve polen kullanımında nöbetlerin hafifleştiği va nöbet aralarının açıldığı hatta aylarca nöbet görmeme durumlarına ulaşıldığı çeşitli kaynaklarda ifade edilmiştir
-Diabetlerin, düzenli almaları halinde, insülin kullanımını yarı yarıya oranlara kadar azaltabildikleri gözlenmiştir. Tip II Diabetler ise kan şekerini düşüren özelliğinden yararlanarak ilaç kullanımını azaltabilmektedirler. Böylece, tamamen doğal arı sütünün insulin etkisinden yararlanılarak, karaciğer daha az yıpratılmış olmakta ve arı sütünün sayısız diğer yararlarından faydalanılmaktadır.

-Zihin açıklıgı için kullanılan ve beyin gücüne güç katan özelliği ile arı sütü öğrenciler ve zihin yönüyle öne çıkan meslek sahipleri için super benzin görevi gören bir üründür. Zihin gücü için arı sütüyle birlikte mükemmel gıda olarak adlandırılan polen de önerilir.

-Unutkanlık, Parkinson, Alzheimer ve benzeri diğer sinir sistemi hastalıklarına deva olan acetylcholine maddesi ve phospho - lipids'ler bakımından arı sütü zengin içeriklidir. Buna ek olarak, arı sütü ve polen içeriklerinde yine zengin oranlarda bulunan doğal hormonlar, mineraller, B-Kompleks vitaminleri, folik asit ve bazı yağ asitleri de özellikle beyin ve sinir sistemi başta olmak üzere, beden genelinde olumlu ve şifalı etkiler gösterirler.

-Migren Ağrılarını azaltıp dindiren özellikleriyle arı sütü ve propolis şifalı, etkin ve doğal çözümlerdir.

-Bu iki ürünün Güçlü Antidepresan özellikleri de keşfedilmiştir. Anksiyete ve Yoğun Stres şikayetleri olanlara tamamen doğal ve yan-etkisiz çözümler içerir.

-Şehir yaşamının yan etkilerinden olan kronik yorgunluk, halsizlik, isteksizlik gibi sorunlara arı sütü ve polen yaygın olarak denenmiş çözümlerdir.

-Kemik Erimesine şifadır. Japonya Nagasaki Üniversitesi’nde gerçekleştirilmiş olan bir çalışmada arı sütünün kemik dokusunu geliştirici ve destekleyici etkisi araştırılmıştır. Sadece arı sütü verilen deneklerde kemik yoğunluğunda %85 oranında artış saptanmıştır. Araştırmada arı sütünün bağırsaktan kalsiyum emilimini artırdığı ortaya konmuştur. Yine Japonya’da yapılmış başka bir araştırma ise hücre kültürü ortamında arı sütünün kemik yapımında görevli osteoblast hücreleri üzerinde etkili olarak kemik yapımı için gerekli tip 1 kollajen ve benzeri maddelerin sentezini uyardığını göstermiştir. Kemik erimisine karşı arı sütüyle birlikte kalsiyum değeri yüksek besinler ya da doğrudan kalsiyum ve magnezyum içeren destekler alınması önerilir. (Kemik Erimesi konulu detaylı bilgiler için tıklayınız)

-Yaşlılıkta, arı sütü Hücre yenilenmesini tetikler. Yaşlandıkça ortaya çıkan hücre bölünmelerindeki arızaları giderir. Böylece Yaşlanma etkilerinin önüne geçerek, uzun ve sağlıklı bir gençliğin sürdürülmesine yol açar. Polen ise ileri yaşlarda çabuk hazmolan ve kolay emilim özelliği ve içerdiği inanılmaz oranda esansiyeller ile mükemmel gıdalanma imkanı sunar. Arı sütü ve polen kullanımı ikinci bir bahar etkisi getirir.

-Kolesterolü düşürür: Üniversitelerde bilim adamlarınca yapılan araştırmalarda saf arı sütü kullanımının kolesterol'de yüzde 14 civarında ve trigliseridlerde ise yüzde 38'e kadar düşüşlere yol açtığı tesbit edilmiştir.Ayrıca, Kroner damarların ve karaciğerin incelenmesi sonucu arı sütü alanlarda önemli üstünlük gözlenmiştir. Yani mevcut kolesterol'ün kalp-damar ve karaciğer üzerindeki zararlarını tolere ettiği de saptanmıştır. Arı sütü yanında propolis de kan değerlerinin iyileşmesinde etkindir. (Arı Sütünün Kolesterol'e Etkisi Konulu Detaylı Bilgiler İçin Tıklayınız..)

-Hiper Tansiyon, Oynak Tansiyon sorunlarına kalıcı devadır. Kullanıma başlandıktan çok kısa bir sürede kullanıcının kalp damar sisteminde dengeleyici yönüyle etkin olur. Damar tıkanıklığına da iyi gelir. Zira, damarların iç çeperini açar, kanı inceltir, böylece kan akışını en ücra kılcal damarlara kadar ulaşmasında rol oynar.

-Fiziksel ya da zihinsel yoğun mesai yapanlara arı sütü ve polen iş-antreman öncesi kullanımlarda metabolik motivasyon ve yüksek performans sağlar, bedensel-zihinsel aktivite sonrası kullanımlarda ise dinlendirici ve dinginlik vericidir. Uzun yaşam ve gençlik iksiri olarak bilinirler.

-Arı sütü, Kadınlarda Regl ve Menopoz dönemlerinde ve erkeklerde ise Andropoz döneminde bünyeyi destekler. Bir dizi araştırma sonuçlarının derlendiği bir bilimsel makalede de arı sütünün kadınlarda menopoz sonrası şikayetleri azaltıcı etkisi olduğu belirtilmiş ve yumurtalıkları ameliyatla çıkarılmış deney hayvanlarında yapılmış bir araştırmada arı sütünün bu etkisinin östrojen benzeri maddeler salgılatmak yoluyla gerçekleştirdiği anlatılmaktadır. Erkeklerde ise testerasyon hormonunun salgılanması şeklinde paralel etki kendini gösterir. (Kaynak: J Ethnopharmacol. 2005 Oct 3;101(1-3):215-20.).

-Kronik Ağrıları hafifleten ve gideren özellikleri bilimsel araştırmalarla tesbit edilmiştir. Arı sütünün hafifletici etkisine propolis de antiseptik etkileriyle takviye eder. Ağrı anlarında ılık suda alınacak propolisin terapik etkileri görünür. (Kaynak: Evid Based Complement Alternat Med. 2006 September; 3(3): 339–348. )

-İktidarsızlık ve İsteksizliğe: Damarları açan, kanı incelten, hormon dengesine katkı veren ve kas yapısı ile bünyeyi güçlendiren özellikleri ile iktidarsızlık sorununa arı sütü önemli bir çözümdür. Polen ise kas sistemi üzerinde performans artırıcı etki gösterir. Anı sütü vücudumuzun hormon dengesine katkıda bulunmasıyla cinsel isteksizlik ve soğukluğu yaşayan çiftlerde çözüme yardımcı olur.

-Tiroid bezinin önemli bir otoimmun hastalığı olan Graves Hastalığı’nda otoimmun antikorları baskılayarak düzenleyici görev yapabileceği belirtilen arı sütünün, tiroid beziyle ilgili pek çok sorunda çözüme yardımcı olabileceği bildirilmiştir (Kaynak: Endocrine. 2006 Oct;30(2):175-83.).

-Eklem-Mafsal İltihabı (Arterit), Romatizma ağrıları, çeşitli iltihabi hastalıklar, karaciğer yağlanması ve eklem hastalıklarında yararlıdır.. Arı sütünün çeşitli iltihabi hastalıklarda başarı ile kullanılabileceğini destekleyen bir çalışma da Bulgaristan’da yapılmıştır. 125 iltihabi hastalık üzerinde yapılan araştırmada arı sütünün organizmada immino-biyolojik aktiviteyi arttırarak hastalığın önlenebileceği sonucuna varılmıştır. Propolis de iltihabi tüm hastalık ve enfeksiyonlarda önemli bir deva kaynağıdır.

Bronşiyal Astım, allerji, nefes darlığı ve sigaraya bağlı soluk alma zorluğu yaşayanlara arı sütü deva olur. Astım sorunu yaşayan kullanıcılardan kısa sürede ürünün olumlu etkisiyle yanıt alınmaktadır.

