Bugün paylaşmak istediğiniz şiir

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
Ezilmişler

Nedir bu egoizm fırtınası
Tarifi var mı
Tutkular, hayaller, fanteziler
Ne zaman ideallerin yerini aldı
Üretken olmadan
Bir başka insanın geleceğini hiçe sayarak
Sömürmek niye
Sevgi, kan bağı kelimelerinin süslediği
Birlikteliklerin arkasında
Hep mi çıkar var hep mi pazarlık
Hayret
Vermeden almayı
Ana karnında mı öğreniyorlar
Ya şu zavallılar
Kabullenmeyi öğrenmişler
Yeni uyanık nesiller yetiştirirken
Sessiz isyan etmeyi bilmişler
Hey! Ezilmişler
Kötü örneksiniz geleceklere
Düşünün de ölme vaktini
Kendiniz için bir şeyler yapın
Başkaldırın
Çaba gösterin
Fırsat vermeyin bu asalaklara
Siz de mutlu olun azcık



Tevfik Ceritoğlu
 
F

Fırtına

Guest
Ben Avcı Mıyım.?

bir balık olsam denizde
minik bir balık
oltanı atıp avlar mısın beni
sudan çıkmamın
beni öldüreceğini bildiğin halde
çeker misin beni hoyratça
sudan dışarıya

bir kuş olsam ormanlarda
özgürce kanat çırpan
sende olsan bir avcı
silahın elinde
avlar mısın beni
attığın kurşunun beni
acımazsızca öldüreceğini bilebile

kelebek olsam
dağlarda bayırlarda
neşeli dolaşan
sende bir avcı
avlar mısın beni
nazik kanatlarımın
yıpranarak
uçmama engel olacağını
ve öleceğimi bilebile

avlayamazsın
biliyorum
acırsın
merhametlisin
iyi yüreklisin
peki ama neden
benim seni
avlayacağımı sanarak
benden ürkersin
ben senden daha mı
merhamet sizim
daha mı zalimim
ne dersin



Mustafa Emirler
 
F

Fırtına

Guest
Sevgilerde

sevgileri yarınlara bıraktınız
çekingen, tutuk, saygılı

bütün yakınlarınız
sizi yanlış tanıdı

bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)

bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
kalbinizi dolduran duygular
kalbinizde kaldı

siz geniş zamanlar umuyordunuz
çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek

yılların telaşlarda bu kadar çabuk
geçeceği aklınıza gelmezdi

gizli bahçenizde
açan çiçekler vardı
gecelerde ve yalnız
vermeye az buldunuz
yahut vakit olmadı




Behçet Necatigil
 
F

Fırtına

Guest
Sormayın Beyler Kırgınım Efendim

Bu ne asırdır bilmem ne zamane
İnsanlar bozulmuş zaman bahane
Herkes bir yol tutmuş gider kendine
Sormayın beyler kırgınım efendim

Yemekleri fasfod karışmış aşı
Uyup nefislere olmuşlar şaşı
Tırnağın varsa kendi başın kaşı
Sormayın beyler kırgınım efendim

Belli değil kim efe kim efendi
Alaları çok dalmaçya desenli
Karda yürür belli değil izleri
Sormayın beyler kırgınım efendim

Kızlar özenir pembe dizilere
Aldanırlar sahte güzelliklere
Kapalı kalbleri aşka sevgiye
Sormayın beyler kırgınım efendim

Namertler çok meydanda yok yiğitler
Hüzzam makamında ürüyor itler
Üremeye geçti asalak bitler
Sormayın beyler kırgınım efendim

Değer kalmamış yazık ar namusa
Hacimsiz hırsıza alınmaz dara
Bu derdi nedir böyle para para
Sormayın beyler kırgınım efendim

İmam cemaatin arası bozuk
Evlat anadan babadan kopuk
Esnaf ortağına atıyor kazık
Sormayın beyler kırgınım efendim

Tarikat marikat nedir? Bu firgat
İlel ebed bir değilmi hakikat
Sen kulsun rabbe gerisi nakarat
Sormayın beyler kırgınım efendim

Camide ön safa geçiyor para
İtibar görür girdiği dergahta
Fakire yoktur bir kuru selamda
Sormayın beyler kırgınım efendim

Para kaldırır ayağa paşayı
Sofi mürit molla hacı hocayı
Bu sözler olmasın (.........) kaşağı
Sormayın beyler kırgınım efendim


Ahmet Şadi
 
F

Fırtına

Guest
Gökkuşağıdır Benim Renklerim

Sen hiç gökkuşağını gördün mü
Hani çisil çisil yağan yağmurdan sonra
Bir de güneş parlayınca

Gökkuşağıdır benim renklerim
Yazık, sen hiç göremedin
Büyük bir kayıp senin için
Gökkuşağıdır benim renklerim
Yazık, sen fark edemedin



Cansu Balkan
 
F

Fırtına

Guest
Aşkın Dilbilgisi

Yazarken;
Birbirine dokunmamalı kelimeler.

Biri diğerinin elinden tuttu mu,
Anlamsız olur keratalar.

Şımarmadan, yerli yerinde olmalı hepsi,
Ne kendini yakmalı, ne cümleyi devirmeli.

Nokta da, virgül de duracağı yeri bilmeli.

Özne gizli de olsa,
Yüklem eliyle koymuş gibi bulmalı onu.

Zor değil aslında hiçbirisi,
Birazcık lisanı bilmek lazım,
O kadar..

Ya Yaşarken!..

Hayat,
Devrik cümlelerle
Devrilip giderken çoğu zaman,
Düzgün cümleler kurma çabasıdır
Sevgiliye her dokunuş.

Ve her dokunuş,
Yeni bir BAĞlaçtır düzelime.

Tulumbayla su taşınır,
Yüreğin yangınlarına
Sevgilinin ellerinde.

Ne ölümler yenilir,
Bilir misin?

Ne açlıklar doyurulur
Gözlerin çilingir sofrasında.

Bir kere dokunmaya-gör!

Koskoca bir yaşam,
Küçücük bir kelimeye sığdırılır
İllüzyonist kıvraklığıyla.

Aşk,
Aksine tüm delilleri karartılmış
Telaffuzu mümkün
En güzel cümledir sonrasında.

Başka söze hacet kalmaz,
Sırada artık sadece o vardır.

İlkin Unutmak,
Sonra diğerleri,
Usulca terk eder lügatını.

Ve Sen Sevgili.!
En güzel cümlemin
En gizli öznesi.!!

Zor değil aslında hiçbirisi.
Hele dokunmak asla.

İmkansızlıklarına nispet,
Biraz cesaret,
Birazcık da insanı anlamak lazım,
O kadar..



Baran Baransel
 
F

Fırtına

Guest
Zakkum’un Yolculuğu

Şahitsin sen ne olur söyle
Sabaha karşı, güneş henüz doğmadan önce
Sevdiğim dudaklar söz vermişti seninle
Hatırlar mısın zakkum hatırlar mısın

Gördün herşeyi ne olur söyle
Duyduklarım seninle anlam kazanmıştı
Hani uzanan bu eller hiç solmayacaktı
Soluyor musun zakkum soluyor musun

Biliyorsun sen ne olur söyle
Yaşadıklarım gerçek, sevildiğim doğru
Beklediğimiz son yoksa bu muydu
Susuyor musun zakkum susuyor musun

Başın öne eğilmiş ne olur söyle
Yıllardır güneşi seyrettin yapayalnız sahilde
Verildin gönül ateşiyle bir başka güneşe
Pişman mısın zakkum pişman mısın

Yalnızsın sen ne olur söyle
Seni senden koparan sevgili eli
Bırakmadı benden de aldı benliğimi
Kiminlesin zakkum kiminlesin

Durgunsun sen ne olur söyle
"Gönül yolculuğu çok uzundur" derdin de
Şimdi boynu bükük duruşunun sebebi ne
Yorgun musun zakkum yorgun musun

Soluyorsun sen ne olur söyle
Aşkımın en güzel anlamı mühürlendi seninle
Yüreğimin saksısında sonsuzluğu bekle
Sonsuza dek gönlümdesin zakkum benimlesin



Sezgin Öndersever
 
F

Fırtına

Guest
Aşkın Evleri 2

Zülfünü tarıyorum
Kainat bahçesinde
Nurunu arıyorum
Aşkların lehçesinde

Sevgili tadında bir
Hayat sürmek isterim
Eteğinden tut da gir
Sineme otur derim

Açtım gönül babını
Gel de cevv'i kıskandır
Şelalenden abını
Sahrama Sal da kandır

Başımı ağuşuna
Koyup da asırlarla
Dalıp bitmez huşuna
Uyusam ne sırlarla

Bir kandil ol bende yan
Eriteyim dağları
Ruhumda ruhun her an
Ukde olsun bağları




Fazıl İbaokurgil
 
F

Fırtına

Guest
Lodosun Denize Aşkı.!

Uykusunda yakaladı lodos, denizi
Gözleriyle sevdi önce
Bacaklarını, dudaklarını

Sonra elleriyle başladı okşamaya
Omuz başlarını

Kokusu delirtti denizin, lodosu
Nefesi hızlandı
Davet vardı, biliyordu
Dokundukca titriyor, istiyordu

Öptüğü yer kabarıyor
Köpük köpük oluyordu

Ayaklanmışlardı,
Arzuları şahlanmıştı

Deniz istedikce lodos
Lodos istedikce deniz verdi
Ötekine kendini

Öyle bir seviştiler ki
Fütursuzca
Öncesizce
Bilinçsiz ve kurgusuzca

Yer gök onlar oldu
Şimşek oldular
Birbirine aktılar
Yağmur olup
Yıkandılar

Uyudular sonra,
Koyun koyuna, dalgalarda



Hasan KUYUCAK
 
F

Fırtına

Guest
Aşkın Tarifi Olmaz!..

Bazen kırmızı güldür
Ya da yasemin, sümbüldür
Bir kararda hiç durmaz
Sözlerle anlatılmaz
Sözlüklere hiç sığmaz
Sadece yaşanır o
Aşkın tarifi olmaz



Selim Engin Tunç
 
F

Fırtına

Guest
Bir Sefilenin Hasbihalinden

Ne idim ben, ne tabii bir kız
Belki sahrada rebii bir kız

En büyük zevkim, ümidim, neşem
Kırda seyran idi, her gün, her dem

Düşünürken o büyük sahrada
Beni halk eyleyeni tenhada

Duruyorken hareketsiz, sessiz
Yere inmiş göğe benzerdi deniz

Aksi tekbir ile dolmuş dereler
Secde eylerdi bütün mescereler

Şebi mehtap doğar aynı şafak
Her taraf nura olur müstağrak

Akıyormuş gibi her suda hayat
Yüzüyormuş gibi hep mahlukat

Uçacakmış gibi eflake zemin
Halden, mazi ile atiden emin

Mutmain şevk ile soldan, sağdan
Bir sataretle inerdim dağdan



Abdülhak Hamit Tarhan
 
F

Fırtına

Guest
Esmer Kokulu Küstah Tenin

yazılarda şarkı söyler oldum
yazmak derdinden değil elbet
senin esmer kokulu teninin derdinden

efkâr dağıtan içki şişeleri
kaldırım köşelerinde park etmeye alışmış
tam oralarda vuruyor bizi
en siyahından

ve hep mutlu yaşadıların
sonuna
nokta koyuyor

lisede bile gerçekliğini yitirmeyen masallar
büyük şehirler mi öğretiyor
masalların yalan olduğunu
yoksa senin gibi yalan boyalı aşıklar mı

logaritmanın üç bilinmeyenli denklemlerini
çözdüm ama sevgilim
bir bunu çözemedim

kampüslere sığdırılmış hikayeler
işyeri bekçilerine kadar uzanıyor

üniversitedeki kılık kıyafet yönetmesizliği
hayatımıza da el uzatıp
darmadağın tadlar bırakıyor ağzımızda
mutlu sonlardan çok uzak

masalları çocuklarımıza anlatmaya
utanır olduk
dizi kahramanlarının masallarına
inanır olduk

özlediğim sen değilsin
senin için içtiğim sigaraların
çok eskiden yaptığı baş dönmeleri
kaldırım taşlarının çarpık mahmurluğu özlediğim
düz kaldırımlarda yürünülür mü be sevgilim
hele bir de aşıksan
hele bir de bu aşk için bi dünya olmuşsan

muzip bir seneryo yazmışlar adımıza
yalancı olan sen
aşık olan ben
çocuk olan sen
yorgun olan ben
ihanet eden sen
sadık olan ben
ama ikimiz de komik
ikimiz de şaşkın

şakacı erikli şiirlere atıfta bulunurken
okul sıraları mahçubiyetinden uzak sevişmelerde
buluyoruz kendimizi
senin anlıyacağın kahve değil bu sefer bahane
şakacı erikler

eski türk filmleri repliğinde yaşamak
için tutuşurken tüm rüyalar
sabah 7:45 alarmına da yenik düşüyorlar
7:45 alarmları sana uyanmakken
bir zamanlar
şimdi rüyaları bırak
masallara bile düşman oldum
ben ne zaman aşık olmaktan vazgeçsem sevgilim
televizyondan da vazgeçerim

hayatımın içinden alt yazı yayını geçer
ömrümün tecrübe kazanmaya müsait köşesi
felekat haberleri bildirirken
saçlarım beyazlara gark eder

şeytan ve kadın konulu seminerlerde
gevrek gülüşlerle orgazm olurken erkekler
senin şeytanlığını anlatacak seminerler
bulamamaktan biçare gönlüm
erkek kadın çatışmasında bir kez daha yara alır

beyazlarım esmer tenine en yakışan iklimken
sen göğsünde siyahları tutuyorsun
öyle olsun sevgilim
ben kabullendim
çünkü ben senin aşkından çoktan vazgeçtim
tek derdim
esmer kokulu küstah tenin




Tülay Deniz
 
F

Fırtına

Guest
Aranan Kadın

Sevmeliyse insan birini, beklemeli önce
Sabretmeyi öğrenmeli
Boş kalmış soğuk ellerinin yalnızlığından önce
Unuttuğu kalbini düşünmeli
Boş bakışlarla kandırdığı gözlerinden
Ve tuttuğu kirli eller yüzünden
Hesap vermeli utanmalı kendinden

Seveceksem bende birgün
Sessizce başlamalı
Görünmeden ve usulca yaklaşmalı
Gökten delice yağan yağmur gibi perçinlercesine toprağı
Kalbime öyle renkli öyle dağınık ve öyle içten bağlanmalı

Sevmeliysem birisini
En az Annem kadar hissetmeli beni
Onun kadar güzel gülmeli
Her sözü onun gibi mutlu etmeli
O nasıl azalmayan bir sevgiyle sarıyorsa beni
İşte o kadar uzun ve soluksuz sevilmeli

Dolarsa ansızın birgün gözlerim
Tutup ellerimden ağlamalı nedensizce
Ve kaldırıp yüzümü baktığında
Ben söylemeden anlamalı
Beni ağlatacak acı kadar ağır
Gülümsetecek küçük bir tebessüm kadar hafif olmalı yüreği

Sevmeliysem birisini
Pencereye koyup başını
Beklemeli
Annemin her gece yaptığı gibi
Bir ışık gördüğünde uzaktan, sevinmeli
Pır pır etmeli yüreği kapıyı çalan bensem eğer
Gördüğünde beni unutmalıyım herşeyi
Ve baktığında titremeli yüreğim
Yarını düşünmeden
Hayatı, o an onunla olduğum için sevmeliyim

Sevmeliysem birisini
Saçları ipek, topukları pembe, kuğu gibi zarif
Ve o zarifliği süsleyen hanımefendi kanatları olmalı
Uzandığında yanıma boylu boyunca
Heyecanla atan kalbinin yerine koyabilmeliyim kendimi
Sarışın, esmer, kumraldan önce hatun olmalı
Bugün söylediğimi yarın unutmamalı
Süslü püslü parfümler gibi değil
Beni öptüğünde her yerden buram buram aşk kokmalı
Zeki olmalı
Beni bir hamur gibi karmayı bilmeli
Kendinide o hamura katmayı

Herşeyden önemlisi
Ben onu bulmalıyım


Cihad İNCE
 
F

Fırtına

Guest
I. Perde

çok uzun yalnızlıktı her rolüm
ne kadar aykırı geliyor şimdi bana
ne sahnenin ortasında benim bu kadar bana benzeyişim
ne de senin senden çok ben olmak isteyişin
yanlışlık dağıtımında değil, kendisindeydi rollerin
her repliğinle yalnızsın, yanlışsın




Veli Can
 
F

Fırtına

Guest
Yarım Bırakılan Şiir

bu şiir böyle bitmemeliydi
böyle bitmemeliydi bu öykü
delikanlı mısralarımız vardı henüz
yaşanmamış gecelerin bakir koynunda
mehtap adımlarımızda yürüyecek
güneş avuçlarımızda terleyecekti
hep bizi söyleyecekti sevdakar türküler
gül gül olacaktı gül yüzündeki
gül kurusu, gül tutkunu gülücükler
hırçın kırgınlıkları dara çekecekti gözlerimiz
cellatlar ip ip olup dökülecekti
pir pir olan ruhlarımızın yollarına
bu şiir böyle bitmemeliydi
böyle bitmemeliydi
bu geyik gözlü öykü
delikanlı bakışlarımız vardı henüz
bakış bile değmemiş gözlerimizin
en ela, en ala yerlerinde


Necdet Karasevda
 
F

Fırtına

Guest
Gül Yarası

Bir gül müyüm, has bahçende solmayacak
Sıra bana gelince korkularım bitiyor bülbül
Yaklaşan seher vakti midir, yoksa bir çiğ mi
Bahçıvanın acımasız makasının sesi mi bu

Güneş buluttan kurtaramıyor sıra ne zaman bülbül

Arka planında hayatın, günlerim bir saka kuşuydu
Lakin önce rengim soldu, sonra kısıldı sesim
Kimse bana hayatın tekin olmadığını söylememişti
Çocukluğumda da böyle göğsümden vurulmamıştım

Hiç girmediğim bahçelere yağmur yağıyor bülbül

Aslında anlamadığı bir şey var, çok uzakta
Durup durup düşüncelerini dinliyor ama çok mutlu
Boşver diyor aldırma varsa eğer bir kalbi
Yolu gurbete varır bulur yağmurun yağdığı yeri

Bundan böyle her ne düşünsem ona yarıyor bülbül

Tüm düşüncelerimi zımparaladım bir fincana
Tertemiz bir kafayı teslim etmek için cellada
Çekiyor beni ölüm, gülüyor celladım bana
Bir sesi kalıyor kulaklarımda, bir tebessüm aklımda
Ya bu gözünden akan yaş, gönül çiçeğine mi

Kala kala bunlar kalıyor bana bülbül

Ne bahçıvanlar varmış yatmış tüm zamanlar
Hastane koridorlarından asla geçmeyen
Söylemiyor yerini ne kadar sorsak da
Bulutlara bak yağmurun yağdığı yere in
Nasıl düşersen düş sinende açan bir gül yarasıdır

Bu has bahçedir düşünce yanılıyor bülbül



Hamza Yaşar Ocak
 
F

Fırtına

Guest
Kitaplar Arasında

Kuğunun Son Şarkısı seninle bestelendi
Kırmızı ve Siyah’lar gül diye destelendi
Ateşten Gömlek diye giyindim her geceyi
çözemedim bir türlü sendeki bilmeceyi

Güller Kitabı’ndan devşirdiğim çiçekler
Ellerine değmeden elimde ölecekler
Beş Şehir taşıdım ardın sıra onları
Sayfa aralarında kurumak mı sonları

Ah mine’l-Aşk dedim yalnızlığım kül oldu
Kurutulmuş Gül Mevsimi elimde gül gül oldu
Geçtim mahşer diye yangınların içinden
Gelmedi rüzgarın ne çin’den ne maçin’den

Ben Kırık Hayatlar sokağında yalnızım
Bahtım karadır benim semada yok yıldızım
Zindanımı Asya’nın Kandilleri ışıtır
Eylül’ün her sayfası ellerimi ısıtır

Sevdalı cümlelerin ardında yorulmuşum
Uyanıp kalmışım ki kimlerden sorulmuşum
Bu Mağrur Kalp alsın mı kitaplardan ahını
Hangi sayfada bulsun Gençliğim Eyvah’ını
Sayfa sayfa yazıldın her takvim yaprağına
Kılıç Yarası Gibi gül ektin toprağıma
Ellerimde cam kırığı Mai ve Siyah düşler
Bana ait değildir takındığım gülüşler

Başımıza Gelenler bir devin yalnızlığı
Görmez bizi cüceler bilmezler sonsuzluğu
Rüzgarlı Bayır’larda Yorgun Savaşçı’yız biz
Sonsuzluk Kervanı’nda büyük mirasçıyız biz

Derdime deva için Kırk Ambar’ı yokladım
Yalnız seni okudum her şeyi yasakladım
Bir Çift Yürek var şimdi içimde her an benim
Sayfalarda ağlayan düşünen yazan benim


Sebahattin Günday
 
F

Fırtına

Guest
Ağlama Bebek

Bak doğdun ellerime tutuyorum seni
Şaşırt bizi ağlama gül bebek
Herkes sana uzatsa da dikenler
Sen insanlara her zaman ver gül bebek

Ne anan var ne de baban
Dört duvar olmuş sana yar bebek
Doğdun ne gülen var ne ağlayan
Önünde ömrün koskoca bir yar bebek

Sakın üzülme kimsem yok diye
Adını koymasınlar mahsun bebek
Bu insanlar niçin bu kadar gaddar diye
Düşünme yüzün olmasın mahsun bebek

Büyüyünce al eline kağıdı kalemi
Çektiğin acıları birer birer yaz bebek
Güvenme ellere hep Allah a dön
Kışı hiç görme gönlün olsun hep yaz bebek

Ateşler içindeyken bile su serp yüreğine
Yoksa o ateşler sana kor bebek
Bebek ellerin hiç tutmasın acıları
Yüreğinde olmasın kor bebek

Her güldüğün gün her doğan güneş
Hayattan sana bağışlanmış kar bebek
Yağan yağmura hiç aldanma sakın
Ellerin üşümesin gözlerin görmesin kar bebek

Bak etrafına nice insanlar var
Biri bile sana uzatmaz el bebek
Güvenme kimseye kendine bile
Herkes sana yabancı herkes sana el bebek

Bak bende gidiyorum belki bir daha göremem seni
Ne olur hep gül gözlerinde olmasın yaş bebek
Her bir dakikaya binlerce sevinci sığdır
Olsun o güzel ömrün bin yaş bebek

Acılar insanı olgunlaştırır derler
Olsun sen gene de görme acı bebek
Bak ben geldim gidiyorum
Bu dünya gerçekten çok acı bebek

Bırak ellerimi artık kalamam seninle
Ne olur söyleme acı bir söz bebek
Bir gün bir yerde gene birlikteyiz
Veriyorum sana erkekçe söz bebek



Cem Gülten
 
F

Fırtına

Guest
Sayhadra

gece olur gün doğar
güne atılınca dertler biter gibi olur
sesler iter gibidir sayhadra

anlamak zor
çekiyor
uzaklara

öyle uzak ufku bile göremiyor
gözlerim suskusunu öremiyor
sözlerim öyle yakın uyanıyorum derindir
hangi kızın sorusudur gözlerindeki uyku

birazdan buradaydı dönüyor biraz önce

...biraz
-dan
buradaydı
dön
-üyor
bir
-az
önce

dökül sayhadra

d
ö
k
ü
l

böyle yağar rüyasında şairin endülüsü
alt yazılı ve siyah beyaz

senin rüyalarında hep pazarlar kurulur
bir ramazan davulu say ki harran
benimse ermişliğim ellerimden sorulur
melâl uzatmalı sevgilim

gözler çeker / sesler iter

“zafer
biraz da hasar ister” sayhadra

güne atılınca dertler biter gibi; dur



İsmail Aykanat
 
F

Fırtına

Guest
Hemen fethetme beni.!

Bugün sana yazamadım
Ellerimde kumdan kale idi kelimelerim

Her yazdığım düşüncelerim
Yıkılması zor sağlam birer burç

Ve

Beni geçmişimle çevreleyen kalın surlar idi
“AŞK..” a olan inancım

Sonra sen dayandın gönül kapıma

Dur.! dur ne olur, hemen fethetme beni
Sözcüklerini mavi boyalı dalgalarınla gönder

Yavaş yavaş yık kalın duvarlı kalemi
Elim sadece senin için sonsuza dek boş kalsın


Ahmet KİK
 
Tekerlekli Sandalye
Üst