İş yaşamında CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Dünya Ekonomik Forumu tarafından her yıl yayımlanan Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu (The Global Gender Gap Report) geçtiğimiz günlerde açıklandı.

2016 yılı raporuna göre, mevcut ilerleme hızı dikkate alındığında kadın ve erkek arasındaki uçurum 2186 yılında kapanacak. Oysa, bir önceki yılın raporunda söz konusu uçurumun kapanması için öngörülen süre “50 yıl” daha kısaydı.


Dünya Ekonomik Forumu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin boyutlarını ortaya koymak amacıyla 2006 yılından bu yana her yıl Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu’nu yayınlıyor.

Söz konusu rapor, küresel cinsiyet eşitsizliklerini kıyaslayabilmek açısından gerçekten de kapsamlı bir çerçeve sunuyor. Ayrıca, raporda önceki yıllara ilişkin veriler de yer aldığından araştırma kapsamındaki ülkelerde kadın erkek eşitliği açısından herhangi bir ilerleme gerçekleşip gerçekleşmediğini de görebilme imkânı sunuyor.

Rapora esas teşkil eden küresel cinsiyet uçurumu endeksiyle dört temel kategoride kadınlar ve erkekler arasındaki farklılıklar inceleniyor:

1. Ekonomik katılım ve fırsat eşitliği

2. Eğitim düzeyi

3. Sağlık ve yaşam

4. Siyasi katılım

Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu, kadın ve erkek arasındaki ekonomik uçurumun küresel düzeyde daha da derinleştiğine dikkat çekiyor. Bu açıdan, kadın ve erkek arasındaki ekonomik katılım ve fırsat eşitsizliği yüzde 59 ile 2008 yılından bu yana en kötü değerine ulaşmış durumda. Raporda yer alan değerlendirmelere göre, söz konusu gerilemenin önemli nedenleri arasında, kadınların küresel düzeyde hala erkeklerden ciddi oranda daha az gelir elde ediyor olmaları var.

Rapora göre, yukarıda belirtilen hiçbir kategoride, hiçbir ülkede cinsiyet eşitliği sağlanabilmiş değil. Ancak eşitsizliğin göreli olarak en az yaşandığı ülkelerin yine İskandinav ülkeleri olduğu görülüyor. 144 ülkeyi kapsayan cinsiyet uçurumu endeksine göre, cinsiyet eşitliğinde en iyi durumda olan ülke bu yıl da İzlanda. İzlanda’yı, Finlandiya, Norveç, İsveç ve Ruanda takip ediyor. Listenin son sırasında ise Yemen var.

fft16_mf7947924.Jpeg


Türkiye’nin durumu

Toplumsal cinsiyet eşitliği ile mücadelede en fazla ilerleme kaydeden ülke yüzde 12’lik bir oranla Nikaragua. Nikaragua’yı, Nepal, Bolivya, Slovenya ve Fransa’nın izlediği görülüyor. Öyle ki, yüzde 11 olan ilerleme oranıyla Slovenya en az eşitliğin yaşandığı ilk 10 ülke arasına girmiş durumda.

Türkiye’nin küresel cinsiyet eşitsizliği sıralamasındaki yeri değişmedi ve 2015 yılında olduğu gibi 130’uncu sırada kaldı. Raporda yer alan verilere göre, Türkiye’de kadınların istihdama katılım oranı bir önceki yıla göre artmış durumda. Bununla birlikte, sağlık ve yaşam kategorisinde 1 tam puan üzerinden 0.980 puan alan Türkiye, bu alandaki eşitsizliği neredeyse kapatmış durumda.

Kadınların ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel açıdan karşı karşıya kaldıkları sorunlar aslında sadece kadınlara ait değil, toplumun bütününü ilgilendiriyor. Küresel rekabetin ulaştığı boyutları düşündüğümüzde, firmaların ancak yetenekli kadın ve erkek çalışanlarla kendilerini koruyabilecekleri çok açık.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Daha fazla kadın istihdamı için

Kadınların çalışma hayatına katılması, gerek kendileri açısından gerekse toplumsal kalkınma bakımından son derece önemli. Bugün dünyanın pek çok yerinde kadınlar, üretime katılıyor ve erkeklerle aynı işlerde çalışıyor. Bu anlamda, iş hayatındaki kadınlara ilişkin erkeklerin algısı da geçmiş dönemlerle kıyaslandığında ciddi şekilde değişmiş durumda.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve bir araştırma şirketi olan Gallup işbirliğinde yapılan yeni bir araştırma da kadın ve erkeklerin kadın istihdamı konusundaki tutum ve algılarına dair dikkat çekici sonuçlar ortaya koyuyor. “Kadınlar ve Çalışma Yaşamı için Daha İyi Bir Geleceğe Doğru: Kadınların ve Erkeklerin Sesleri” başlıklı söz konusu güncel araştırma, kadın ve erkeklerin kadın istihdamıyla ilgili görüşlerini küresel ölçekte ortaya koyan ilk çalışma olma özelliğini taşıyor. 142 ülke ve bölgeyi kapsama alan çalışmada yaklaşık 149 bin yetişkin ile görüşme yapılmış. Araştırma, küresel yetişkin nüfusun neredeyse yüzde 99’unu temsil ediyor. Araştırmada ayrıca, kadın istihdamın artırılması için son yıllarda ciddi çaba gösteren Türkiye’ye ilişkin önemli tespitler de mevcut.