-Kırışıklara, deri hastalıkları ve sorunlarına, sivilceye deva olan arı sütü ve propolis ten tazeliği/güzelliği veren ve deri nemini ve parlaklığını koruyan etkiler gösterir.. Bu sonuçlar için ten üzerine doğrudan propolis-bal uygulaması, deri üzerine küçük miktarlarda arı sütü uygulaması ve bu iki ürünün ağız yoluyla alımı önerilir.
Arı Poleninin Bazı Yararları: Mükemmel Gıda olarak nitelenir. Yüksek performans sağlar, sporcular ve sportif yaşayanlar için anabolik (kas adale yapan) etkileriyle öne çıkar. İçindeki flavonoidler en büyük antioksidanlar arasında sayılan E vitamininden 200 kat daha fazla antioksidandır. En mükemmel B-vitamini kaynağı olarak nitelenir. Bir çay kaşığı polen günlük B vitamini ihtiyacını karşılar. Yine aynı miktarda bulunan esansiyeller devasa boyutlardadır. Bir çay kaşığı polendeki temel esansiyelleri alabilmek için 12 litre süt içilmesi gerekmektedir. (Esansiyel: bedende üretilmeyen ve dışarıdan almak zorunda olduğumuz aminoasitlerdir. Her türlü doku inşasında, yenilenmesinde, tamirinde bu aminoasitlere gereksinim duyarız. Beslenmemizdeki temel amaç bu esansiyelleri almaktır.) Günlük 10-15 gr polen tüketen bir kullanıcı tamamen doğal ve organik, sindirimi 40 dakika gibi hızlı ve kolay, ayrıca zengin bir vitamin ve mineral kaynağı tüketmiş olur. Polenin Sayısız Faydalarını ve Bazı Tanıklıkları Okumak İçin Buraya Tıklayınız..

Propolis'in Bazı Faydaları: Çok güçlü antibiyotik etki içerir. Farklı enfeksiyonlarda 10 kattan 100 kata kadar antibiyotiklere göre daha etkin olduğu deneylerle tesbit edilmiştir. Aynı zamanda polen gibi içerdiği flavonoid nedeniyle güçlü antioksidandır. Ağır enfeksiyonlar ve kanserle mücadelede etkin olarak kullanılır. Solunum yolları enfeksiyonlarına da dermandır. Mantar ve zararlı bakterileri durdurur. İyileşmeyen yaralar, deri üzerinde iltihaplı enfeksiyonlar için de kullanılır. Sedef hastalığına doğrudan uygulama ve oral tüketim beraberliği ile deva olur. Apse ve ağız içi iltihap ve yaralara iyi gelir. Genel ağız-burun-gırtlak sağılığı için propolis ekstraktı damlatılan suyla gargara yapılır. Antiviral ve Antibaktariyeldir.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Börülce

Büyük kentlerde ev hanımlarımızca pek tutulmayan ama Anadolu’nun bazı yörelerinde sevilip yaygın şekilde tüketilen Börülce’yi veren bitkisi, Baklagiller’dendir. Birkaç önemli türü olan ve bunların kökeni dünyanın çok farklı bölgelerinde bulunan börülcelerden ülkemizde yetiştirilen adi börülcenin (V. unguicilata) anayurdu Afrika kıtasıdır. Türkiye’de Batı ve Güney Anadolu’da yetiştiriciliği yapılan bu börülce türü, 30-300 cm. kadar boylanabilen, biryıllık sarılıcı otsu bitkidir.

Yakın zamanlara kadar fasulyeler arasında sayılan ama günümüzde kendi özel cinsi içinde tanımlanan börülcenin gövde ve yaprakları fasulyeninkine benzer. Beyaz, pembe ya da kırmızı renklerde açan çiçeklerinden oluşan badıçlarının kesiti değirmidir (yani yuvarlaktır). Bu badıçların içinde gelişip fasulyeye benzeyen ve sayıları değişen börülce tohumlarının (çekirdeklerinin) göbeği kara renkli olur.

Börülcenin taze badıçlarıyla sadeyağlı yemeği ve salataları yapılır. Tohumlarının suda kaynatılıp ezilmesi, bolca limon ve zeytinyağıyla terbiye edilmesiyle fava adı verilen özel bir yemeği hazırlanır. (Börülcenin bulunmadığı zamanlarda fava yapılırken yerine bakla içi kullanılmaktadır.) Büyük kentli hanımlarımızın, börülceyle yapılan yemekleri bilmediğinden, bu çok besleyici sebzeyi kullanmadıklarını düşünüyoruz.

BESİN DEĞERLERİ

Ortalama 100 gr. kuru börülcenin içerdiği önemli besin değerleri şunlardır: 343 kalori 22.8 gr. protein: 20 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; 1,5 gr. yağ; 2 gr. lif: 138 mgr. fosfor: 74 mgr. kalsiyum; 5.8 mgr. demir; 6,7 mgr. sodyum; 260 mgr. potasyum: 30 IU A vitamini; 1.05 mgr. B1 vitamini: 0,21 mgr. B2 vitamini ve 2.2 mgr. B3 vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Çok gösterişsiz ve tutulmayan bir sebze olmasına karşın, yukarıda görülen ve dikkatleri çekecek kadar önemli besin değerlerini içeren börülcenin sağlığa yararlı şu etkileri bulunmaktadır:

* Tüm baklagiller gibi börülce de kandaki yüksek kolesterol düzeyini düşürür.

* İçerdiği yüksek lif oranıyla kandaki ensülin ve şekeri düzene sokar, bu nedenle şeker hastaları için iyi bir besin oluşturur.

* Aynı nedenle pekliğe (kabızlığa) hemoroite ve diğer bazı kalınbağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir.

o*Demir minerali yönünden zengin bir besin olduğu için kansızlığa da iyi gelir.

* Potasyum yönünden zengin olduğundan, yüksek tansiyonu düşürür.

Sağlığa yararlı bütün bu pek önemli etkilerinden faydalanılmak üzere börülcenin diyetimize sokulması ve diğer baklagillerle dönüşümlü olarak tazesinden günde 100-120 gr. ya da kurusundan günde 55-60 gr. yenilmesi uzmanlarca öğütlenmektedir.

KISACA ÜRETİLMESİ VE YETİŞTİRİLMESİ


Tohumlarıyla (kuru taneleriyle) çoğaltılan börülce, sıcak ve ılık iklimli yerlerin bitkisidir. Yurdumuzda genellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinin kıyı kesimlerinde yetiştirilmektedir. Bitkinin istekleri, fasulyeninkine benzer şekilde, sıcak bir toprak ve yetiştirilme döneminin ılık ve uzun geçmesidir. Baklagillerden olduğu için yetiştiriciliğinin yapıldığı toprağı yeşil gübreleme yoluyla zenginleştiren börülce, fasulyeye çok benzer biçimde yetiştirilir.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Börülce

Büyük kentlerde ev hanımlarımızca pek tutulmayan ama Anadolu’nun bazı yörelerinde sevilip yaygın şekilde tüketilen Börülce’yi veren bitkisi, Baklagiller’dendir. Birkaç önemli türü olan ve bunların kökeni dünyanın çok farklı bölgelerinde bulunan börülcelerden ülkemizde yetiştirilen adi börülcenin (V. unguicilata) anayurdu Afrika kıtasıdır. Türkiye’de Batı ve Güney Anadolu’da yetiştiriciliği yapılan bu börülce türü, 30-300 cm. kadar boylanabilen, biryıllık sarılıcı otsu bitkidir.

Yakın zamanlara kadar fasulyeler arasında sayılan ama günümüzde kendi özel cinsi içinde tanımlanan börülcenin gövde ve yaprakları fasulyeninkine benzer. Beyaz, pembe ya da kırmızı renklerde açan çiçeklerinden oluşan badıçlarının kesiti değirmidir (yani yuvarlaktır). Bu badıçların içinde gelişip fasulyeye benzeyen ve sayıları değişen börülce tohumlarının (çekirdeklerinin) göbeği kara renkli olur.

Börülcenin taze badıçlarıyla sadeyağlı yemeği ve salataları yapılır. Tohumlarının suda kaynatılıp ezilmesi, bolca limon ve zeytinyağıyla terbiye edilmesiyle fava adı verilen özel bir yemeği hazırlanır. (Börülcenin bulunmadığı zamanlarda fava yapılırken yerine bakla içi kullanılmaktadır.) Büyük kentli hanımlarımızın, börülceyle yapılan yemekleri bilmediğinden, bu çok besleyici sebzeyi kullanmadıklarını düşünüyoruz.

BESİN DEĞERLERİ

Ortalama 100 gr. kuru börülcenin içerdiği önemli besin değerleri şunlardır: 343 kalori 22.8 gr. protein: 20 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; 1,5 gr. yağ; 2 gr. lif: 138 mgr. fosfor: 74 mgr. kalsiyum; 5.8 mgr. demir; 6,7 mgr. sodyum; 260 mgr. potasyum: 30 IU A vitamini; 1.05 mgr. B1 vitamini: 0,21 mgr. B2 vitamini ve 2.2 mgr. B3 vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Çok gösterişsiz ve tutulmayan bir sebze olmasına karşın, yukarıda görülen ve dikkatleri çekecek kadar önemli besin değerlerini içeren börülcenin sağlığa yararlı şu etkileri bulunmaktadır:

* Tüm baklagiller gibi börülce de kandaki yüksek kolesterol düzeyini düşürür.

