101 Şifalı Bitki

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Kuru fasulye

Baklagillerden olan kuru fasulye tam bir protein deposu. İçerdiği hayvansal olmayan protein ve lifli yapısı ile kırmızı etten bir eksiği bulunmayan kuru fasulye, vejetaryen beslenme için de bir alternatif.

Bununla birlikte sağlıklı beslenme diyetlerinde rahatlıkla tercih edilebilecek bir yiyecek. Protein ve anorganik tuzlar bakımından çok zengin olan kuru fasulye, kemik yapısının güçlenmesine de yardımcı oluyor. Kuru fasulye sinirleri de kuvvetlendirir.

Gıda uzmanları üzerinde önemle durulması gereken konunun, kuru bakliyatın pişirilmesi olduğunu belirtiyor. Çünkü dikkatli pişirilmezse vitamin ve mineral değerlerinde ciddi kayıplar meydana gelebiliyor.

Kuru fasulyenin diğer bakliyatlarda olduğu gibi pişirmeden önce en az 8 saat suda bekletilmesi ve pişirirken de köpüğünün alınması gerekli olduğunu belirten uzmanlar, gaz yapmasının önüne geçmek için de şunu öneriyor:

"Baklagillerin gaz yapmasının önüne ıslatmayla geçilir. Çeşidine ve mevsimine göre değişen sürelerde yapılan ıslatmayla baklagillerdeki gaz yapıcı etken olagosakkaritler ıslatma suyuna geçer. Bir gün suda bekletilerek pişirilmelidir."
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Lahana

B, C vitaminleri »Anti ulkus »Bol U vitamini

YAN TESİRİ: Lahananın bilinen hiçbir yan etkisi yoktur. Ancak, özellikle çiğ yendiğinde, bazı duyarlı midelerde şişkinliğe yol açabilir. Bu durumda içilecek bir bardak kimyon çayı rahatlatacaktır.


TELAFİSİ:
Gaz yapması iyi pişirilmediğinden kaynaklanır, iyi pişirilir, ya da nane, rezene çayı içilir.


Lahana Çiçeği

ŞİFASI:

1) Mide ülseri:
İçindeki anti ulkus maddesi mide yaralarım tedavi eder, lahana kıyılıp kaynatılır, balla tatlandırılarak aç karnına içilmeye devam edilir.
2) Çıban:
Lahana lapa yapılıp çıbanlı yere vurulur, kısa sürede çıbanı tedavi eder.
3) Akne, sivilce:
Lahana lapa yapılıp akneli yerler günde 3-5 kere pansuman yapılır.
4) Bronşit:
Lahana kaynatılıp balla tatlandırılarak birer su bardağı içilmeye devam edilir.
5) İdrar söktürücü:
Lahana kaynatılıp balla tatlandırılarak aç karma birer su bardağı içilmeye devam edilir.
6) Kuvvet verici:
Lahana kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir. Lahana tohumu balla macun yapılıp yenmeye devam edilir.
7) Süt arttırıcı:
Kara lahana kaynatılıp balla tatlandırılıp içmeye devam edilir. Anne sütünü bollaş-tınr, çocuğu mamadan kurtarır.
Gözü kuvvetlendirici:
Lahana çiğ olarak yenirse içindeki A vitamini gözün görme gücünü artırır.
9) Kansere karşı koruyucu:
Lahana haşlaması salatası ve bilumum lahana yemek vücudu kansere karşı korur.
10) Kabızlık:
Lahana haşlanıp balla tatlandırılarak bir su bardağı içilirse kabızlığı önler. Lahana lifli olduğu için lahana yemekleri hazmı kolaylaştırır.
11) Sarılık:
Lahana haşlanıp balla tatlandırılarak soğuk olarak birer su bardağı içilmeye devam edilirse sarılığa faydalıdır.
12) Tıkanıklılık çözücü:
Lahana salatası sirke veya limon ile yenmeye devam edilir.
13) Burun tıkanıklığı:
Lahana suyu buruna çekilirse burun tıkanıklığını giderir, baş ağrılarına faydalıdır.
14) Yanık kremi:
Lahana suyu yumurta akıyla krem haline getirilip yanığa sürülür.
15) Yara iyileştirici:
İçindeki U vitamini sayesinde yaraları çabuk iyileştirir. Lapa yapılıp yaraların üzerine bağlanır.


Lahana


TAVSİYE:

Lahana pazarda ucuz ve bol diye hor görmeyin, pahalıya aldığınız birçok meyve ve sebzeden daha şifalı, hem yemek, hem salata, hem şifa.

TOKSİN ATARAK YENİLENİN

Kaynamakta olan yarım litre suda 5-6 adet beyaz lahana yaprağını parçalamadan, 10 dakika ağzı kapalı olarak hafif ateşte haşlayın. Sabah ve akşam şeklinde günde 2 kez aç veya tok karnına birer su bardağı için. Bu işlemi 5 gün boyunca ve her seferinde yeniden hazırlay__ak devam edin. 3 gün ara verip, yeniden 5 günlük bir kür daha uygulayın. 10 günlük kürün bir yıl boyunca 4 kez yapılmasını tavsiye ediyorum. Kürün yapılmaya başlandığı 2. veya 3. gününde vücudunuzun terlediğini ve özellikle yüz kısmında yağlı olduğunu fark edeceksiniz. Endişelenmeyin, bu yağla birlikte toksinleri de attığınızı gösterir. Bu kürü uygularken daha sık banyo veya duş yapmalısınız. Ne kadar çok toksin atarsanız vücudunuz o kadar fazla kendini yeniler.


Hanım izleyicilerimiz için iki tane yemek tarifimiz var.

Birinci Tarif

LAHANA SARMASI



Kullanılacak Malzemeler

1 adet orta boy lahana


İçi için:

300g kıyma
4 büyük baş kuru soğan
yarım demet maydanoz
1 su bardağı pirinç
Yarım yemek kaşığı domates salçası
Tuz
Karabiber
1 çay bardağı zeytinyağı
1 yemek kaşığı nane


Ayrıca:

Yarım çay bardağı zeytinyağı
Yarım yemek kaşığı domates salçası
Kaynamış su


YAPILIŞI

Lahananın tersini çevirip koçan kısmını bıçakla koni şeklinde keserek çıkartın. yapraklarını tek tek ayırın.

Derin bir tencereye su ve 2 tatlı kaşığı tuz koyup kaynatın. kaynayan suda lahanaları 1-2 dakika bekleterek -3 partide- kaynatın. daha sonra bunları süzgece alıp soğumaya bırakın. bu arada belirtilen malzemeleri karıştırıp dolma içini hazırlayın.

Sarma işlemine gelince lahananın yapraklarındaki sert damar kısmını bıçakla kesin. çıkan damarları -sarmalar tencerenin altına yapışmasın diye- tencerenin tabanına yayın. yapraklardan bir avuç büyüklüğünde parçalar alıp bir ucuna dolmalık içten bir tatlı kaşığı koyun. yaprağın yan kenarlarından birini kapatıp biraz sarın, sonra öbür kenarı da büküp rulo şeklinde tamamen sarın. -sert kısımlar bazen bükülmeyebilir ama sorun değil, yine de içi taşmıyor-

Tüm sarmaları tencereye dizin. üzerlerine yarım çay bardağı zeytinyağı gezdirin. yarım yemek kaşığı domates salçasını bir kase suda ezerek sarmaların üzerine dökün. ayrıca sarmalarla yüze yüz gelecek biçimde kaynamış su ekleyin. üzerlerine tencereye oturacak biçimde bir tabak kapatın. (böylece sarmalar üste çıkamaz). su kaynadıktan sonra ateşi orta hararete getirip pirinçler yumuşayana kadar pişirin. (yaklaşık 20 dakika)


İkinci Tarif

FIRINDA KIYMALI LAHANA



Kullanılacak Malzemeler:

1 küçük boy beyaz lahana
250 gr kıyma
2 soğan
2 domates
45 gr margarin
3 çorba kaşığı rendelenmiş kaşarpeyniri
Tuz, karabiber

Süsleme için:

Birkaç maydanoz yaprağı

Hazırlanışı:

Lahanayı yaprak yaprak ayırın ve sert kısımlarını kesin. Büyük bir tencerede bol miktarda suyu kaynatıp tuz ekleyin. Lahana yapraklarını tuzlu suda haşlayın. Süzgece alıp bekletin.

Soğanları soyup kıyın. Margarinin yarısını tavada eritip soğan ve kıymayı kavurun. Domatesleri soyup küp küp doğrayın ve kıymalı karışıma ilave edin. Tuz ve karabiber serpin.

Cam fırın kalıbını yağlayıp lahana yapraklarının yarısını kat kat yayın. Üzerine hazırladığınız kıymalı karışımı yayıp kalan yaprakları kat kat döşeyin. Üzerine peyniri serpin. Kalan margarini küçük küçük doğrayıp üzerine serpiştirin. Haşlama suyundan 1 su bardağı kadarını kalıbın kenarından ilave edip önceden ısıtılmış fırında 7-8 dakika pişirin. Dilimleyip maydanoz yapraklarıyla süsleyin ve sıcak olarak servis yapın.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Mantar

PROF. DR. CELALEDDİN ÖZTÜRK: ''ÖZELLİKLE BAHAR AYLARINDA YAĞMURLA BİRLİKTE TOPRAKTAN ÇIKAN MANTARLAR, PROTEİN YÖNÜNDEN OLDUKÇA ZENGİN BESİN KAYNAKLARIDIR'' -''AVRUPA'DA, YARARLARI İYİ BİLİNDİĞİ İÇİN NEREDEYSE HER YEMEĞİN İÇİNDE KULLANILAN MANTARLARI ÜLKEMİZDE YETERİ KADAR TANIMIYOR, TÜKETMİYORUZ''

Selçuk Üniversitesi Mantarcılık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Celaleddin Öztürk, mantarın, protein yönünden oldukça zengin besin kaynağı olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de binlerce farklı türü bulunan mantarlardan sadece 15 kadarının zehirli olduğunu, Anadolu'da yörelere göre farklı türlerde yetişen zehirsiz mantarların toplanarak yendiğini belirtti.
Zaman zaman görülen mantardan zehirlenme vakalarının, mantar gibi besin değeri oldukça yüksek olan ve sağlıklı beslenme için büyük önem taşıyan bir gıda maddesinden kaçılmasını gerektirmediğini ifade eden Prof. Dr. Öztürk, zehirsiz mantar türleri konusunda eğitim almış kişilerin kırlardan topladıkları mantarları güvenle yiyebileceğini kaydetti.
Prof. Dr. Öztürk, Mantarcılık Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak, Konya bölgesinde vatandaşların mantarları tanımaları, zehirli mantarları kolayca ayırt edebilmeleri için AB destekli proje kapsamında eğitim çalışmaları düzenlediklerini bildirdi.
Avrupa'da, yararları iyi bilindiği için neredeyse her yemeğin içinde kullanılan mantarın Türkiye'de yeteri kadar tanınmadığını ve tüketilmediğini belirten Prof. Dr. Öztürk, şunları şöyle konuştu:
''Özellikle doğada kendiliğinden yetişen mantarlardan yeterince yararlanabilmek için, insanlarımızın mantar türleri konusunda bilgilendirilmesi gerekiyor. Bu eğitimi isteyen herkes, kısa süre içinde alıp güvenli bir şekilde doğa mantarlarını tüketebilir. Kültür mantarı üretimi de ülkemizde de son yıllarda oldukça yaygınlaştı. Bundan 15 yıl önce çok pahalı olan mantar, üretim artışı nedeniyle eski fiyatının 3'te biri seviyelerine geriledi. Artık mantar lüks bir besin maddesi olarak görülmemeli, bolca tüketilmelidir.''
Prof. Dr. Öztürk, doğada kendiliğinden yetişen mantarların kültür mantarına göre daha lezzetli ve sağlıklı olduğunu, Türkiye'de mantar türlerinin yeterince tanınmaması nedeniyle doğada yetişen tonlarca mantarın heba olduğunu ifade etti.

