Bugün paylaşmak istediğiniz şiir

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
Aşk ve Şiir

aşk makamındadır tüm şiirlerim
aşk ve şiirdir meydan okuyan ölüme
şairlerle bir yakınlık var aramda
hiç merhabam olmasa da

gülün şiirini yazdıkça şair
kolaylaşır bahçıvanın gül yetiştirmesi

dizmek şiire götüren sözcükleri
daha az değildir toplamaktan
gökyüzünden yıldızları

girdiği yeri güzelleştirir aşk
kaldırmaz yalanı hiç
bir güz bir de yalan mevsiminde döker
ağaçlar yapraklarını

hiç büyümeyen bir çocuktur aşk
utanmaz çıplaklığından
ve ışıtır
içine düştüğü karanlığı

gökte de yüzer aşkın gemisi
ince ince çizerek karabulutları
sözü aşar aşk ve şiir
transatlantik okyanusları



Mustafa Yıldız
 
F

Fırtına

Guest
Beni Öp Sonra Doğur Beni

şimdi
utançtır tanelenen
sarışın çocukların başaklarında

ovadan
gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan
çeviriyor o küçücük güneşimizi

taşarak evlerden taraçalardan
gelip sesime yerleşiyor

sesimin esnek baldıranı
sesimin alaca baldıranı

ve kuşlara doğru
fildişi; rüzgarın tavrı
dağ; güneş iskeleti

tahta heykeller arasında
denizin yavrusu kocaman

kan görüyorum taş görüyorum
bütün heykeller arasında
karabasan ılık acemi
- uykusuzluğun sütlü inciri -
kovanlara sızmıyor

annem çok küçükken öldü
beni öp, sonra doğur beni



Cemal Süreya
 
F

Fırtına

Guest
Ayrılık şiiri

her satırı
mendireğe dizili karabatağa benzeyen
bir mektup bırakarak
balıkçı koyundan
sisler içinde uzaklaşan kayık gibi
bir sabah usulca ayrıldın
koynumdan

bütün yolcularını
boğaz köprüsünün çaldığı
araba vapurunun
boş seferleri
gibi yalnızca rüzgar
gezinir sensiz
yüreğimde

durgun bir sudur aslında deniz
ki çocukların
acemi oltalarını denedikleri
kuytu bir iskelenin
tahtaları altına yazdığım
ayrılık şiirini okudukça
dalgalanır



Sunay Akın
 
F

Fırtına

Guest
İlk Bakış, Ben Varım

Herif delirmiş bağırıyor
Hey çılgın geyik boynuzlarında cenneti ver
Ver şu cenneti

Zigana daraldı.. kop koyu karanlık
Sis inmiş karanlığa

Zifir tutmuş sevincim

Taşla örülmüş sınırlarım
İpin üzerinde dans ederken hayran kaldım cambaza

Yaralı köpek yavrusuna üzülmüştüm
Hem de sevmiştim kedi kovalamadığı için
O aralar mahallede seni sevmiştim

Kağıttan uçak yapmayı çözmüş
Çarpım cetvelini ezberleyememiştim
Sınıfta kitaplarımı unuttuğum dünyamdı, büyümelerim

Yüzbaşı rolünü oynadığımda vurulmuştum
İlk şiirimi yazmış
Saçlarını at kuyruğu örmüştüm
Resim defterime

Yılların sevdaya dem tuttuğunu pergellemiş

Geleceğime gönye
Matematiğimi sarı sayfalara atmıştım.
Elektrik kesildiğinde ders çalışmamış ve zifirde seni hayal etmiştim

Komşumuzdan ödünç yumurta almaya giderken seni görmüştüm

Yumurta o zaman pişmişti ellerimde

Bizim kapının ziline senin adını yazmıştım
İlk geceydi heyacandan uyumamış
Gönlümü gezmeye göndermiştim
İlk Sümerbank pijamalarımın çizgisi kadar sevmiştim
Her okulun yollarına dikilişimi

Ahmed Arif bizi biz eden amansız sevdadan vurgunu yemişti

Okurken kaşağıyı tamir etmeyi de o zaman ben istemiştim
Kemalettin Tuğcu esir etmişti babamın okuduğunda
Keçi Ayşe’nin kahırlarına