* İçerdiği yüksek lif oranıyla kandaki ensülin ve şekeri düzene sokar, bu nedenle şeker hastaları için iyi bir besin oluşturur.

* Aynı nedenle pekliğe (kabızlığa) hemoroite ve diğer bazı kalınbağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir.

o*Demir minerali yönünden zengin bir besin olduğu için kansızlığa da iyi gelir.

* Potasyum yönünden zengin olduğundan, yüksek tansiyonu düşürür.

Sağlığa yararlı bütün bu pek önemli etkilerinden faydalanılmak üzere börülcenin diyetimize sokulması ve diğer baklagillerle dönüşümlü olarak tazesinden günde 100-120 gr. ya da kurusundan günde 55-60 gr. yenilmesi uzmanlarca öğütlenmektedir.

KISACA ÜRETİLMESİ VE YETİŞTİRİLMESİ


Tohumlarıyla (kuru taneleriyle) çoğaltılan börülce, sıcak ve ılık iklimli yerlerin bitkisidir. Yurdumuzda genellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinin kıyı kesimlerinde yetiştirilmektedir. Bitkinin istekleri, fasulyeninkine benzer şekilde, sıcak bir toprak ve yetiştirilme döneminin ılık ve uzun geçmesidir. Baklagillerden olduğu için yetiştiriciliğinin yapıldığı toprağı yeşil gübreleme yoluyla zenginleştiren börülce, fasulyeye çok benzer biçimde yetiştirilir.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Çilek

Rengi ve kokusu ile insanların ağzını sulandıran çilek, tadı ve faydalarıyla da en sevilen meyveler arasında yer alıyor.

İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, çilekte bol miktarda demir ve fosfor bulunuyor. Ayrıca C, B ve K vitamini açısından da zengin olan çilek, vücuda kuvvet veriyor, kolesterolü düşürüyor ve damar tıkanıklığını önlüyor. Aynı zamanda çok iyi bir antioksidan olan çilek bağışıklık sistemini de güçlendiriyor. Kansere karşı koruyucu özelliği bulunan, sindirim sisteminin düzenli çalışmasını sağlayan çileğin faydaları şu şekilde sıralanıyor:
“Bağırsak kurtlarının dökülmesinde fayda sağladığı kadar, idrar söktürür ve vücuttaki zararlı maddeleri vücuttan uzaklaştırır. Kanı temizler. Diş etlerini güçlendirir ve ağız kokusunu giderir. Sakinleştirici etkisi ile tansiyonu düşürür ve stresi azaltır. Ateşi düşürür. Romatizma ve karaciğer rahatsızlıklarına iyi gelir. Cildi nemlendirir, tazelik ve güzellik verir. Üre asidi ve ürat tuzları birikintilerini, vücutta birikmiş zehirli maddeleri de dışarı atar. Ayrıca çilekte diğer meyvelerde bulunmayan salisilik asit vardır. Bu romatizma ilacının esas maddesidir. Romatizma mafsal iltihabı (Artarit) eklemlerde ürat birikmesi (damla hastalığı),damar sertliği, böbrekte kum taş teşekkülü gibi rahatsızlıkları önler varsa zamanla bunların geçmesini sağlar.”

Şeker hastalarının da tüketebildiği çileğin 100 gramında 59 mg. C vitamini, (bu oran limondan bile fazla), 1 mg. sodyum, 174 mg. potasyum, 21 mg. kalsiyum bulunuyor. Çileğin hazmı zor olduğu için midesi hasta ve tembel olanların çileğin suyunu içmeleri önerilirken, cilt hastalığı olanlarda alerjiye bağlı olarak kaşıntıya neden olabiliyor. Çileğin yaprakları da iyi kurutulmak şartıyla çay yapımında kullanılabiliyor. Ayrıca çileğin kök ve yapraklarının da faydaları biliniyor. 300 gram çilek yaprağı ve kökü 1 gece ıslatılarak ertesi gün 1 litre suda 20 dakika kaynatılıp çay gibi içilirse mafsal iltihabı, damar sertliği, tansiyon yüksekliği, karında su toplanması, böbrek ve mesane rahatsızlıklarında, kum ve taş rahatsızlıklarında hastalara fayda veriyor
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Erik

Eriğin Faydaları Yararları

Eriğin, karaciğer, kalp, böbrek ve romatizma hastalıkları ile sindirim sistemi rahatsızlıklarına iyi geldiği bildirildi.

Uludağ Üniversitesi (UÜ) Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Utku Çopur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eriğin, sahip olduğu zengin vitamin içeriği, çeşitli hastalıklara karşı gösterdiği olumlu etki ve düşük kalorisi nedeniyle çok faydalı bir meyve olduğunu söyledi.

Eriğin düşük kalorisi nedeniyle diyet uygulayan kişilerce de tercih edilen meyvelerin başında geldiğini, iklim açısından çok şanslı olan Türkiye'de ilkbahardan yaz sonuna kadar çeşit çeşit erik bulmanın mümkün olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çopur, ''Bugün Türkiye'de yetişen eriklerin bir kısmı yerli, bir kısmı da yabancı çeşitlerdir. Türkiye'deki en tanınmış erik çeşitleri, 'can', 'papaz', 'mürdüm' ve 'tatlı üryani' erikleridir. 'Can eriği', genellikle yeşil olarak tüketilir. Bu tüketim şekli ülkemize özgüdür'' dedi.

ERİĞİN FAYDALARI

Prof. Dr. Utku Çopur, eriğin bağırsak faaliyetini artırıcı etki gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti:

''Ayrıca potasyum ve magnezyum minerali açısından da zengin bir meyve olduğu bilinmektedir. Eriğin karaciğer, kalp, böbrek ve romatizma hastalıkları ile sindirim rahatsızlığı çeken ve tuzsuzdiyet uygulayan kişilerce tüketilmesi önerilmektedir. Ayrıca eriğin regl düzenleyici, idrar söktürücü ve terletici özellikleri de bulunmaktadır. Çiğ erikte çeşitli minerallerin yanı sıra C, A ve E vitaminleri ile beta karoten de bulunuyor.''

Prof. Dr. Çopur, eriğin komposto, reçel, marmelat şeklinde tüketildiğinde ilave edilen şekerden dolayı kalori değerinin arttığını, bu nedenle vitamin ve minerallerden daha sağlıklı bir şekilde yararlanabilmek için taze olarak tüketiminin önerildiğini bildirdi.Eriğin Anadolu'da kurutularak da tüketildiğini ifade eden Prof. Dr. Çopur, ''Kurutulmuş eriğin besin değerinin tazesine göre daha yüksek olduğu bilinmekte ve pişirilmeden tüketilmesi tavsiye edilmektedir'' dedi.

ERİĞİ TUZLAMADAN YİYİN

Bursa Yüksek İhtisas Hastanesinde görevli diyetisyen Aynur Aydın da Türkiye'de birçok çeşidi bulunan eriğin, içeriğindeki vitamin ve mineraller bakımından yararlı bir meyve olduğunu söyledi.Özellikle ilkbaharda çıkan yeşil eriğin tuzlanarak yenildiğini ifade eden Aydın, şunları söyledi:

''Bu bir damak zevki ama erik tuzlanarak yenmemeli. Çünkü fazla tuz tüketimi zararlıdır. Eriğin tuzlanarak yenmesi, vücuda gereksiz yere tuz alınmasını sağlıyor. Gereksiz tuz kullanımı, özellikle riskli gruplarda böbrek ve tansiyon rahatsızlıklarına neden olabiliyor. Ayrıca eriğin tuzlanarak yenmesi bizi her şeyde tuzlu yemeye alıştırabilir. Bunun için eriği tuzlayarak yemekten kaçınmalıyız.''
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Greyfurt

C vitamini içerir. Bir Greyfurtta yaklaşık 80 mg C vitamini vardır. Enfeksiyonlara karşı vücudu koruması greyfurt yararları arasındadır.

Yapılan deneysel çalışmalar greyfurt meyve suyunun ve çekirdek özütünün bakteri, mikromantar ve virüslere karşı etkili olduğunu göstermiştir.

*Greyfurtun bir diğer yararı dişeti kanamaları olan kişilerde kanamaları azaltıcı etkisidir.

*Greyfurttaki lycopene ve liminoids kanser karşıtıdır.

*Nikotinin vücuttan atılmasını ve sigara içme isteğini azaltır.

*Yapılan yeni bir araştırma greyfurt suyunda yüksek oranda bulunan naringin ve naringenin adlı flavonoitlerin ağız kanserleri oluşumunu belirgin ölçüde azalttığını göstermiştir.

Greyfurt Zayıflatırmı?