-''MÜKEMMEL BİR BESİN KAYNAĞI''-

Son dönemde yapılan araştırmalarla, mantarın mükemmel bir besin kaynağı olduğunun tespit edildiğini bildiren Prof. Dr. Öztürk, şunları kaydetti:
''Özellikle de yağ oranının yok denecek kadar az ancak bunun yanında insan vücudu için gerekli temel maddelerden protein, karbonhidrat, mineral ve vitamin bakımından zengin olması, mantarı diyet ürünü olarak ön plana çıkarmıştır. Yemekte eti sevmeyenler, yerine mantar kullanabilir. Sağlıksız beslenmenin arttığı günümüzde, mantar karşımızda ciddi bir besin alternatifi olarak durmaktadır. Ancak şehirde yaşayanlar için mantar tüketiminde dikkat edilmesi gereken en önemli şey, özellikle semt pazarlarında açıkta dökme şeklinde satılanlar yerine, etiketli ambalajlı ürünlerin tercih edilmesidir. Yoksa pazarlarda açıkta satılan mantarlarla ilgili karşılaşılacak sorunlarda muhatap bulunamayacaktır.''
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Çam ağacı

Özellikleri:
* Tomurcuğundan, palamudundan, çırasından, kozalağından, filizlerinden yararlanılan bu bitkinin birçok tıbbi özelliği vardır.Reçinesi 'Terebentin) ve yapraklarındaki esansının
Faydaları:
* Müzmin öksürüğü kesme özelliği bulunur.
* Doğumu kolaylaştırır.
* Balgamı söktürür.Diğer akciğer hastalıklarında tedavi edici etkiler sağlar.Terebentin esansı pek çok tıbbi ilacın bileşiminde vardır.

Genç uzun yapraklı çamların (pinus palustris) dikimi ticaridir.



Çam türleri arasında, ticari kullanım bakımından en önemlisi kerestedir. Dünyanın ılıman ve tropikal bölgelerinde kağıt hamuru olarak değerlendirilir. Bunun nedeni yumuşak kütüklerinin hızlı yetişimidir. Oldukça sık olarak dikilebilir. Çamlar ticari olarak kullanım için ekim alanlarında yetiştirilir.



Bazı türlerinin reçinesi terebentin kaynağı olarak önem taşır. Aynı zamanda eğimli görünür.



Bazı türleri geniş tohumludur, bunlara çam fıstığı denir. Bunlar biçildikten sonra fırında pişirim ya da (normal) pişirim için satılır.



Bazı çamlar yılbaşı ağacı olarak kullanılır. Ve kapsamlı olarak kullanılan çam kozalakları aynı zamanda yeni yıl dekorasyonu için de kullanılır.



Çam ağaçları ayrıca güzel kokusuyla da ünlüdür. Kimi insanlar kokusunu almak için çamı ezerler. Çok az sayıda insanda çam reçinesinin alerji yaptığı ve kokusunun astım krizine yol açtığı bilinirdi. Aynı zamanda da kimi alternatif tıpla tedavi şekillerinde ise astım tedavilerinde kullanılır.



Beslenmeye ilişkin kullanımı



Çamlar, yaşamsal yiyecek bitkisi olarak iyi bilinir. Çam ağacının beyaz olan iç kabuğu; yumuşak, nemli ve dokuludur. Ağacın dış kabuğu yenilebilir ve de A ve C olmak üzere yüksek vitaminler içerir. Çiğ olarak dilimler halinde yenilebilir. İçerisindeki tozu kaynatılıp koyulaştırıcı/tatlandırıcı olarak, çorba ya da diğer yiyecekler için kullanılır. Çayı demlenerek yapılır, taze yeşil çamları ise kaynamış suya koymak gereksizdir çünkü A ve C olarak yüksek vitaminler içerir
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Çarkıfelek




Latince adı Passiflora incarnata olan çarkıfelek çiçeği fırıldak çiçeği olarak da bilinmektedir. Anavatanı Güney Amerikadır. Passiflora incarnat ülkemizde yetişmez, ülkemizde yetişen mavi çarkıfelekotu ise tıbbi amaçla kullanılmaz.

400 ayrı çeşidi olmakla birlikte kullanılan tür Passiflora incarnatadır. Tedavi amaçlı olarak bu tür kullanılır. Diğer türleri yetersiz ya da etkisizdir.

Çarkıfelek Faydaları Nelerdir?
Çarkıfelek otu uykusuzluk sorunlarına yönelik kullanımıyla bilinmektedir. Uyuyamamak ve uykuya dalamamak gibi durumlarda etkilidir.

*Sinirsel iç huzursuzluk çekenler için yardımcı olabilir.

*Sedatif ve spazm çözücü etkisi vardır.

*GABA seviyesini artırıcı özelliği vardır. GABA stresle ilgili mesajların merkezi sinir sistemindeki reseptörlere ulaşmasını önler.

*Endişe ve gerginliğe karşı rahatlatıcıdır.

*Sinirleri yatıştırıcı özelliği bulunur.

*1 kahve kaşığı kıyılmış çarkıfelek otunun üzerine bir fincan kaynar su döküldükten sonra 5 dakika süresince demlendikten sonra süzülerek içilir. Yatmadan evvel 1-2 fincan içilir.

*Çarkıfelek bitkisi eczanelerde şurup, kapsül ve damla şeklinde de satılmaktadır.

*Bağımlılık yapmaz. Yan etkisi nadirdir ve de kişinin günlük fonksiyonlarını olumsuz olarak etkilemez.

*Uykusuzluk ve strese yönelik kullanımları dışında Passiflora ilaçları epilepsi, yüksek tansiyon, menapoz şikayetleri, çeşitli sebeplere bağlı spazmlar ve ağrılar, zona ağrısı ve çeşitli ilaç bağımlılıkları gibi sorunlarda da kullanılmaktadır.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Çemen otu

Orjinal Adı :Trigonella foenum-graecum

Diğer Adları :Boyotu, Buyotu

Bilgi :Baklagiller familyasındandır. Anayurdu Güney Avrupa ve Akdeniz havzası olan çokyıllık otsu bitkidir. 60-100 cm. boylanabilen çemenotu ülkemizde yabani olarak yetiştiği gibi Orta ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde kültürü de yapılmaktadır. Gövdesi açık yeşil renkli, yuvarlak kesitli, ince tüylü ve dallara ayrılan yapıdadır. Bitki dikine ve kimi zaman da yere yatarak gelişir. Kenarları ince dişli ve oval biçimli üç yaprakçıktan oluşan yaprakları da açık yeşil renklidir. Sarımsı beyaz çiçekleri yaz ortasında açar. Bu çiçekler olgunlaşınca her biri 10-20 adet sarı-kahverengi minik tohum taşıyan tohum zarfına dönüşür. Bol güneşli yerleri; suyu iyi akıntılı, bitek ve alkalik toprakları seven çemenotu, tohumlarıyla çoğaltılır.

Çok keskin kokulu olan çemenotu tohumları, % 30″a varan oranda yapışkan bitki sıvısı ile uçucu ve sabit yağlar; trigonellin, kolin ve kumarin adlı maddeleri içerir. Bazı ülkelerde baharat olarak kullanılan bu tohumların bizdeki başlıca kullanım alanı pastırma imalatıdır. Burada tohumlar ezilip pastırmanın üzerine sıvanan keskin kokulu “çemen” adlı macunun içine ana madde olarak katılır. Bazı yerlerde çemenotunun yaprakları salatalara eklenip çiğ olarak yendiği gibi, haşlanarak sebze olarak da tüketilir.

Tıbbi Etkileri ve Kullanımı Çemenotunun tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir:


• Öksürüğü hafifletir, göğsü yumuşatır ve balgamı söktürür.

• Bronşiti ve boğaz ağrılarını hafifletir, rahatlama sağlar.

• Acı oluşu nedeniyle sindirim sistemini uyarır, sindirim işlemini kolaylaştırır.

• Mide ve bağırsak gazlarım söktürür. Diyarenin iyileştirilmesinde yararlı olur.

• Bedeni güçlendirici bir toniktir. Özellikle nekahat halindeki hastalara iyi gelir.

• Afrodizyak (cinsel gücü artırıcı) etkisi vardır.

• Emzikli (süt veren) annelerde süt gelişini artırır.

• Kadınların aybaşı dönemini rahat atlatmalarına yardımcı olur.

Bütün bu önemli tıbbi etkileri sağlamak üzere çemenotunun tohumları sonbaharda olgunlaştıkları zaman toplanır. 1,5 tatlı kasığı tohum l bardak sıcak suya konulup 10 dakika süreyle ağır ağır kaynatılır. Böylece elde edilen dekoksiyondan günde üç kez birer bardak içilir.

• Çemenotu ayrıca çıban ve yaraların iyileştirilmesinde de etkili olur.