Günahsız Deniz"in Hindistan’da olmadığını darağacında atlas olduğunu öğrenmiştik

Hatasız kulun olmadığını Orhan abiden dinlemiştik
Dayım gece aranmıştı

Kitapların neden yakıldığını hiç anlayamamıştık
Şimdiki gibi
Aydın"lığın mahpuslarda güneş tanrısı kadar kıymetsiz olmasını hiç anlayamamıştım hiç
Hele yağlı ilmekte sallanmasını hiç anlamamıştım

Hem de zifiri sevdayı şeker gibi severken

Hasan Efendi’den leblebi tozunu almıştı İsmail beş kuruşa

Kiziroğlu aşıkların sazında atına binmişti
Bolu beyi yaman sevda senin neyine selamın yeter

İlk kabanımı giydiğimde geçmiştim evinizin önünden
O kartopunu camınıza da ben attım
Sarıkamış leylim ley

Kar kaplamış her yeri

Arkası yarında aşk var sevda var
Ses var efekt Ertuğrul İmer

Radyoda Silahlı Kuvvetler Saati
Subay olmayı sana vurulduğumda istedim

Babam misafirlere asılan başbakandan bahsediyor
Demokrat Parti leylim ley

Taksim’den Maraş’a koşmuştu kavgalar
Ezilmeler volkan gibi patlamıştı
İhtilal sabahı anonslarda kesilmişti sütten anneler

Baba yürekler aglamış bebeklere
Bunları yaşadım seni sevdim
Yaşımla seni sevdim
Seni senle sevdim




Hüsamettin Edebali
 
F

Fırtına

Guest
Garip Bir Aşk Hikayesi

kalakalıyorum sensizliğin ortasında
koskoca şehirdeki kaldırımlar
yutuyor beni
garip bir iç acıması yaşıyorum
kanasam,
kendime aksam
seni bulamıyorum
haykırsam
yola düşsem
sana varamıyorum
uzaklığınla
yüreğime öyle bir yük alıyorum ki
tasası başkasına kalmaz yeis frtınasına kapılıyorum
müzikler çalıyor sözsüz ve nakaratsız
yine de
her şey seni anlatıyor
söz söz
adım adım
sabah gelirken ön koltuktaydım
arka koltukta senin olduğunu düşünüp
elimle elini tuttum
elim ısındı
titrek bir mum alevine takılıverdi gözlerim
hüzün düğümlendi boğazıma
kaçıncı yanmak bu gülüm kaçıncı devrediş günlere
hikayeler okudum aşklara dair
kafka'nın milena'sına yazdığı mektuplar geldi aklıma
yıllarca birbirlerini görememiş ve aşklarını satırlara dökmüş iki aşık
ve
birbirlerinden uzak ölümler bağışlıyor bedenleri aşkların
sevdam bir uzun yol bana
düştüm geçmiş tarihli takvim
yapraklarından yollara
adımlarım kan revan bedenimde
ve acısız günleri müjdeliyor akıp giden saniyeler
gelebilme umudu olmasa bile
ruhumu teslim edip sana varma umudu elbet olacaktır
garip bir aşk
hikayesi yaşanan
sen uzakların türküsü
ben nakaratsız melodiler
bir araya gelip büyük salonlarda söylenen aryalara dönmek var
ya da birimiz
şiir tadında yola devam edecek
bir diğerimiz enstrümantal müzik olarak sözlerini ve şiirini arayacak
ahh gözlerimi gözlerine
yaslayamadan düştüğüm taş yatağım
sonsuzluğunla sana yalnızlık
müjdeliyorum
çoğul sevdalara koşan bedenimle
merhaba özgür ruh
merhaba yarınım



Murat Tali
 
F

Fırtına

Guest
Gerek Varmı?

Sevgiliden.............

HANİ DÜŞÜNÜRSÜN YA....

-Hani düşünürsün ya bir dost bulmayı
-Tam buldum derken kayar
-Bir ip gibi belki seni boğar
-Boğulabilmek dost elinden olursa amenna
-Biz dostluğun amentüsüne iman ettik kalbimizle
-Tüm çizgileri ona çizdik
-Bazen bunaltır sıkar
-Ama bilirsin gerçek dost asla ölmeden bırakmaz
-Ey dost desem beni duyar mısın
-Sessizliğimle seslensem
-Tüm kalbimle eğilsem
-Hatta yerlerde sürünsem
-Beni tutup kaldırır mısın
-Gözlerime bakıp bak burdayım diyerek aslında sükût ederek

Gözlerimin derinliğinde serinleyerek bana sahip çıkar mısın

...............Sevdalıya..