Metabolizmayı hızladırıcı etkisiyle zayıflamada yardımcıdır.

Amerikada yapılan bir çalışmada greyfurt suyunun kilo vermede etkili olduğu görülmüştür. Greyfurtun insülin hormonunu baskılamak suretiyle kişinin yemek yeme isteğini azalttığı belirtilmektedir.

Greyfurt Zararları varmıdır?

greyfurt ilaç: Greyfurt ilaçlarla beraber alınmamalıdır. Greyfurt suyu bazı ilaçlarla etkileşime girerek ve de bu ilaçların etkilerini artırarak çok ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceği belirtilmektedir.

Greyfurt suyunda bulunan furanokumarinlerin ilaçlarla etkileşime neden olduğu düşünülmektedir.

Alınan ilaçların büyük bir bölümü bir enzim grubu (sitokrom p450) tarafından karaciğerde bir seri işlemlere tabi tutulur. Greyfurt suyu bu enzimlerden biri üzerinde baskılayıcı etkiye sahip olduğu için alınan ilaç işlemlere uğrayamamakta ve de yüksek miktarda emilerek zararlı etkilere neden olmaktadır.

Greyfurt suyu gibi karadut suyu, beyaz üzüm suyu, nar suyu, böğürtlen suyunun da bu enzimi baskılayıcı etkisinin olduğu belirtilmektedir.

Greyfurtun Besin Değerleri (100 gr)

Tiamin 0,04 mg .

Riboflavin : 0,02 mg .

Niasin : 0,2 mg .

C vitamini , 40 mg .

Kalsiyum: 22 mg .

Demir: 0,2 mg .
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Hurma

İsrailli bilim adamları, hurmanın, kalp ve damar hastalıklarından korunmak için önerilen elmadan daha etkili olduğunu açıkladılar.

*yapılan bir araştırmada, elma ve hurmanın yararları karşılaştırıldı. Hurmanın lif, mineral ve fenol açısından zengin olduğunu söyleyen bilim adamları, elmada daha fazla bakır ve çinko bulunduğunu, buna karşılık hurmada sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum ve demir miktarlarının elmadan iki kat fazla olduğunu belirttiler. Bilim adamları, düzenli yenilmesi halinde kalp ve damar hastalıkları riskini azaltan bu meyvelerin içindeki yararlı maddelerin daha çok kabuklarında bulunduğunu kaydettiler.

*Türkiye’de Akdeniz, Batı ve Güney Anadolu bölgelerinde yetiştirilmektedir. Hurmanın meyvesi tatli ve besleyicidir. Şeker oranı taze hurmalarda % 60–65 kurumuş hurmalarda ise % 75–85 civarındadır.

* Meyve şekeri içerdiği için, sanılanın aksine şişmanlatmaz. Yoğun tempo yüzünden kendinizi yorgun ve bitkin hissediyorsanız bol bol taze hurma yiyin.

*Hurmanın içerdiği Demir, kırmızı kan hücrelerinde bulunan hemoglobin sentezini kontrol eder ve bu da hamilelikte kansızlığın engellenmesini ve bebeğin gelişimi için hayati önem taşıyan kandaki alyuvarlar dengesinin uygun hale gelmesini sağlar.

* Hurmada bulunan oksitsin maddesi de, modern tıpta doğumu kolaylaştırıcı bir ilaç olarak kullanılmaktadır.

*Hurmada bulunan kalsiyum ve fosfat ise, iskelet oluşumu ve vücudun kemik yapısının dengelenmesi için çok önemli elementlerdir. Hurma, içerdiği bol fosfor ve kalsiyum ile kemik zayıflığına karşı bünyeyi korur ve bu hastalıkların azaltılmasına yardım eder.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
İğde

Kızılcığa benzeyen, tadı mayhoş, içi beyaz un gibi olan bir yemiştir. C vitamini açısından oldukça zengindir.

İğdenin Faydaları ve Tıbbi Etkileri:
*Vücuda kuvvet verir.
*Soğuk algınlığı ve gripte faydalıdır.
*Öksürüğü ve ishali keser.*Kusmayı önler.
* Bağırsak bozukluklarına ve idrar zorluğuna iyi gelir.
*Cinsel gücü arttırır.
*Böbreklere faydalıdır.
*Egzama şikayetlerini azaltır.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Arpa

1-Arpa, egzama, uyuz, mantar, vesair kaşıntılarına karşı çok iyi gelir.

2-Arpa kaynatılıp içilirse adale ağrılarına iyi gelir.

3-Arpa ile birlikte kuru üzüm kaynatılıp içilirse adet kanını söktürülmesinde faydalı olur.

4-Pırasa ve arpa suyu içilirse akciğer veremine şifa verir.

5-Papatya ve arpa kaynatılıp içilirse vücudun yüksek ateşini düşürür.

6-50’şer gram arpa, kuşyemi, demirhindi, hunnab ve yeteri kadar su kaynatılır elde edilen su sekrancebin şerbeti ile beraber içilirse baş dönmesinin önüne geçilir.

7-Arpa, hunnap, şeker kaynatılır ve bardak bardak içilerek bir hafta devam edilirse Cüzama şifa verir.

8-Arpa ile demirhindi kaynatılıp içilirse çıbana iyi gelir.

9-Isırgan ile arpa kaynatılıp içilirse göğüs temizlenmesinde fayda sağlar.

10-Arpa kaynatılıp içilirse harareti keser.

11-Bakla ve arpa kaynatılarak suyu ile huysalar yıkanırsa haya ve yumurta şişliğine şifa verir.

12-Arpa kaynatılır ve elde edilen su bal ile içilirse idrar tıkanıklığını açar.

13-İdrar yanmasını kesmek için arpa suyu çok faydalıdır.

14-İdrar tutulması soğuktan ise, papatya ile kereviz, sıcaktan ise arpa kaynatılarak içilmesi gerekmektedir.

15-Karabaş otu ile birlikte kaynatılan arpa böbreği ve dalağı temizler.

16-Arpa suyu, radradi balığı, rafadan yumurta ve benzer gıdalar kansere iyi gelir.

17-21’er gram menekşe çiçeği, arpa, yonca, gül; 30’ar gram sinameki, türbüd yoksa çöpleme ve 1200 gram su 400 gram kalana kadar kaynatılır ve içine ek olarak:

18-15’er gram mürsafi, kimyon, çemen, karnı yarık tohumu ve yeteri kadar hıyarşenber katılarak macun kıvamı getirilip birer kaşık yenilirse karın ağrısına şifa verir.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Brokoli

Uzmanlar, brokolide, havuçtakinden daha fazla beta karoten bulunduğunu söyleyerek, bu sebeple yenilebilecek, suyu içilebilecek en iyi besinlerden olduğunu kaydediyor. Beta karotenin, güçlü bir kanser savaşçısı olduğunu vurgulayan uzmanlar, yemek borusu, mide, bağırsak kanserleri tehlikesini azalttığını ifade ediyor.

Brokolinin ayrıca, B1 ve C vitamini ile dolu olduğunun altını çizen uzmanlar, yüksek miktarda kalsiyum, kükürt, potasyum ve selenyum maddeleri içerdiğini belirtiyor. Mineral ve demir eksikliğini gideren brokolinin vitamin deposu olduğunu bildiren uzmanlar, suyunun havuç veya elma suyu ile karıştırılarak içilmesinin de faydalı olduğunu kaydediyor.

Brokolinin çeşitleri, taşıdığı renklere göre de, beyaz başlı, mor başlı ve yeşil başlı çeşit olarak üçe ayrılır. Çiğ ya da pişirilerek tüketilen brokoli, haşlandığında içerdiği vitaminlerin çoğu kaynayan suya geçeceğinden bu su dökülmeyip değerlendirilmelidir. Kalorisi düşük bir sebze olduğundan diyetlerde yer alan brokoli, dondurularak saklanmaya ve sonradan tüketilmeye çok uygundur.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. çiğ (pişirilmemiş) brokolinin içerdiği besin değerleri şöyle sıralanır: 34 kalori; 2,5 gr. protein; 2,9 gr. karbonhidrat; 0,2 gr. yağ; 0 kolesterol; yüksek oranlarda lif; 76 mgr. fosfor; 100 mgr. kalsiyum; 0,8 mgr. demir; 10 mgr. sodyum; 336 mgr. potasyum; 24 mgr. magnezyum; 0,6 mgr. çinko; 0.10 mgr. B1 vitamini; 0.20 mgr. B2 vitamini; 87 mgr. C vitamini; 1.3 mgr. E vitamini ve küçümsenemeyecek oranda A vitamini kaynağı betakaroten...