Bunun için tohumlan ezilip toz haline getirilir. Biraz suyla karıştırılıp yara lapası hazırlanır. Bu lapa yara ve çıbanlara dıştan uygulanır
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Defne




Adları: Har, Nehtel, Tehnel

Bilgi: Defnegiller familyasının örnek bitkisidir. Anayurdu Akdeniz havzası olan ve günümüzde ılıman yerlerde yaygın olarak yetişen, kışın yaprağını dökmeyen ağaç ya da ağaççıktır. Ülkemizin kıyı bölgelerinde doğal olarak yetişmekte, ayrıca süs bitkisi olarak park ve bahçeleri süslemektedir. 6-8 m'ye kadar boylanabilen defne, yuvarlak tepeli ve sık dallı olarak gelişir. 8-10 cm. uzunluktaki oval ve süslemecilikte iyi bilinen özel defne yaprağı biçimli, meşinimsi, sert, üst yüzü parlak, kenarları dalga görünüşlü ve almaşık dizili koyu yeşil yaprakları vardır, ilkbaharda açan sarımsı ya da yeşilimsi beyaz renkteki küçük çiçekleri olgunlaşınca rengi koyu mor, tek tohumlu ve etli meyvelere dönüşür. Bitkinin yuvarlak kesitli ve mor-kahverengi olan gövdesi, zamanla odunlaşır ve rengi griye döner. Defne, gövde çelikleriyle çoğaltılır.

Bitkinin yaprakları eterik asidi içerir. Bazı yemeklere koku ve çeşni katar, ayrıca veteriner hekimlikte ilaç yapımında kullanılır. Defne, ülkemizin tarımda önemli dışsatım ürünlerinden biridir. Meyvesinden defne yağı elde edilir, ayrıca olgun meyveleri saç dökülmesini engelleyici sabunların yapılmasında kullanılır.


Tibbi Etkileri ve Kullanımı Defnenin yaprak ve meyveleri, içerdiği etkiler nedeniyle tıbbi amaçlarla kullanılır. Bu etkiler ve yararlanma yöntemleri kısaca şöyle sıralanabilir:

• Sindirimi kolaylaştırıcıdır. Midevi ve iştah açıcıdır.

• İdrar söktürücüdür.

• Terleticidir.

Bu etkilerinden yararlanılmak için defne yaprakları genelde yaz sonunda toplanır, gölgelik ve havadar yerde kurutulur. Parçalanmış kuru yapraklarından 1-2 tatlı kaşığının üzerine 4 bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika süreyle demlendirilerek hazırlanan infüzyon, günde bir-iki kez ve bir-iki yemek kasığı olarak alınabilir. Daha fazla alınması kusturucu olur.

•Aynı şekilde hazırlanmış infüzyondan bir-iki bardağı, küvete doldurulmuş banyo suyuna katılarak banyo yapılırsa, bedeni uyarıp zindeleştirir.

• Bitkinin meyvelerinden yapılmış olan defne yağı, bedende romatizma yangılı yerlere sürülerek rahatlama sağlanır.

• Bir-iki adet taze defne yaprağı fasulye, mercimek, nohut, pirinç gibi kuru yiyeceklerin içine konursa onların kurtlanmalarını önler.

UYARILAR

• Gebelik durumunda defne alınmamalıdır.

• Yukarıda açıklaması yapılan, ülkemizin birçok yerinde yetişen Akdeniz defnesi (L. nobilis) dışındaki diğer defne türleri zehirlidir.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Deniz üzümü

Dünyanın kurak yerlerinde yetişen bir bitkidir. Yeşil ve çok dallı olan sürgünlerinde pul şeklinde karsılıklı iki yaprak bulunur.



Yapraklar terlemeyi azaltmak maksadıyla çok küçülmüş ve pul şeklini almıştır. Bu sebeple dallar özümleme vazifesini üzerine almış ve yeşillenmiştir. Bu dallar düğüm ve düğümler arası kısımlara ayrılmışlardır. Ephedralar normal olarak iki evciklidir. Fakat bir evcikli hatta erdişi çiçekli olanlar da vardır. Ephedra cinsinin orta Asya’dan Akdeniz çevresi memleketlerine kadar olan bölgede, Orta Avrupa’da Kuzeybatı Amerika, Meksika ve G.Amerika And Daglarinda yetişen 40 kadar türü, memleketimizde yetişen üç türü vardır.

Ephedra campylopoda (Sarkık denizüzümü): Akdeniz ikliminin bulunduğu kıyı bölgelerimizde, mese ve ardiç türleri üzerinde sarılıcı olarak yetişir. Dallari 1-4 mm çapında, silindir şeklinde, çıplak, boyuna hafif çizgilidir. Meyveleri ekim ayında olgunlaşan, ateş kırmızımsı renkli, iki tohumlu, 8-10 mm çapında yalancı üzümsü bir meyvedir.

Ephedra major (Dik denizüzümü, dagburugu): İç Anadolu’da özellikle taslı ve çakıllı yamaçlarda yetişir. 0.3-2 m boyunda, çalı görünüşünde, odunlu bir bitki. Dallar sik, 1-1.5 mm çapında, koyu yeşil renkli ve çıplaktır. Yapraklar derimsi ve küçük, meyve kırmızı, nâdiren sarı renkli, küre şeklide ve üzümsüdür.

Ephedra distachya: Vatanı Akdeniz çevresi memleketleridir. Memleketimizde Kars, Kayseri, Çanakkale çevresinde yetişmektedir.

Esinica phedra : Çin’de 5000 yıldan beri tanınan ve halk tıbbında kullanılan önemli bir bitkidir. Bu bitki özellikle Güney Çin’de deniz kenarına yakın yerlerde yetişir. Bugün Kuzey-Batı Hindistan ve Bati Pakistan’da yetişmektedir. Bitki 60-90 cm yüksekliktedir.

Türkiye’de yetiştiği yerler: Marmara, Ege, Akdeniz ve İç Anadolu.

Kullanıldığı yerler: Bitkinin kullanılan kısmı kuru dallarıdır. Bileşiminde, Ephedrin alkaolidi ve tanen vardır. Ephedrin astıma karşı kullanılır. Eski devirlerden beri Çin’de ve Orta Asya’da terletici, ateş düşürücü, romatizma ağrılarını ve astım nöbetlerini dindirici olarak kullanılmıştır. Fakat bugün çogunlukla astım nöbetlerini dindirici ve yüksek ateşe karşı kullanılmaktadır.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Dere otu

Salata, çorba, sos, balık ve et yemeklerinde kullanılan dereotunun tam bir şifa kaynağı olduğu ortaya çıktı. Yrd. Doç. Dr. Atnan Uğur, gaz söktürücü, yatıştırıcı ve hazmettirici özellikleri bulunan dereotunun nefes açmak ve kötü ağız kokulardan arınmak için yarım ya da bir çay kaşığı tohumunun çiğnenmesinin yeterli olacağını belirtti. Dereotunun mide krampları ve spazmlarında da oldukça etkili olduğu dile getiren Yrd. Doç. Dr. Atnan Uğur, tohumlarının kusma, hıçkırık ve karın şişmesi gibi rahatsızlıklara da iyi geldiğini kaydetti.

NEFESİ AÇIYOR, AĞRIYI GEÇİRİYOR


Dereotu tohumunun bal ile şerbet yapılarak içilirse kusmayı kolaylaştıracağını dile getiren Yrd. Doç. Uğur, “Tohumlarından yapılan çay, bağırsak yanmaları, karın ağrıları ve idrar yapamama gibi durumlarda fayda sağlamaktadır. Dereotu çayı yapmak için, ezilmiş 2 çay kaşığı dereotu tohumunu, kaynamakta olan suya atarak 2-3 dakika kaynatılması yeterlidir. On dakika kadar çayın demlenmesi beklendikten sonra, her yudumda nefesin açıldığı hissedilecektir. Çocuklara, gaz ve sancı durumlarında, seyreltilmiş çaydan daha az miktarlarda verilebilir” dedi.

ANNE SÜTÜNÜ ARTIRIYOR
Dereotunun aynı zamanda sindirime yardımcı ve idrar söktürücü özelliğinin de bulunduğunu belirten Uğur “Düzenli tüketilmesi durumunda, emzikli kadınların sütünü arttırma gibi özellikleri ile de halk reçetelerine girmiştir. Çürüme, ezilme, sancı, öksürük, uykusuzluk, sarılık, iskorbüt, ağrılı yerler, karaciğer, safra ve bağırsak problemleri, böcek sokmaları gibi rahatsızlıklarda kullanılmaktadır.

KOLESTEROLÜ AZALTIYOR

Tohumları, sindirim sisteminde ishale neden olan birçok bakteriye karşı vücudu koruyor. Lapası rahimdeki enfeksiyonları temizliyor. Hayvanlar üzerindeki denemelerde, damarlarda genişlemeyi arttırdığı ve kan basıncını düşürdüğü, solunumu teşvik ettiği ve kalp atış hızını azalttığı belirlenmiştir. Yine fareler üzerinde yapılan denemelerde, dereotu yapraklarından çıkarılan coumarin (vanilyaya benzeyen koku) 14 günlük kürü ile farelerin kan serumunda trigliserit seviyesinde yüzde 50, toplam kolesterol seviyesinde ise yüzde 20 azalma belirlenmiştir”
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Deve dikeni

Deve Dikeni (Silybum marianum):İnce ve çengelli bir yapıya sahip olan ve yaşken güzel koku veren, 1,5 metreye kadar boylanabilen büyük, otsu bir bitkidir. Uçucu yağ, flavonlar ve acı madde içerir.Anayurdu Güney Avrupa, Kuzey Afrika ve Asya’dır; Akdeniz havzasında, Türkiye’de, İspanya’da, İngiltere’de, Irak’ta, Çin’de, Hindistan’da yaygınlıkla bulunur.
700 metre yüksekliğe kadar olan kurak ve taşlı bölgelerde, sürülmeyen tarlalarda, yol kenarlarında kendiliğinden yetişir. Kireçli toprakları sever. Üretimi tohumla yapılır. İlkbaharda ekilen tohumlar o yaz çiçek açacak olgunluğa ulaşır, yazın ekilirse, ertesi yıl çiçek açar.
Kökten gövdeye, dallara, yapraklara, çiçek tomurcuklarına ve tohumlara varıncaya değin her yeriyle yenebilir bir bitkidir. Kök, gövde ve yan sürgünler suda haşlanıp salata yapılarak ya da et yemeklerinin içine sebze olarak eklenerek yenir. Gövde tazeyken soyularak çiğ de yenebilir. Çiçek tomurcukları enginara benzer lezzetiyle tüketilir. Tohumlarından yağ çıkarılır ya da kavrularak kahve yerine içilir.