Gerek varmı?

-Bir dost bulduğunu zan ediyorum
-Elinden kaymadığımı düşünüyorum
-Boğulmak mı? ben var iken sana
-Hani iman ettiğine İnanmıştım
-Kollarımın kulacı, o sevdaya yetmez ki
-Evet çizgimi sana doğru çizmiştim
-Şiirimde söz vermiştim sevdamın sonu ölümdür
-Hani sıkıldığında seni his etmiştim
-Hani sen hayalimde iken beni aramıştın
-Evet amma kalbimde boş yer bırakmadın ki eğilesin
-Sırtım var iken seni süründüremem ki
-Sen sinemde hiç inmedin ki
-Gözlerimden kayb olup da sahipsiz bırakmadım ki

Evet amma çünkü ben seni seviyorum


Zeynel Açıkgöz
 
F

Fırtına

Guest
Tırtıl ve kul

pamuk şekerle samanyolu arası bir aşk benimkisi
gidiyorum geliyorum
dokunduğum kumlardan cam yapıyorlar
ince, narin, buzlu
ve arkasından bakıyorlar
yalın, yalnız, tuzlu


doğum
iki yalın kasık arası
ölüm iki yalnız taş


ve hayat

bütün canlılar tuza banıp
birbirlerini yiyorlar


oysa ne garip
tırtılın ’’ölüm’’ dediğine, biz ’’kelebek’’
bizim "ölüm" dediğimize onlar "aşk" diyorlar



ahmet uysal
 
F

Fırtına

Guest
Yüreğimden Öp Beni

Sanma ki zaman, aşka ilaç gibidir
Zaman; yaprağı çalan, rüzgar gibidir
Yüreğim, çalı basmış toprak gibidir
İster nadasa bırak, ister yak beni

Çıkar ruhunu, ne kaldı ki geride
Kabusun olur, gündüzün de gecen de
İster başın tacı yap, beni bu halde
İster götür, bit pazarında sat beni

Dalgalar vurdukca, acıtır kayayı
Kanatır döner, zindan eder dünyayı
Karabasan olur da basar rüyayı
İster hayrına ister şerre yor beni

Boş ver silmeyi şimdi gözyaşlarımı
Gücün yeterse, kahkahaya boğ beni
Bırak yanaklarımı, dudaklarımı
Gücün var ise yüreğimden öp beni



Cafer Yılmaz
 
F

Fırtına

Guest
Öylesine Bir Şiir

Melahat-i Mestinaz'ım Mefkure'm sin sen benim
Müjgan'ın hançerledi sinemi Nalan'ın oldum senin
Nazende olma bana Nermin'im ol benim
Mualla'sın Muattar'sın Muazzez'sin sen bana
Leyla olma Gülsima'm Münteha'm ol benim


Şiirde Geçen İsimlerin Manaları;

Melahat: Güzel yüzlü
Mestinaz: Süzgün bakışlı
Mefkure: Ulaşılmak istenen en yüce amaç
Müjgan: Kirpikler
Hançer: Kesici delici bir silah
Nalan: İnleyen, ağlayan, figan eden
Nazende: Naz edici, nazlı
Nermin: Yumuşak, nazik, kibar
Mualla: Yüce, yüksek
Muattar: Güzel kokulu
Muazzez: İzzet ve şeref sahibi, değerli
Leyla: Uzun ve karanlık gece
Gülsima: Gül yüzlü
Münteha: Netice, varılan son yer