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıdaki değerlerden görüleceği gibi brokoli, besin olarak en yararlı sebzelerden biridir. Bunun yanı sıra;

* Brokoli bedeni kanser tehlikesine karşı korur: Yapılan son bilimsel araştırmalar, Turpgiller familyasındaki sebzelerin kansere karşı bedeni koruduğu; özellikle brokolinin yenilmesinin, akciğer, kolon (kalınbağırsak) ve prostat kanserlerine yakalanma rizikosunu iyice azalttığını ortaya koymuştur.

* Brokoli, yüksek oranlarda A vitamini kaynağı betakaroten ile C ve E vitaminleri içerir: Kalp hastalıklarına yakalanma, kalp krizi geçirme ve katarakt illetine tutulma gibi rizikoları da en aza indirger.

* Yüksek oranlarda demir ile folik asit içeren brokoli kansızlığı önler. Ayrıca doğum yapacak kadınların, spina bifida (yani omurganın bir yanının açık olması) hastalığına yakalanmış çocuk doğurması rizikosunu en aza indirir.

Bütün bu önemli tıbbi etkilerinden yararlanılmak üzere, brokolinin diyetimize konularak öncelikle yenilmesi öğütlenmektedir.

Dikkat: Brokoli bedenin iyot emilimini azaltır. Haftada 2-3 kezden fazla brokoli yiyen kişiler, iyotlu besinler ya da iyotlu tuzu almayı ihmal etmemelidir. Özellikle içme suyunun az iyot içerdiği yörelerde, bu önemlidir.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
İncir

İncir herhangi bir meyve ya da sebzeye göre en yüksek lif içeriğine sahiptir. Sadece 1 adet kuru incir 2 gram lif sağlamaktadır, ki bu tavsiye edilen günlük ihtiyacın %20′si’dir. Son 10-15 yılda yapılan araştırmalar, bitkisel gıdalarda bulunan liflerin sindirim sisteminin düzgün olarak çalışması açısından çok önemli olduklarını ortaya koymuştur. Besin olarak alınan lifin sindirime yardımcı olduğu ve bazı kanser türlerinin riskini azaltmada etkili olduğu bilinmektedir. Beslenme uzmanları lif alımını artırmanın ideal bir yolu olarak, lif açısından zengin olan incir tüketimini tavsiye etmektedirler.

Lifli yiyecekler çözünür ve çözünmez olarak ikiye ayrılırlar. Çözünmez lif açısından zengin gıdalar, vücuttan atılacak maddelere su kazandırarak bağırsaklardan geçişi kolaylaştırlar. Böylece sindirim sistemini hızlandırırarak, düzenli çalışmasını sağlarlar. Ayrıca çözünmez lifli besinlerin kolon kanserine karşı koruyucu olduğu da tespit edilmiştir. Çözünür lif açısından zengin besinlerin ise kandaki kolesterol seviyesini %20′den fazla düşürdükleri ortaya konmuştur. Bu nedenle kalp hastalıklarının riskini azaltmak açısından büyük önem taşırlar. Eğer kanda fazla miktarda kolesterol varsa, bu kan damarlarında birikir ve kan damarlarının sertleşmesine, daralmasına yol açar. Kolesterol, hangi organın damarında birikirse o organa ait hastalıklar ortaya çıkar. Örneğin, kalbi besleyen atardamarlarda kolesterol birikimi olursa, göğüs ağrısı, kalp krizi gibi sorunlar oluşur. Böbrek damarlarında kolesterol birikimi ise, yüksek tansiyon ve böbrek yetmezliğine yol açabilir. Ayrıca çözünür liflerin alımı mideyi boşaltarak, kan şekerini düzenlemesi açısından da önem taşır, çünkü kan şekerindeki ani değişiklikler hayati riskler taşıyan rahatsızlıklarla sonuçlanabilir. Nitekim beslenmeleri lif açısından zengin olan toplumların kanser ve kalp hastalıkları gibi rahatsızlıklara daha az oranda yakalandıkları tespit edilmiştir.



Çözünür ve çözünmez liflerin her ikisinin birarada bulunması ise sağlık açısından ayrı bir avantajdır: Her iki lif türünün birarada bulunmasının, kanseri engellemede, tek başına olduklarından daha etkili olduğu ortaya çıkmıştır. İncirde her iki lif türünün -hem çözünür hem de çözünmez liflerin- birarada bulunması bu bakımdan inciri son derece önemli bir besin maddesi kılmaktadır.

George Washington Üniversitesi Tıp Merkezi’nde Hastalıklara Karşı Korunma Enstitüsü’nün başkanı Dr. Oliver Alabaster, incirden şu ifadelerle bahsetmektedir:

… burada gerçek anlamda sağlıklı ve yüksek lif oranına sahip bir besini ekleme imkanı bulunmaktadır. İncirleri ve diğer yüksek lif oranına sahip besinleri sıklıkla tercih etmek… ömür boyu sağlığınız açısından önem taşımaktadır.

California İncir Danışma Kurulu’na (California Fig Advisory Board) göre, meyvelerde ve sebzelerde bulunan antioksidanların insanları birçok hastalıktan koruduğuna inanılmaktadır. Antioksidanlar, vücudumuzdaki kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan veya dışardan alınan zararlı maddeleri (serbest radikalleri) etkisiz hale getirirler ve hücrenin tahrip edilmesini engellemiş olurlar. Scranton Üniversitesi tarafından yürütülen araştırmada, kuru incirin, antioksidan bakımından zengin fenol bileşimine diğer meyvelere göre çok daha fazla sahip olduğu belirlenmiştir. Fenol, mikroorganizmaları öldürücü -antiseptik- bir madde olarak kullanılmaktadır. Scranton Üniversitesi’nde yapılan değerlendirmelere göre, İncirdeki fenol miktarı, diğer meyvelerle kıyaslandığında çok daha fazladır.

New Jersey’deki Rutgers Üniversitesi tarafından yürütülen araştırmada ise, kuru incirin içerdiği omega-3, omega-6 yağ asitleri (EFA: Essential fatty acids: vücut için zaruri yağlar) ile fitosterol (bitkilerde bulunan yağımsı madde) sayesinde kolesterolü düşürücü olarak da önem taşıdığı anlaşılmıştır. Bilindiği gibi omega-3 ve omega-6 yağ asitleri vücutta üretilemezler ve gıdalarla alınmaları gereklidir. Ayrıca bu yağlar özellikle kalp, beyin ve sinir sisteminin sağlıklı şekilde işlev görmesi açısından vazgeçilmez öneme sahiptirler. Fitosterol ise, hayvansal gıdalardaki kalp ve damar sağlığı açısından tehlikeli olan kolesterolün yolunu tıkayarak kana karışmadan vücuttan atılmasını sağlar.

California İncir Danışma Kurulu tarafından “adeta doğanın en mükemmel meyvesi”olarak bahsedilen incir, insanoğlunun bildiği en eski meyvelerden biri olmasına rağmen, gıda üreticileri tarafından yeniden keşfedilmektedir. Çünkü besin değerinin yüksek olması, sağlık için faydaları, bu meyveye ayrı bir önem kazandırmaktadır.

İncir hemen hemen her özel diyetin parçası olabilir: İncir doğal olarak yağ, sodyum ve kolesterol içermediği ve yüksek lif oranına sahip olduğu için, kilo vermeye çalışan kişiler için de uygun bir besindir. Aynı zamanda incir, bilinen tüm meyvelere göre en yüksek mineral içeriğine sahiptir. 40 gram incir, 244 mg potasyum (günlük ihtiyacın % 7′si), 53 mg kalsiyum (günlük ihtiyacın %6′sı) ve 1.2 mg demir (günlük ihtiyacın %6′sı) içermektedir. İncirde kalsiyum oranı çok yüksektir; meyveler arasında kalsiyum içeriği açısından portakaldan sonra ikinci sırada gelmektedir. Bir kase kuru incir, bir kase süt ile aynı miktarda kalsiyum sağlamaktadır.

İncir, uzun süreli hastalıklardan sonra hızlı şekilde iyileşmeye yardımcı olan, güç ve kuvvet veren bir ilaç olarak da düşünülmektedir. Fiziksel ve zihinsel zorlanmayı ortadan kaldırır ve vücuda enerji ve güç sağlar. İncirin en önemli besin öğesi, tüm meyvenin % 51-74′ünü oluşturan şekerdir ve tüm meyveler arasında en yüksek şeker oranını içermektedir. Ayrıca incir, astım, öksürük ve soğuk algınlığı gibi durumlarda da tedavi amaçlı tavsiye edilmektedir.