Deve Dikeninin Faydaları ve Etkileri:
Karaciğer hasatalıklarının tedavisi zor ve uzun zaman alan bir tedavidir. Pek çok ilaç kullanımı da karaciğeri yorar ve zarar verir. Ama doğa öyle şifalı bir yer ki sizlere bu hastalıkla ilgili olarak son derece şifalı bit birki sunuyor. Deve dikeni. Halk arasında bilinen diğer isimleri ;Akkız, Kasna, Eşek dikeni, Kenger otu. Safrayı arttırır.Deve dikeni Özellikle karaciğerdeki zehirli maddeleri uzaklaştırmaya yardımcı olarak karaciğer hastalıkları ve zehirlenmelerinde faydalı olur. İştahı açar. Mideyi kuvvetlendirir, hazmı kolaylaştırır ve sindirim sistemi hastalıklarına iyi gelir. Ateşi düşürür. Terletir ve vücuda rahatlık verir. Kramp çözücüdür. Migrene karşı faydalıdır. Damar tıkanıklığını önlemeye yardımcı olur. Antioksidan etkileri ile cilt ve prostat kanserine karşı koruyucudur.



Deve Dikeni Nasıl Kullanılır? :
Bir tutam devedikeni suda haşlanarak yudum yudum içilirse ateşi düşürür. Sirkesi iştahı açar, mideye kuvvet verir ve hazmı kolaylaştırır. Kumları dökmeye yardımcı olur ve cinsel gücü arttırır.1 yaprak, 1 küçük kök yada 3 tutam tohumu 1 litre suda birkaç dakika kaynatarak günde 3 defa yemeklerden önce 1’er çay bardağı içilir.Karaciğeri tüm zehirli ve zararlı maddelerden arındırır, karaciğer hücrelerinin yenilenmesini destekler, en ağır karaciğer hastalıklarında bile gönül rahatlığı ile kullanılabilir. Bilinen hiçbir yan etkisi yoktur. Kullanım biçimi: Havanda hafifçe ezilmiş bir tatlı kaşığı dolusu tohum, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 10-15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3 bardak taze demlenmiş çay, sabah aç karnına, öğlen yemeğinden yarım saat önce ve yatmadan yarım saat önce birer bardak olmak üzere, soğutulmadan ve yudumlanarak içilir.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Enginar

Karaciğer ve kalbin en iyi dostu olan enginarın kanı temizlediğini ve yorgunluğu giderdiğini vurgulayan uzmanlar, diğer zehirli maddeleri ve yorgunluk maddelerini idrarla dışarı atarak vücuda dinçlik verip dinlendirdiğini söylüyor. Uzmanlar, enginarın, beyin yorgunluğunu çabucak geçirdiğini, kalp adalelerini kuvvetlendirdiğini, onu rahatsız eden üre ve kolesterolü düşürerek kalbin rahat çalışmasını sağladığını, şeker hastaları için de çok faydalı olduğunu, mide ve bağırsakları dezenfekte ederek ishalleri durdurduğunu kaydediyor.

Çiçeklerin çevresi de iplikçik biçiminde ot gibi yapılı pek çok burgu yaprakçığıyla dolu olur. İşte enginarın sebze olarak yenen kısmı, bu çiçeklerin altındaki etli çiçek tablasıdır. Çiçek tablası taze olarak yenilmeli, kartlaşmaya bırakılmamalıdır. Bitkinin sürgünleri yani çiçek sapları da körpeyken soyularak yenilebilir. İlkbahar mevsiminde baş bağlayan enginarın Türk mutfağındaki önemli yemekleri; dolması ve bezelye ya da bakla ile birlikte hazırlanan nefis zeytinyağlılardır.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze ve çiğ (pişirilmemiş) sebze olarak enginarın içerdiği önemli besin değerleri şunlardır: 80 kalori; 3 gr. protein; 7,8 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; 1.5 gr. lif; 70 mgr. fosfor; 55 mgr. kalsiyum; 0,8 mgr. demir; 45 mgr. sodyum; 330 mgr. potasyum; 30 mgr. magnezyum; 0,5 mgr. çinko; 280 IU A vitamini: 0,15 mgr. B1 vitamini; 0,05 mgr. B2 vitamini; 0,7 mgr. B6 vitamini ve 10 mgr. C vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıdaki değerler incelendiğinde enginarın bedenimiz için ne denli yararlı ve vazgeçilmez bir besin olduğu ortaya çıkar. Bunun yanı sıra;

* Enginar, içerdiği ciarin adlı etkili madde ile karaciğer ve safra kesemizi destekleyen bir besin olarak uzun zamanlardan beri Batı ülkelerinde büyük kabul görmekte ve bolca tüketilmektedir: Diğer hafif acı-tatlı sebzeler gibi enginar da, safra salgılarını artırmakta ve sindirimi kolaylaştırmaktadır.

* Enginar, kandaki yağ ve kolesterol düzeylerini düşürmektedir.

* Enginar, güçlü bir idrar söktürücüdür: Böbreklerin çalışmasını düzenlemekte ve bedendeki istenmeyen sıvıların atılmasını kolaylaştırmaktadır.

* Enginar ayrıca, içerdiği inülin adlı maddeyle, geleneksel olarak seker hastalarına tavsiye edilen bir besindir: Bu tür nişasta olan bu madde, sindirilmeye dirençlidir. Ve kandaki şeker düzeyini düşürür.

* Enginarın körpe yaprak ve çiçek saplarının kaynatılarak suyunun içilmesinin dahi, yukarıda sözü edilen etkileri kısmen de olsa sağlayacağı uzmanlarca savunulmaktadır.

Bütün bu etkileri sağlamak üzere enginarın tazesinin ya da konserve edilmişinin bol bol yenilmesi öğütlenmektedir. Ne yazıktır ülkemizde, ekolojik koşullar yani bitkinin istekleri birçok yerde tam olarak karşılandığı halde enginar pek sınırlı miktarda yetiştirilmekte ve bu nedenle yüksek fiyatlarla satışa sunulmaktadır. Enginar üretimimizin artırılıp bu yararlı sebzenin artık zenginlerin besini olmaktan çıkarılması en içten dileğimizdir.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Feslegen

Yöresel adları :Fesliyen, peslan, reyhanotu, ırıhan, rahan



Drog adı :Basilici herba / tüm bitki (kök hariç)



Eterli yağ :Basilici aetheroleum



Toplama/kurutma :Çiçeklenme aşamasında yapraklar ve çiçekli bölümler toplanır, gölge ve havadar bir yerde kurumaya bırakılır. Daha sonra ince kıyılır ve hava almayan kaplarda saklanır.

Ama saksıda yetiştirilen bitkinin taze yaprakları her zaman kullanılabilir.



Bileşim: Linalool, ve Methylchavicol içerikli eterli uçucu yağ, Cineol, tanen ve flavonlar.



Etkileri: Yatıştırıcı, gaz söktürücü, mideyi rahatlatıcı, sindirimi uyarıcı



Kullanım alanları: Fesleğen öncelikle sindirim sistemini ve sinir sistemini olumlu etkiler; şişkinlik, mide krampı, kolikler ve sindirim problemleri kullanım alanıdır. Mide bulantısını yatıştırır ve bağırsak parazitlerini öldürebilir.

Yatıştırıcı etkisi sayesinde, sinirlilik, depresyon, gerginlik ve uykusuzluk durumlarında yardımcı olur. Epilepsi, migren ve boğmacaya karşı da denenmelidir. Geleneksel olarak, anne sütünü arttırmada kullanılır.

Bitki özsuyu, sinek ve böcek ısırıklarının tedavisinde doğrudan ısırılan bölgeye sürülerek kullanılır. Fesleğen ayrıca antibakteriyel özelliğe de sahiptir.

Fesleğenin lezzetli bir baharat olarak her mutfakta bulunması gereği de anımsanmalıdır.



Kullanım biçimi: Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış fesleğen, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 10-15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak içilebilir.



Fesleğen, genellikle tıpta ve aynı zamanda yemeklik maksadıyla da kullanılır. Özellikle Fransa’da tüylü olarak 3 fut (90,4cm “1 fut = 30,4cm”dir) yüksekliğinde yetişir. Dalı, yayvan ve dörtgen biçimindedir, çiçekleri beyaz, yapraklar halka biçiminde dizilmiş sarmal şekildedir, üst tarafı toparlak ve gergin dallıdır. Yaprakların altı gri-yeşil ve siyah noktalı yağ hücreleri vardır. 1inç uzunluğunda ve 1/3inç genişliğindedir. Dokunulduğunda serinlik ve yumuşaklık hissi verir.



Farklı büyüklüklerde birkaç değişik şekilleri vardır. Yaprakları kokulu ve renklidir. Fesleğenin yaprakları çoğunlukla koyu yeşil renktedir. Kıvrık yapraklıdır ve çiçeklerinin kısa iğneleri vardır, kısa yapraklıdır ve kokusu rezeneye benzer.



Kimyasal Maddeler



Fesleğenler, farklı çeşitlerde olduğu gibi kokuları da farklıdır. Çünkü bu şifalı ot, diğerlerine oranla farklı bir sayıda temel yağlar içerir. Tatlı Reyhan’ın, eugenolden gelen güçlü bir karanfil kokusu vardır. Bu kimyasalın kokusu aynı karanfile benzer. Bu narenciyenin kokusu, limonlu reyhan ve misket limonuna benzer. Afrikan mavisi reyhanda keskin bir nane kokusu vardır. Çünkü içerisinde yüksek oranda camphene ve nane ruhu vardır. Meyan fesleğeni anethol içerir ve aynı meyanda bulunan anason kimyasalın verdiği meyanın kokusuna benzer. Ve bu sebeple kimi zaman fesleğene, anason fesleğeni de denilir.



Birçok fesleğeni kokusuyla birbirinden ayıran, oluşumunda yardımcı diğer kimyasal maddeler ve her bir fesleğen türüne özgü olan içeriği :



· cinnamate (tarçınla aynıdır)

· citronellol (citronella, sardunyalar ve güller)

· geraniol (sardunyadaki gibi)

· linalool (bir çiçek kokusu aynı zamanda kişnişteki koku)

· methyl chavicol (tarhunun verdiği koku)

· myrcene (defne ağacı, myrcia)

· pinene ( adı üstünde, kimyasal olarak çam yağının verdiği koku)

· ocimene

· ocimene

· terpineol



sağlık sorunları bakımından



fesleğen, rezene ve tarhun gibi, diğer aromatik bitkilere benzer. İçerdiği Estragole’nin fare ve sıçanlarda kanserojen ve teratogen olarak etkileri biliniyor. Şimdilerde insanlar üzerindeki etkileri, kemirgenler üzerinde 100 - 1000 arasında deney yapılarak, normal olan ve beklenen sonuç alındı. fesleğenin, kanser riskini azalttığı keşfedildi.