Mustafa Emirler
 
F

Fırtına

Guest
Dudakların Dokundu Dünyaya

öyle bir dokundu ki
dudakların dünyaya

son-yazda olduğunu unuttular
sararıp, kurumaya yüz tutmuş yapraklar
yeniden yeşillenmeye başladılar
dallarına tutunup kaldılar

bir sıcaklık yayıldı geceye
güneyin çağrısını dinlemediler bile
göç etmeye hazırlanan kuşlar
baharları düşlemek için
yeniden uykuya daldılar

rüzgarlar o an esmeye korktular
gökyüzünü örten kapkara bulutlar
bu geceye yakışmadıklarını anladılar
utanç içinde
usul usul dağıldılar

lacivertler içinden yıldızlar
birer birer inip gökten
saçlarına yapıştılar
ikiye bölündü dolunay
gelip gözbebeklerine oturdular

dudakların dünyaya
işte böyle dokundular



Yaşar Yıldız
 
F

Fırtına

Guest
Dizesi Kendine Yabancı Bir Şiire Bırakıyorum Kendimi.!

"Kimin içine girsem saklar beni"

Kiri kendine diken, avuçlara bırakıyorum kendimi
Kime baksam dağılıyor tüm fotoğraflar
Alnımı dayıyorum sesi içine düşmüş geceye
Eti çürümüş sokakta buluyorum birden beni

- Sonrasını bir hatırlayabilsem anlatacağım -

Dizesi kendine aç bir şiire bırakıyorum kendimi
Ok yaydan fırlamış ya bir kere
Tut tutabilirsen artık
Kendi rahmimde kendimi doğuruyorum
- kamburu içine geçmiş -

- Doğumumu daha sonra anlatacağım -

Boynu kendine kırık bir cinayete bırakıyorum kendimi
İçime çaktığım çivilerle, mermi yapıyorum
Tabutları yağmalıyorum, kimse ölmesin diye
Şaşkınlığı boynuna asılı kız çocuğu gibi içime bakıyorum

- Neden bu kadar şaşırdığımı belki anlatacağım -

Dikişi kendine tutmamış bir hayata bırakıyorum kendimi
Keşke içimdeki şu vahşi atı bir dizginleyebilsem
Dili içine kaçmış ses gibi durmazdım belki o zaman - yalan -
Ölü dudakları bu kadar sevmezdim belki de

Anlatsam çınlayacak içiniz biliyorum
İyisi mi ben kendi suskunluğumda boğulayım, bırakın da




Tuğba Gürelli
 
F

Fırtına

Guest
Nostalji

Sevgili ölüm
Damarlarımı genişletiyor yalnızlık
Çağırıyor beni toprak kokusu
Odam dağınık
İğrenç bir sabah
Ağzımda hala alkolün buğusu
Sevgili ölüm

Uğulduyor kulaklarım
Bir tek nefes bile çekmediğim sigara
Parmaklarımı yakıyor
Bedenim
Bir de çocukluk
Yokluyor arasıra

Belki de evet belki de
Dönüş yok artık
Hiç değilse benim için
Sevgili ölüm
Penceresinde mızıka çalan
Bir çocuğu anımsa
Ne zamanlar
Denizin karşısında

Sevgili ölüm
Artık anlıyorum şimdi anlıyorum
Ben hep yaşayarak
Seni büyütürmüşüm
Gün gün



Ahmet Erhan
 
F

Fırtına

Guest
Meçhul Çağrı

Yüreğim sevdaya açılan gemi
Yolculuk nereye sor sevdiceğim

Yıldızlar altında mahzûn gölgemi
Yaşlı gözlerinle sar sevdiceğim

Çözümsüz bilmece aşkın esrârı
Çileyle yıkanmak sevenin kârı

Eserse çöllerden vuslat rüzgârı
Kalbini kumlara ser sevdiceğim

Hicranlar kül eder gönül dağını
Yağmur mu öpecek, gül dudağını

Âşık kelebeğin ölüm ağını
Bir hüzzam besteyle, ör sevdiceğim

Yanmayı bilince buzlarda duran
Güneşi görünce geceyi saran

Günün her ânında hasreti vuran
Saati sevgiye kur sevdiceğim

Vermedin hâtıra yırtık resmini
Gözyaşlarım sustu, nânkör ismini

Görmek istiyorsan, aşkın cismini
Kalbimi ikiye yar sevdiceğim

Aşkım kıvranırken gül pençesinde
Sana serenât var, bülbül sesinde

Hâkim sensin artık aşk celsesinde
Kalemi ortadan, kır sevdiceğim

Zehiri tadınca küsersin bala
Bir meçhûl çağrıyla düşersin yola

Sensizliğe mahkûm harâbe kula
Çaldığın yılları ver sevdiceğim


Serdar Tuncer
 
F

Fırtına

Guest
Birkaç Satır Düşünce.!

bir parkta savurulup giden yapraklar gibi
yalnızım bu solgun dünyada
siyah beyaz bir film izler gibi
parkın yapraklarını, insanlarını
ağaçlarını gözlüyorum
bir sis perdesinin ardında
karanlık sokaklar hep ilgimi çeker.
sisli dağlar gibi gizem kokar her sokak
her kaldırım ayrı bir duyguyu yansıtır insana

güzel döşenmiş bir kaldırım
lüksün, zevkin, paranın, güzelliğin ruhudur
yıkılmış bir kaldırımsa
fakirliğin, üzüntünün, güzel olan ama
görünmeyenin duygularıdır

destovesky'i gibi hissederim kendimi bazen
sessizce yol alırım sokaklarda
bir eve bakar saatlerce kimler yaşıyor diye hayal kurar
gerçek olmasa da kahramanlar yaratırım kendime
güzel olan, çirkin olan kahramanlar

düşünmeyi seviyorum sokaklarda
bir yazarsanız her kaldırım başı size bir hikaye anlatır
dinlemeyi biliyorsanız
her göz, her mimik sizin için bir hikayedir



Demet Ulutaş
 
F

Fırtına

Guest
Güzeldir geceler

İşte yine bir bir yanmaya başladı evlerin ışıkları
Kim bilir kimler yaşıyor o evlerde
Neler yaşanıyor kâh acı kâh tatlı
Belki sevinç belki hüzün
Kavuşmalar ya da ayrılıklar belki de

Bir aile bir araya gelmiş birinde bir sofra başında
Bir diğerinde belki de yalnız bir insan
Geçmişin anılarını, geleceğin hayallerini katık yapmış sofrasına
Birinde sarılmış fertler sevgiyle birbirine
Bir diğerinde kalpler kırılıyor tartışmalarda

Yanmıyor bazı lambalar
Kim bilir nerde evin sakinleri
Ya sevdikleriyle beraber güzel anlar yaşıyorlar
Ya da üzüntüleri, acıları paylaşıyorlar birileriyle bir yerlerde

Gece deşer kapanmamış yaraları
Kendiyle kalır insan
Başlar iç hesaplaşmalar
Zorlanır yürekler
Dökülür gözlerden yaşlar
Hele bir de pişmanlık varsa ruhlarda

Kimi bir an önce sabah olsun ister
Sabah olup insanların arasına karışmak
Kendinden uzaklaşmak için
Kimiyse istemez sabah olsun
Sabah olması, yârin koynundan ayrılması demektir çünkü

Bazıları için gecelerdir kavuşmanın anlamını artıran
Baş başa kalır iki seven yürek
Ve aydınlıkla karanlık arasındadır ışıkları
Mum ışığında sevgiler yaşanır

Baharda balkonlarda, bahçelerde yaşanır geceler
Kışınsa odalarda
Nerde yaşanırsa yaşansın
Gecelerin anlamı değişmez
Nerde yaşandığı değil nasıl yaşandığıdır önemli olan

Sevdiğinden ayrı yaşanırsa geceler
İşte o zaman bitmez tükenmez olur
İmrenerek bakılır o ışıklara
Her birinde birbirine kavuşan sevgililer var diye düşünülür
Avutur, avutmaya çalışır insan kendini
Uzak ta olsa aynı geceyi yaşıyor
O da beni özlüyor, diye

Velhasıl öyle ya da böyle güzeldir geceler
Yakınlaştırır insanı kendine
Kaçamaz hatalarından, pişmanlıklarından
Kaçamaz kendinden
Eğer dürüstse kendine
Çok şey katar gece insana

Bazen bir aşk depreşir
Şiir olur dizelere düşer
Ayrılık hüküm sürer bazen
Kırılır kolu kanadı insanın
Hükmünü sürer geceler
Yaşanan duygularda


Belgin Yazar




 
F

Fırtına

Guest
Hüzün Kraliçesi

Güneş mumdan farksızdı saçlarının yanında
Okyanustan derindi gözlerinin mavisi
Dudağındaki allık yoktu ceylan kanında
Bir güzellik perisi, hüzün kraliçesi

Onu mahzun görünce utanırdı melekler
Çocukluğumda hala bir dua onu bekler
Kocaman sevdaları saklar çocuk yürekler
Gönlümün ilk hecesi, hüzün kraliçesi

Köşede iki katlı küçük bir evi vardı
Kızıl günbatımında balkonuna çıkardı
Tüm sokağı bir anda gül kokusu sarardı
Büyülerdi herkesi, hüzün kraliçesi

Ufuklarda gezerdi buğulu bakışları
Rüzgârlar silemezdi gözündeki yaşları
Söylediği şarkılar eritirdi kışları
Bir ayrılık nağmesi, hüzün kraliçesi

Aynada kendi aksi, ellerinde resimler
Tararken saçlarını değişirdi mevsimler
Dudağına konardı anı olmuş isimler
Bir gönül hikâyesi, hüzün kraliçesi

Bir kuğuydu, yalnızlık kırmıştı kanadını
Seveni çoktu ama bilen yoktu adını
Bir masal perisiydi, rüyaların kadını
Aşkların en yücesi, hüzün kraliçesi

Islak camlar ardından gökyüzüne bakardı
Yalnızlığın hüznüyle inlerdi güzel sesi
Sonbahar yağmurları gözlerinden akardı
Buruk bir aşk bestesi, hüzün kraliçesi



Sedat Büyük
 
F

Fırtına

Guest
Omzumdaki Kuş

Bir kuş kondu omzum başına
Pır pır eden kanadı mıydı
Yüreği miydi
Anlayamadım

Yüreği miydi pır pır eden
Yoksa yüreğindeki telaş mı
Telaşının sesi mi yoksa
Anlayamadım

Pır pır eden onun sesi miydi
Onun kendisi miydi yoksa
Yoksa benim yüreğimin sesi miydi
Bak onu hiç anlayamadım

Işıklandı herşey
Pır pır edenlerimiz karıştı
Derinden gelen seslerin
Bakmayın siz pır pır ettiğine
Bir o kadar yıkıcı
Ve bir o kadar da yakıcı bu pırrr edenler
Bak bunu anladım



Hasan KUYUCAK
 
F

Fırtına

Guest
Senfoni

Kalın duvarlarla örülmüş bir kale
Nöbet tutulmuyor surlarında
Kapısız
Çıkışı gökyüzü
Kulakları tıkamak boşuna
Bir deli senfoni yükselmeye
Başladı bile

Yüzlerce, binlerce vuruşun
Üfleyişin ve sesin
Kendi kendisiyle dansı bu

Hiç bir yerimi duymuyorum
Ruhum
Ayaklarım yok
Kollarım, gövdem yok
Bütün benliğimle çıkıyorum havalara
Kale duvarları boyunca yükseliyorum

Notaların birleşimi taşıyor beni istediği yere


Hasan KUYUCAK
 
F

Fırtına

Guest
Deniz bana küsmüş

Görmüyor güya beni bakışları
Sanırsın ruhu içine çekilmiş
Sinirleri alınmış
Salınımları ufalmış kalçalarının
Gözleri küçülmüş
Sesi kısılmış
Ne sürmüş sürüştürmüş
Nede takmış takıştırmış
Deniz bana küsmüş


Hasan KUYUCAK
 
F

Fırtına

Guest
Edepsizleşmesin Gece

dur öyle kal kıpırdama
masum haline bürün
yanakların kızarık kalsın
rüzgar savursun saçlarını
tahrik edici dişiliğinde dursun

çok şey mi istedim
yine edepsizleşti gecem

olsun adı konulmasın
deneyim diyelim yaşananlara
ber-taraf et beni kendinden
şimdi yolunu yap ayrılığın
akıntıya bırak beni acımadan
ne olacaksa bana olsun

dökülsem toplama
fedakarlık yapma
sevapları al
günahları bırak git

baykuşlar ötsün virane halime
tenine değen ellerim yansın
tek isteğim var senden
aşksa yaşananlar
ben yaşamış olayım
cefası bana sefası sana
yeter ki sen arsızlıkla yargılanma



A. Aziz Kan
 
Tekerlekli Sandalye
Üst