Burada çok sınırlı olarak yer verdiğimiz incirin faydaları, Allah’ın insanlar üzerindeki rahmetinin bir göstergesidir. Rabbimiz zevkle yenen bu meyve içerisinde, insanın ihtiyacı olan maddeleri, onun sağlığına uygun bir denge ile, adeta paketlenmiş şekilde yararına vermektedir. Allah’ın bu özel nimetinin Kuran’da zikredilmesi de, incirin insanlar için önemine bir işaret olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.) İncirin besin değerinin, insan sağlığı açısından öneminin, ancak gelişen tıp ve teknolojik imkanlarla tespit edilebilmesi, kuşkusuz Kuran’ın, herşeyin bilgisine sahip Allah’ın sözü olduğunun göstergelerinden biridir.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Çay

ÇAYIN FAYDALARI-Çay, kan dolaşımını kolaylaştırır, uyku halini giderir, konsantrasyonu arttırır.
-Çay, yorgunluğu engeller. Bu özelliklerinden ötürü çay, ders çalışan veya sınavlara hazırlanan öğrencilerin uzun gecelerinin favori içeceğidir.
-Çay, depresyon problemlerine yardımcı olur ve huzur verici etkiye sahiptir
-Çay, gergin bir cilt sağlar
-Çay, idrarı temizler
-Çay, vücudun direncine olumlu katkıda bulunur
-Çay, kan arttırıcıdır ve kandaki zehirli maddelerin çabuk atılmasını sağlar
-Çay, tansiyonu düşürür
-Yeşil çay, C vitamini yönünden zengindir.
-Çayda, kalsiyum, fosfor asidi, kafein, bakır, potasyum, nikel, karotin, çinko, flüor, tanen ve magnezyum içerir.
-Çay, damar serliğini önlüyor
-Çay, vücudun hararetini düşürür bu sebepten ötürü çay çöl ve kurak ortamlarda yaşayanlar tarafından çokça tüketilir.
-Çay, içeriğindeki antioksidan maddeler sayesinde zararlı maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasında ve akciğer, mide,bağırsak kanserlerinin önlenmesinde etkilidir
-Çay, cilde yüzeysel olarak uygulandığında kaşıntı, egzama gibi cilt rahatsızlıklarına da iyi gelmektedir.
KANSER
Siyah çay, polifenol denilen anti-kanser madde içermektedir. Bağırsak ve mide kanserinde çayın olumlu etkileri önemlidir. Çayın içindeki maddeler sayesinde kanser hücreleri kendilerini öldürüyorlar veya büyümeyi durduruyorlar. Ancak yine kesin değerlendirmeler yapılamıyor. Mesela kanserden korunmak için gerekli olan çay miktarı henüz bilinmiyor. Yeşil Çayda da bu madde bulunsa da siyah çaydaki kadar yüksek oranda gözlenmiyor.
DİŞ ÇÜRÜKLERİ
Siyah çayın diş çürüklerine karşı etkili olduğu gözlenmiştir. Siyah çay, içindeki florid ile ağız içerisinde bulunan çürüğe sebep olan bakterilerin ölümüne yol açmaktadır. Bu bakteriler ağız içerisinde bulunan şekeri yapışkan maddelere çevirmektedir.
KALP KRİZİ RİSKİSiyah çay, Kalp krizi ihtimalini düşürmektedir. Günde 2 su bardağı çay içen deneklerde, kalp krizi riskinin yüzde 50 daha az olduğu gözlemlenmiştir. Çay antioksidanları kötü kolesterolü düşürüp kalbin güçlenmesine yardımcı olmaktadır. Yapılan araştırmalarda kalp rahatsızlığı çekenlerin çay içmesiyle kan damarlarının rahatladığı ve daha iyi çalıştığı gözlenmiştir.



KATARAKT
Katarakt (Gözdeki merceğin saydamlığını kaybetmesi), zaman içerisinde körlük ile sonuçlanabilmektedir. Çay, antioksidan olarak katarakta neden olan molekülleri ortadan kaldırmada etkili rol oynuyor. Her ne kadar çay, kataraktı tamamen yok etmese de gelişmesini yavaşlatıyor.
NE SIKLIKTA İÇELİM?
Bunca faydası olan çayı çok tüketen kişilerde veya toplumlarda sözü edilen rahatsızlıkların en az oranlarda ortaya çıktığı gözlenmiştir.
Uzmanlar çaydan mümkün olduğunca faydalanabilmek için, çayı çok fazla içmekten ziyade sürekli ve makul miktarda çay içme alışkanlığının kazanılmasının daha iyi sonuçlar vereceğini belirtmektedirler.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
At kestanesi

At kestanesi Deyip Geçmeyin..!
'At kestanesi' kırışık giderici kremlerde ana etken madde, Kırışık giderici kreminizi kendiniz yapın. Atkestanesi cilt bakımında mucize gibi etkileriyle tam bir şifa kaynağı olarak görülüyor. Atkestanesi ile yapılan krem ve yağlar birçok cilt sorununa kesin çözüm getiriyor. Evde at kestanesi yağı yapmak için,

Yaz aylarında pembe ve beyaz çiçekleriyle yol kenarlarını süsleyen at kestanesi ağaçlarından, sonbaharda yollara iri iri taneler dökülür.

Özellikle kadınların daha genç görünmek için ilgi gösterdiği kırışık giderici kremlerde ana etken madde olarak atkestanesi kullanılıyor. Ciltteki genişlemiş gözenekleri kapatıyor, yüzdeki kırmızı görünen kılcal damarları yok ediyor. Bu özellikler atkestanesinin damar büzücü oluşundan kaynaklanıyor .

Günümüzde birçok botox etkisi yapan krem, vücut bakım ürünü ve sıkıştırıcılarda atkestanesi bulunuyor. Romatizmal ağrılar, kas ağrıları, saç dökülmesi, yüzdeki güneş lekeleri, damar ağrıları ve göğüslerin toparlanmasında son derece etkili olan atkestanesi, hemoroit tedavisinde kullanılır; bacaklardaki variste dolaşımı düzenler, ağrıları dindirir, gevşemiş boyun derisini sıkıştırır.

Evde at kestanesi yağı yapmak için sonbaharda olgunlaşan tohumlar kabuğundan çıkarılıp rendelenir. Bir kavanozun üçte biri at kestanesi ile doldurulur, geri kalanına saf sızma zeytinyağı konulur ve kızgın güneşte 45 gün bekletilir. Her akşam çalkalanır. Daha sonra süzülür, bir cam şişeye doldurulup serin yerde saklanır. İhtiyaç hissedilen her durumda şikayet edilen tüm vücut bölgelerinde bu yağ rahatlıkla kullanılabilir. Göz çevresi kırışıkları, kılcal damar çatlamaları ve gevşemiş boyun derisinin düzeltilmesi için her akşam yatmadan birkaç damla yağ ile yüze ve boyuna masaj yapmak faydalıdır.

Vücuttaki deri çatlaklarına ve varislere aynı şekilde muntazam olarak kullanıldığı zaman şikayetler ortadan kalkacaktır. At kestanesinden losyon hazırlamak için ise 4-5 tane atkestanesini rendeleyin. 2 tane atkestanesi yaprağı ile birlikte 2 su bardağı suyun içinde bir taşım kaynatın. 15-20 dakika demlendirin, soğuduktan sonra süzün. Hazırlanan losyon, ödem yapmış ayak ve bacaklarda, ağrıyac eklemlerde rahatlıkla kullanılabilir.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ayçiçeği

Ayçiçeğinin çerezlik olarak kullanımı gerek ülkemizde, gerekse dünyanın değişik ülkelerinde oldukça yaygın olup, birçok ülkede insanlar tarafından en fazla tüketilen çerez konumundadır.

Bileşiminde bedende yağların ekşimesini önleyen E vitamini vardır. Bütün gün yüzünü güneşe veren bu çiçeğin tohumlarında ayrıca pek az bitkide rastlanan D vitamini de bulunur. Bilindiği gibi D vitamini bedenin kalsiyumu ve fosforu daha iyi kullanmasını sağlar.
Ayçiçeği A, K ve B vitaminlerinden yana da üstündür. İçinde kansızlığı önleyen ve besinlerde ender bulunan folik asit, nikotinik asit ve pantotenik asit bile vardır.

Ayçiçeğinin üstünlüğü protein yönündendir. Bedenin ihtiyaç duyduğu 8 aninoasit dengeli bir şekilde bu bitkide bulunur.
Fırsat buldukça ayçiçeği yemelidir. Çimlendirilen ayçiçeği daha yumuşak olur; hem sindirimi kolaylaşır, hem de biyolojik değerleri artar.
Soyulmuş ayçiçeği çekirdeği yemeklere ve ekmeğe katılırsa hem nefis hem de besleyici olur.

FAYDALARI:

-İçerdiği fosfor ve çinko kemik ve dişlerin oluşumu için gereklidir. Ayrıca fosfor, kalp kasının kasılması ve böbrek fonksiyonlarının düzenlenmesine yardımcıdır.
-İçerdiği çinko ise yaraların iyileşmesi, aknenin önlenmesi, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, tekrarlayan enfeksiyonların ortadan kalkması, tat ve koku duyarlılığının güçlenmesi, sperm hareketlerinin artması açısından önem taşır.
-İçerdiği B6 vitamini bağışıklık sistemini güçlü tutmaya yarar, kan şekeri düşüklüğüne faydalıdır.
-Ayçiçek yağındaki E vitamini kalp, damarlar, beyin ve sinir fonksiyonlarını düzenler, yaraların iyileşmesine yararlı olur, prostat kanserine karşı korur, cilt yaşlılığını geciktirir.
-Posalı bir besindir. Posalı besinler kanser yapıcı zararlı maddelerin bağırsakta kalma süresini kısalttığı ve bağırsak duvarı ile temasını azalttığı için kanserden korunmada faydalı olurlar.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Beşparmak otu

Özellikleri:
♦ Kuru çayırlarda, çay kenarlarında ve taşlık ara*zide yetişir.
* Kökü, yaprakları kullanılır.
Faydaları:
* Yetmiş santimetreye kadar boyu uzayan yabanî bir bitkidir. Yaprakları rozet şeklinde toplu ve beş*parmak şeklinde parçalıdır. Aynı zamanda gümüş rengindedir. Çiçekleri altın sarısı renginde olup, her bir çiçeğin uzunca bir sapı vardır.. Çiçekleri yap*rakların ortasından yükselir. Yaprakları ve kökleri Temmuz, Ağustos aylarında toplanır ve gölgede ku*rutulur.
* 25 gr. kadar kökü bir litre suda çay gibi haşla*nıp günde bir kaç,; fincan içilirse bağırsak nezlesini ve ishali izâle eder.
* Çiçeklerinden yapılan haşlaması yüzdeki leke*leri giderir, cildi yumuşatır, güzel bir renk verir, diş etlerini kuvvetlendirir, diş ağrılarında ara sıra kökü çiğnenir.
* 25 gram kadar kök bir litre suda haşlanır bir fincan içilirse mide ekşimelerine, yanmalarına iyi gelir. Ağız yaralarını tedavi eder.
* Dalak veya balgamdan baş şişer, veya ayaklar*da ağrı meydana gelirse bu ottan lapa yapılır, sıcak olarak konursa bu hastalıklardan kurtarır.
* Vücuda kuvvet verir. Bademcik ve boğaz ilti*haplarında bol su ile gargara yapılırsa boğazı yumu*şatır
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Biberiye

Latince ismi : Rosmarinus officinalis


Bu bitkinin Latince adı, Rosmarinus officinalis’dir ve deniz nemi anlamına gelir. Çünkü biberiye genellikle deniz kıyısında yetişir. Biberiye, antik Romalılar tarafından tütsü olarak kullanılırdı ve bir efsaneye göre Hz. İsa bebekken bir biberiye çalılığının altında korunmuştur.



Romalılıar biberiyeyi defin törenlerinde kullanmayı orta çağa kadar sürdürmüşlerdir. Örf ve adetleri gereği cenaze törenlerinde biberiye dallarını tabutun üstüne koyarlardı. Biberiye yağının iltihaplı hastalıkları tedavi ettiğini zannederlerdi. Bir biberiye filizi düğme iliğine konulursa iyi şans getirdiği ve hafızayı güçlendirdiği söylenir.



Biberiye çiçeklerinin neden mavi olduğuna dair efsanevi ve güzel bir hikayesi vardır. Mısır’da kutsal bir ailenin bezgin kızı olan Mary pelerinini biberiyenin beyaz çiçekleri üzerine örtmüş. Mary’nin peleriniyle çiçekler mucizevi olarak değişerek mavi renkte olmuş. Biberiyenin İspanyolca adı romero ya da hacıların bitkisidir. Nebati olarak beyaz çiçek türleri vardır fakat gölgede mavi çiçektirler.



Biberiye birçok çeşitli durumlarda kullanılabilir :



Evde kullanımı : Taze dallı biberiyeyi bir odanın serin bir yerde saklayın. 2 bardak suda bir avuç dolusu biberiyeyi 10 dakika kaynatın. Banyo ve mutfak temizleyicisi olarak mikrop öldürücü bir solüsyondur.



Dekoratif olarak kullanımı : Biberiye dallarının güzel kokulu bir gövdesi vardır. Halkalar halinde örülüp çelenk olarak süslenir.



Yemeklik olarak kullanımı : Çiçeklerini, kristalize etmek ve süslemek için salataya karıştırılabilirsiniz. Meyve püresine 450 gr şekeri krema ile karıştırıp biberiyeyi ekleyin. Yaprakları idareli bir şekilde katılarak ekmeği de içeren ve fasulye ya da kek olarak da geniş bir yiyecek alanında kullanılabilir. Biberiyeyi pişmiş patateslere lezzet vermek ve yağını da sebzelere tat vermek için kullanın.



Pratik olarak kullanımı : Yaprakları soyulduğunda, barbeküye güzel bir koku vermek için biberiye dalları ateşte yakılır.



İlaç olarak kullanımı : Kan dolaşımını hareketlendirir, ağrıları dindirir ve tatbiki olarak kan yapar. Yağın sindirimine yardımcı olur. Eklem ve romatizma ağrılarına iyi gelir. Gargara yapılarak kullanıldığında mikropları öldürücüdür.



SERİN HAVALARDA


Yorgunluk, depresyon ve güçsüzlük için idealdir. Serin havalarda, kan dolaşımını güçlendirir, sindirimi hareketlendirir, üşütme, nezle, soğuk algınlığı belirtileri ve romatizmaya karşın iyi bir tedavi edicidir. Buz torbası ya da ılık havlulara nazaran, baş ağrıları için çok daha fazla yararlıdır. Mahsul, yıl boyunca taze kalır. tentür ya da demlenerek alınır.



BİBERİYE YAPRAĞI



Biberiye, eklem ağrısı, kas ağrısı, iştah kaybı gibi küçük sindirim problemleri, hafif bulantı ve mide gazı tedavilerinde kullanılır. Biberiye yaprakları, çeşitli maddeler içerir. Bakteri öldürücüdür, sindirimi kolaylaştırır ve bağırsak bölgesini rahatlatır. Dahilen tentür ya da çay gibi, içecek olarak alınır. Biberiye yaprakları, sıkılarak uygulanabilir veya sıcak su içine bırakılarak ıslatılabilir ve yapraklar bükülerek de kullanılabilir.



BİBERİYE YAĞI



Biberiye yağı cilde uygulandığında, cilt yüzeyindeki kan akışını arttırır.



Dozaj kullanımı tavsiyesi


Çay



Sindirim problemleri için, bir çay kaşığı kurutulmuş biberiye yaprağı 1 fincan suda 10 dakika kaynatılıp demlenir. Yemeklerden önce bir fincan; günde 3 fincan kadar içilir.



Yağ/Krem



Eklem ya da kas ağrıları için zaruri olarak yağından az bir damla sürülür veya standardize olarak içeriğindeki kreminin yüzde 6 – 10’ u kadar rahatsız olan bölgeye günde 4 kez ovalayarak sürülür.



Sıvı haldeki özü



Günde 3 kez yemeklerden önce yarım çay kaşığı ya da paketinin üzerindeki talimata uygun olarak alınır.



Tentürler



Günde 3 defa yemeklerden önce bir çay kaşığı kadar alınır ya da paketinin üzerindeki talimata uygun olarak kullanılır.



Tenkit ve uyarılar : Biberiye yağını dahilen KULLANMAYINIZ. Biberiye yaprakları çocuklarda ishale neden olabilir. Orta dereceli şeker hastaları biberiye yağı haricindekileri korkusuzca kullanabilir; yağı ciltte kaşıntı yapabilir.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Taze Fasulye


Fasulye neye iyi geliyor

Taze fasulyenin, vücudun çalışmasını, gelişmesini ve tamirini sağladığını vurgulayan uzmanlar, genç-ihtiyar herkese tavsiye ediyor. Uzmanlar, taze fasulyenin, pankreas bezesini, böbrekleri, karaciğeri ve kalbi kuvvetlendirdiğini, albümin ve şekerde de çok fayda verdiğini bildiriyor.



Morfolojik özellikleri
Boğumlu gövdesinde tüylü ve yeşil renkli bileşik yaprakları bulunur. Yaprakların koltuğundan salkımlar hâlinde çıkan kelebeksi çiçekler beyaz, pembe ya da mor renklidir. Dik çalı biçiminde (yüksekliği 30-75 cm) ve sarılıcı özellikte (yüksekliği 1-2 m) başlıca iki formu vardır. Yassı, yuvarlak, düz ya da kıvrık olabilen meyvelerinin uzunluğu 5-25 cm arasında değişir ve genellikle yeşil renktedir.
Ekolojik özellikleri
Soğuğa duyarlı bir bitki olan fasulye, hemen her tür toprakta yetişir. Fasulyenin bugün dünyanın pek çok yerinde yaygın olarak tarımı yapılmaktadır. Yaklaşık 80 çeşidi vardır. Bütün baklagiller içinde en çok tüketilen sebzelerden biridir. Tohumdan yetiştirilir.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Kereviz

Kerevizin yaprak ve saplarının, bol vitaminleri ve çeşitli madeni maddeleriyle çok faydalı olduğunu belirten uzmanlar, mideyi kuvvetlendirdiğini ve iştah açtığını bildiriyor. Uzmanlar, kerevizin, iç salgı bezlerini ve özellikle vücutta çok çeşitli vazifesi olan böbrek üstü bezlerini çalıştırdığını, sinir yorgunluğunu da önlediğini ifade ediyor. Kanı pisliklerinden temizlediğini ve sivilcelerin geçmesine, yüzün pembe bir hal almasına yaradığını vurgulayan uzmanlar, kerevizin diğer faydalarını şöyle sıralıyor: "Karaciğerin şişliğini giderip onu yorgunluk maddelerinden temizliyor. Sarılığı gideriyor, böbrekleri çalıştırıyor, fazla suyu dışarı atıyor. Böbreklerden kumu, taşı döküyor. Şişmanları zayıflatıyor ve cinsel faaliyeti çok arttırıyor."

Bitkinin körpe yaprakları, güneşsiz ve havadar bir yerde kurutularak havanda ezilip toz haline getirilir ve bazı yiyeceklere, çeşni vermesi için serpilir. Bitkinin tohumları da kurutulup ezilerek kereviz tuzu olarak bazı yiyeceklere katılır. Tuzsuz rejimlerde sofra tuzu yerine kullanılır.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. sap ya da yaprak kerevizin besin değerleri şöyledir: 17 kalori; 0,9 gr. protein; 3,9 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,1 gr. yağ; 0,6 gr. lif; 29 mgr. fosfor; 39 mgr. kalsiyum; 0,3 mgr. demir; 126 mgr. sodyum; 341 mgr. potasyum: 240 IU A vitamini; 0,03 mgr. B1 vitamini; 0,03 mgr. B2 vitamini; 0.3 mgr. B3 vitamini: 0,06 mgr. B6 vitamini; 8 mcgr. folik asit; 9 mgr. C vitamini ve 0,5 mgr. E vitamini.

100 gr. kök kerevizin yukarıdakilerden farklı besin değerleri şunlardır: 40 kalori; 1,8 gr. protein; 8,5 gr. karbonhidrat; 100 mgr. sodyum ve 300 mgr. potasyum.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan önemli besin değerlerinin yanı sıra, kerevizin sağlığımıza yararlı etkileri bitkiyi şifalı (tıbbi) otlardan saydıracak kadar çoktur. Bunları da şöyle özetleyebiliriz:

* Güçlü bir idrar söktürücüdür: içerdiği apiol adlı maddeyle idrar yollarını ve kanı temizler. Bedende şikâyetlere neden olan bazı durumlara (sözgelişi, eklemlerdeki gut hastalığı gibi) iyi gelir.

* Sinirleri yatıştırıcı etkisi vardır. Aşırı sinirlilik durumunu yok eder.

* Bedene yararlı diğer etkileri de şunlardır: Uyarıcıdır. Bedeni güçlendirici toniktir. Gaz söktürücüdür. iştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır.

* Çok eski çağlardan beri, kerevizin cinsel gücü artırıcı (afrodizyak) etkileri bulunduğu ileri sürülegelmiştir.

Bu etkileri sağlamak üzere, kereviz, yemeklerde ve salatalarda bolca tüketilir. Ya da piyasadan satın alınan kurutulmuş kereviz tohumlarından 1-2 tatlı kaşığının üzerine bir bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika demlendirilerek elde edilen infüzyondan günde üç kez birer bardak içil
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Kestane

Kestanenin Faydaları

• Besleyici olmasından başka faydası saymakla bitecek gibi değil
• Kabuklarının suda kaynatılmasıyla hazırlanan ilaç ateş düşürüp sinirleri yatıştırıyor.
• Meyvesi kasları kuvvetlendiriyor, kan dolaşımını düzenliyor.Bedenin ve zihnin yorgunluğunu gideriyor,kansızlığa çare oluyor.
• Şeker,protein,yağ,sodyum ve potasyum içeriyor!..Kestane birçok hastalıktan da koruyor insanoğlunu..
• Çocuk, genç ve yaşlılar için çok değerli bir enerji kaynağı, hatta yaşamı uzattığı da söyleniyor.
• Kestane, en çok potasyum düşüklüğünden yakınanlara öneriliyor. Çünkü 100 gramında 500 mg potasyum bulunuyor. Fosfor,magnezyum, klor, kalsiyum, demir ve sodyum mineralleri ile C, B1, B2 ve PP vitaminlerini içeriyor.
• Taze kestane limonun 100 gramı kadar C vitamini içerir. Kestane’nin 100 gramında 200 kalori bulunuyor.
• Kış mevsiminin olumsuz şartlarına fiziksel ve beyinsel yorgunluklara karşı paha biçilmez bir sağlık iksiridir.
• Kalp ve kas sistemini uyarıp organizmanın su dengesini düzenliyor. Kan dolaşımını hızlandırıp varis ve basurların gelişimini önlüyor.
• Balla karıştırılmış kestane püresi ise özellikle iştahsız çocuklara öneriliyor
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Zerdali

Zerdali insan sağlığı bakımından önemli bir yere sahiptir. PH*#8217;ı 3-4 arasında değişen zerdali dokuz farklı şeker on sekiz serbest amino asit zengin A vitamini ve beta karotenyüksek miktarda potasyum ve demir elementi ihtiva etmektedir. Yaş meyvede çağla döneminde yüksek olan C vitamini (50-60 mg/kg) meyvenin olgunlaşması ile birlikte azalmaktadır (30-50 mg/kg). Zerdali insan vücudunun günlük enerji ve protein gereksiniminin karşılanmasında çok azkatkıda bulunmakla birlikte mineral maddelerden potasyum ve vitaminlerden ß-karotence çok zengindir. A vitaminin öncül maddesi olan ß-karoten vücudu ve organları saran epitel doku göz sağlığı kemik diş gelişmesi ve endokrin bezlerinin çalışması için gereklidir. Bu görevlerinden başka A vitamini üreme ve büyümede enfeksiyonlara karşı vücut direncininartmasında önemli rol oynar. Diğer taraftan A vitamini normal vücut hücrelerinin kanserli hücreye dönüşmesinin başlıca sorumlusu olan aktif karsinojenlerden tekli oksijenin oluşmasını önlemekte veya oluştuktan sonra etkisiz hale getirmektedir. Ayrıca A vitamini organizmanın ve sağlıklı hücrelerin direncini artırarak kansere karşı koruyucu görevi yapmaktadır. Bu koruyucu aktivite sigara ve alkol kullananlar için daha da önemlidir. Serbest radikallerin oluşumuna ve hücre ölümüne neden olan protein ve yağ asitlerinin bozulma tepkimelerini önlemektedir. Zerdalinin beslenme ve sağlık açısından en önemli bileşiklerinden birisi de diyet lifidir.Zerdali kurusunun 100 g*#8217;da yaklaşık olarak 24 g diyet lifi bulunur. Yetişkin bir insanın günlük diyet lifigereksinimi ise 25 gramdır. Sinir zafiyetini giderir. Uyku verir. Beyin yorgunluğunu geçirir. İştah açar ve hazmı kolaylaştırır. Nekahat devresini kısaltır. Raşitizmde faydalıdır. Kansızlığı tedavi eder. Kabızlığı giderir. Yüz ve boyunlara tazelik ve güzellik verir.
- Beynin düzenli çalışmasını sağlar stres azaltır.
- Karaciğerin tahrip olan kısmının tamirini yapar.
- Kemiklerin çok daha düzgün ve sağlam olmasında önemli rol oynar.
- Kan yapımını artırarak kansızlığa engel olur.
- Mide ve on iki parmak bağırsağı ülserinin meydana gelmesine engel olur meydana gelmiş ülserlerin iyileşmesinde rol oynar.
- Böbreklerde taş teşekkülünü azaltır.
- Üreme sistemi üzerinde önemli rolü bulunup cinsel gücü artırmaktadır.
- Kansere karşı koruyucu bir etkiye sahiptir.
- Dişlerin daha sağlam ve kuvvetli olmasında önemli rol oynar.
- Kalp kaslarını kuvvetlendirir ve daha düzenli çalışmasını sağlar Klinik ölümündeki reanimasyon çalışmalarında kalbin cevap vermesinde etkili olur.
- Zerdalinin potasyumca zengin sodyumca fakir ve A vitaminin öz maddesi karotence zengin olması insan beslenmesinde çok önemli boyutlar kazandırmaktadır
 
Tekerlekli Sandalye
Üst