Fesleğen, ballıbabagiller (Lamiaceae) familyasından Ocimum cinsini oluşturan tek yıllık ve genellikle ılıman bölgelerde yetişen bir bitki türleri.

Yemeklerde kullanılmak üzere tarımı yapılan fesleğenin kökeni Asya'nın dönenceler arasında kalan bölgelerine dayansa da, günümüzde yeryüzünün öteki ılıman bölgelerine de yayılmıştır.

Yetişkin fesleğenlerin boyları genellikle 20 ile 60 cm arasında değişir. Renkleri açık yeşilden koyu yeşile kadar değişen yaprakları yumuşak olup, bir ile beş cm arasında uzunlukta ve bir ile üç cm arasında genişlikte olurlar. Soğuğa karşı çok duyarlı olan fesleğen bitkisi, en çok sıcak, kuru ortamları sever.

Fesleğenin yemeklerde kullanımı

Kurutulmuş fesleğen

Hem taze, hem de kurutularak kullanılan fesleğen, pişirilerek ya da çiğ yenilen yemeklerde yaygın olarak kullanılır. Kendisi pişirildiğinde tadını çabuk yitirdiği için, genellikle yemeklere son anda katılır.

Türk yemeklerinde yaygın olarak kullanılan fesleğen, öteki Akdeniz ülkelerinin ve kökeninin dayandığı güney, güneydoğu Asya ülkelerinin (özellikle de Tayland) yemeklerinde de önemli yer tutar.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Fıstık çamı

Çam fıstığı, fıstık çamı ağacı kozalaklarından elde edilir. Üretici gelirleri içinde oldukça önemli bir paya sahip olup, gıda sanayiinde kullanılır. Fıstık çamı coğrafi yayılışına Portekiz’den başlar Suriye’ye değin yayılır. Fransa, İspanya ve İtalya’da küçük meşcereler kurar. Batı Anadolu’da Bergama, Aydın, Muğla yakınlarında geniş, Marmara, Manavgat, Kahramanmaraş, Trabzon ve Çoruh vadisinde lokal yayılış gösterir (ANŞİN ve ÖZKAN, 1997). Üç yılda olgunluğa erişen kozalaklar, üçüncü yılın Ocak-Mayıs ayları arasında toplanır. Çam fıstığı isteğe göre kabuklu veya kabuğundan çıkartılmış iç olarak üretilir. Bir ağaçtan yaklaşık 120 Kg. kozalak, bundan da 6-8 kg. iç fıstık elde edilir (OGM, 1987). Nitekim Kozak ve Mazon yörelerinde fıstıkçamı ormanlarında bir ağaçtaki kozalak miktarı 22 ve 56 adet, hektardaki ortalama verim ise 68.3 kg ve 118.5 kg iç fıstık olarak belirlenmiştir


Faydaları:

■Bazıları Hind cevizi olduğunu da söyler. Fazlası baş ağrısı yaparsa da muslihi şeker ve haşhaşdır. Bedeli ahlep tohumu kabuğudur veya 1,5 vezni kadar bademdir. Günde 25 gr. kadar yenir.
■Bol protein ve E vitamini bulunur.
■felçli bir kimse her gün üç dirhem (10 gr.) yese felçten kurtulur. ‘
■Akciğeri iltihaplardan korur, şehveti artırır, er*keklerde de meniyi artırır.
■Mesanede olan taşları parçalar; akrep sokması*na karşı kuru incir, hurma veya gül şerbeti ile veri*lirse aydalıdır.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Gelincik

Kırmızı renkte çiçekler açan, beyaz sütlü, otsu bir bitkidir. Tadı acı olan Gelincik Çiçeği, Aş Otu olarak da bilinir. Müsilaj, şekerler, alkaloidler ve zamk içerir.

Gelincik Çiçeğinin Faydaları ve Etkileri:
*Yatıştırıcıdır
* Uykusuzluk çekenlere faydalıdır.
* Nefes darlığı, astım ve bronşite iyi gelir.
* Öksürüğü ve öksürüğün boğazda yaptığı gıcığı keser.
* Kusmayı ve kan tükürmeyi önler.
*Yanıkları iyileştirir.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0

Gül

Botanik Bilgi : Gülgiller familyasının örnek bitkisidir.Pek çok gül türünün anayurdu Asya’dır. Ama gösterişli çiçekleri nedeniyle neredeyse tüm dünyada yaygın şekilde yetiştirilmektedir. Türkiye’de yetişen 25 kadar yabani türü vardır. Oysa, kültür bitkisi olarak yetiştirilen türleri çok daha fazladır. Rosa cinsinden 100 kadar türü olan ve genelde kışın yapraklarını döken, çokyıllık dikenli çalı, ağaççık ya da tırmanıcı bitkilerin adı Gül’dür. Gülün, yuvarlak kesitli yeşil renkli gövdesi, yoğun biçimde dikenlerle kaplıdır. Almaşık dizili, hafif tüylü ve oval biçimli yapraklarının kenarları dişlidir. Bir yaprak sapında 3 ila 7 yaprakçık bulunur. Bitkinin, ilkbahardan başlayarak sonbahara kadar zaman zaman açıp biten beyaz, pembe, kırmızı, turuncu ve sarı çiçekleri vardır. Ancak, süs bitkisi olarak çok renkli ve katmerli türleri de yetiştirilmiştir. Güneşli, yarı gölgeli ama rüzgarsız yerleri; suyu iyi akıntılı, killi ve bitek toprakları seven gül, tohumuyla ve daha çok gövde çelikleriyle çoğaltılır.

Isparta, Yağ ya da Şam gülü denilen (R. de mascena) gibi bazı güzel kokulu gül türlerinin çiçeğinin taçyapraklarında uçucu yağ (gül yağı), tanen, gallik asit, kuersitrin, anthosyanin ve diğer bazı yağlar bulunur. Böyle güzel kokulu gül yaprakları bazı yerlerde salata ve pastalara konulur. Şurubu, sirkesi, reçeli yapılarak tüketilir. Gene bu taçyapraklarının damıtılmasıyla elde edilen gül yağı, parfümeri endüstrisinde yoğun şekilde kullanılır. Türkiye’nin tarımda önemli bir dışsatım ürünüdür.

Bilinen Bileşimi : Geraniol, rodino, eugenol citronel, feniletilalkol, tanen, pektin, gallik asid, anthocyanin, quercitrin, nikotinamid.

Özellilleri : Antiseptik / mikrop öldürücü.

Faydaları

İshali keser bağırsaklara rahatlık verir.

Suyu ile gargara yapılırsa bademcik rahatsızlıklarını geçirir.

Antiseptik etkisi vardır. Yaraları temizlemede kullanılır.

Bayılmayı giderir.

Ciğeri kuvvetlendirir, kalbe ferahlık verir, dimağı takviye eder.

Gözler banyo yapılırsa kanlanma ve göz nezlelerine iyi gelir.

Kullanım Şekli :

Çay Hazırlama : Kurutulmuş ve saklanmış taçyapraklarından 2-3 tatlı kaşığı üzerine 1 bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika süreyle demlendirilerek bir çay hazırlanır. Bu çaydan günde üç kez birer bardak içilir.Göz banyoları ve yaralar için bu çay dıştan uygulanılır.

Benim güzel memleketim, Isparta’da yetiştirilen gülün faydaları saymakla bitmez.

Gülden yapılan ürünler : Gül reçeli, gül konservesi, gül suyu, gül kremi, gül yağı, gül şarabı, gül likörü, gül sabunu gül lokumu

Gül reçelinin yapılışı : 2 su bardağı taze gül taç yapraklarını, 2 bardak şeker ile karıştırın. 1 bardak su ile kısık ateşte 1-2 saat pişirin. İnmesinden biraz evvel yarım limonun suyunu katın. Gül reçeli olarak yiyebilirsiniz. Hafif sindirim sistemi iltihaplarına, romatizma, eklem iltihaplarına iyi gelir.

Gülsuyunun Faydaları

Cilt bakımı, boğaz, ağız iltihapları, sindirim sistemi iltihapları, ishal, saçtaki kepeklenme , eklem iltihaplarında, göğüs hastalıkları, küçük cilt yaraları, burun akıntıları, kesikler, burkulma ve ezikler, ergenlik sivilceleri gibi pek çok derde deva gül suyu. Gül suyu cilt için çok güzel bir toniktir.

Kullanım Şekilleri

• 4 litre üzüm sirkesi içine 10 avuç kuru gül taç yapraklarını ekleyip karıştırın. 15-20 gün güneşte tutup süzün. Gargara, losyon, makyaj temizleyici olarak kullanabilirsiniz.

•Kavanoza 40 gr gül yaprağı konur. Üstüne 1 litre saf su konur. 7-15 gün güneşte bekletilir. Gerektiğinde gargara, antiseptik olarak, (mikrop öldürücü olarak) hafif boğaz hastalıklarında kullanılabilir.

•3 çay bardağı gül suyuna 1 çay bardağı vazelin konup merhem yapılır. El, dudak çatlakları için günde 2-3 kere sürülür.

•4 damla gül yağını saç fırçanıza dökün saçınızı tarayın. saçlarını besleyip canlandıracaktır.

•1/2 kilo gül yaprağını, 1/2 kilo iç yağ ile karıştırın. 10-15 gün dinlenmeye bırakın. Çok kısık ateşte 10-15 dakika pişirin. Temiz bir merhem elde edene kadar temiz bir tülbentten geçirin. Cildinize sürerek kullanın.

•Vazelinin içine 8 damla gül yağı koyarak el ve cildinize sürebilirsiniz.

•Kadınlarda görülen hafif vajinal akıntılarda genital organlarını gül suyu ile yıkanırsa iyi gelir.

•Saf zeytin yağının içine 10-15 damla gül yağı koyun, vücuda masaj yapın.

•30gr şampuanın içine 12 damla gül yağı koyun. Karıştırın saç diplerine masaj yaparak yıkayın. Saçı besler, saç kepeklenmesini önler.

•Küvete banyo suyunun içine 11-15 damla gül yağı damlatıp iyice karıştırın. Göze temasını önleyerek içinde 15-20 dakika oturun.

•Ağız yaralarında; uygun bir kavanoza 1 litre su, 50 gram taze gül çiçeği yaprağı konularak, güneşte 1 hafta bekletilerek gerektiğinde kullanılabilecek çok yararlı bir gargara ilacı elde edilir. Fazla kullanılırsa ciğerlere zarar verir. 20 günlük kürler halinde kullanılır.

Gül Yağının Faydaları : Cilde canlılık kazandırarak gerginleştirir, ciltteki doğum lekelerini alır. Makyaj temizliğinde kullanmak için mükemmel bir temizleyicidir. Allerjik ciltler için kullanılabilecek doğal bir üründür. Gül yağı gül suyunun aksine hafif müshil etkisindedir. Kabızlık için doğal bir çare olarak önerilebilir.Göz nezlesine ve kanlanmalarına iyi gelir.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Haşhaş

Bitkinin kullanılan kısımları ham meyvelerinin çizilmesi ile elde edilen afyon, kurutulmuş ham meyveler, yapraklar, tohumları ve tohumlarından elde edilen yağıdır. Bilhassa haricen kullanılan bazı merhemlerin bileşimine girer ve ağrı dindiricidir. Bileşiminde toplanma zamanına göre değişen afyon alkaloitleri vardır. Harici ağrı dindirici olarak, özellikle diş hekimliğinde kullanılır. Tohumlarının yağı ise, tohumları soğukta tazyik edilmesi suretiyle elde edilen yağdır. Soğukta elde edilen yağın bileşiminde asitler az, sıcakta elde edilen yağın ise asitleri fazladır. Soğukta elde edilen yağ, bazı merhemlerin bileşimine girer. Sıcakta elde edilen yağ, yemek yağı ve sanayide sabun yapımında kullanılır. İçerdiği zehirli maddeli dolayısıyla, hekim kontrolü ve tavsiyesi olmadan kesinlikle kullanılmamalıdır.

FAYDALARI:Özellikle Yağı: Ağrı kesici, yumuşatıcı, solunum cihazını olumlu etkiler. Laksatiftir ve balıkyağı yerine kullanılır.Sağlık Açısından Yağı: Mesane iltihabında, raşitizmde, sıraca hastalığında ve kabızlıkta kullanılır.

ZARARLARI:Olgun tohumlarda zararlı madde bulunmaz. Ülkemizde 30'a yakın "papaver" türü bulunur. Bu türlerin genç meyvaları, örneğin, adam haşhaşı, doğu haşhaşı ve yabani haşhaş halk tarafından çiğ olarak yenir.Fazla yenirse baş dönmesi ve kusma yapabilir.

Haşhaş Tohumu..
TANIMI:
Haşhaş bitkisinin parlak renkli,çiçekler açan,kurşuni renkteki tohumlarıdır.Vatanı Hollanda ve Türkiye’dir.

KULLANILDIĞI YERLER:Küçük,yuvarlak ekmek,bisküvi,kekler ve erişte gibi hamur işlerinin hazırlanmasında ve bazı salatalarda kullanılır.Yiyeceğe tat ve koku vermek,çeşniyi artırmak,görünüşü amacıyla kullanılır.
Yiyeceklerin üzerine serpilebildiği gibi,yağ ile ezilerek krema haline geirilen karışım hamur işlerinin hazırlanmasında içine sürülerek kullanılır..
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Havlıcan

Diğer İsimleri : Alpinia officinarum, Alpinia

Botanik Bilgi : Zencefilgiller familyasından güzel çiçekli, ıtırlı, çok yıllık, otsu bitkidir.Asya’nın tropik bölgelerinde yetişir. 150 kadar çeşidi vardır. Yüksekliği pekçok türünde 3 m. ye varır. Yaprakları ince, uzun şeritler gibidir. Salkımlar halinde pembe ya da beyaz çiçekler açar. Baharat olarak kullanılan yerleri, uçucu yağ içeren kök sapları, yani toprakaltı gövdeleridir.

Bilinen Birleşimi : “Alpinol” ve “Alpinin” gibi maddeler vardır.

Faydaları :

*Ağrıları geçirir, özellikle romatizma ağrısı çekenlere çok faydası vardır.

*Baş ağrısı ve baş dönmelerini dindirir.

*İdrar söktürür.

*Mideyi güçlendirir, sindirim sisteminin düzene girmesini sağlar.

*Mide ve bağırsaklarda biriken gazları gidermesi bakımından da etkili bir bitkidir.

*Vücuda kuvvet verir.

*Balgamı Söktürür.

*Sabahları büyükler 5-10 gr, küçükler 1-2 gr kadar tozunu şekerle birlikte aldıklarında bel gevşekliği ve yatağa işemeyi giderir.

Kullanım Şekli : Bir bardak suya , yarım kahve kaşığı havlıcan karıştırılır, 10-15 dakika kadar bekletilir, karıştırdıktan sonra içilmelidir. Kolay içebilmek için, içine yeteri kadar şeker koymakta yarar vardır. Günde iki ya da üç bardak içilirse hemen yararı görülür.
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0

Ihlamur

Bitki özellikleri: Anadolu’da çeşitli ıhlamur ağacı türleri vardır. Bu türlerden, tedavi amaçlı kullanılan ikisi, özellikle kuzey Anadolu dağlarında yetişir. Bunlar, küçük yapraklı ıhlamur(Tilia cordata) ve büyük yapraklı ıhlamur(Tilia platyhyllos) türleridir. Bu türlerin dışındakilerin tedavi edici özelliği daha zayıftır.



Toplama ve hazırlama: Çiçeklenmeden sonraki en geç dördüncü güne kadar, çiçekler ve çiçek sapındaki uzun yapraklar, öğlen saatlerinde toplanmalıdır. Bu koşullarda toplanan çiçek ve yapraklar etkinliklerinin doruğuna ulaşmışlardır. Büyük eleklerin üstüne serilerek, gölgede kurutulmalıdır. Kuruduktan sonra ince kıyılıp, hava almayan kaplarda saklanır. Aksi halde kokusunu ve etkinliğini yitirir. Ülkemizde ıhlamur, bütün olarak ve açıkta satışa sunulur. Bu uygulama tümüyle yanlıştır.



Bileşim: Uçucu yağ, flavon, müsilaj, tanen, farnesol, organik asitler, şeker



Kullanım alanları ve biçimleri: Ihlamur çayı, öncelikle organizmanın savunma gücünü arttırarak, ateşli soğuk algınlıklarının kısa sürede savuşturulmasını sağlar. Bu tür hastalıkların tedavisinde gerekli olan, terlemeyi başlatıcı özelliği ile ünlüdür. Ateşli hastalıklara karşı, ıhlamur çayı ile aspirin birlikte kullanıldığında, genelde antibiyotiklere ihtiyaç kalmadığı görülecektir. Bu yolla çocuklar da tedavi edilebilir. Yağışlı ve soğuk havalarda dışarıda dolaşmak zorunda olan kişiler, ertesi gün hastalanmamak için, akşamları 1-2 bardak ıhlamur çayı içmeyi ihmal etmemelidirler. Grip salgını zamanlarında da, bu yöntem ailece uygulanmalıdır.



Hoş kokulu ıhlamurun tadı, içine biraz bal karıştırılarak daha da güzelleştirilebilir. Ihlamur çayı, öksürük ve bronşite karşı da başarıyla kullanılabilir. Ihlamurun tedavi edici özelliği, uygun bitkilerle karıştırılarak, öncelikle organizmayı güçlendirici olarak ve soğuk algınlıklarında kullanıldığında, daha da artacaktır. Özellikle kış aylarında ıhlamurun sıkça kullanılması çok yararlı olur.



Ihlamur çayı: Terletici olarak, 1 tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış bitki, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 6-8 dakika demlendikten sonra süzülür. Biraz bal ile tatlandırılarak, sıcak içilmelidir. Kesinlikle kaynatılmaz!



Bitki karışımı: Ihlamur, kuşburnu, papatya, nane ve hatmi, eşit oranda, ince kıyılmış olarak karıştırılır. Demleme biçimi ıhlamurda olduğu gibidir. Kesinlikle kaynatılmamalıdır!



Yan etkiler: Bilinen hiçbir yan etkisi yoktur. Ama, her şeyde olduğu gibi, ıhlamur çayı içiminde de ölçüsüzce davranılmamalıdır.



Ihlamur (Tilia), ıhlamurgiller (Tiliaceae) familyasından Tilia cinsini oluşturan ağaç türlerine verilen ad.



Boyları 20-30 metreye kadar ulaşabilir. Büyüklüğü 5-10 cm arasında değişen yaprakları genellikle yürek şeklinde ve çarpık, kenarları dişli ve uzun saplıdır. Sarkık çiçek demetleri sarımsı bir renge ve karakteristik bir kokuya sahiptir. Çok geç açan bu çiçekler (Haziran-Temmuz) kurutularak çay gibi içilir.



Tarihçe

Orta Avrupa'da eskiden birçok köyde ıhlamur vardı. Merkezde bulunur buluşma noktası olarak kullanılırdı. Ayrıca burada haber alış verişinde bulunulur, gelinler kendilerini gösterirlerdi. Mayıs başında dans festivalleri bu ağacın altında düzenlenirdi. Bunlarla beraber köy mahkemeleri genelde yine burada kurulurdu. Bu yüzden ıhlamur, mahkeme ağacı ya da mahkeme ıhlamuru olarak da bilinir. Germen ve Slav halklarında ıhlamur kutsal bir ağaçtır. Hatta Hırvatistan'da ıhlamur, milli para değerlerinin alt birimi olarak kullanılan bir terimdir.



Kullanımı

Güzel kokulu çiçeklerinden dolayı ve bir gölge ağacı olarak yetiştirilir. Doğramacılıkta kıymetli olan beyaz ve hafif bir odun verir. Ihlamur kabuğundaki lifler ip ve kaba dokumalarda kullanılır. Çiçek durumları tıbbi olarak kullanılır. Ihlamur çiçeği yatıştırıcı, idrar verici ve balgam söktürücü olarak çay halinde kullanılır. Ihlamur çiçeği banyosunun da yatıştırıcı bir özelliği vardır.



Büyük yapraklı ıhlamur

Bilimsel sınıflandırma

Alem:
Plantae

Bölüm:
Magnoliophyta

Sınıf:
Magnoliopsida

Takım:
Malvales

Familya:
Malvaceae

Cins:
Tilia

Tür:
T. platyphyllos


Binominal adı

Tilia platyphyllos
Scop.




Büyük yapraklı ıhlamur (Tilia platyphillos), ebegömecigiller (Malvaceae) (eskiden Tilaceae) familyasından 40 m kadar boylanan ağaç nadir olarak da çalı durumunda olan ıhlamur türü.



Morfolojik özellikleri

Tepe seyrek, geniş ve yuvarlakçadır. Yaşlı gövdeler koyu renkte, kabaca yırtılmış, kazık kök güçlü, yan kökler uzun, yeni sürgünler önceleri tüylü, parlak, zeytin yeşili ya da kızıl kahve rengindedir.



Yapraklar 6-12 cm uzunlukta, çarpık yumurta ya da yuvarlakça yürek biçiminde, kenarları düzenli ve keskin dişli, ucu sivri, üst yüzü koyu yeşil, bütün yüzde ya da damarlar üzerinde sade ya da beze tüyler bulunur. Alt yüzü mavimsi yeşil, tüylü ya da çıplaktır. Damar açılarında beyaz tüyler bulunur. Yaprak sapı 2-5 cm uzunlukta tüylüdür. Yapraklar sonbahar’da altın sarısı bir renk alır.



Çiçekler sarımsı beyaz renkte olup 3-17 çiçekli, sarkık yalancı şemsiye kuruluşunda, kuruluşlar yeni sürgünlerin yaprak koltuklarında bulunur. Çanaklar 5 parçalı, uzunca yumurta biçiminde, kenarları uca doğru tüylüdür. Taçlar ters uzunca yumurta biçiminde, olup 5-12 cm uzunluktadır. Meyve yuvarlakça, odunlaşmış, sert kabuklu olup kabuk üzerinde 4-5 tane, uzunca çıkıntı bulunur.

Tohum koyu boz kahverenginde, yumurta biçiminde, çenekler el görünüşünde, uzunca ve sivri dilimlere ayrılmıştır.





Ekolojik özellikleri

Haziran sonu – Temmuz başında çiçek açar. Tohum olgunluğu Eylül-Ekim aylarıdır. Büyümesi çabuktur. Filizlenme gücü yüksektir. Işık ağacıdır. Sıcaklık isteği nispeten fazladır. Derin, serin yumuşak, besin ve madence zengin, ılımlı humuslu toprakları sever. Kireçli topraklarda da yetişmektedir. Tuzlu topraklardan kaçınır. Donlara ve kuraklığa karşı duyarlıdır. Güçlü kazık kök yapar, sığ ve fakir topraklarda kuvvetli yan kökler geliştirir, kuvvetli kök sürgünü verir.



Kullanımı

Orta ve Güney Avrupa anavatanıdır. Ender olarak, yaban olarak da bulunur. Bulvar ve parkların ağaçlandırılmasında kullanılan bir ağaçtır.



Dağılımı

Türkiye'de Rize, Trabzon, Artvin ve Çanakkale civarında doğal olarak bulunur.



Amerikan ıhlamuru

Bilimsel sınıflandırma

Alem:
Plantae

Bölüm:
Magnoliophyta

Sınıf:
Magnoliopsida

Takım:
Malvales

Familya:
Tiliaceae

Cins:
'''''Tilia'''''

Tür:
'''''T. americana'''''




Binominal adı

''Tilia americana''
L.




Amerikan ıhlamuru (Tilia americana), ıhlamurgiller (Tiliaceae) familyasından anavatanı kuzey Amerika olan 40 m'ye boylanabilen bir ıhlamur türü.

Tepe yuvarlakçadır. Yeni sürgünler yeşil renkte olup tüysüzdür. Yaprakları 10-20 cm uzunlukta, genişçe yumurta biçiminde ucu sivri, üst yüzü koyu yeşil, alt yüzü açık yeşil renktedir. Yan damar açılarında kahverengi tüyler bulunur. Yaprak sapı uzun olup 3-5 cm kadardır. Çiçekleri 5-15 çiçekli olup az çok sarkık yalancı şemsiye kuruluşunda, örtü yaprakları beşer parçalıdır. Meyveler yuvarlak ya da uzunca ters yumurta biçimindedir. Kabuğu kalındır. Temmuz ayında çiçek açar.

Derin nemlice toprakları sever. Odununda ıhlamur yağı bulunur. Kuzey Amerika'nın doğusunda ve orta Amerika'da ve Kanada'da bulunur.



Yurdumuzda Marmara ve Doğu Karadeniz Bölgeleri‘nde bol miktarda yetişen ıhlamurun çiçek, yaprak, kabuk ve ağacından faydalanılıyor. Hoş kokulu bir bitki olan ıhlamur aynı zamanda iyi bir ev ilacı. Kurutulmuş ıhlamur yaprakları, çiçekleriyle birlikte kaynatılarak yapılan hoş kokulu içecek sinirleri yatıştırır, bağırsak kurdunu düşürür, bağırsak sancısını giderir, öksürüğü keser, damar tıkanıklığını açar, gribi iyileştirir, hazımsızlığa karşı kullanılır, mide üşütmesini ve uykusuzluğu giderir. Ihlamur ayrıca idrar söktürücü, terletici, yatıştırıcı, göğüs yumuşatıcı özelliğe de sahiptir. Ihlamur çiçeği balla karıştırılıp içilirse mide ülserine iyi gelir. Kan dolaşımını düzenler...

Ihlamurun içinde uçucu yağ, tanen, şeker, C ve P vitamini, reçine ve enzimler de bulunuyor. Mide şikayeti olanlar ıhlamuru tek başına kaynatıp içerse hazmı kolaylaştırır. Bunun yanı sıra ıhlamurun içine biraz kekik, nane ve rezene katıp kaynatıp içerseniz hem mide yanmalarına, hem de kusma türü rahatsızlıklara iyi gelir.

Bunların yanında ıhlamur kan dolaşımını düzenler. Kabızlıkta da ıhlamurdan yararlanabilirsiniz. Kramplar için de ıhlamurun iyi bir ilaç olduğunu unutmamalısınız. Sabah aç karnına içilmeye devam edilen ıhlamur zayıflamak isteyenlere bu hususta yardımcı olur. Ihlamurun migren için de birebir olduğu bilinir. Ancak ıhlamuru uzun süre ve fazla miktarda kullandığınızda kalbinize zarar verebileceğini de unutmamalısınız!

Strese karşı ıhlamur çayı
İçine çok az karanfil atarsanız hem güzel bir tat elde etmiş olursunuz, hem de sizi sakinleştiren etkisini arttırırsınız.

Grip ve nezle ye ıhlamur
Bu tür hastalıklarda ıhlamur sadece terlemeyi sağlayarak değil, aynı zamanda vücudun direncini de artırarak tedaviye yardımcı olur.

Güzellik için ıhlamur
Göz çapaklanmalarında ıhlamuru kaynatın ve süzün. Pamuk yardımı ile gözlerinize kompres yapın. Hem çapaklanmaları önleyecektir, hem de gözünüzü dinlendirecektir. Gözlerinize kompres yaparken gözünüzü kapatmayı unutmayın.

Ihlamuru kaynatıp elde ettiğiniz su ile ara sıra saçlarınızı yıkayarak saçlarınızın beslenip kuvvetlenmesini sağlayabilirsiniz. Bu işlemden sonra saçınızı durulamayı ihmal etmeyin.

Cildinizde leke mi var?
Hemen ıhlamuru suda kaynatıp sıvı sümüksü bir hal alıncaya kadar bekletin. Sonra bu sıvıyı lekelere sürün faydasını göreceksiniz. Yine aynı şekilde elde edeceğiniz ıhlamurla kırışıklıklara masaj yaparsanız iyi sonuç alacaksınız.



Ihlamur ağacı


Marmara, Batı Karadeniz, Orta Toroslar ve Kuzey Anadolu'da yayılış gösterir. Özellikle kuzey ve batı bölgelerimizdeki ormanlarda rastlanan sık dallı, geniş tepeli ağaçlardır. Yüksekliği 15-10 cm arasında değişen yaprakları genellikle yürek şeklinde ve çarpık, kenarları dişli ve uzun saplıdır. Sarkık çiçek demetleri sarımsı bir renge ve karakteristik bir kokuya sahiptir. Çok geç açan bu çiçekler (Haziran-Temmuz) kurutularak çay gibi içilir.

Avrupa da da birbirine yakın bir kaç türü vardır. Birinci tür orman ıhlamuru (veya erkek ıhlamur) küçük yapraklıdır. İkinci tür Hollanda ıhlamuru orta boy yapraklıdır. Üçüncü tür dişi ıhlamur büyük yapraklıdır. Memleketimizde bu türlerden, tedavi amaçlı kullanılan ikisi, özellikle kuzey Anadolu dağlarında yetişir. Bunlar, küçük yapraklı ıhlamur(Tilia cordata) ve büyük yapraklı ıhlamur(Tilia platyhyllos) türüdür. Ihlamurun yaprak ve çiçeklerinden bitki olarak 18. yüzyıldan beri yararlanılmıştır. Ihlamur ağacının çiçeklenmeden sonraki en geç dördüncü güne kadar, çiçekler ve çiçek sapındaki uzun yapraklar, öğlen saatlerinde toplanmalıdır. Bu koşullarda toplanan çiçek ve yaprakların etkileri daha fazladır. Büyük eleklerin üstüne serilerek, gölgede kurutulmalıdır. Kuruduktan sonra ince kıyılıp, hava almayan kaplarda saklanır. Çiçekler ayrı kurutulursa daha makbuldür. Aksi halde kokusunu ve etkinliğini yitirir. Ülkemizde ıhlamur, bütün olarak ve açıkta satışa sunulur.Bu uygulama yanlıştır. Türkiye'de sadece Artvin ve Yalova'da ağırlıklı olarak üretilen ıhlamur balı bir çok hastalığın tedavisinde kullanılıyor. Kurutulmuş yapraklar ve çiçekleri çay gibi haşlanarak içilir, odunu oymacılıkta, modelcilikte, kutuculukta kullanılır. Hafif ve yumuşak olduğu için maketçiler ıhlamur tahtasını çok makbul tutarlar.

Tıbbi Özellikleri :

Ihlamur çayının bilinen hiçbir yan etkisi yoktur. Ama, her şeyde olduğu gibi, ıhlamur çayı içiminde de ölçüsüzce davranılmamalıdır. Yemek üzerine ıhlamur içilirse hazmı güçleştirir. Doğru olanı yemek arası saatlerde, yatarken içilmeli

Mafsal iltihabı, Romatizma, Karaciğer iltihabı, Hipertansiyon, Selülit, Grip, Öksürük, Terlemeyi başlatıcı özelliğinden dolayı ateşli ve soğuk algınlığında çok etkilidir. Hazmettirici, Balgam söktürücü, Nezle Spazm, Migren, Hafif uykusuzluklarda, genel direnci artırır. Damar tıkanıklığına, Damar sertliğine ve Selülit’e de iyi gelir. Uyutur.

Önerilen kullanım şekli
* Ihlamur çayı: Terletici olarak, 1 tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış bitki, 1 bardak kaynatılmış suya atılır. 1-2 dakika kaynatılır. 5-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Biraz bal ile tatlandırılarak, sıcak içilmelidir.

* 1 bardak su kaynatılır. 1 tutam ıhlamur çiçeği konur. 10 dakika bekletilir. Günde 2-4 bardak içilir. İçindeki saponin maddesi sebebiyle balgam söktürücü ve göğsü yumuşatıcıdır.

*Eşit miktarda ıhlamur,murver çiçeği, papatya, karıştırılır. 2 tatlı kaşığı 2 su bardağı kaynatılan suya atılır. 1-2 dakika kaynatılır. 5-10 dakika dinlendirilir. Sıcak olarak 1 çay bardağı içilir.

* Ihlamur, Kuşburnu, Papatya, Nane ve Hatmi, eşit oranda, ince kıyılmış olarak karıştırılır. 1 tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış bitki, 1 bardak kaynatılmış suya atılır.1-2 dakika kaynatılır. 5-10 dakika demlendirilir. Sonra süzülür. Biraz bal ile tatlandırılarak, sıcak içilmelidir.

*Ihlamur çiçekleri ve portakal yaprakları kaynatılıp çay gibi içilirse sinir hastalıklarında, öksürük, yaralar, migren ve sinirsel kusmalara faydalıdır.

*Ihlamur mide salgısını arttırarak hazmı kolaylaştırır. İçine süzme bal ve süt ile karıştırılırsa mide ülserine iyi gelir.

* Kabuklar kaynatıldığı zaman, safra salgısını uyararak, hazımsızlık vakalarında iyileşme sağlar. Yarım avuç dövülmüş ağaç kabuğunu bir litre kaynayan suya atın. 2-3 dakika kaynatın. 5-10 dakika dinlendirin. Günde bir fincan için. Dıştan yanıklara karşı suyunu pansuman olarak kullanılır. Kabuklarda müsilaj maddesi taşıdıklarından hafif müshildirler.

*4 bardak suya 40 gr ıhlamur ağacı kabukları, yaprak ve çiçekleri konur. Su 1,5 bardak kalana kadar kaynatılır. Yemek aralarında 1 fincan soğuk ve sıcak olarak içilir 10- 20 günlük kürler yapılır.2-4 yıl devam edilir.

*Saç dökülmesini önlemek için ıhlamur suyu ile masaj yapılır.

*Burkulma ve ezilmeden dolayı olan ağrılar da ıhlamur pansumanı yapılır.

* Baş ağrısı için ıhlamur çiçeği, lavanta çiçeği, melisa, kediotu kökü, eşit olarak karıştırılır. Bir bardak kaynar suya bir tutam konur 5 dakika demlenir günde 1 kere bir fincan içilir.

* Yaprakları zeytinyağı ile birlikte dövülerek elde edilen merhemi deri üstü yaralarına, yanıklarına, enfeksiyonlarına sürerek çabuk iyileşmesi sağlanır.



Midenin dostu ıhlamur

Ihlamurun içinde uçucu yağ, tanen, şeker, C ve P vitamini, reçine ve enzimler bulunduğunu açıklayan uzmanlar, ıhlamurla ilgili şunları söylüyor: "Ihlamur, tek başına kaynatılıp içildiğinde; mide şikayeti olanlarda hazmı kolaylaştırır. Bunun yanı sıra ıhlamurun içine biraz kekik, nane ve rezene katarak kaynatıp bu karışımı içerseniz, hem mide yanmalarına hem de kusma türü rahatsızlıklara iyi gelir. Cildinizde leke mi var? Hemen ıhlamuru suda iyice kaynatıp soğutun. Sonra bu sıvıyı lekelere sürün, faydasını göreceksiniz. Aynı şekilde elde edeceğiniz ıhlamurla kırışıklıklara masaj yaparsanız, iyi sonuç alırsınız. Strese karşı, ıhlamur çayı iyi gelir. İçine çok az karanfil atarsanız, hem güzel bir tat elde etmiş olursunuz hem de sizi sakinleştiren etkisini artırırsınız. Grip ve nezle olunca ıhlamuru içmekte büyük yarar vardır.


SAÇLARA DA İYİ GELİYOR
Göz çapaklanmalarında, ıhlamuru kaynatın ve süzün. Pamuk yardımı ile gözlerinize kompres yapın. Hem çapaklanmaları önleyecek, hem de gözünüzü dinlendirecektir. Ihlamuru kaynatıp elde ettiğiniz su ile ara sıra saçlarınızı yıkayarak, saçlarınızın güçlenmesini sağlayabilirsiniz. Bu işlemden sonra saçınızı durulamayı ihmal etmeyin.



Ihlamurun çiçeği ilkbaharda toplanarak gölgede kurutulur.



*Kanı temizler ve kan dolaşımını düzenler, kansızlığa, kalp çarpıntısına ve karaciğer zaafiyatine iyi gelir. Enfaktüse faydalıdır.

*Damar kireçlenmesinde, damar tıkanıklıklarında faydalıdır.

*İdrar arttırıcı özelliği vardır, böbrek ve mesaneyi temizler. Böbrek taşlarının düşmesine yardım eder.

*Sinirleri kuvvetlendirerek, her türlü sinir bozukluklarını giderir. Yatıştırıcı ve uyutucudur. Vücuda rahatlık verir. Spazm gidericidir.

*Balgam söktürücüdür, göğsü yumuşatır, terletici, ateş düşürücü etkisi vardır. Gribal enfeksiyonlarda etkilidir. Astıma, bronşite iyi gelir. Öksürüğü keser.

*Mide salgısını arttırır. Mide ülseri için oldukça faydalıdır, balla karıştırılarak içilir. Mide, bağırsak gazlarını giderir.

*Kabızlığı giderir, baş ağrısı ve dönmelerini iyi gelir, migren tedavisinde kullanılır, sara hastalığına faydalıdır.

*Burkulma ve ezilmelerden kaynaklanan ağrıları dindirir. Yanıklara iyi gelir. Apse ve çıbanların tedavisinde , iltihapları kurutmada kullanılır. Bulantıyı giderir.

*Ihlamur ağacının kabuğu dekoksikasyon yapılarak yatıştırıcı, safra söktürücü olarak kullanılır. Kabuklardan hazırlanan merhem yara iyileşmesinde kullanılır. Ihlamur ağacının kabuğunun altındaki lifler toplanır dövülerek hamur haline getirilir. Bu hamur yaraların tedavisinde kullanılır.

*Ihlamur çayı göz banyosu içinde kullanılır. Gözdeki kızarıklığı alır.

*Cilde güzellik verir. Çilleri giderir. Çiçeklerinden elde edilen su yüze sürülür. Yüzdeki ergenlik çıbanlarını yok eder. Saç dökülmesini önler.

*Çocuklar banyo yaptırılırsa iyi gelir.


*UYARI: Daima taze kullanılmalı bekletildiğinde içindeki aktif maddeler kaybolur
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
İğde

- İshal: İğde yenirse ishal durur.
- Vücud kuvvetlendirici: İğde meyvelerei balla macun yapılıp yenir.
- İdrar Tutamama: İğde meyvesi yemek idrar tutamayanlara etkili olur.
- Bağırsak Bozukluğu: İğde meyvesi yenmeye devam edilir. İğde çiçekleri kaynatılıp balla tadlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Zihin Açıcı: İğde çiçeği koklamak zihni açar
- Kusma: İğde meyvesi yemek kusmayı ve mide bulantısını önler.
- Öksürük: İğde çiçekleri kaynatılıp balla tadlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Egzama: İğde çiçekleri kaynatılıp balla tadlandırılarak içilmeye devam edilir.
– İğde İğde meyvesi kabızlık yapar. Telafisi: 1 çay bardağı sıcak bal şerbeti içilir. İlkbaharda açan iğde çiçekleri hertarafa kokusu dağılır. Meyvesi vitamin ve besin bakımından güçlüdür. Kışın çerez olarak iğdeyi deneyin. İçindekiler:Organik asitler, Vitaminler, Flovan Glikozidler, Uçan yağ, Tanen
 

ibrahim yılmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2010
Mesajlar
110
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
İnci çiçeği

Orjinal Adı: Convallaria majalis

Diğer Adları :Mayısçanı, Müge

Bilgi :Zambakgiller familyasındandır. Orta Avrupa”nın dağ ve ormanlık bölgelerinde yabani ve yaygın olarak yetişen, 15-30 cm. boylanabilen, sürüngen kökgövdeli çokyıllık otsu bitkidir. Ülkemizde İstanbul, İzmit ve Toros dağlan bölgesindeki ormanlarda yetiştiği gibi, bazı bahçelerde de süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. Gölgelik ve nemli yerleri seven bitkinin kökü, rizomundan (kökgövde) çevreye yayılan kökçükler şeklinde; yaprakları sapsız, elips biçiminde, iri ve geniştir. Her sürgününde iki yaprak yer alır. Nisan-mayıs aylarında açan küçük beyaz çiçekleri saplı, çan biçiminde sarkık ve keskin kokuludur. Küçük meyvesi kırmızı renkli ve kokuludur.

İnciçiçeğinin kök, rizom, sap, yaprak ve çiçekleri, yapışkan bitki sıvısı, uçucu yağ ve glikozitleri içerir. Çiçeklerinden çıkarılan esans, parfüm endüstrisinde değerlidir.

Tıbbi Etkileri ve Kullanımı Bitkinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemi aşağıda açıklanmıştır:

• Sağlığa yararlı bitkiler arasında kalbimiz için en değerli şifa verici etkiyi inciçiçeği yapar. Özellikle kalbi yaşlanan ve kan damarları daralan kişilerde kalbi güçlendirici etkisi vardır.

• Kalp çarpıntılarını keser.

• İdrar söktürücüdür.

• Müshil etkisi de vardır.

Bu etkilerinden yararlanılmak üzere, bitkinin çiçek açtığı nisan ve mayıs aylarında yaprak ve çiçekleri toplanıp gölge ve havadar yerde kurutulur. 2 tatlı kaşığı kurumuş yaprak-çiçek karışımı üzerine l bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika süreyle demlendirilerek hazırlanan infüzyon, günde iki-üç kez birer bardak olarak alınır.

• İnciçiçeğinin hiçbir zehirleyici etkisi bulunmamaktadır. Gene de kalp rahatsızlıkları için, doktor denetimi altında kullanılmalıdır
 
Tekerlekli Sandalye
Üst