Erkekler de istiyor


Araştırma sonuçları, kadınların yüzde 70’inin ve erkeklerin de yüzde 66’sının kadınların ücretli işlerde çalışmalarını tercih ettiklerini gösteriyor. Bu açıdan, kadınların çalışması konusunda kadın ve erkekler arasında görüş birliği olduğunu söyleyebiliriz. Kadınların tercihleriyle ilgili araştırma sonuçlarına daha yakından baktığımızda; araştırmaya katılan kadınların ya ücretli işlerde çalışmayı (yüzde 29) ya da hem çalışmayı hem de aileleriyle ilgilenmeyi (yüzde 41) tercih ettikleri, buna karşılık yüzde 27’sinin ise evde kalmaktan yana olduğu görülüyor. Kadınlar, evde kalmaktan yana olduklarında, yani sadece ev işleriyle uğraşmayı tercih ettiklerinde çalışabilir yaşta olsalar dahi işgücünün ve işsizliğin içinde değerlendirilmiyorlar.

Diğer taraftan, erkeklerin kadın çalışması konusundaki düşüncelerini daha detaylı incelediğimizde, erkeklerin yüzde 28’inin ailelerindeki kadınların ücretli işlerde çalışmalarını, buna karşılık yüzde 29’unun kadınların sadece evde olmalarını ve çalışmamalarını istediği görülüyor. Bununla birlikte, araştırmaya katılan erkeklerin yüzde 38’i ise ailelerindeki kadınların hem çalışmalarını hem de ev işlerine vakit ayırmalarını istiyor. Özellikle eğitim düzeyi daha yüksek olan erkekler, kadınların hem istihdamda yer almasını hem de ev ve bakım işleriyle meşgul olmasını tercih etme eğilimindeler.

Araştırmadan elde edilen bir diğer çarpıcı sonuç ise ücretli işlerde çalışmak isteyen her 10 kadından 7’sinin halihazırda işgücünün içinde olmaması. Yani, söz konusu kadınlar halihazırda bir işte çalışmıyorlar veya iş aramıyorlar.

Dünyadaki eğilime benzer şekilde, Türkiye’de de kadınların önemli bir bölümü ücretli bir işte çalışmak istiyor. Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’de ücretli bir işte çalışmak isteyen kadınların oranı yüzde 87. Bu oran, dünya ortalamasının (yüzde 70) çok üzerinde. Araştırma, Türkiye’de hem bir iş sahibi olmak hem de ailevi sorumluluklarını bir arada yürütmek isteyen kadınların oranının yüzde 53 ile aynı kategoride yüzde 41 olan dünya ortalamasının üstünde olduğunu da gösteriyor. Toplumsal cinsiyetçi roller, yani toplumun kadınlara biçtiği roller nedeniyle Türkiye’de kadınlar erkeklere kıyasla neredeyse 5 kat daha fazla zamanı ev işlerine ve çocuk bakımına harcıyor.

Diğer taraftan, araştırmaya Türkiye’den katılanların yüzde 88’inin kadınların çalışması konusunda olumlu görüş belirttikleri görülüyor. Bu anlamda, kadınların işgücüne ve istihdama katılım oranlarının düşük olmasıyla dikkat çeken Türkiye’de araştırma kapsamındaki kadınların yüzde 92’isi ve erkeklerin de yüzde 84’ü ailelerindeki kadınların ev dışında ücretli bir işte çalışma isteğini destekliyor.

Çalışmanın sonuçları, Türkiye’de yaşayan 15-29 yaş grubundaki genç kadınların yüzde 95’inin kadınların iş yaşamına dâhil olması yönünde görüş belirttiğini ortaya koyuyor. Bu oran da yüzde 77 olan dünya ortalamasının önemli ölçüde üzerinde. Diğer taraftan, Türkiye’de araştırmaya katılanların yüzde 64’ü, erkeklerle aynı eğitim ve tecrübeye sahip kadınların iş yaşamında benzer ya da daha iyi fırsatlara sahip olduğunu düşünüyor.

Çalışma yaşamıyla aile yaşamının uyumlaştırılması, pek çok ülkede çalışan kadınlar açısından önemli bir mesele. Bununla birlikte, kadının çalışma yaşamında karşı karşıya olduğu tek sorun bu değil. İşyerinde haksız muamele, istismar, taciz, iyi ücretli işler olmaması gibi diğer konuların da kadın istihdamını artırmak açısından öncelikli olarak ele alınması gerekiyor.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst